SETI ve Yıldızlararası Haberleşme
SETI (Search for Extra-Terrestrial Intelligence; Dünya Dışı Akıllı Yaşam Araştırması), Dünya dışı bir uygarlıktan veya başka bir gezegenden gelen sinyallerin varlığının tespiti ve tespit edilmesi halinde incelenmesi amacıyla ön çalışmaları 1960’lı yıllarda ABD tarafından yapılan, daha sonra geliştirilerek 1971’de NASA tarafından başlatılan bir projedir.
Yıldızlararası yolculuğu kullanarak (ya bizim tarafımızdan ya da onlar tarafından gerçeklenerek) doğrudan yapılabilecek araştırma en iyi şartlarda bile pek pratik değil ve daha olumsuzu ise imkansız görünüyor. Kabul edilebilir seyehat süreleri içinde (bir yüzyıl kadar veya daha az) yıldızlararası mesafelere gidip gelmeler için gerekli enerjinin çok yüksek olmasına bazı bilimcilerin dikkatini çekmektedir. Dünya dışı yaşama ait bulguları araştırmada karşılaşılan zorluk gibi, evrendeki toplulukların kesin yerlerini saptamadaki belirsizlik de sıkıntı yaşatmakta. Öte yandan, dünya dışı yaşam araştırmalarında kullanılanılan haberleşmelerin ise maliyeti yüksek değildir.
◊ Yıldızlararası haberleşme nasıl olabiliyor?
Bu iş için yüksek hızlı tanecikler, yer çekimi dalgaları ve radyo bölgesinden başlayarak görünür ışık ve diğer kısa dalgaboyları bölgelerine kadar devam eden elektromanyetik ışınım düşünülebilir. Bunlar arasında en pratik olanı heralde radyo frekanslarını kullanmak olabilir çünkü (1) birim başına enerji maliyeti düşüktür, (2) sinyaller ışık hızı ile ilerler ve (3) hem iletimi ve hem alımı oldukça kolay gerçekleşmekte. Yıldızlararası radyo sinyallerinin çözümlemesini ilk yayımlayanlar Cocconi ve Morrison (1959) oldu. Yankı uyandıran bu makale iki olayın gerçeklenebileceğini gösterdi: İlki ışık yılı mesafelerde radyo haberleşmesi kullanışlı olabilmekte (ki makalenin yayımlandığı yıllarda yaklaşık 50 yıl öncesinde sahip olduğumuz teknoloji bu işi yapabilme sınırında bulunmaktaydı). İkincisi de mikrodalga frakansları özellikle de nötr hidrojen çizgisine yakın 1420 MHz (açık ifade ile saniyede 1420 milyon titreşim demektir yada 21 cm e karşılık gelir ki titreşimden mesafeye geçişi veren fizik yasası ile bulunur) frekansları sanki evrene açılan koridorlar gibi görünmekte. Böylesi teknik incelikte sadece bu frekans bandında evrende hiç bir şeye rastlanılmadığını bilmekle kalınmıyor, aynı zamanda hem santimetre dalgaboylarında ve hem tamamen açık durumda bile sonuç aynı, değişmiyor yani yer dışı yaşam konusunda evren oldukça sakin görünüyor.
○ Ozma Projesi : Cocconi ve Morrison ın bu çalışmasından habersiz olarak Frank Drake de yukarıdaki benzer sonuçlara ulaştı. Drake bu iş için Güneş benzeri yakın iki yıldızın civarından gelebilecek sinyalleri aramak amacıyla 1960 ilkbaharında Ulusal Astronomi Gözlemevi deki (Green Bank, West Wirginia, Amerika adresinde) 26 metrelik bir anteni kullandı. Bu girişim Ozma Projesi ismi ile anıldı ve tüm modern SETI deneylerinin de öncüsü oldu (Drake 1961).
Drake in bu öncü çalışmasından bugüne kadar yaklaşık 70 radyo SETI deney raporu literatürde yayımlandı. Bu deneylerin çoğu radyo astronomlarınca rutin gözlem programları sırasında gözlem zamanlarından fedakarlık yapılarak gerçekleştirildi (bir radyo teleskop resimde gösterildi). Sözkonusu deneyler çoğunlukla büyük antenler kullanılarak yapılmakla beraber, alıcı sistemleri astronomi amaçlı geliştirilmişti, SETI için değil. Aradaki temel fark sinyalin band genişliğinde ortaya çıkar. 21 cm deki hidrojen gözlemlerinde tipik olarak 50 kHz (anlamı saniyede 50 bin titreşim olup 11 km/s lik bir hız dağılımına karşılık gelir ki uzayı daha az işiten sağır bir kulakla dinlemek şeklinde anlayabiliriz) genişlikli kanallar kullanılırken, SETI araştırıcıları dar band sinyallere bakarlar. Yıldızlararası ortamın da Gürültü diyebileceğimiz sinyalleri vardır ki bunların en dar olan genişliği yaklaşık 0.01 Hz 0.1 Hz arasındadır. Bu yüzden SETI alıcılarında tipik olarak 0.1 Hz 1 Hz genişlikli kanallar bulunur (bunu da ufak bir hışıltıyı bile duyabilecek kadar iyi işiten hassas bir kulakla uzayı dinlemek şeklinde anlayabiliriz. Özetle, kanal genişliği daraldıkça dinleme hassaslaşıyor). Bu, radyo astronomi için kullanılan kanal genişliklerinden çok ama çok küçüktür, öyle ki tüm sinyaller geri çevriliyor yani geçirilmiyor fakat sadece binlerce defa sinyaller içine gömülü çok zayıf durumdaki bir yapay sinyali ortaya çıkartabilecek hassaslığa kadar da süzülebiliyor.
Sonuç olarak, 1970 li yılların başlarında SETI araştırıcıları gerçekten de dar band kanallar ile çok ilgilendiler ve tamamen bu kanalların yardımıyla meydana getirilmiş dijital otomatik kontrollü alıcıların geliştirilmesine ön ayak oldular. Bu özel sinyal işlemcilerinin gelişimi sayesinde de SETI de işlem hacmi azaldı ve radyo astronomların gözlem zamanlarını artık daha az alan duruma dönüştü.
◊ Devam etmekte olan SETI deneyleri
Bugün, dünyaya yayılmış yaklaşık yarım düzine kadar organizeli SETI deney grupları var. Bunlar Çizelge listeleniyor. Bunların yarısı uzay tarayıcıları olarak anılıyor, gökyüzünün planlanan geniş bölgelerini görsel teleskopla inceliyorlar. Bu tür tarama gözlemlerin iki avantaji var: (1) Yer dışı yaşam yerleri hakkında hiç bir varsayımın yapılmasına gerek kalmaz ve (2) rutin gözlemleri aksatmadan mevcut teleskoplardan yararlanılır. Böylece çok miktarda gözlem zamanları elde edilmiş olunur.
Deney
SETI Enstitüsü
Teleskop
Frekans kanalları sayısı
Kanalların genişliği
Phoenix Projesi
California Üniv., Berkeley, Amerika
Arecibo 305 m radyo teleskobu
58 milyon
1 Hz
SERENDIP IV
California Üniv., Berkeley, Amerika
Arecibo 305 m radyo teleskobu
168 milyon
0.6 Hz
Güney SERENDIP
Batı Sidney Üniv., Macarthur, Avustralya
Parkes 64 m radyo teleskobu
58 milyon
0.6 Hz
SETI@home
California Üniv., Berkeley, Amerika
Arecibo 305 m radyo teleskobu
33 milyon, en dar band kullanarak
0.07 Hz ve yukarısı
Harvard ve Princeton daki optik SETI
Harvard ve Princeton Üniv., Amerika
Oak Ridge 0.9 m ve Princeton 0.9 m teleskoplar
Görünür ışık
Geniş band optik atımlar
Berkeley deki optik SETI
California Üniv., Berkeley, Amerika
Leuschner 0.7 m teleskop
Görünür ışık
Geniş band optik atımlar
Lick deki optik SETI
Lick gözlemevi, SETI Ens., California Üniv., Amerika
Nickel 1 m teleskop
Görünür ışık
Geniş band optik atımla
İkinci bir tip deney hedeflenmiş araştırma dır. Bu tür deneyde, SETI araştırıcıları teleskopu yönlendirirler, gerekli hedef noktalarını seçebilirler. Drake nin Ozma projesinde olduğu gibi, Güneş benzeri yakın yıldızlar hedef olarak belirlenir. Bu türe ait bir örnek SETI Enstitüsü nün halen devam eden Phoenix projesidir. Bu proje 8 yılı aşacak bir süreçte Güneş ten ~150 ışık yılı uzakta (bu değer bir kürenin yarıçapı gibi düşünülürse) küre içerisine giren yaklaşık 1000 kadar sistemi iyiden iyiye inceleyecek. Kuzey ve güney yarı kürelerde bulunan teleskoplar Phoenix projesi için kullanılmakta ve bir de Puerto Rico recibo daki 305 m lik anten de özel olarak bu proje için düzenlenmiştir. Özellikle kapsadığı frekans genişliği dikkate değer: 1200-700 MHz ve yine özel geliştirilmiş dijital sinyal çözümleyicileri hem çok ince ve yavaş atımlı sinyalleri araştırabilecek. Genel olarak, hedeflenen araştırmaların şu avantajları var: (1) Teleskopun bütün kontrolü dahil her bir gözlem sürecinde toplam zaman oldukça uzundur ve bu da hassasiyeti arttırır. (2) Bunun sonucu olarak da çalışmanın önemi artar, yani Güneş benzeri yıldızların çevrelerinde beklenen biyolojinin de ortaya çıkartılmasında etkili olur.
SETI projesi ile evrende bizlerin dışında olası bir yaşama ilişkin uygun en zayıf sinyali yakalayabilen dev çanak antenlerin kullanıldığı radyo gözlemleri meraklıları için http://setiathome.berkeley.edu/ internet adresinde sergilenmektedir. Türk SETI meraklıları bu projenin ilgili bilgisayar paket programını yukarıdaki internet sitesinden indirerek gözlem verilerini işleme yoluyla bu uluslararası çalışmaya doğrudan katılımlarını sürdürmektedirler. SETI verilerini kullanan bu program, indirgeme sırasında eğer şüpheli bir sinyali ortaya çıkartırsa, program: şu andaki veri setinde olası bir E.T. sinyali yakalanmış olabilir! uyarısıyla beklenen aday sinyali ortaya çıkartıyor ve kullanıcıyı bilgilendiriyor. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü ndeki SETI programının çalıştığı bilgisayarlardan birinde böyle bir sinyal yakalanmıştır. SETI projesi yürütücüleri belirli oranda veri işlemini tamamlayanlara da isim ve adresin yer aldığı bir sertifika göndermektedirler. En son itibariyle tüm dünyadaki kullanıcıları arasında en iyi olanlar ülkeleri ile birlikte sıralanmış bulunmakta Ülkemizden de bu en iyi kullanıcılar listesine girmeyi başarmış Türk SETI kullanıcıları bulunmakta Milyonlarca kullanıcı arasında Türk katılımcılar bugüne kadar binlerce yıla karşılık gelecek veriyi işleyerek SETI projesine doğrudan katkı sağlamaktalar.
SETI projesinin ve dünya dışı yaşam araştırmalarının beraberinde UFO türü olaylarını akla getirme gibi bir yönü de bulunmakta UFO sözcüğü tanımlanamayan uçan cisim anlamında kullanılagelmişti ama sonra nedense uçan dairelere uzaylılara dönüştü hiç görülemedikleri halde! Bununla birlikte, neden bu tür söylentilerin arka arkasının kesilmediğinin merak uyandırması da bir o kadar doğal olmalıdır... Çünkü atmosfer altından seyredegeldiğimiz uzay çok geniş ve içeriği de bir o kadar zengin çeşitlilikte bu sebeple her an ve uzayın herhangi bir yerinde bir olayın olması yüksek olasılıkta olmalı ülkemizde ortaya çıkan görsel Ufo söylentilerinden bilimsel gerçeklilik içerenine ve Türk bilim insanlarının rutin söylemleri dışına çıkanına bugüne kadar en inandırıcı sadece Kumburgaz UFO olayı vardır. Onlarca yıldır ve binlerce gözlemci bireysel veya uluslararası işbirliği altında en ileri robotik teleskoplarını ve uydu teleskoplarını kullanarak istisnasız hergün ve önemlisi günün 24 saati hem yerden hem atmosfer dışından radyo ve görsel pencerelerden uzayı gözlemeyi sürdürüyorlar... Burada önemli bir noktaya değinmek gerekiyor: yapılan Ufo gözlemleri SETI ve benzeri programlar tarafından da desteklenebilirse işte o zaman insanlığın elinde inkar edilemez dünya dışı zeki yaşam kanıtları belgelenmiş olur.
◊ Kaynaklar
http://www.istanbul.edu.tr/
http://www.naic.edu/public/about/photos/hires/aoviews.html
Popüler Bilim Dergisi , Ocak 2006 sayı 143
Cocconi, G., Morrisin, P. (1959). Nature 183, 844.
Drake, F.D. (1961). Phys. Today 14, 40.
Oliver, B.M. (1990). J. Brit. Interplanet. Soc. 43, 259.
Tarter, J.C. (1985). SETI observations worldwide. In the Search for Extraterrestrial Life: Recent Developments,
Proc. IAU Symp. Vol. 112, ed. Papagiannis, M.D., p. 271. Reidel, Dordrecht.
Yorumlar
güzel paylaşım eline sağlık
güzel paylaşım eline sağlık
Evet samanlıkta iğneyi
Evet samanlıkta iğneyi aramayı bir kenara bırakacağımız günler yakın,Ben özellikle CERN ürünlerinin bu konuda katkılarından çok umutluyum.İnternet gibi bir bağlantı(cern ürünü)ve bu defa gerçekten olağan üstü sıçrama yaptıracak bir şey,neden olmasın?Hayal edilebiliyorsa olurda...Sadece zaman gerekli..
değerli yorumlarınız teşekkür
değerli yorumlarınız teşekkür ederim mehmet bey, CERN deneyleri bizi bir anda ışık hızının ötesine bile atabilir böylesine önemli bir özelliği vardır. Çünkü CERN de bilim adamları büyük patlamanın deneyini ve kara delikleri gözlemliyorlar, kara deliklerin farklı boyutlara açıldığı yönünde teoriler vardır ki CERN ile çözülebilirse ışık hızı teknolojisinin keşfi gelecek zamanlara ertelenebilir diye düşünüyorum.
ayrıca önemli bir bilgi aktarmak istiyorum galiba belgesel görmüştüm : amerika 2025 yılına yeni bir uzay teleskobu hazırlıyor uzayda 6 teleskop bir arada çalışacak birbirlerinden belirli uzaklıkta üçgen oluşturacak şekilde dünyanın yörüngesinde konumlanacaklar ve bu teleskopların çalışmaları 2001 da başladı ilkinin merceğinin üretimi bitti. bu teleskop için üretiminde çalışan bilim adamlarında birisi şöyle diyordu : "evrenin bilmediğimiz tüm köşelerine bakabileceğiz ayrıca kendi galaksimizdeki tüm gezegenleri ve her bir gezegenin üzerindeki ağacın yaprağına kadar yakınlaşabileceğiz" sabırsızlıkla bekliyorum :]
Bu güne kadar hiç kimse ama
Bu güne kadar hiç kimse ama hiç bir kuruluş,bilim adamı,otorite vb.hiçbir zaman ufo ların insanlıkla neden göz göze gelemediğini açıklayamadı,söylenenler hiç bir zaman yerine oturmadı...İnanmıyormuyuz?hemde en az onlar kadar bizde inanıyoruz ama Amerika konunun öyle bir yerine oturmuş ki herşey oturduğu yerin altında kalmış,kimsede kalk da bakalım diyemiyor,daha uzun zamanda diyemiyecek.Bu nedenle Bu konunun Amerikanın tekelinden kurtarılması İnsanlık adına şart...Nasılmı kurtarılacak,Her ülke Cesur adımlar atıp elle tutulur bilgilerini açıkça paylaşıp bunlardan ortak bilgilerin netleştirildiği bilgi bankası kurularak.nasılsa Uzaya sadece Amerika çıkmıyor,Ufo lar sadece Amerikalıları sevmiyor...bence Amerikadan şikayet etmeyi bir kenara bırakma zamanı geldi artık..Haktan Bey de Gittiği konferanslarda böyle açık belirgin şeyleri konuşsa daha ses getirici olurdu,Sitesine bakıyoruz onca yere gidip bir sürü konferanslara katılıyor,bu sitedeki bilgilerden bir gram fazla bir şeyi yok...hiçmi yeni birşeyler görmüyor??
2010 yazının sonuna doğru
2010 yazının sonuna doğru istanbulda yeni bir ufo kongresi olacak diye biliyorum. siriusufo ya sormuştum. umarım bu kongrede Haktan bey "uzayda hayat var" ın dışında çok daha bilimsel bilgilerle bizleri bilgilendirir. şunu gözardı etmiyorum geçen yıl çok önemli sahısları getirdi Türkiyeye evet kongre zengin bilgiler içeriyordu ama ben kendisinde de güzel bir sunum bekliyorum. 2009 kongresinde sanki bir yogunluk içerisindeydi hazırlanamamış gibiydi sunumunu pek beğenmemiştim. göstereceği videoları çalıştıramadı biraz aksaklıklar oldu. yani ülkemizde yılda 1 defa yapılan bi kongre neyse fazlada eleştirmeyim severim sayarım kendilerini :)
SETI, Dr. Michio Kaku'nun
SETI, Dr. Michio Kaku'nun dedigi gibi tamamiyle manasiz bir arama calismasi, cunku SETI sadece 100 isik yili uzakliga kadar tarama yapabiliyor ve sadece bizim bulundugumuz galaksiyi dusunursek 100.000 isik yili uzakliklar soz konusu, galaksimizin disi ise tabikide kat be kat daha buyuk. Taranan frekanslarin Hidrojen frekanslarina yakin frekanslar oldugunu ve bunun da oldukca yetersiz oldugunu soyleyen Kaku, karbon gibi baska frekanslari da taramanin gerektigini soyluyor. SETI'nin su anda yaptigi taramalari kapkaranlik bir odada noktasal bir isik kaynaginin altinda yere dusmus bir anahtari aramaya benzetiyor ve SETI'nin bu calismada sadece odada isigin aydinlattigi noktada arama yaptigini ve bunun cok manasiz oldugunu, bu sekilde bir sinyal alinamayacagini, burnumuzun dibinde bile olsalar sadece hidrojen frekanslari taranirken bir suru sinyalin gozden kacirilabilecegini soyluyor.
Alinti video: http://dai.ly/aWS8By [video:http://www.dailymotion.com/video/x9gd4c_michio-kaku-on-aliens-physics-p…]
Dr. Michio Kaku yaklaşımında
Dr. Michio Kaku yaklaşımında haklı, kendisinin kara delikler ve büyük patlama ile ilgili yaklaşımlarında çok mantıklı konuşuyor. ama olaya şu açıdan bakalım SETI de olmasa nasıl uzay ile iletişime geçebiliriz. elimizdeki teknoloji bu veya bizim bildiğimiz. bu şekilde ilerleyeceğiz.
Evet, daha iyisini yapana
Evet, daha iyisini yapana kadar en iyisi bu :)
Bence SETI'ye baska molekuler
Bence SETI'ye baska molekuler duzeylerde tarama yapmasi icin gaz verilmeli, Kaku bunu biliyorsa SETI'dekiler haydi haydi biliyordur, bu konuda birseyler yapmalari lazim artik, boyle devam etmemeliler bence, kurulu duzeni daha da gelistirmeye calismalilar, sonu yok bunun gerci, ama ilerlenmeli ve genisletilmeli..
tesla paylaşımın aklıma
tesla paylaşımın aklıma birşey getirdi. evet SETI enstitüleri ilk yapıldıklarında uzayı dinlemek için en önemli araçlardı ancak son yıllarda teknolojine ciddi bir sıçrama var yoksa şuanda tüm SETI enstitülerinin hepsi dünya uygarlığının gözüne bir kabuk olarakmı kullanılıyor yani uzay gelişmiş teknolojilere sahip bir takım teleskoplar veya araçlar ile dinleniyor iletişime geçiliyorda bizim mi haberimiz yok? uzaydan gelen sinyaller demi artık ulusal güvenlik seviyesinde? çünkü hatırladığım kadarıyla 1989 lardan beri wow gibi sinyaller dışında hiç ses yok SETI lerde :/
buna benzer bır baslıkta bu
buna benzer bır baslıkta bu arastırmanın samanlıkta ıgne aramaktan farksız oldugunu belırtmıs ama daha ıyısı yapılana, gelene dek bu arastırmanın devam etmesı gerektıgını vurgulamıstım. Paylasım ıcın tesekkurler
ne kadar kötü olursa olsun en
ne kadar kötü olursa olsun en azından büyüyünce torunlarımıza "bizde onlarla iletişim kurabilmek için bir girişimde bulunduk" diyebiliriz..
değerli yorumlarını için
değerli yorumlarını için hepinize teşekkür ederim
gerçekten insanlık için gurur verici :)... çok güzel bir anı olacak 20.yy insanlığının atmış olduğu adımlar ile o dev radyo teleskoplarıyla teknolojimizi sınırları zorlayarak uzayda zeki yaşamlardan mesaj beklediğimizi hatırlayacağız ve çok eminim önemli sinyallerde alındı ama ufolar gibi gizleniyor
belki bir sinyal
belki bir sinyal yakalanmıştır ama gizlenmiş olabilir.
yani kimi uçan daireler yeryüzüne bile iniyor bu sırada kendi ana gemileri veya gezegenleriyle radyo frekensı aracılığıyla haberleşirken bu antenler sinyal yakalmış olabilir... NASA nın birşeyler gizlediğini bu sitedeki herkes biliyor..