Glasnost Olayı
Yakın bir tarihe kadar UFO gözlem raporları özellikle A.B.D’den ve Büyük Britanya’dan gelirdi. Ufolojistlerin ve diğer ilgili kişilerin bildiği üzere bir dünya dolusu bilgi Komünizmin gizlilik perdesi ardında gizleniyordu.
Rus askeri birimleri , KGB ve Rus Hükümeti buna UFO aktiviteleri de dahil olma üzere her çeşit bilgi üzerinde sıkı bir gizlilik uygularlar.
Glasnost sayesinde bunlar değişti. Bu gün , UFO araştırmacıları ve bilim adamları internet üzerinden yada MUFON gibi organizasyonlar sayesinde bilgi alışverişi yaptıklarında eski Sovyet Cumhuriyetlerinden de bilgiler gelmektedir.
Ne iyidir ki Ruslar , UFO muammasına her dönem daha ciddi yaklaşmışlardır. Amerika’da en azından yakın zamana kadar bir çok kişi sıradışı bir olaya şahit olduğunda ortaya çıkıp gördüklerini anlatmaya korkuyordu. Bu “Küçük Yeşil Adamlar “ mantığı Rus raporlarında bulunmaz. Bu nedenle mükemmel bir Uçan Daire kazası raporu bulma şansına sahip olduk.
Ufolojist Nikoly Subbotin ile Emil Backurin’in çalışmaları “Shaitan Mazar” yani Şeytanın Mezarı diye adlandırılan bir bölgedeki inanılmaz kazayı karşımıza çıkarıyor. Shaitan Mazar , Kırgızistan’ın Çin sınırı yakınlarındaki Tien Shan dağlarında bulunuyor. Shaitan Mazar olayı 28 Ağustos 1991’de 17.00 civarlarında başladı. Aşağı yukarı 600 metre uzunluğunda ve 110 metre çapında devasal boyutlarda büyük bir nesne Caspian Denizi üzerinde ortaya çıkmış, Mangyshlak yarımadası radar izleme istasyonundaki ekranlarda da görülmüştü.
Radar hesaplamalarının gösterdiği üzere nesne , 21.000 feet yükseklikte, saatte 6.300 mil hızla hareket ediyordu. Radar istasyonu operatörleri derhal “ dost mu düşman mı?” çağrısını yayınladı. Hiçbir cevap alınamadı. Düz ilerlemeye devam eden araç artık “ işgalci “ olarak kabul edilmişti. Kapustin yakınlarındaki Uzay Araştırmaları Merkeziyle bağlantı kurularak çevrede olabilecek test uçuşları hakkında bilgi istendi. Görevli memurun cevabı hiçbir test uçuşu olmadığı yönündeydi. Dahası nesne , onların radar ekranlarında da görünmüştü. Mangyshlak operatörleri askeri alarm hali açıkladılar.
Alarm sonucu ordu derhal harekete geçti. O esnada rutin uçuşlarını yapmakta olan iki MIG 29 savaş uçağı görevlerini bırakarak bölgeye yöneldi. Ayrıca iki tane daha MIG 29 yarımadadan harekete geçti. Pilotlara aracı yere inmeye zorlama emri verildi ve eğer araç söyleneni yapmazsa onu vurup düşüreceklerdi. Ordu uçuş kumandanları uçaklara cisme müdahale edecekleri koordinatları verdiler. Bilinmeyen nesne ile Aral Denizi üzerinde karşılaşacakları bildirildi.
Hızlarını artıran MIG 29 ‘lar cismi radarlarında gördüler. Görüş alanına girip dev , uzun , metalik gri renkli cismi gördüklerinde şoke oldular.
Uçuş lideri “ dost mu düşman mı? “ çağrısını yaptı ve bilinmeyen aracın MIG’leri , iniş yapılacak yere kadar takip etmelerini emretti. Araçtan her hangi bir yanıt gelmedi. Ayrıca UFO, etrafını sarmakta olan MIG’lerle ilgilenmiyormuş gibi görünüyordu. MIG’ler UFO ile aralarında 800 metre mesafe bırakarak pozisyon aldılar.
Araca yaklaştıklarında aracın ön kısmında iki pencere deliği açıldığını ve bunlarda Rus pilotların hiç birinin bilmediği bir dilde yazılar oluşturan yeşil semboller ortaya çıktı. MIG jetleri araçla aynı hızla seyrettikleri halde bölge Savunma karargahına telsizle araştırmalarının durumunu bildirdiler.
Ne şekilde hareket edileceği hakkında bir karar almak amacıyla acil bir toplantı düzenlendi. Aracın vurulmasını emretmelimiydiler ? Bu hareket , aracı gökyüzünde havaya uçurur ve nereden geldiği ve görevi hakkında ellerine geçebilecek paha biçilemez değerdeki bilgiyi minimuma indirirdi.
Yüksek rütbeli subaylar uçuş yönüne uyarı ateşi açarak aracı güvenli bir iniş yapmak üzere MIG’leri takip etmeye zorlama kararı aldılar. Uçaklar derhal 800 metreden 500 metre yakınlığa geçtiler. Silahlarını ateşlemeye hazırlardı. Pilotlar elleri tetikte beklerken kontrollerinin cevap vermediğini gördüler. Elektrik sistemlerinin hiç biri çalışmıyordu. Kokpit kontrolleri tam olarak devre dışı kaldı ve motorlar da teklemeye başladı. Nesne MIG’lerden uzaklaşmaya başlamıştı. Uçaklar artık tam olarak işlevsiz kalmışlardı. Durumlarını telsizle karargaha bildirdiler ve uçaklarını geriye , üsse döndürme ve UFO’yu avlama görevini bırakmaları emrini aldılar.
Yerdeki radarlar objeyi takibi sürdürürlerken araç Aral Denizine doğru zig zaglar çizerek ilerlemeye devam etti. Araç yeniden sivil hava sahasına girerken aracın hızı hakkındaki matematik hesaplamalarıda saatte 42.000 mili gösteriyordu. Nesne MIG’lerden ayrıldığında uçakların kontrolleri normale döndüler ve güvenli bir iniş yapabildiler.
Mangyshlak hava kontrolörleri Hava Kuvvetlerini sivil personele nesnenin tahmini uçuş rotasını bildirdi. Onlara ne olduğu anlaşılamayan bir nesnenin bölgelerine doğru ilerlediği ve diğer uçaklarla çarpışma tehlikesi yarattığı söylendi.
UFO , ortaya çıkışından yaklaşık 45 dakika sonra bir anda radar ekranlarından çıkarak ortadan kayboldu. 45 dakikadır başlarından geçen sarsıcı olaylardan sonra hava sahalarına girip jetlerini etkisiz hale getiren ne olduğu belirsiz nesnenin gitmesi askeri personelde bir rahatlık yarattı. Bu dev UFO olayının sonu oldu... Yada gerçekten öylemiydi?
Her ne kadar 28 Ağustos 1991’deki sıradışı olaylar sayısız görüşme ve tartışmaya yol açmışsa da artık UFO’nun yarattığı tehlike geçmişti.
Devasa araç neden sivil hava sahasına girmişti ? Kökeni neresiydi ? Görevi ne idi ? Bu sorular ay boyunca soruldu ve cevaplar sadece tahminlere e varsayımlara dayanıyordu. UFO araştırması artık dramatik bir aşamaya gelmişti. Eylül ayı sonunda Shaitan Mazar Dağlarına düşen büyük bir nesne hakkındaki söylentiler yayılmaya başladı.
Karakol köyünün sakinleri dev büyüklükte bir nesnenin doğularındaki Sary Dzhaz nehri yakınlarında Şeytan Mezarı diye adlandırdıkları taşlık geçide düştüğüne şahit olmuşlardı. Bu tür söylentiler o kadar yaygınlaştı ki sonunda bu garip aracı bulmak üzere dağlık bölgede, sık ormanların arasından geçerek ulaşılabilen bu yere bir araştırma ekibi gönderildi.
Acaba köylülerin hikayeleri doğrumuydu ? Araştırma ekibi bu soruyu yanıtlandırmaya artık hazırdı. Cesur erkeklerden oluşan araştırma gurubu arasında tecrübeli dağcılar, dağların ve ormanların tehlikelerini bilen yöre sakinleri ve Rus UFO araştırma grubu SAKKUFON mensupları bulunuyordu.
Bu araştırma gurubunun lideri olan araştırmacı Anton Bogahov daha önce de bu tür araştırmalara liderlik etmişti. Gurubun bu garip aracı bulacaklarına ve pek çok soruyu cevaplandırabileceklerine olan inancı tamdı ve moralleri oldukça yüksekti. Gerçekten başarılı olabileceklermiydi? Yoksa tek bulacakları bir meteor , öyle ki sadece küçük bir gök taşı parçası mı olacaktı ? Moğol soyundan gelen yerliler onları tehlikeli ve karla kaplı Tien Shan dağlarından geçirip kazanın olduğu yere götürebilirlerdi.
Görgü tanıklarının söylediği ve söylentilerde bahsedilen yönde ilerleyen gurup iki hafta dağlarda yolculuk etti. Kazayla ilgili herhangi bir belirti bulamadılar. Kazanın Sary Dhaz nehrinin diğer tarafında olmuş olabileceğine karar vererek o tarafa gittiler. Gelen haberciler de guruba söylentiler taşıyorlardı. Söylenene göre yöre halkından birkaç kişi kaza alanını bulmuş fakat vücutlarında yanıklar oluşmuştu dahası saatleri de çalışmamaya başlamıştı.
Bu guruptaki yerlilere göre kaza alanıyla ilgili uğursuz bir işaretti fakat araştırmacılar bu haberler üzerine bu “uğursuz” yere gitmek için dahada heveslenmişlerdi. Tien Shans üzerine yağan yoğun kar neredeyse kesin ölüm anlamına gelen çığ işaretleri veriyordu. Gurup iki hafta daha çabaladı fakat başarısız oldular.
Sonunda bazılarının donma tehlikesi geçirmesinin de etkisiyle Bishek’teki kamplarına geri döndüler.
Kendi evlerine dönmeden önce orada dinlendiler. Görev başarısız olmuştu. Bu araştırmaların sonu mu olacaktı ? Yoksa kaza hakkındaki ısrarlı söylentiler başkalarını Tien Shan’a gelerek UFO aramaya cesaretlendirmeye devam mı edecekti ?
Rus Hükümetinden üst düzey bir bürokrat kaza alanıyla ilgili hikayelerle bir hayli ilgilenmeye başlamıştı.
Sadece birkaç ay önce bir UFO’nun radarlarından aniden kaybolması hala dikkatlerini çekiyordu. Acaba yere çakılan uçan araç ile Aral Denizi üzerinde görülen aynı araçmıydı ? Gururlu insanlar olan Ruslar bu konuda utanç duymak istemiyorlardı. Konunun derinlerine inme istekleri dahada arttı.
Yeni ve dramatik haberler gelmek üzereydi. SAKKUFON , Rus Hava Kuvvetlerinin 1991’de bir kaza bölgesi bulduklarını bildiren bir rapor aldı. Nesnenin parçalarından birini karlar arasından çıkarmaya çalışan bir helikopter düşmüş , tüm personeli ölmüştü. Rusya’da kış gelmek üzereydi ve Hava Kuvvetleri bahara kadar yeniden bir arama operasyonu yapılmayacağını bildirmişti. İşte bu yeni haber UFO araştırma gurubunun yeniden hayata geçirilmesine yeterliydi.
Bölgeye yeniden bir yolculuk planlamaları gerekiyordu fakat bu konuda Hükümete karşı dikkatli olmaları gerekiyordu. Aksi takdirde bulacakları şeyler halkın bilgisinden sonsuza dek saklı kalabilirdi.
İlk seferde başlarına gelenle bu defa olmamalıydı. Daha iyi bir hazırlık ve liderliğe ihtiyaçları vardı. Bu yüzden gurubun komutası emekli binbaşı German G. Svechkov’a verildi. Bir gurup gönüllünün de katılmasına izin verildi.
Katılımcılar uzmanlıklarına göre seçildiler. Her kesin yolculuk öncesi fiziksel ve ruhsal olarak çalıştırılması kararlaştırıldı. Tehlikeli yürüyüşe katılacak olan herkes fiziksel dayanıklılık ve hayatta kalma becerileri de içeren zorlu testlerden geçirildi. Plan aşamasında , Binbaşı Svechkov’un ilk emri grubun üç ayrı guruba ayrılmasıydı. Üç ayrı rota izlenecek , böylece guruplardan biri geri dönmek zorunda kalırsa diğerleri devam edebilecekti. Svechkov’un aklındaki en azından bir gurubun başarılı olup değerli kanıtlarla dönmesiydi : Tien Shan dağlarına uzaylıların uzay aracının düştüğünü gösteren kanıtlar...
1992 Haziran ayında gurup iyice hazırlanmış ve yola çıkmaya hazırdı. Aramalara muhtemel kaza alanının 1-1.5 mil yakınından başlayacaklardı. Önlerindeki ilk engel , dağın korkunç batı yüzünün ölçeklenmesiydi....
Gurubun planı kamp yapmadan önce kaza alanında kapsamlı bir araştırma yapmak ve herhangi bir sıradışılık varsa bunu tespit etmekti. Radyasyon riski ile ilgili hikayeler gerçek olabilirdi. Nesne ile ilgili herhangi bir harekete geçmeden önce alabilecekleri tüm önlemleri almalıydılar. Gönüllü gurubun amacına ulaşması Haziran ayının ortalarına kadar sürebilirdi.
Ve sonunda Aracı buldular! Devasa araç bir platoda yatar haldeydi ve daha önceki çalışmalar yüzünden iki parçaya ayrılmıştı.
Gurup üyelerinden biri sonradan bu mutlu buluşlarını şu sözlerle ifade ediyor: “orada , tam karşımdaydı...Başka bir dünyadan gelen bir araç..” Aracın etrafında hala bir çeşit enerji alanı vardı. Ekip üyelerinden Emil Bachurin şöyle anlatıyor: “ Etrafınızda varlığını hissedebiliyorsunuz “
Guruptakilerin , araçtan hala 1500 metre uzakta olmalarına rağmen bu enerjiyi açıkça hissedebilmeleri inanılmazdı. Aracın 1000 metre yakınlarına geldiklerinde karşı koyulamaz bir korku ve endişe hissettiler. Yaklaşmaya devam ettiklerinde bu korku dayanılmaz bitkinlik haline dönüştü. 1000.nci metrede hassas elektronik aletleri çalışmamaya başladı. Etraflarındaki elektiriği hissedebiliyorlardı. Sanki nemli kalın bir bulutun içine girmişler gibi. Devam etmelerini sağlayan tek şey uzak bir gezegenden gelen bu uzay aracının sıradışı görüntüsüydü. Artık şüpheleri kalmamıştı. Dünya dışı bir uzay aracına yaklaşmaktaydılar. Araçtan yayılan elektromanyetik enerji o kadar güçlüydü ki üzerlerindeki pusulaların iğneleri araca doğru yönelmiş, diğer ölçüm aletleri ise tam olarak çalışmaz hale gelmişlerdi.
Daha yakın bir noktaya geldiklerinde aracın bu hale nasıl geldiğini görebildiler. Çarptıkları uçurum içeride bir patlamaya neden olmuş ve araç , çarpmanın etkisiyle ikiye ayrılmıştı. Gurup , aracın etrafındaki enerji alanının gücü karşısında şok olmuştu. Yapmayı planladıkları ölçüm ve testlerin çoğunu iptal etmeleri gerekti. . Görsel ölçümlerle yetinmek zorunda kaldılar. Tek yapabildikleri aracın etrafında dolaşıp farklı tecrübeler yaşamak oldu. Güç jeneratörleri çalıştırmayı denerlerse etrafı tutuşturacak gibi görünüyordu. Diğer güç kaynakları başka bir aracın yarattığı manyetik alan tarafından yutulmuş olmalıydı. Araştırmacıların belirlediğine göre araç şu an bulunduğu yerde durmadan önce yaklaşık 5.000 feet sürüklenmişti. Aracın burun kısmı ezilmiş , orta kısmındaki metalik kısım patlamadan dolayı dışarı doğru açılmıştı. Ne yazık ki araştırma ekibi enerji alanının engellemesi yüzünden araca 800 metreden fazla yaklaşamadı. Gözlemlerinden pek çok çizim ve taslak hazırladılar.
Patlama yüzünden açılan orta bölümden az da olsa içerisi görülebiliyordu. Baktıkları yerden herhangi bir uzaylı cesedi göremediler. Garip yeşil semboller incelenebilecek kadar büyüklerdi ve Nikolay Subbotin başarılı bir çalışmayla şekillerin kopyalarını çıkardı. Semboller hiç birinin tanımlayabildiği bir dile ait değildi fakat hepsi de bu aracın 4 MIG 29 tarafından takip edilen araç olduğu konusunda hemfikirdi.
Fotoğraflar çektiler fakat muhtemelen radyasyon alanı nedeniyle yanan resimler çıkmadı . Böylece UFO araştırmaları tarihinde elde edilen en önemli belgelerden olabilecek bu fotoğraflar basılamadı.
Ekiptekilerden bazılarında 800 metre uzaklıkta olmalarına rağmen radyasyon nedeniyle oluşan kimi yanıklar oluştu. Araç çevresindeki elektromanyetik alan nedeniyle video kameralarda çalışmadı ve görüntüler kaydedilemedi.
Araştırmacılar ileride aracı taşımaya çalışmış olan Rus helikopteri MI-8 in kalıntılarını görebiliyordu. Etrafta görünen ceset yoktu. Cesetleri ordu mu götürmüştü ? Anlaşılan yoğun elektromanyetik dalgalar helikopterin cihazlarını bozarak düşmesine neden olmuştu.
Ekiptekilerin yaşadığı baş ağrısı artık dayanılamaz boyutlara gelmişi. Bulundukları yer araca çok yakın olmasına rağmen onlara çok uzak geliyordu . Binlerce bilim adamı ve araştırmacının ancak rüyalarında görebilecekleri bir gözlem yapmış , kaza yapmış bir UFO yu incelemişlerdi. Fakat daha toplanması gereken çok bilgi vardı.
Böyle bir UFO’nun fotoğrafları bilim dünyasında patlama yaratabilirdi. Başka bir dünyadan gelen bir aracın içini görebilmek insanoğlunun hayatı boyunca hayal edebileceği bir şeydi. Araştırma gezisi eksiklerine rağmen pek çok açıdan başarılı sayılabilirdi. Kendi gözlemlerini yapmışlar ve olayın tanığı olmuşlardı. Ellerinde çizimler , taslaklar ve belkide kimsenin inanmayacağı inanılmaz bir hikaye vardı. Ve bir şey daha : aracın içini görmek , ona dokunmak ve içinde dolaşmak için bir deneme daha yapma arzusu... Öyle ki eğer araç uzaktan kontrol edilmiyorlarsa belki bir uzaylı görebilirlerdi.
İkinci araştırma gezisinden yalnızca birkaç ay sonra üçüncü bir yolculuk yapmak için planlar kurmaya başlamışlardı. Bu projeleri hayal kırıklığıyla sonuçlandı. Bir yolculuk daha yapacak parayı ve personeli toplamaları 1998 senesine kadar mümkün olmadı .
Şanssız başlayan bu üçüncü sefere katılanlar : Oleg Murashev , Nelli Slugina , Antov Bogatov , Nikolay Subbotin , Alexey Kostenko ve Emil Bachurin. 19 Ağustos 1998’de Nikolay Subbotin ve gurubu Moskovadan ayrılarak önce 1992 Haziran seferine liderlik etmiş olan German Svetchkov’u bulmak üzere Almatis’e gittiler. Svechkov’un oğluyla bağlantı kurmayı başardılar fakat babasının nerede olduğunu söylemeyi reddetti.
Kescksburg Olayı
1965 yılının Aralık ayında, ABD, doğu Pennsylvania’daki Pittsburgh şehrinin 40 mil uzağındaki kırsal arazide esrarengiz bir olay meydana geldi. Bir çok insan gökyüzünde uçan parlak bir cisim gözlemledi. Gözlemciler arasında bulunan ve dışarıda oynarken gökyüzünden yakınlardaki koruluğa bir cisim düştüğünü gören genç bir çocuk medyanın oldukça ilgisini çekmişti. Olay basında büyük yankı uyandırdı; Pittsburg bölgesinde sözkonusu cismi gördüğünü söyleyen sayısız kişi bulunmaktaydı. Polis santrallerinin yanı sıra, Pittsburgh civarındaki tüm televizyon ve radyo istasyonlarının ve gazetelerin telefon hatları, gökyüzündeki bu cisme ilişkin gözlemlerin bildirildiği telefonlarla kilitlendi.
Olayla ilgili araştırmaların yapıldığı yıllar boyunca, cismi koruluğun içine düşerken gördüklerini söyleyen pek çok şahit ortaya çıktı. Olay günü, cismin koruluğa düşmesinden bir kaç dakika sonra, ağaçların üstünden mavi bir duman yükseldiği, fakat dumanın derhal dağıldığı görülmüştü. Bir çok tanık, Ordu ve Hava Kuvvetleri yetkililerinin cismin yere inmesinden birkaç saat sonra olayı araştırmak için Kecksburg’a gelmeye başladığını söylemekteydi. Olay gecesi büyük bir medya ordusu araştırmalarda bulunmak üzere Kecksburg’e geldi. Bu sırada polis kazanın meydana geldiği bölgeyi kordon altına almış, koruluğun içinde aramalar yapmaya başlamıştı. Olaya şahit olan kimi kişiler, olay günü Ordu’nun bölgeye gelmesinden önce koruluğa indiklerini ve burada toprağa gömülmüş, oval biçimli, geniş, metalik bir araçla karşılaştıklarını bildirmişlerdir. Tanıkların bildirdiklerine göre, araç bir insanoğlunun içinde durabileceği kadar genişti. Cisim bronz-altın rengindeydi ve sağlam bir metalden yapılmış gibiydi; dışarıdan her hangi bir çivi ya da bağlantı yeri görünmüyordu. Cismin arkasında tanıklardan Jim Romansky’nin tampon olarak adlandırdığı bölüm bulunmaktaydı .
Romansky, bu bölgenin üstünde Antik Mısır hiyeroglif yazısını andıran garip işaretler bulunduğunu söylemektedir. Yıllardır makinistlik yapan Romansky, cismin sıvı metalin büyük bir kalıba dökülmesiyle yapılmış gibi göründüğünü belirtmektedir. Cisim yere çarptığı için altta kalan bölümü görünmese de bu bölgenin bir bütün halinde kaldığı fark ediliyordu. Yıllar boyu bu olayla ilgili hükümet belgeleri bulunup bulunmadığı araştırılmış ve olaydan yalnızca Hava Kuvvetleri Blue Book Projesi dosyalarında bahsedildiği görülmüştür. Konu ile ilgili raporda, “Pennsylvana’daki Oakdale Radar sitesi arandı. Yanmaya başlayan cismi alarak incelemek üzere 3 kişilik bir ekip Acme’ye gönderildi” ifadesi kullanılmaktadır. Araştırma yaptığı yıllar süresince Kecksburg olayıyla ilgili bir çok şey öğrenen Jim Romansky, hala cevaplanmamış sorular bulunduğuna dikkat çekmektedir: “Görüşme yaptığım bir çok görgü tanığından edindiğim bilgiler doğrultusunda, o gün gökyüzünden gerçekten de bir cismin düştüğüne ve bunun ordu tarafından kaldırıldığına ikna oldum. Diğer şahitler aynı gece NASA görevlilerinin de bölgede araştırma yaptığını gördüklerini söylediler. Konuştuğum tanıkların bir çoğu bana cismin ne olduğunu düşündüğümü sordu; buna cevabım hala “Bilmiyorum”. Bana göre en kuvvetli ihtimal; Dünya dışı bir uzay aracı.” “Ayrıca birbirini tanımayan 2 emekli Ordu yetkilisiyle de görüştüm. Her ikisi de farklı yıllarda ve farklı yerlerde Kecksburg olayıyla ilgili enkaz raporunu gördüklerini ve raporda sözkonusu cismin dünya-dışı kaynaklı olduğunun yazdığını söylediler. Gözlemcilerin belirttiğine göre, cisim, her ne ise, yere çarpmadan önce koruluklara doğru alçalmıştı. Uçuşu sırasında, kimi dönüşler yaptığı görülmüştü. Aracın gökten düştüğünü görenler, cismin koruluğa yaklaşırken oldukça yavaş hareket ettiğini söylediler.
Bu, cismin çarpışmadan sonra neden hala iyi durumda olduğunu ve çarpışma yerinde neden fazla hasara rastlanmadığını açıklamaktadır. Sorulması gereken, Ordu’nun bu kadar çok önlem almasını gerektiren bu önemli şey neydi? Birçok görgü şahidi, askerlerin, halkı kaza yerine yaklaşmamaları için uyardığını ve bölgeyi çember içine aldığını söylemektedir. Bunlardan jazz müzisyeni olan Jerry Betters arkadaşlarıyla arabasında ilerlerken, yoldan arkasında oval biçimli bir cisim yüklü olan askeri bir traktörün geçtiğini ve silahlı askerlerin kendilerine arka yoldan dolaşmaları için emir verdiğini anlatmaktadır. Yakın zamanlarda bir işadamı benimle irtibata geçerek, 1965 yılında, henüz 18 yaşındayken, kendisinin ve arkadaşlarının askeri personel tarafından durdurulduğunu bildirdi. “Askerler, bir göktaşı çarpmasına bu şekilde mi tepki verirlerdi? Bu tür bir operasyonun yapılmasını kim emretmişti?” Cisim ilk olarak , Michigan la New York arasında , binlerce kişinin şahitliğinde parlak bir alev topu şeklinde gökyüzünde ilerlerken görüldü. Arkasında bıraktığı duman izi 20 dakika sonra bile hala görülebiliyordu. Olayı gözlemleyen pilotlarda dahil pek çok kişi bunun yanmakta olan bir uçak olduğunu düşündüler.
Bir çok eyalette cisimden parçalar döküldüğü rapor edildi ve Ohio da bir itfaiye departmanı , görgü tanıklarının gökyüzünden yanan parçalar döküldüğünü söylediği bölgede 10 küçük yangını söndürmek için çağrıldı . Pennsylvania açıklanmayan olaylar araştırma derneğinden araştırmacı Stan Gordon , yazdığı son makalesinde kimi pilotların şok dalgaları rapor ettiğini ve Detroit yakınlarında bir sismografın bu şokları kaydettiğini yazmıştı. Kaza Greensburg'lü yazar için şahsi bir mesele olmuştu , söylediğine göre olayın olduğu geceden beri konu hakkında bilgi topluyordu. Her ne kadar ordu bu olayı örtbas etmek için cismi bir meteor olarak nitelendirse ve basın kuruluşları yayınladıkları haberlerinde bunun gibi bahsetseler de ; Gordon cismi gören bir adamında ortaya çıkmasıyla cismin gerçek bir UFO olduğuna ilişkin kanıtların oldukça kesin olduğunu söylüyordu. “ O zamanlar oldukça gençtim “ diyor John ( Gerçek adı değil ) “ Ocak ayının başlarıydı, hafif kar ve yağmur vardı ve etraf çamurluydu. ) 16.44 deki çarpışmadan sonra düşen cismi aramak üzere Latrobe bölgesinden itfaiyeci olarak olay yerine çağrılmıştı. “ Gökyüzünde yanan bir cisim görmüştüm. Tam olarak yönünü söyleyemem ama kuzey tarafından geliyordu. Çok geçmeden yandın sireni duyuldu. “ “ çağrıya cevap verdiğimde bana bir arama ekibine ihtiyaçları olduğunu söylediler. Çünkü o esnada düşen cismin bir uçak olduğunu düşünüyorlardı.” Ve o anda düşündüm ki ” Tanrım bu az önce gördüğüm şey olmalı” İtfaiyeciler Kecksburg İtfaiye Merkezine geldiklerinde haritalar düzenlenmiş , aramaya katılacak guruplara bölümleri dağıtılmıştı. “Hava kararmak üzereydi ama el fenerlerimiz vardı. Bir kamyonun arkasına bindirildik yere gösterdikleri tarafa doğru yola çıktık. Ben ilk giden ekipte değildim. Objeyi bulan başka bir ekip oldu.” “ Gördüğüm şey açıkça kesinlikle ve de hiç kuşkusuz bir uçak , helikopter yada bir roket değildi. En azından benim bildiklerime benzemiyordu. Yarı ormanlık yarı çalılık bir bölgedeydi ve incelemek üzere aşağı indik.” Cismi bulduğumuzda 30-40 derece arası bir açıyla yere çarpmış ve çarptığı yerdeki ağaç dallarını koparmıştı. İlk tepkim “ Bu uçak değil “ demek olmuştu. Etrafta hiç şarapnel yada kopmuş uçak parçası yoktu. Tek bir parça halindeydi, ne bir kapısı nede pencereleri vardı.” “İlk yapılan aramalarda her hangi bir ceset yada hasara rastlanmadı. Şekli meşe palamuduna benziyordu, kabuğunun içinde ağaçta asılı duran bir palamut gibiydi “ şeklinde açıklıyor. “ 24 sene boyunca makinistlik yaptım ve inanılmayacak kadar çok farklı metal gördüm. Fakat bu metale biraz olsun benzeyen başka bir metal hiç görmedim.” John’un söylediğine göre cisim parçalanmamıştı “ çatlak bile yoktu sadece biraz ezik vardı . Üzerinden duman yada buhar çıkmıyordu. En azından görebildiğimiz kadarıyla.” Bölgedeki komşuların verdiği ifadelere göre cisimden ince mavi bir duman çıkmış, kazadan sonra bu duman kaybolmuştu. , John’un tarifine göre görülebilen kısmı 10 feet uzunluğunda , 6-7 feet genişliğindeydi. Ve ortalama boyda biri çok zorlanmadan içinde ayakta durabilirdi. Açtığı krater “ dikdörtgen şeklindeydi” Bölge polisi olay yerindeydi ve bölge kısa süre içinde karantinaya alındı. “ Bizi dışarı çıkardılar. Sonunda İtfaiye Merkezine vardığımızda saat oldukça geç olmuştu ve her taraf askerlerle doluydu. Ellerinde telsiz ve benzeri büyük ekipmanlar taşıyorlardı ve kapıya diktikleri silahlı nöbetçiler kimsenin girip çıkmasına izin vermiyordu. İtfaiyeciler dışarı çıkarıldı. Tuvaleti kullanmamıza bile izin vermediler.” “ Bütün kontrolü ordu almıştı “ şeklinde hatırlıyor John “ Daha sonra arkasında vinç benzeri bir alet olan büyükçe bir kamyonla beraber bir takım askeri malzemeler getirdiler.” “ Çok uzun sürmedi, bir saat belki bir buçuk saat sonra kamyon geri geldiğinde arkasında üzeri örtülü büyükçe bir cisim taşıyordu ve etrafında askerler eskortluk ediyordu. Sanki önlerine çıkacak olsam ezip geçecekmiş gibiydiler. Hiç bir şey için durmuyorlardı. Her ne kadar daha sonra cismin bir gök taşı olduğu açıklansa da John buna inanmıyordu. “ Üzerinde yazılar vardı.
Bizim bildiğimiz yazılar gibi değil daha çok Eski Mısır hiyerogliflerine benziyordu. Bir çeşit tamponu vardı. 10 inç genişliğinde bir şerit gibi çevresini dolanıyordu ve yazılar bu tamponun üzerindeydi. Daha önce hiç bunun gibi bir şey görmemiştim. Ben iyi bir okuyucuyumdur. Mısır , İnkalar ve Ruslar hakkında pek çok şey okumama rağmen bunun gibisiyle hiç karşılaşmamıştım.” John’un dikkati çektiği bir başka noktada ordunun daha sonradan meteor açıklamasını da inkar ettiğiydi. “ Bölgeye geldiklerini bile inkar ettiler.” Fakat ben orda olduklarını biliyorum. Gordon’un araştırmalarına göre olaya katılan askeri birliklerden biri büyük ihtimalle Greater Pittsburg Havaalanı yakınlarında Oakdale cephaneliğindeki 662nci radar birliğiydi. Bu birliğin Havasahası Savunma Komutasına bağlına bağlı olduğu öğrenildi ve Haber Alma Özgürlüğü yasasına rağmen konu hakkındaki tüm bilgi alma girişimleri reddedildi. Verilen cevaplardan biri belirtilen tarihte harekete geçmiş olan hiçbir birliğin kayıtlarda olmadığıydı. Gordon , bu kadar büyük bir personel ve ekipman hareketinin nasıl 9 Aralıkta tutulan kayıtlarda görünmediğini aklının almadığını söylüyor. Gordon’un araştırmaları doğrultusunda söylediğine göre olayı normal prosedüründe Hava Kuvvetlerini soruşturduğunu , daha sonra “ Blue Project” uzman ekibinin de 662nci birlikle irtibat kurduğunu biliyordu. Sonradan ortaya çıkan raporlar sonucunda “ Blue Project “ ekibinin bile ulusal güvenliği etkileyebilecek objelerinin farkında olmadığı , dönem dönem olaylara başka istihbarat örgütlerinin karışarak dünya dışı uzay araçlarını araştırdığı teorisi ortaya çıktı. Aynı gece meydana gelen bir başka garip olayda Gordon’a kimi sivillerin bölgede radyasyon açığa çıktığını söylemeleriydi. Anlatılanlara göre askeri personel bölgede oynayan çocukları sürekli radyasyon konusunda uyarmış ve ertesi gün özel koruyucu giysiler giyen personel bölgede araştırma yapmıştı. Bunlara rağmen Gordon, cismin test aşamasında bir uzay aracı yada uzaydan düşen parçalar olabileceği ihtimalini de dikkate aldı fakat daha sonraki birkaç sene içindede ortaya çıkan pek çok belge cismin gerçek bir UFO olduğu yönündeki görüşleri doğruluyordu... Frances Kalp 12 aralık 1965 saat 17.00 civarı Kanada , Michigan , Ohio ve Pennsylvania’da bir çok kişi gökyüzünde bir alev topu gördüler. Ohio’da ki şahitlerden bazıları gördükleri şeyin gökyüzünde yavaşça yön değiştirerek Pennsylvania tarafına yöneldiğini söylediler. 6.30’u biraz geçe Frances Kalp adındaki bir kadın Pennsylvania ,Greensburg WHJB radyo istasyonundan John Murphy’i arayarak alevli cismin Pennsylavania , Westmoreland yakınlarındaki evinin derhal yanındaki ormanlık bölgeye düştüğünü bildirdi. Söylediğine göre kendisi ve küçük kızı olayın olduğu yere yarım mil kadar yaklaşmışlar ve ileride dört köşeli bir yıldıza benzeyen bir cisim görmüşlerdi. Kadınla yaptığı görüşmeden sonra , Murphy Pennsylvania Eyalet Polisini arayıp daha sonra Kalp’ı arayarak onlarla Kecksburg yakınlarında buluşup onları olay mahalline götürmesini istemişti. Murphy olayı kendiside görmek istediği için arabasıyla bölgeye gitmişti. Görünüşe göre olay yerine önce gelenin Murphy mi yoksa Eyalet polisi mi olduğu belirsizdir. Bölgede, Eyalet Polisi kazanın olduğu yeri incelerken Murphy Kalp ve çocuğu ile görüşmüştür. Daha sonra söylediğine göre Polis memurları Carl Metz ve Paul Shipco geri döndüklerinde buldukları hakkındaki sorulara kaçamak cevaplar vererek konunun orduyu ilgilendirdiğini söylemişlerdir. Murphy daha sonra Greensburgdeki Polis şefi Dussia’yı aradı ve resmi bir görüşme için Polis Merkezine çağırıldı. Murphy ,oraya gittiğinde Ordu ve Hava Kuvvetlerinden yetkililerinde de orada olduğunu gördü. Olay hakkındaki resmi açıklama şu şekilde oldu : Pennsylvania Eyalet Polisi ormanlık bölgede geniş ve kapsamlı bir araştırma yapmıştır. Bu araştırmalar sonucunda bölgede sıradışı hiçbir şey olmadığına inanmış durumdayız. Murphy radyo istasyonunu arayarak raporunun başına döndü. Kısa bir süre sonra bir polis memurunun ormanda gördüğü “ titreşen mavi ışık “ hakkındaki konuşmasına kulak misafiri oldu. Bunu duyduğu sıralarda memur Metz ve askeri personel araştırma yapmak üzere bölgeye gidiyorlardı , sorduğunda onlarla birlikte gelmesine izin verdiler. Ne yazık ki oraya vardıklarında ormana girmesi isteği reddedildi. Ordu bölgeyi çevirerek sivillerin buraya girmesini yasakladı.
O sıralarda bölge televizyon ve radyodan haberi duyarak bir şeyler görmeye çalışan insanlarla ve arabalarla dolmuştu. Genede bir çok sivil ordu bölgeyi tam olarak kapatmadan önce objeyi görecek kadar yaklaşmayı başarmıştı. Bu tanıkların , daha sonra kendileriyle röportaj yapan Stan Gordon’a anlattığına göre gördükleri cisim ; bakır rengi , meşe palamudu şeklinde , 9 – 12 feet uzunluğundaydı ve zemin kısmını saran altın rengi bir bant vardı. Bazıları cismin üzerinde Mısır hiyerogliflerine benzeyen yazılar gördüklerini iddia ettiler. Ordu tarafından uzaklaştırılmadan daha fazlasını görebilen olmadı. Aynı gece geç saatlerde kimi görgü tanıkları bir kamyonun arkasında kalın örtü altında büyük bir nesneyi taşıyarak bölgeden ayrıldığını gördüler. Kamyon gittikten sonra askerler bölgeden ayrılmaya başladılar. Ertesi gün orada birşeyler olduğuna ilişkin pek az işaret kalmıştı. Hava Kuvvetleri yaptıkları resmi açıklamada önceki akşam görülen parıldayan nesne olayına bir meteorun neden olduğunu açıkladı ve medya bu açıklamayı yeterli bularak konu üzerinde daha fazla durmadı. Radyo İstasyonu WGBH den John Murphy nin ölümünden sonra , karısı onun olay günü bölgeye Eyalet polisinden daha önce vardığını ve öyle ki oradaki nesnenin fotoğraflarını çekiğini söyledi. Fakat bu fotoğraflara polis tarafından derhal el konulmuştu. Ayrıca söylediğine göre ordunun eşine gördüğü şeyler hakkında sessiz kalmasını söylediğine inanıyor...
Aztek Olayı
13 Şubat 1948 günü ABD, New Mexico’daki Aztek kasabası yakınlarında bir uzay aracı ele geçirildi. UFO’nun düşüşü 3 radar birimi tarafından da tespit edilmişti. Hükümet Sekreteri George C. Marshall, Colorado’daki Camp Hale Üssü’nden bir araştırma ekibi gönderilmesini istedi. Bölge üzerinde araştırmalar yapan bir helikopter ekibi, Aztek’in 12 mil kuzeydoğusuna bir diskin düştüğünü belirledi ve kaza yerinde çok kötü bir biçimde yanmış olan 12 insanımsı varlık buldu. Disk, Dayton, Ohio’daki Wright-Patterson Hava Üssü’ndeki 18 numaralı hangara götürülerek burada analizlere tabi tutuldu ve olay kamuoyundan saklandı.
Araştırmacı ve yazar Frank Scully, 1950’de yayımladığı “Uçan Dairelerin Ardında” adlı kitabında, 4 UFO kazası ve enkaz kaldırma olayından bahsetmektedir. Scully, Aztec yakınlarında düşen diskin yaklaşık 30 m. çapında olduğunu ve dışının alüminyum benzeri hafif bir metalle kaplı olduğunu belirtmiştir. Bu metal o kadar dayanıklıydı ki, oldukça yüksek sıcaklıklardan bile etkilenmiyor ve üzerinde matkapla delik açma çabaları sonuçsuz kalıyordu. Görünüşe göre disk, merkeze sabitlenmiş bir kabin ve etrafında dönen geniş halkalardan oluşmaktaydı. Ortada hiçbir çivi, cıvata, vida ya da kaynak yapıldığına dair hiçbir iz yoktu.
Araştırmacılar sonunda, aracın pencere deliğinden içeri uzun bir sopa sokarak daha önce farketmedikleri gizli bir kapıyı açmayı ve araca girmeyi başardılar. Scully’nin İstihbaratta görevli kaynağı, ayrıca, yaklaşık 1 m. boylarındaki 16 küçük insan benzeri varlığın kabin içinde ölü olarak bulunduğunu söylemekteydi. Vücutları yanarak koyu kahve bir renk almıştı. Scully’e gelişmiş yiv ve iğne sistemleriyle bir araya getirilmiş olan aracın hasar görmediği bildirilmişti. Araç ve içinde bulunan varlıkların bedenleri hemen Wright Patterson Üssü’ne gönderilmişti. 1987 yılında, araştırmacı William Steinman, Scully’i destekler nitelikte bazı belgeler edindiğini bildirdi. Steinman, kazanın 25 Mart’ta gerçekleştiğini ve bu tanımlanamayan aracın 3 ayrı radar merkezi tarafından tespit edildiğini söylemekteydi. California Muroc Hava Kuvvetleri Üssü radarı ve Colorado’da ki iki radar New Mexico üzerinde hızla alçalan ve görünüşe göre yere çarpan bir obje tespit ettiler.
Ordu üçgenleme metodu kullanarak kazanın olduğu bölgenin , New Mexico’da Aztek in 12 mil doğusu olduğunu buldu. Bölge yetkililerine haber veren ordu bölgenin emniyete alınmasını sağladı. Eyalet Sekreteri General George C. Marshall Colorado Camp Halede bir arama ekibinin gönderilmesini emretti. Helikopter ekibi taşlık arazide kazanın olduğu yeri tespit etti. Obje disk şeklinde, 30 feet çapındaydı ve pencerelerinden birindeki küçük bir delik dışında hasar görmemişti. Aralarında Colorado Maden Araştırma Enstitüsünden Dr. Carl Heiland , Colorado Üniversitesinden Dr. Horace Van Valkenberg , Dr. Detley Bronk’un da bulunduğu bilim adamları Colorado, Durango da buluşup bir uçakla kazanın olduğu bölgeye ulaştılar. Dr. Gee liderliğinde toplanan ekip , araçtaki delikten baktıklarında içerde 16 tane küçük, yanmış fakat iyi durumda insansı yaratık gördüler. Hepsi ölmüş , derileri yanmış gibi kahverengi bir renk almıştı. Araçtaki tek hasar penceredeki delik olduğundan , bir göktaşının araca çarpıp bir delik açarak içeri girdiği ve ani basın değişiminin de etkisiyle içerdekileri “ yaktığı “ teorisi ortaya atılmıştı.
Geminin gövdesini kesmeyi ve matkapla yada kaynakla delmeyi başaramayan askerler penceredeki küçük delikten uzunca bir çubuk uzatarak içeriyi kurcaladılar ve şans eseri geminin kapısını açan bir mekanizmaya dokundular. Gemiye giren bilim adamları içerdeki 16 cesedi dışarı çıkarıp geminin yanına dizdiler. Cesetleri inceleyen Dr. Gee hepsinin 35-40 arasında ve çok iyi durumda dişleri olduğunu gördü. Boyları 36 inç’le 42 inç arasındaydı. Küçük , bisküvi benzeri ekmekler yiyorlardı ve içtikleri su Dünya suyundan iki kat daha ağırdı. Giydikleri giysilere zarar vermek neredeyse imkansızdı. Araç , yapılan ölçümlere göre 99.99 feet çapında , 18 feet eninde ve 72 inç yüksekliğindeydi. Dr. Gee’nin tespitine göre araç, bir manyetik güç hattından diğerine atlayarak uçuyordu ve bu güç hatlarından santimetre karede 1.257 tane vardı. Gemi ve mürettebatı Muroc Hava Üssüne götürüldü ve Başkan Eisenhower onları görmek üzere bir uçakla üsse geldi. Daha sonra buradan Dayton, Ohio’da ki Wright-Patterson Hava Kuvvetleri Üssüne nakledildiler.