Project Blue Book ''Mavi Kitap Projesi''
Mavi Kitap Projesi
Başında Edward J. Ruppelt’ın bulunduğu Mavi Kitap Projesi Amerikalılar’ın UFO fenomeni üzerine yapılmış incelemelerinin en ünlüsü oldu. Mavi Kitap Projesi’nin üç resmî amacı şunlardı:
- UFO gözlemi tanıklıklarının hepsi için bir açıklama bulmak.
- A.B.D.’nin güvenliği konusunda UFO’ların bir tehdit oluşturup oluşturmadığını saptamak.
- UFO’ların A.B.D.’den daha ileri, yararlanılabilecek bir teknolojiye sahip olup olmadıklarını saptamak.
Bu amaçlara bir de, ileride, siyasi yorumlara cevap vermek üzere Mavi Kitap Projesi soruşturmacılarını konunun bilimsel yanından vazgeçmeleri için birçok kez zorlayacak olan hükümet sözcüsünün rolü eklendi.
Bu proje 10.147 olayı inceledi ve bunlardan 9.501’inin açıklandığı duyuruldu. 3.201 olay istatistikî inceleme için kenara ayrılmıştı. Sonuç olarak, meydana geldiği kesin olarak doğrulanmış, fakat açıklanamamış UFO olayları bütünün % 22’sini oluşturuyordu ve bu oran, nitelikli askerî gözlemcilerce (pilotlar, hava-uçuş kontrolörleri, güvenlik görevlileri) yapılmış gözlem raporlarında ise % 38’e çıkıyordu. Mavi Kitap Projesi arşivleri, 10.147 gözlem raporunun yanısıra, 8630 fotoğrafı, 20 bobin filmi (altı buçuk saatlik film) ve tanıkların ifadelerine ilişkin 23 ses kaydını içermekteydi.
Komisyon bir inceleme bölümünden, bir soruşturma bölümünden, Pentagon’la ilişkiyi sağlayan bir memurdan (ajan) ve sivil bilim danışmanlarından oluşuyordu. 1952 yılı boyunca UFO gözlemlerinin medyada yer alması iyice arttı; üst kademelerdeki devlet daireleri de fenomenle yakından ilgilenmeye başladılar ve bu alandaki soruşturmalara ağırlık verilmesi kararını aldılar. Eylül 1953’de yüzbaşı Ruppelt görevinden istifa etti. Projenin başına bu kez Mart 1953’de yüzbaşı Charles Hardin getirildi. Ordunun UFO fenomeni konusunda şeffaf olmayışına ilişkin çeşitli saldırılara karşı koymaya çalışan yüzbaşı, Mavi Kitap Projesi’nin 14 numaralı özel raporunu kamuya sunmaya karar verdi. UFO’ların mevcut olmadığı sonucuna varan bu rapor Ekim 1955’te kamuya sunuldu.
Aynı zamanda astronom olan iki ufolog: 1951 ile 1969 yılları arasında Mavi Kitap Projesi’ne bilimsel danışmanlık yapmış olan Joseph A. Hynek (solda) ve Jacques Vallée
Projenin başına Nisan 1956’da yüzbaşı George T. Gregory atandı. Onun yerine de Ekim 1958’de binbaşı Robert J. Friend getirildi. Daha sonra, Nisan 1963’te projenin başına binbaşı Hector Quintanilla atandı. 1966’ya gelindiğinde medyada çok yer alan bir UFO gözlemi ve A.B.D. Hava Kuvvetleri’nin kuşkucu tavırları, aralarında Josef Allen Hynek’in de bulunduğu, projenin birçok sivil bilim insanının kamuya UFO fenomeninin gerçekliğinden yana olduklarını açıklamalarına neden oldu; bu Mavi Kitap Projesinin resmî konumuna karşı oldukları anlamına geliyordu.
Bu ayrılık 1969’da A.B.D.’nin bütçeden ayrılan fonla, Colorado Üniversitesi’nden Dr. Edward Condon’dan UFO fenomeninin gerçek olup olmadığı konusunda bir uzman raporu hazırlatmasına neden oldu. Condon Raporu adıyla bilinen, yüz kadar olayı içeren bu rapor 1969’da kamuya sunuldu. “Condon Kurulu” tarafından incelenen UFO olaylarının yaklaşık % 15’i “açıklanamayan” olarak nitelendirilmişti, bunlar AIAA (American Institute of Aeronautics and Astronautics) tarafından dergide yayımlandı. Bununla birlikte Condon Raporu’nu yazanlar “Dünya-dışı canlılar hipotezi”ni destekleyecek yeterince sağlam kanıtlar olmadığı ve dolayısıyla UFO fenomeni üzerindeki incelemelerin terk edilmesi gerektiği sonucuna varmışlardı. Rapor, sonuçları özetleyen bir cümleyle başlıyordu: “Genel sonucumuz şu ki, UFO’ların son yirmibir yıldır incelenmesi bilimsel bilgiye hiçbir katkıda bulunmadı. Bize sunulan dosyanın özenle incelenmesi, UFO’lar hakkındaki başka derin incelemelerin de muhtemelen doğrulanamayacağı ve bilimin gelişmesine katkıda bulunamayacağı sonucuna varmamızı sağlamıştır.”
Ayrıca raporda, UFO fenomeninin yalnızca, bilinen bayağı nesnelerin UFO sanılmasına yol açan karmaşık yanılmalardan kaynaklandığı, olayların % 6 ile % 10 arasındaki bu şekilde açıklanamayacak kısmının da halüsinasyon veya dalga geçme olayları olarak açıklanıyordu. Condon Raporu aynı zamanda, “geleneksel (muhafazakar) bilim topluluğu”ndan UFO fenomeninin sosyopsikolojik kökenli olduğunu ileri süreceklere öncülük etmiş bulunuyordu.
Bu raporun amacı, görünüşte çelişkili sonuçlar içermesi nedeniyle, kuşkuyla karşılandı. Zaten Condon Kurulu’na katılma talebinde bulunan astronom Joseph Allen Hynek, talebinin, daha incelemeler başlamadan önce Edward Condon tarafından kurulun tüm üyelerine dağıtılan, varmaları gereken olumsuz sonuçların neler olduklarını bildiren bir belge yüzünden reddedildiğini doğrulamıştı. (Kamuya sonradan açıklanan C.I.A. belgelerinde UFO fenomeninin doğrulandığı takdirde sosyal karışıklıklara yol açma tehlikesi taşıdığı ve her şeyin Amerikan halkının UFO konusuyla ilgisini kesecek biçimde düzenlenmesi gerektiği tavsiye ediliyordu.) Raporda aynı zamanda UFO gözlemlerinin doğal fenomenler olduğunu kamuoyuna açıklayabilmeleri için bilim insanlarının kendilerine bu olanağı sağlayacak bir formasyon almaları tavsiyesinde bulunuluyordu.
Bu gelişmelerle Mavi Kitap Projesi resmî olarak Aralık 1969’da dağılmış durumdaydı ve proje, etkinliğini Ocak 1970’te tümüyle durdurdu. 1974’e kadar A.B.D. Hava Kuvvetleri arşivlerinde muhafaza edilen Mavi Kitap Projesi arşivleri 1976’dan itibaren Amerikan Milli Arşivleri’ne devredilmiş olup erişilebilir durumdadır.
Intercontinental U.F.O. Galactic Spacecraft Research and Analytic Network Archives
Project Blue Book involved investigators from the United States Air Force who investigated reports of UFO sightings and possible aerial threats.
Başlangıçtan bugüne kadar, sözsahibi saygın bilimciler, devlet yetkilileri, askeri görevliler, gazeteciler ve hatta sıradan halkın çoğunluğu çok belirgin olaylara rağmen garip uçan cisimleri ne kabul edebildiler, ne de inandılar. Uçan daireler ve küçük yeşil adamlar yüzyılın ikinci yarısından beri medyanın mizah kaynağı olmaktan kurtulamadılar. 1951 yılında Cosmopolitan Dergisi, ABD Hava Kuvvetleri´nin yardımıyla cesur bir adım atarak, uçuklardan ve gerçek inananların uzak tutulduğu bir araştırmayı gündeme getirdi ve yayınladı. Ortaya ilk kez çıkan yaklaşımların başında, bu tür iddiaların sosyal bir suç olduğu ve ruhsal bozukluklar geliyordu. Ve sonuçta küçük bir tanık grubunun dışında, görüşülen çoğunluk tanık grubunun gerçeği söylemedikleri ve biraz da pişman oldukları anlaşıldı. 1977´de entellektüel büyük bir grup New York Times Gazetesi´ne bir deklarasyon yollayarak, UFO tanıklarının tehlikeli ve uygarlık düşmanı olduklarını bildirdiler.
Yapılan incelemeler gösteriyor ki, elbette ki her UFO tanığı gerçek tanık değildir, sempati ve inanç çok önemli bir faktör olarak ortaya çıkar ve "olmayanı görmek" gerçekleşebilir. Ayrıca, psikoloji bize gösterir ki, yaşamsal stresler ve toplumsal baskı, UFO görme arzusunu ve sonuçta imajını sağlayabilir, bu bir kaçış yoludur, belki de dünyadışı canlılar bize mutlu bir refah toplumunu sağlayacak ve haksızlıkları yok edeceklerdir. Ayrıca gazetelerde veya tv´de görünmek, elle tutulur bir sonuç getirmese de belli bir ün peşinde koşmak, yalancıları tahrik etmektedir. Ve son yirmi yılda ise ortaya UFO dernek ve komünlerinin çıktığı görülür ve anlaşılır ki dünyadışı canlılarla görüşme (!) ayrıcalığına sahip şarlatanlara kazanç yolu açılmıştır. Peki acaba bizleri aydınlatmak ve korumakla görevli olanlar neler yapabildiler ve de yapmaktalar?
1947 yazında, ABD Hava Materyal Kumandanlığı bir çalışma yaptı ve sonuçta General Nathan Twining bir açıklama yaptı;".. gerçekten doğru gözlemler var ve bunlar hayal değil." İşte bu rapor üst kademeleri harekete geçirdi. Temmuz 1948´de Hava Kuvvetleri inanılmaz bir açıklama yaptı;"Uzaydan gelen ziyaretçiler gerçektir." Ardından dev bir şüphe bulutu yayıldı. Açıklama inanılır mıydı? İşte tam o anda, bir olay oldu; 24 Temmuz 1948´de geceyarısı 2:45´de Alabama, Montgomery´nin güneyinde uçan Eastern Havayolları´na ait DC-3 tipi uçağı Clarence Chiles ve John B. Whiitted yönetiyorlardı. Birden sağ yanlarında bir cisim ortaya çıktı, uçaktan biraz hızlı gidiyordu. Cisme dikkatle bakan Whitted, sonra ".. o anda sanki çizgi roman kahramanı Gordon´un uzay aracına baktığımı düşündüm.. bizden çok büyüktü, tüp şeklindeydi ve gövdesinin çapı bizim B-29 bombardıman uçaklarının üç katıydı.. beyaz ışıkların görüldüğü bir sıra pencere görülüyordu.. " diyecekti. Chiles ise " Arkasında yaklaşık 15 m. uzunluğunda aleve benzer bir aydınlanma vardı. Yaklaşık 9 km yükseklikteydik, bana göre 50 ile 100 m arası uzaklıktaydı, birden hızlandı ve bulutların arasına dalarak kayboldu." Her iki pilotun da o anda bilmedikleri iki şey vardı. Bir saat önce, Georgia´daki Robins Hava Üssü yer görevlileri UFO´yu aynı şekilde görmüş ve tanımlamışlardı.
Dört gün önce ise Hollanda´da, Hague´de tıpatıp aynı tanımla bir UFO rasathane görevlileri tarafından görülmüş ve basında yer almıştı. Olaylar kısa bir zaman sonra birleştirilince, bir bomba patladı. O hafta sonunda yetkililer anibir karar aldılar ve tüm bilgi ve belgelere "TOP SECRET: Çok gizli" damgası vuruldu ve "Project Sign" adlı bir dosya açıldı. Bu arada daha önce yapılan uzaylılar geliyor, açıklaması reddedildi ve açıklamayı yapan General Twining birden emekliliğini isteyiverdi.
Project Sign" dosyası sonraki yıllarda açılan "Project Grudge ve Project Blue Book" dosyalarının temeli oldu. Project Blue Book yani Mavi Kitap Dosyası, 1969 Aralık ayına kadar sürdürüldü ve o tarihte ortadan kalktı, kimse dosyayı göremedi, yaklaşık 30 yıllık dökümanları ve sonuçları toplu olarak inceleyemedi, Hava Kuvvetleri dosyayı gömmüşlerdi. 1956 yılında, Mavi Kitap´ta bir süre çalışan Yüzbaşı Ruppelt anılarını yazdı, Ruppelt New Mexico´da yaşanmış gerçek bir olaydan söz ederken, yukardaki Chiles/Whitted olayının tartışmasız doğruluğunu belirtiyordu, pilotlar dünyada bulunmayan bir gök cismiyle karşılaşmışlardı. New Mexico olayına daha sonra geleceğiz çünkü o olay tüm UFO tarihinin en önemli üç olayından birisidir. Bu arada Mavi Kitap´la ilgili önemli bir şey daha var.
Ünlü Astronom Prof. J.Allen Hynek Mavi Kitap Projesi´ne bilim danışmanı olarak atanmıştı. Bir kaç yıl sonra görevinden ayrıldı, resmen Hava Kuvvetleri´ne tavır almıştı; sonra bir açıklama yaptı "..hiçbir diyaloğa önem verilmeden, bilim dünyası dışlanarak çalışıldı.. çok önemli açıklamalar örtbas edildi." Kısacası önceleri UFO´lara karşı tavrıyla bilenen ve bu yüzden projede görevlendirilen Prof. Hynek, sonraki yıllarda uzman bir UFOLOG olarak dünyada bir numara olacak 1977 yılında
Steven Spielberg tarafından sinemaya çekilen "Close Encounters of the Third Kind : Üçüncü Türle Buluşma" adlı filmin danışmanlığını yapacaktı. Şimdi yine geriye dönelim. Tekrar 1948´e döneceğiz, çünkü o yılın 7 Ocağında önemli ama dramatik bir olay yaşandı. Askeri bir üs olan Kentucky Ulusal Hava Üssü´den havalanan F-51 savaş uçağının pilotu Yüzbaşı Thomas Mantell´dı. Ve Mantell havalandıktan 15 dakika sonra düşerek, yaşamını yitirdi ve telsizdeki son sözleri hiç bir zaman unutulmayacak ve UFO literatüründe ölümsüzleşecekti; ".. çok büyük metalik bir cisim bu.." Ertesi gün yetkililer Mantell´in Venüs gezegenini gördüğünü ve dengesini yitirerek düştüğünü açıkladılar. Deniz Kuvvetleri´nin açıklaması farklıydı, Skyhook adlı gizli bir balon deneyi yapılıyordu, amaç atmosferin üst tabakalarındaki radyasyon seviyesini ölçmekti ve Mantell yanlışlıkla balonun peşine takılarak, 25.000 feete yükselince tehlike sınırını aşmış ve oksijen sarhoşluğuna girince, uçağın kontrolunü kaybedince düşmüştü. Açıklama buydu ama gerçek miydi?
Çok sonraları kulaktan kulağa yayılan haberlerde, Mantell´in UFO´ya karşı saldırıya geçtiği ve UFO tarafından düşürüldüğü söylenmeye başlayınca tüm uçucu çevreleri bir UFO korkusu sardı. Fakat dram daha bitmemişti çünkü beş yıl sonra 23 Kasım 1953´de olay tekrarlandı. O gece, Hava Savunma Komutanlığı Superior Gölü üzerinde saatte 500 mil hızla uçan kimliği bilinmeyen bir cismin uçtuğunu saptadı. Hemen yakında F-89C tipi bir avcı uçağı bulunuyordu, hemen komutanlıktan yakın takip emri verildi. Radar operatörleri ekrandan avcı uçağının, UFO ile buluştuğunu izlerlerken, inanılmaz birşey oldu ve ekrandaki iki sinyal peşpeşe yokolurken yerle tüm ilişki kesildi. Tüm bölge aranmaya başlandı fakat ne uçağın, ne de pilot Teğmen Felix Moncla ile radarcı Teğmen R.R.Wilson´un izlerine bir daha raslanmadı. Yapılan açıklamalar yine benzerdi ama yeterince tatminden uzaktı. İki yıl sonra havacılık uzmanı Donald E. Keyhoe "Ufolar Gerçektir" adlı bir kitap yayınladı, Kitapta çok sert bir dille gerçeğin yetkililer tarafından kesinlikle saklandığını anlatıyordu. Keyhoe, 1957´de Gök Cisimlerini Ulusal Araştırma Komitesi´ne başkan seçildi ve 1969´daki ölümüne kadar UFO sırlarını ele geçirmek için başta CIA olmak üzere tüm devlet kurumlarına karşı unutulmayacak bir savaş verdi.
Ellilerin sonunda, Mavi Kitap Projesi´nin bir başka görevlisi olan Çavuş O. D. Hill yaptığı açıklama ile yeni bir sarsıntı yarattı. Hill, kaybolan F-89C uçağı olayının tek olmadığını ve birçok benzerlerinin saklandığını açıkladı. Birçok kişi, dünyadışı bir uygarlığın o yıllarda birçok Amerikan savaş uçağını düşürdüğüne inanıyordu, bir anlamda yeni bir Pearl Harbor uzay boyutunda yaşanmıştı. 1950´li yıllar ABD ile SSCB arasında soğuk savaşın dorukta yaşandığı yıllardır. Bu nedenle o dönemde UFO olaylarına Amerikan kamuoyu gizli bir Sovyet savaş aracı olarak bakıyordu ve yönetime duyulan güven grafiği düştüğü anlaşılınca, yetkililer tüm UFO olaylarına bütünüyle düşman olmuşlardı. Bu arada, gerek Pentagon, gerekse de Beyaz Saray Sovyetlerin gizli bir silahı ile karşılaştıklarını düşünmeye başlamışlardı. Hele 19 Temmuz 1952´de başkent Washington üzerinde de Ufolar görülünce endişeler ayyuka çıktı. Ne oluyordu?
CIA bir kez daha ciddi bir araştırmaya başladı ve örgütte görevli fizikçi H.P. Robertson bir panel sonucunda Amerikan vatandaşlarına endişelenmemelerini açıkladı. Herşey yanılgı ve spekülasyondu. Fakat, panelin diğer sonuçları yine açıklanmıyor ve bir sürü soru yine cevapsız kalıyordu. 1966´ya gelindiğinde Hava Kuvvetleri Colorado Üniversitesi´nden fizikçi Edward Condon yeni bir projeye direktör olarak atandı. Condon´un bağımsız çalıştığı açıklandı ama pek inandırıcı olmadı. Aslında Condon Komitesi, Mavi Kitap Projesi´ni sil baştan soruşturuyordu. Ocak 1969´da Condon, sonuçları açıkladı. Soruşturulan olayların üçte biri açıklanamaz nitelikteydi, kalanına bilimsel açıklamalar getirilebiliyordu. Sonra, tüm projeler Hava Kuvvetleri tarafından tamamiyle kapatıldı. Yıllar sonra, Bilgi ve Bilgilenme Özgürlüğü Yasası çıkarılınca, Mavi Kitap ve Condon Projelerinde nelerin saklandığı soruşturuldu. Ve 1969 Ekim ayında General Bolender bir açıklama yaptı; "UFO raporları ile ilgili bilgiler hala ulusal güvenlik sınırları içindedir ve Standart Hava Kuvvetleri düzenine bağlıdır.." Ama hiç kimse, o Standart Hava Kuvvetleri tanımının ne olduğunu anlamadı. Bolender´in açıklaması asla tatmin etmedi, aksine olayların üstünü çok daha kalın bir bulutla örttü.Peki, saklanan başka şeyler de varmıydı?
Polis memuru bir UFO ve içindekilerle karşılaşıyor. 24 Nisan 1964´de öğleden önce New Mexico´nun Socorro bölgesinde, polis memuru Lonnie Zamora arabasıyla güneye doğru yol alıyordu. Ani bir gürleme sesiyle şaşırdı ve o anda güneybatı göğünde bir parlama gördü. Zamora önce yakın bir yerlerde dinamitleme yapıldığını düşündü. Bu arada bir tepeyi aşmıştı ve karşısında yolun üzerinde araba büyüklüğünde bir cismin bulunduğunu ve yanında da beyaz tuluma benzer giysileri olan iki ufacık insanımsı duruyordu. Zamora önce bir araba kazası ile karşılaştığını sanarak, aracını durdurarak indi ama birden cismin arabaya hiç benzemediğini, yumurta biçiminde olduğunu ve dört ayak üzerinde durduğunu anladı. Cismin üzerinde taca benzer bir şekilin üzerinde eğik bir ok şeklinde bir simge gördü. İki insanımsı şekil kaybolmuştu, derken cisimden büyük bir gürültü duyuldu. Zamora korkmuştu, arabasına geri kaçtı, arkasına bir göz attığında UFO´nun havalanarak yakındaki kanyona doğru gittiğini gördü. Mavi Kitap soruşturmacıları memur Zamora´yı ün peşinde koşmakla suçladılar ama öte yandan araştırmacılar olay yerinde cismin durduğu yerde dört oyuk izi bulunduğunu ve çevredeki yanık otların varlığını da inkar etmediler. Kısacası Zamora alışılmadık birşeyle karşılaşmıştı ama karşısındaki acaba neydi???
Yorumlar
hemde barış işlemiş hahaha
hemde barış işlemiş hahaha :)))
teşekkürler! güzel bir
teşekkürler! güzel bir yazıydı