Ana içeriğe atla
26 Nisan 2010 tarihinde rood tarafından gönderildi

Stephen Hawking uyardı: Uzaylılarla sakın konuşmayın!

İngiliz evrenbilimci Stephen Hawking, uzaylıların gerçekten var olduğunu, ancak onlarla irtibata geçilmesinin insanlık için tehlikeli olabileceğini söyledi.

Belgesel kanalı Discovery Channel için hazırlanan bir programda konuşan Hawking, evrende 100 milyar galaksi, bu galaksilerin her birinde de 100 milyonlarca yıldız olduğunu söyledi. Bu şartlar altında sadece dünyada yaşam olduğunu düşünmenin imkânsız olduğunu savunan Hawking, “Benim matematiksel beynime göre, bu rakamlar bile uzaylıların varlığını gayet rasyonel kılıyor. Esas soru, uzaylıların neye benzediğini çözebilmek” dedi. Bu zeki yaşam formlarının insanlık için tehdit oluşturabileceğini söyleyen Hawking, bu canlılarla irtibata geçmenin yıkıcı sonuçları olabileceğini vurguladı. Uzaylıların dünyaya yapabileceği olası bir ziyareti kaşif Christoph Colomb’un Amerika’yı keşfine benzeten evrenbilimci, “İşin sonu, Amerikan yerlileri için pek iyi sonuçlanmamıştı” dedi.

 

kaynak: milliyet...

Amerikan yaşam Stephen Hawking

Yorumlar

Bing bang ile başlayan bir büyük patlamanın sadece üzerinde canlı yaşam olan dünya gezegenini meydana getirmiş olmasına inanmak zor. Milyarlarca galaksi ve bu galaksilere ait yüzmilyonlarca yıldız ve gezegenler oluşmuş.

Bu patlama büyük bir olasılıkla üzerinde yaşam olan başka dünyalarda yaratmıştır.Günümüze kadar keşfedilen gezegenlerde bile hayat belirtilerinin olabileceği,dünyaya çok benzedikleri söylenirken,keşfedilmemiş olanlarda neden hayat olmasın?

Dünya dışı canlılarının henüz dünyayı keşfetmemiş olasılığıda var.Onlarda bizler gibi keşfedecek yeni yerler arıyor olabilirler.Büyük bir ihtimalle onların teknolojileri daha ilerde olduğu için tabii ki onlar bizi keşfetmiş olacaklar.

Bu keşifin boyutlarını kestirmek zor.Nasıl olur ne zaman olur bilinmez.Ama herhalde zamanımızın artık bittiği bir gerçek...

ben bunu hep soyluyordum ama dıkkate alınmak ıcın unlu olmak gerekıyor. Demekkı daha yolun basındayım :)

uzaylıların neye benzedıgı, ne oldugu, nıyetlerı tartısılabılır. Ama bılınen gercek bızım fızyoljık yapımız uzayda uzun sure durmaya, yolculuk etmeye ( ısık hızı, yuksek g kuvvetlerı, yuksek mıktardakı radyasyonlar, ısımalar, sogukluk vb etkenler ) musaıt degıl. Bızım gezegenımızın bır benzerını bulamazsak kı olma ıhtımalı yuksektır baska gezegenlerde ( ay, mars gıbı ) yasam bızım ıcın oldukca zor. Bızım gezegenımızın  benzerını buldugumuzda sahıplerını ne yapacagız oda ayrı bır soru ısaretı. Ne yazıkkı bu soruların yanıtlarını bız goremeyecegız. Bızden sonrakı nesıller gorurmu bılınmez. Ama ısrarla sıddetle soyluyorum. Ben ınsanoglu olarak kendımı bır deney tupune hapsedılmısım gıbı hıssedıyorum. Bırı bızı bır akvaryuma koymus gıbı sankı. Bızı onlardan korumak ıcın mı ? onları bızden korumak ıcın mı ?

 

hawking gibi bir fizikçi ve dünyanın en zeki adamından böyle bir açıklama gelmesi tesadüf değil bence...   hiç bir şeyin nedensiz olmayacağı gibi....

       ama asıl garipsenmesi gereken bu adamın yıllar sonra bu konuda konuşması ve konuyu uzaylılarla temastan kaçının şeklinde açması. benim merakımı çeken olay artık devletlerin uzaylıların varlığını inkar etmemesi ve hatta geçmişte  yapılan temasların görüntü ve bilgilerinin basına verilmesinden sonra bile hala bu konuda ciddi bir halkı  bilgilendirme ve bilinçlendirme politikasının uygulanmamış olması.

 

    sanırım bu politikanın ilk ayağı hawking .  ve belkide söylemlerinde ciddi olabilirler.  uzaylı dostlarımız belkide dost değiller (en azından bazıları )   bizim için şuan değersiz gözüken bazı kaynaklar onlar için hayati önem taşıyor olabilir. ( 10 sene önce bor madenlerinin değeri bilinmiyordu!   (hoş türkiye hala değerini bilmiyo )

 

    bakalım zaman ne göstericek...

Merak etmesin uzaylılar  ingiliz asıllı  değillll.Bahsettiği  Amerikalılara  gelince  onlarda  bir zamanlar  ingiliz sömürgesiydi. Ama  böyle bir bilim adamının  şuuraltında bile  milletinin  o karanlık  geçmişinin  izlerinin  görülmesi oldukça ilginç .UZAİYLILARIN NEDEN İNSANLARLA TEMASA GEÇMEDİĞİ DE  ORTAYA ÇIKIİyOR İNGİLİZLER BİZİ SÖMÜRGELEŞTİRİR DİYE

Açıklamayı yapan hawking bile olsa kimse bilinmeyen bir şey konusunda önyargılı olamaz. ufoların varlığını kabul etmesi güzel ama niyetleri konusunda yorum yapması tuhaf çünkü yaşayan hiçkimse onların niyetleri konusunda fikir sahibi değil.

Kolomb'dan örnek vermiş, yani uzaylıları batı medeniyeti ile bir tutmuş. bende o zaman şunu derim kendisine, uzaylıların emperyalist olduğu fikrine nereden kapılmış. velev ki öyleler neden bekliyorlar, veya niye yaşamamıza izin veriyorlar hala?

bir bilim adamının bir kobay faresi ile ilgili iyi veya kötü niyeti olabilirmi? deney yaparken "hey fare senden nefret ediyorum" veya "fare daha fazla saklayamıycam sana aşık oldum, seni seviyorum" der mi? sadece deneyini yapar.

bizim durumumuzda bence bu. iyi veya kötü niyetliler demek yanlış, nötr vaziyette bizi izliyorlar.

üzgünüm hawking.

Sevgili arkadaşlar; anladığım kadarıyla sizler hala romantik düşünceler peşindesiniz. Adam gayet doğru söylüyor bence. Ben bu konularda daha önce fikirlerimi söylemiştim. Halen daha aynı şeyleri düşünüyorum. Ufo'ların dünya'ya geliş amaçları salt iyilik etmek olamaz. Kanaatimce onlar arasında da bizim gezegenimizde olduğu gibi az gelişmiş-çok gelişmiş ayrımı var. Ve bu çok gelişmişlik bence pek manevi açıdan gelişmişlik olamaz. Eminim bir çok ırk kendi gezegenlerinde tükenmiş olan kaynakların yerine yenisini koymak için dünya'ya saldırmaya hazır bekliyordur. Tabi bizim bu kaynakları hovardaca harcadığımızı görünce de çıldırıyor olmalılar. İlk yapacakları şey bizi bize kırdırmak. Onu başaramazlarsa doğrudan doğruya saldırabilirler. Bazıları'da dünyalılara bir şeyler vererek bir takım çıkarlar ve nüfuz hakkı yani yayılmacılık istiyor olabilirler. Tıpkı ABD'nin diğer ülkelerde üs kurarak rakiplerine baskı kurması gibi.

ukikar bence Stephen Hawking bizim bilmediklerimizden çok daha fazlasını biliyor.Fakat sanki bir güç bildiklerini açıklamasına izin vermiyor gibi.Çünkü bu adam birşeyleri gizliyor.Politik olabilir.Ama yakında yeni açıklamalarda yapacağa benziyor.Verdiği demeçtende bu anlaşılıyor.

Dini kitaplarda ve özellikle Kuran'da yecüc ve mecücden bahseder.Yecüc ve Mecüc'ün başka bir sistemden geldiğini yazmış iskender türe.O kitabı buulabilirseniz okumanızı tavsiye ederim.Adı Zülkarneyn.Acaba diyorum bu gelen elemanlar onlar olabilirler mi?eğer öyleyse durum çok iyi değil.Geçen gece Pandorum filmini izledim(2009 yapımı).Gayet güzel yapılmış bir film tabi aynı zamanda ürkütücü izleyin derim.
Şu güneşin aurasındaki 6 adet dünya büyüklüğündeki uzay gemileri acaba marduk gezegeninden gelmiş olabilirmi.Marduk 3661 yılda bir güneş sisteminden geçiyor.Ve en son atmosferinde büyük bir problem vardı ve bu gezegen yok olmuş olabilir.Sümer kayıtlarına ve bunları dünya tarihçesi kitaplarında yazan ve çeviren zecharia sitchin'e göre.Bu koca evrende yalnız olmak biraz sıkıcı olurdu zaten.

ttayfun bahsettiğin kitabı ben okudum.Son derece enteresan.Zülkarneyn in bu olayı zaten başka bir gezegende geçiyor.Kıyamet alameti olarak Yecüc ve mecücün dünyayı ıstılasından bahsediliyor. Belkide stephen hawking da bu konuyu bilipte ondan dolayı niyetleri konusunda bir açıklama yapmış olabilir.Ama bu olayı dinsel anlamda düşüneceğinide sanmam.

güzel paylaşımın için teşekkürler rood,

Bildiğim kadarıyla bu adam bir iş kadını ve bir Koreli Fizikçiden sonra 190 lık IQ su ile Dünyanın 3. en Zeki İnsanı, ve arkadaşlar ben şu kanıdayım, eğer bu adam (temas) olayından bahsediyorsa, yakın bir zamanda böyle bir durum ile karşılaşacağımız kesindir...

geri sayım çoktan başladı..... Az kaldı..!!!

Hawking olacak demiyor. Olabilir diyor. Kaldıkı Hawking'de dahil diger tum beyin takımı su ankı pozısyona gore kesın bır gorus bıldıremez. Mumkun degıl. Ama bu demecını belkıde kasten vermıstır. Cunku dunya genelınde uzaylıların varlıgına, ufoların varlıgına ınananların sayısı gunden gune artıs gosterıyor. Buyuk bır cogunlukda ıyı nıyetlı. Ya degıllerse ?  

Degerlı arkadaslar bu konuda oldukca fazla senaryolar uretılebılır. Zaman bıze neler olacagını gosterecektır.

genelde şöyle bir yorumlar vardır. isteselerdi çoktan istila ederlerdi. biz onlar için kobay fareyiz, çok geri medeniyetiz veya işte biz nasıl karıncaların günlük yaşamlarını bir belgesel olarak izliyorsak onlarda bizim hakkımızda o düşüncedeler vs vs...  ama bir de şurasını düşünmek lazım insanoğlu bir kobay fareyi öldürünce veya bir karınca yuvasını dağıtınca en fazla ne kadar vicdan azabı çeker ???  bence kötü niyetli olanları var mutlaka ama onları durduran vicdanları veya pozitif düşünceleri değil yüce yaradanımızın bu dünya için uyguladığı bizim için elverişli ama onlar için elverişsiz ekolojik  koşulları. bunun içine herşeyi koyabilirisniz. yiyeceği içeceği havası suyu, vs vs vs..  belkide bizim genlerimiz ve kendi  genlerini kullanarak melez bir ırk yani bu dünyada yaşamını sürdürecek bir ırk yapmaya çalışıyorlar ve yaptıkları zamanda saldıracaklar olamaz mı??? bu kaçırma vakalarınında ana sebebi bu olabilir.yani arkadaşın dediği gibi kobay fare durumunda olabiliriz... buda biraz daha farklı bir bakış açısı:))

Degerlı arkadaslar,

Zarar yada yararları direkt ya da endirekt direkt ıkıye ayırmanız lazım. Misal bızımle kontak kuran uzaylıların derısınde veya organlarında yer alan kendılerıne yarar, fayda getıren mıkro organızmalar ınsanlıgın yok olmasına neden olabılır. Neden olmasın ? Bu endırekt zarardır. Nıyet ıyı olabılır ama bılmeden ıstemeden bıze zarar verebılırler. Yada bunun boyle oldugu veya olacagı uzaylılar tarafından bılınıyorsa ve o yuzden yakın temasdan kacınıyorlarsa bu dırekt yarardır. Yada bızım gelısmemıze katkıda bulunmak ıstıyorlarsa buda dırekt yarardır. Ancak bu gelısmeyı sadece amerıkalılarla paylasıyorlarsa ve bu paylasımın netıcesınde amerıka bunu savunma sanayınde ( radara yakalanmayan savas ucakları gıbı ) kullanıyorsa bu endırekt zarardır. Bu tıp ornekler cogaltılabılır. Evet su kısım dogrudur. Bugune kadar bızım bıldıgımız dunyaya ınıpte ellerınde sılahlarla bızı yok etmedıler. Bundan sonra bu olurmu ? oda bılınmez. Benım bu konuda ıkı gorusum var. Bırıncısı, bız bu mavı akvaryumun ıcıne fanusun ıcınde koyulduk ve yakından bazı sebeplerden dolayı gozlenıyoruz. Ara ara gelısımımıze ufak mudahalelerde bulunuyorlar. Bızı koruyorlar. ıkıncısı gorusumde bızı dırekt yok etme yetkısıne sahıp degıller. Vahsı bır tur oldugumuzu bılıyorlar. Sececegımız yolu merakla beklıyorlar. Akvaryumun dısına, fanusun dısına ne zaman ne kadar surelerde ve nereye kadar cıkıp cıkmayacagımızı gozlemlıyorlar. Vırus gıbı yayılmamızı ıstemıyorlar. Sayet ay veya mars ın otesıne gıdebılecek yetıye sahıp oldugumuzda ıste o zaman neler olabılecegını gorecegız.

 

Haklıdır hem de çok haklı, ama STEPHEN HAWKING'in tam olarak ne demek ve ne anlatmak istediği kim, ne zaman düşünüp bunun hakkında yorum yapabiliyor? İki kelime yazıp haklı demek kolaydır. Bana göre önemli olan, o gerçekliğe dayalı bir düşünce üzerine senin bir fikir koyup geliştirebilmendir.  

Her zaman her düzenin bir kuralları vardır. Amerika Birleşik Devletleri, Irak'ı işgal ederken nasıl işgal ettiği hepimiz biliyoruz. Yaşanmış yalan ve düzenle oluşan 11 Eylül saldırılarını gerekçe göstererek ve Irak'ta kitle imha silahlarının olduğunu savunarak Irak, Amerika tarafından istila edildi.

Irak'ta öldürdüğü 1 milyon ve üzeri insanı dünyadaki kurallara göre soykırımdan geçirdi dememiz uygundur.

İşte aynı şekilde evrende de bazı kurallar ve yetkiler vardır. Dünya da olan savaşlar ve nefret dolu ırk düşmanlığı savaşların başlamasında amaç olur.

Geçmişten günümüze kadar savaşların çoğunluğu hatta hepsi din üzeri olan savaşlardır.

Dinler de tarif edilen ilahi güç, geçmişte uzaylıların dünyaya ziyareti esnasında meydana gelerek olmuştur.

Yahudiler hep savaşarak mücadele ederek dini bir örgüt kurmuştur.

İslamiyeti de ele alırsak keza bu din de aynı şekilde savaşlarla mücadele ederek kazanılmıştır.

Yalnız Hıristiyanlığın ilk meydana gelen tarihine bakarsak diğer dinlerden daha farklı bir şekilde rol aldığını görebiliriz. İsa birçok kez hümanist sosyal mesajlar vererek halkı yönlendirmiştir. Mesela İncil'de İsa Mesih birçok kez halka, düşmanlarını sevmek, onlar için dua etmek, düşmanına su ve ekmek vermek, senin bir şeyini çalana daha çok vermek, verdiğin bir şeyi geri istememek gibi mesajları vermiştir.

Fakat bu din Roma devletince tanındıktan sonra insani duygu ve hislerle bezenerek daha değişik bir yol almıştır ve İslam’ın büyümesi ile orta çağda dini haçlı çıkartmalı savaşlara yol açmıştı.

Tarihte Yahudilikte ve İslamiyet’te hep savaşlar olduğunu söyledim. Geçmişte olan bu savaşlar orta çağ öncesi ve sonrası başlayarak günümüze kadar 1. ve 2.Dünya savaşı olarak daha fazla gelişerek büyümüştür.

Şu an günümüzde insanlık korkarak bir 3.Dünya savaşının çıkabileceğini kaygı ile beklemektedir.

İşte bu bağlamda kötü uzaylıların geçmişten günümüze kadar dünyada karışıklığı sağlayarak işgal yetkisini eline almasını amaçlamaktadır.

Dünyada ki kötülük bahsettiğim gibi savaşlar ve nükleer faaliyetlerdir. Dikkat ederseniz, 2.Dünya savaşından ve insanlık atom bombasını kullanmaya başladıktan sonra UFO'ların eskisine nazaran daha çok ziyaretleri görülmüş ve insanlar tarafından kayda geçmiştir.

Başta bahsettiğim gibi evrende de bazı kurallar ve yetkiler vardır. Bu istila yetkisini ele alındığı zaman dünya da daha kötü senaryolar beklemesi mümkündür.

İsa Mesih'in doğumu ve göğe çıkışı çok ilginçtir.

İsa Mesih dinler tarihinde hep ön sırada vazgeçilmez bir rol almaktadır.

İncil'de Matta'nın 24. bölümü 

Dünya Sonunun belirtileri

2 İsa onlara, «Bütün bunları görüyor musunuz?» dedi. «Size doğrusunu söyleyeyim, burada taş üstünde taş kalmayacak, hepsi yıkılacak!»

3 İsa, Zeytin dağında otururken öğrencileri yalnız olarak yanına geldiler. «Söyle bize» dediler, «bu dediklerin ne zaman olacak, senin gelişini ve çağın bitimini gösteren belirti ne olacak?»

4 İsa onlara şu karşılığı verdi: «Sakın kimse sizi saptırmasın! 5 Birçokları, `MESİH BENİM' diyerek benim adımla gelecek, birçok kişiyi saptıracaklar. 6 Savaş gürültüleri, savaş haberleri duyacaksınız. Korkmayın sakın! Bunların olması gerek, ama bu daha son demek değildir. 7 ULUS ULUSA, DEVLET DEVLETE SAVAŞ AÇACAK; YER YER KITLIKLAR, DEPREMLER OLACAK. 8 Bütün bunlar, doğum sancılarının başlangıcıdır.

27 Çünkü İnsanoğlu'nun gelişi, doğuda çakıp batıya kadar her taraftan görülen şimşek gibi olacaktır.

28 «Leş neredeyse, akbabalar oraya üşüşecek.

29 «O günlerin sıkıntısından hemen sonra,

`Güneş kararacak,

ay ışığını vermez olacak,

yıldızlar gökten düşecek 

ve göksel güçler sarsılacak.'

30 «O zaman İnsanoğlu'nun belirtisi "GÖKTE" görünecek. Yeryüzündeki bütün halklar ağlayıp dövünecek, İNSANOĞLU’NUN GÖKTEKİ BULUTLAR ÜZERİNDE BÜYÜK GÜÇ VE GÖRKEMLE GELDİĞİ GÖRECEKLER. 31 Kendisi, güçlü bir borazan sesiyle meleklerini gönderecek ve onlar, O'NUN SEÇTİKLERİNİİ, GÖKLERİN BİR UCUNDAN ÖBÜR UCUNA KADAR DÖRT YELDEN ALIP BİR ARAYA TOPLAYACAKTIR.

Bu verdiği ayetteki anlatılar hiç rastlantı değildir. İnsanlık şuan kendi kendine bela ve kötülüğü getirmektedir.

İsa Mesih'in göğe çıkıp, tekrar gökte gelecek olması da ilgi çeken ayrı bir noktadır.

 

tüm dinlerde kıyamet ile ilgili ayetler vardır.İncilde yazılan ayetlerin benzerleri Kuran'da da vardır.Zaten yapı olarak peygamberler aynı türde insanlardır.Hepsinin mucizeleri olmuştur.Hepsi çok alçak gönüllüdür.Hepsi humanisttir.Hepsinin amacı insanların barış ve karedeşliğidir ve tüm dinler aslında insanların ruhani olarak yükselmelerini sağlamak ve belkide kıyamet denilen asıl gerçeği öğreneceğimiz ya da göklerden gelen başka bir uygarlığa karşı bizi uyarmaktır.Kıyamet ile ilgili ayetlerin hepsi gökten gelen bir tehlikeden bahseder.Belki bizi yargılayacak olanlar ve belkide dine en iyi şekilde bağlı olup ruhani yönünü en güçlü tutan insanlar yeni bir hayata ya da yeni bir yaşama transfer edeilecek olabilir.Belki de cennet oralarda ya da başka bir boyutta olabilir.Evet hepsinin ortak noktası gökten gelecek felaketler ile ilgili.Kimse savaş istemez ama dünya nüfusunun hızlı artışı ve kaynakların kıtlığı bunu kaçınılmaz yapıyor.Adını hatırlayamadığım ingiliz bir Tarihçiydi yanılmıyorsam dünya nüfusunu azaltmanın yolları diye bir kitap yazmıştı 1800'lü yılların sonunda.Bu zaten uygulanıyor.Yapay hastalıklar savaş ortamları hazırlanması ya da din adına bir sürü insana ölüyor ve ölecektir.Biz sadece piyonuz arkadaşlar eminim bize geniş açı ile çok yukarıdan bakanlar vardır.Ama yine eminim bu dünyada bize bu şekilde bakanlarında üstünde onlara o açıyla bakanlar da vardır...

 

Merhaba Tayfun, 

Şu din iyi, bu din kötü gibi bir yarışın ve kanıtın içine girmiyorum. Fakat bir şeyleri iddia ettiğin zaman arkasında durabileceğin bazı kaynak kanıtlar alarak konuşmak ve paylaşmak kanımca doğrudur.

Daha önce anlattığım bu yazımın tamamen arkasındayım. Yalnız Hıristiyanlığın ilk meydana geldiği tarihe bakarsak, diğer dinlerden daha farklı bir şekilde rol aldığını görebiliriz. İsa birçok kez hümanist sosyal mesajlar vererek halkı yönlendirmiştir. Mesela İncil'de İsa Mesih birçok kez halka, düşmanlarını sevmek, onlar için dua etmek, düşmanına su ve ekmek vermek, senin bir şeyini çalana daha çok vermek, verdiğin bir şeyi geri istememek gibi mesajları vermiştir.

Yahudiler ve Müslümanlar kesinlikle savaşla hareket ederek, kendi dinlerinin adına zaferler kazandığını sana gösterebilirim. Aşağıda vereceğim ayetlerle sana çok kolay bir bilgi olarak aydınlanmanı sağlayacaktır.

KURANA GÖRE, Cihad ve Düşmanlık

Bakara 2:178 Ey inananlar, öldürmede kısas size farz kılındı.

Bakara 2:179 Ey akıl sahipleri, kısasta sizin için hayat vardır...korunursunuz.

Hac 22:60 Kim kendisine yapılan cezanın dengiyle ceza verir...Allah ona yardım eder.

Şura 42:39-41 Kötülüğün cezası, yine onun gibi bir kötülüktür.

Bakara 2:191-193 Onları nerede yakalarsanız öldürün... din yalnız Allah’ın olsun.

Bakara 2:194-195 Kim size saldırırsa...siz de ona saldırın.

Bakara 2:216 Gerçi hoşunuza gitmez ama, size savaş yazıldı (farz kılındı).

Bakara 2:244 Allah yolunda savaşın...

Nisa 4:71-78 Ey inananlar...birlikte savaşa gidin.

Nisa 4:84 İnananları da (savaşa) teşvik et... şiddetli...

Maide 5:45 onlara, cana can, göze göz...kısas yazdık.

Enfal 8:39 din tamamen Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın!

Enfal 8:64-66 Ey peygamber, müminleri savaşa teşvik et.

Tevbe 9:5 (Allah’a) ortak koşanları nerede bulursanız öldürün.

Tevbe 9:12 dininize dil uzatırlarsa, o küfür önderleriyle hemen savaşın.

Tevbe 9:29 Kendilerine Kitab verilenlerden...savaşın.

Tevbe 9:41-52 savaşa çıkın...Allah yolunda cihad edin.

Muhammed 47:4 inkar edenlerle karşılaştığınız zaman hemen boyunlarını vurun.

Saf 61:2-4 Allah, kendi yolunda...çarpışanları sever.

Tahrim 66:9 Ey peygamber, kâfirlerle ve ikiyüzlülerle savaş...sert davran.

KUTSAL KİTAP'A (İncil, Holly Bible) GÖRE, Cihad ve Düşmanlık

Romalılar 2:1-3 Başkasını yargılayan ey adam, kim olursan ol, özürlü değilsin. Başkasını yargıladığın konuda kendini mahkum ediyorsun. Çünkü...aynı şeyleri yapıyorsun.

Romalılar 12:9-20 Kötülükten tiksinin, iyiliğe bağlanın...Hiç kimseye kötülüğe karşı kötülük etmeyin...barış içinde yaşayın...Sevgili kardeşler, kendi öcünüzü kendiniz almayın; bunu Tanrı’nın gazabına bırakın. Çünkü şöyle yazılmıştır: “Rab diyor ki, Öç benimdir, kötülüğün karşılığını ben vereceğim.”

İbraniler 10:30 “Öç benimdir, karşılığını ben vereceğim”...Rab...yargılayacak...

Yakup 1:22 İnsanın öfkesi, Tanrı’nın istediği doğruluğu sağlamaz.

Luka 6. Bölüm

İsa Mesih'in halka verdiği öğütler, DÜŞMANLARINIZI SEVİN! 

27-28« Ama beni dinleyen sizlere şunu söylüyorum: düşmanlarınızı sevin, sizden nefret edenlere iyilik yapın, size lanet edenler için iyilik dileyin, size hakaret edenler için dua edin. 29 Bir yanağınıza tokat atana öbür yanağınızı da çevirin. Abanızı alandan mintanınızı da esirgemeyin. 30 Sizden bir şey dileyen herkese verin, malınızı alandan onu geri istemeyin. 31 İnsanların size nasıl davranmasını istiyorsanız, siz de onlara öyle davranın.

32 «Eğer yalnız sizi sevenleri severseniz, bu size ne övgü kazandırır? Günahkârlar bile kendilerini sevenleri sever. 33 Size iyilik yapanlara iyilik yaparsanız, bu size ne övgü kazandırır? Günahkârlar bile böyle yapar. 34 Verdiğinizi geri almak umudunda olduğunuz kişilere ödünç verirseniz, bu size ne övgü kazandırır? Günahkârlar bile verdikleri kadarını geri almak koşuluyla günahkârlara ödünç verirler. 35 Ama siz düşmanlarınızı sevin, iyilik yapın, hiçbir karşılık beklemeden ödünç verin. Alacağınız ödül büyük olacak, en yüce Olan'ın oğulları olacaksınız. Çünkü O, nankör ve kötü kişilere karşı iyi yüreklidir. 36 Babanız merhametli olduğu gibi, siz de merhametli olun.

Başkasını yargılamayın

37 «Başkasını yargılamayın, siz de yargılanmazsınız. Suçlu çıkarmayın, siz de suçlu çıkarılmazsınız. Başkasını bağışlayın, siz de bağışlanırsınız. 38 Sizde olanı verin, size verilecek. İyice bastırılmış, silkelenmiş ve taşmış, dolu bir ölçekle kucağınıza boşaltılacak. Hangi ölçekle ölçerseniz, size de aynı ölçek uygulanacak.»

39 İsa onlara şu benzetmeyi de anlattı: «Kör köre kılavuzluk edebilir mi? Her ikisi de çukura düşmez mi? 40 Öğrenci öğretmeninden üstün değildir, ama eğitimini tamamlayan her öğrenci öğretmeni gibi olacaktır.

41 «Sen neden kardeşinin gözündeki çöpü görürsün de kendi gözündeki merteği fark etmezsin? 42  Kendi gözündeki merteği görmezken, nasıl olur da kardeşine, `Kardeş, izin ver de gözündeki çöpü çıkarayım' dersin? Seni ikiyüzlü! Önce kendi gözündeki merteği çıkar, o zaman kardeşinin gözündeki çöpü çıkarmak için daha iyi görürsün.

Tevratta Yahudilerde düşmanlarına karşı pek şefkatli ayetleri bulunmamaktadır.

Yazıda daha fazla yer kaplayacağı için Tevrattan her hangi bir ayet paylaşmayacağım. Tayfun yalnız bilmeni isterim ki; İncil'in içinde hiç bir şekilde düşmanlığa ait bir kötü ayet, ya da bunu teşvik eden bir ayet bulamazsın. Eğer istersen seni bunun hakkında araştırmayı teşvik ediyorum.

Tarihte Yahudilikte ve İslamiyet’te hep savaşlar olduğunu söyledim. Geçmişte olan bu savaşlar orta çağ öncesi ve sonrası başlayarak günümüze kadar 1. ve 2.Dünya savaşı olarak daha fazla gelişerek büyümüştür.

Şu an günümüzde insanlık korkarak 3.Dünya savaşının çıkabileceğini kaygı ile beklemektedir.

İşte bu bağlamda kötü uzaylıların geçmişten günümüze kadar dünyada karışıklığı sağlayarak işgal yetkisini eline almasını amaçlamaktadır.

Dünyada ki kötülük bahsettiğim gibi savaşlar ve nükleer faaliyetlerdir. Dikkat ederseniz, 2.Dünya savaşından ve insanlık atom bombasını kullanmaya başladıktan sonra UFO'ların eskisine nazaran daha çok ziyaretleri görülmüş ve insanlar tarafından kayda geçmiştir.

Daha önceki yazımda bahsettiğim gibi, evrende de bazı kurallar ve yetkiler vardır. Bu istila yetkisini ele alındığı zaman dünya da daha kötü senaryolar beklemesi mümkündür.

Arkadaşlar burada anlatmak istediğim şudur. Uzaylılar hep dünyamıza bugünkü zamandaki gibi ziyaret etmişlerdir. Kötü uzaylılar ise dünyada kargaşanın hız be hızlı gitmesi için insanlar aracılığı ile dinlerle bu yönü kullanmıştır. Burada dikkat çekmek istediğim husus, İsa Mesih'in diğer peygamberlere göre daha farklı bir rol alması ve insanlara daha hümanist bir yön göstermesidir.

İsa Mesih bu dünyaya ait olmayan, aslında diğer uzaylılara göre daha iyi, hümanist, insanlığın barış içinde olmasını isteyen bir kişiydi

Bence İsa Mesih dünyada bazı kötülüklerin olduğunda olacakları geniş bir şekilde anlatarak insanlara gelecek hakkında bazı gizli tavsiyelerde bulunmuştur.

İsa Mesih'in doğumu ve göğe çıkışı çok ilginçtir.

İsa Mesih dinler tarihinde hep ön sırada vazgeçilmez bir rol almaktadır.

İsa Mesih'in dünyadaki kıyameti nasıl anlattığına bakalım. Belkide bu kıyamet aslında olacak istilayı anlatıyor olabilir.

İncil'de Matta'nın 24. bölümü 

Dünya Sonunun belirtileri

2 İsa onlara, «Bütün bunları görüyor musunuz?» dedi. «Size doğrusunu söyleyeyim, burada taş üstünde taş kalmayacak, hepsi yıkılacak!»

3 İsa, Zeytin dağında otururken öğrencileri yalnız olarak yanına geldiler. «Söyle bize» dediler, «bu dediklerin ne zaman olacak, senin gelişini ve çağın bitimini gösteren belirti ne olacak?»

4 İsa onlara şu karşılığı verdi: «Sakın kimse sizi saptırmasın! 5 Birçokları, `MESİH BENİM' diyerek benim adımla gelecek, birçok kişiyi saptıracaklar. 6 Savaş gürültüleri, savaş haberleri duyacaksınız. Korkmayın sakın! Bunların olması gerek, ama bu daha son demek değildir. 7 ULUS ULUSA, DEVLET DEVLETE SAVAŞ AÇACAK; YER YER KITLIKLAR, DEPREMLER OLACAK. 8 Bütün bunlar, doğum sancılarının başlangıcıdır.

27 Çünkü İnsanoğlu'nun gelişi, doğuda çakıp batıya kadar her taraftan görülen şimşek gibi olacaktır.

28 «Leş neredeyse, akbabalar oraya üşüşecek.

29 «O günlerin sıkıntısından hemen sonra,

`Güneş kararacak,

ay ışığını vermez olacak,

yıldızlar gökten düşecek 

ve göksel güçler sarsılacak.'

30 «O zaman İnsanoğlu'nun belirtisi "GÖKTE" görünecek. Yeryüzündeki bütün halklar ağlayıp dövünecek, İNSANOĞLU’NUN GÖKTEKİ BULUTLAR ÜZERİNDE BÜYÜK GÜÇ VE GÖRKEMLE GELDİĞİ GÖRECEKLER. 31 Kendisi, güçlü bir borazan sesiyle meleklerini gönderecek ve onlar, O'NUN SEÇTİKLERİNİİ, GÖKLERİN BİR UCUNDAN ÖBÜR UCUNA KADAR DÖRT YELDEN ALIP BİR ARAYA TOPLAYACAKTIR.

Bu verdiği ayetteki anlatılar hiç rastlantı değildir. İnsanlık şuan kendi kendine bela ve kötülüğü getirmektedir.

İsa Mesih'in göğe çıkıp, tekrar gökte gelecek olması da ilgi çeken ayrı bir noktadır.

 

Sevgili Josh,

Itıraf etmem lazımkı yazın etkıleyıcı olmus.

Etkılendım ama katılmadıgım hususlarda var. Salt olarak en azından kuranı kerımı bır savas ve oldurme sanatı rehberı olarak gostermek hem sakıncalı hem dogru degıl. Dogru olanlarda var ıcınde. bunu kabul edıyorum. Ama kelıme ve cumleden cok o kelımelerın ve cumlelerın ayetlerde nasıl yer aldıgına bakmak lazım.

Gelelım gulumseyen, sempatık, sırın, guzel mesajlar veren ıncılın bulundugu yerlere ;

Almanya, Ingıltere, Fransa, Belcıka, Sırbıstan, Hırvatıstan, Yunanıstan, Amerıka, Bolıvya, El Salvador, Norvec, Rusya, Bulgarıstan, Guney Kıbrıs, Irlanda, Ispanya, Danımarka, Hollanda daha sayabılecegım bır cok avrupa ve bazı amerıka kıtası sakınlerının oldurme, toplu katlıam, soykırım, ıskence, yargısız ınfaz, goce zorlama, asımılasyon, kısırlastırma, kolelık, ırkcı hareketler, somurge rakamları oldukca kabarık. ( Hepsının hangı yılda, nerede ve nasıl oldugunu sunabılırım ) 

Bunlara o sevımlı, sıcak, sempatık mesajlar veren incil'in engizisyon mahkemelerınıde ekleyelım. Engizisyon mahkemelerının durust ! ve tarafsız ! kararları netıcesınde katolık olmayan, cadılıkla suclanan, seytanla ısbırlıgı yaptıgı dusunulen bır cogu masum yaklasık 10 mılyon ınsanın yakılarak, asılarak oldurmustur. Oldurmustur demeyelımde katletmıstır. Ayrıca Yuzbınlerce ınsan saglıksız ve kotu hapıshanelerde curumeye terk edılmıs yada ınsanlık dısı ıskencelere maaruz bırakılmıslardır. 

Ya bu hrıstıyanlar cok garıp yada muslumanlarda ıs yok. Hrıstıyanlar kendı kıtaplarına degılde acaba kuranı kerımın ogretı ve emırlerıne mı hayranlar acaba ? Bunu acıkca dıle getıremeyıp ıncıle olan sadakatlerınden vazgectıklerını acık dılle ıfade edemeyıp gonulden kuranı kerıme ve ogretılerıne baglı olabılırlermı ? Ya muslumanlar ? Onlar kendı kıtaplarına bu kadar sadık degıller oylemı ? Bu kadar kes, kopart, parcala, savas emırlerıne nıye rıayet etmıyorlar. Kısmen etmısler. Her ıkısıde sut dokmus kedı degıl. pardon ucu. Musavılerıde arada unutmayalım. Ama cok ılgınctır kı, ıstatıstıklere bakıldıgında en buyuk rakıplerı ! hrıstıyanların yanına oldurme, toplu katlıam, soykırım, ıskence, yargısız ınfaz, goce zorlama, asımılasyon, kısırlastırma, kolelık, ırkcı hareketler, somurge konularında yaklasamıyorlar bıle. Hrıstıyan alemı bu kadar guzellık, sırınlık, ıyılık mesajlarının cırıt attıgı kendı kıtaplarını bır kenara koyup, kes, savas, yok et mesajları veren Kuranı kendılerıne rehber edınmıs sanırım. Kara mızah gıbı.

Ben demıyorum. Tarıh, ıstatıstık, verıler dıyor... 

Saygılarımla

 

 

Mergaba RA , yazdığım yazımı sevdiğin için teşekkür ederim :) 

Dikkat edersen, Hıristiyanlığın ilk meydana gelen tarihine bakarsak dedim, yani diğer dinlerden daha farklı bir şekilde rol ve başlangıç aldığını görebiliriz, DEDİM. İsa birçok kez hümanist sosyal mesajlar vererek halkı yönlendirmiştir. Mesela İncil'de İsa Mesih birçok kez halka, düşmanlarını sevmek, onlar için dua etmek, düşmanına su ve ekmek vermek, senin bir şeyini çalana daha çok vermek, verdiğin bir şeyi geri istememek gibi mesajları vermiştir.

Fakat bu din ROMA devletince tanındıktan sonra insani duygu ve hislerle bezenerek daha değişik bir yol almıştır ve İslam’ın büyümesi ile orta çağda dini haçlı çıkartmalı savaşlara yol açmıştı.

Tarihte Yahudilikte ve İslamiyet’te hep savaşlar olduğunu söyledim. Geçmişte olan bu savaşlar orta çağ öncesi ve sonrası başlayarak günümüze kadar 1. ve 2.Dünya savaşı olarak daha fazla gelişerek büyümüştür.

Yani burada anlatmak istediğim kötülüğün dünyada hakim olup bir istila nedenini olması için meydana getirilmektedir. Yani Hıristiyanlığın ilk hümanist hümanist devriminden sonra, bu bahsettiğin soykırımlar engilizasyonun olması normal hepsi insan ürünü ve dış dünyadaki kötü canlıların yapmak istediğine su katmaktan başka bir şey değil! Ben İsa Mesih'in bu dünya ya ait bir kişi olduğunu sanmıyorum, yani bu dünya üzerinde normal şekilde doğan yaşayan hiç bir peygamber savaşmadan cinayet ve kan dökmeden zafer kazanmadı. İşte o peygamberlerin kan döküp savaşması, ta bugüne kadar 1.- 2. Dünya savaşından sonra 3. Dünya savaşını kaygı ile beklememizi sağlıyor.

Hiristiyanlıktan öte İsa Mesih'in verdiği mesajlar ve hümanist kişiliği diğer peygamberlere göre daha ilginç olmasıdır. Zaten tüm dinler İsa Mesih'in önemi vurgulamaktadır.

Bende senin gibi tarihin istatistikliğini biliyorum, ama İsa Mesih'in tarihin içinde çok farklı gizli bir kişiliğinin ve verdiği mesajlara dikkat edilerek bilinmesi gerekir.

 

Sevgili Josh,

Seni cok iyi anlıyorum ve katılıyorum. Musluman olmama ragmende Hz. İsa'ya ayrı bır sevgı ve saygı beslıyorum. Keza dıger tum peygamberlerede. Mel Gibson'un "Tutku-Isa'nın cılesı / Passion of the christ" fılımını defalarca ızledım. Her ızledıgımde ınsanlıgımdan utandım. Ilk ızledıgımde bır hrıstıyan olmamama ragmen goz yaslarımın sıcım gıbı aktıgını dun gıbı hatırlarım. Kalbım sıkısa sıkısa ızlemıstım fılımı. Carmıha gerılırken "Ya rab onları affet, onlar ne yaptıklarını bilmiyorlar" lafı bendekı son nokta oldu ( Bu arada bu laf sadece Luka'da gecer dıger Incıllerde boyle bır soyleme rastlayamazsınız ". Bedenının acısını es gecıp onundekı gunahkarların affedılmesı ıcın allaha haykıran bır peygambere dılım de elımde beynımde kotu bırsey soylemez ve yazmaz. Mumkun degıl. Benım sıkıntım Incil ile. Nedenlerini birazdan anlatacagım. Konu Incıl ıle olunca ıster ıstemez ısın ucu Hz. Isa'yada dokunacak.

İncil, esas itibarı ile Hz. İsa’ya Allah Teala tarafından vahyedilen ilahî bir kitaptır. Kur’an-ı Kerim, İncil’in Hz. İsa’ya vahyedilen ilahî bir kitap olduğunu defaatle haber verir. Yerli ve yabancı kaynakların ittifakla bildirdiğine göre Hz. İsa kendisine vahyedilen bu İncil’i ne kendisi yazmış ne de yazdırmaya fırsat bulabilmişti. Çünkü Hz. İsa’nın tebliğ hayatı hem oldukça kısa sürmüş (üç yıl), hem de bu dönemde çile ve meşguliyetler had safhaya ulaşmıştı. Bununla beraber, Hz. İsa’nın semaya yükseltilmesinden evvel kendisine iman eden havarîlerin sayısı on iki kadardı; ne var ki bunların çoğu okuma-yazma bilmiyordu. Dolayısıyla İncil’i yazma imkanı oluşmadı. Ayrıca ilk Hıristiyanlar, Hz. İsa’nın pek yakında geri döneceğini bekledikleri için İncil’i yazıya geçirme gereği duymamışlardı.

Bu hususla ilgili diğer bir olayı daha zikretmek gerekir ki o da İncil’in yazılı bir kitap olarak gönderilmeyişidir. Tevrat Hz. Musa’ya yazılı olarak levhalar halinde indirilmişti, İncil ise tıpkı Kur’an-ı Kerim gibi yazılı metinler halinde nazil olmayıp, Hz. İsa’ya şifahen vahyedilmiştir.

Hz. İsa’nın semaya yükseltilmesinden sonra hıristiyanlar sürekli onun geri döneceğini beklemişler, onun dönüşü gecikince hiç olmazsa akıllarında kalan İncil âyetlerini yazıya geçirme gayreti içine girmişlerdir. Ne var ki Hz. İsa’yı gören ve mesajını dinleyenlerin sayısı oldukça azalmıştı. Neticede ancak Hz. İsa’nın semaya yükseltilmesinden 30-40 sene sonra İnciller yazılmaya başlanabildi. Bu süre zarfında Hz. İsa’ya inananların sayısı kısmen artmış, Hıristiyanlık az da olsa başka milletlere yayılmış bulunuyordu. Artık doğrudan Hz. İsa’yı dinleyenler veya Hz. İsa’nın tebliği kendisine ulaşanlar, hem kendi ihtiyaçlarını gidermek, hem de Hz. İsa’yı görmemiş ve Hz. İsa’nın tebliği kendisine ulaşmamış olanlara onun mesajını ulaştırmak istiyorlardı. Bu nedenle onlar, akıllarında kaldığı kadarıyla İnciller yazmaya koyulmuşlardır.

İlk dönemlerde “Hatırat” da denen bu İncillerin sayısı çok fazlaydı. Hıristiyanlarca muteber sayılan İncillerin (Matta, Markos, Luka, Yuhanna ve Mektuplar) sınırlandırılması, diğerlerinin apokrif/sahte sayılması ta dördüncü asrı buldu (325 İznik Konsili). Bu dört İncilden ilk üçü 60-80, Yuhanna ise 90-100’lerde yazıldı. Görüldüğü üzere hiçbiri Hz. İsa hayatta iken yazılamamıştır. Dikkat çekici bir durum da bu dönemde Grekçe dahi yazılan İncillerin günümüze ulaşmayışıdır. Zira elimizdeki en eski Grekçe İncil yazmalarının 4. asra ait olduğu bilinmektedir. Bu durumla ilgili olarak ayrıca ifade edilmesi gereken bir husus da şudur: İncillerin yazımı Hz. İsa’dan en az 30 yıl kadar gecikince Hıristiyanlık akidesi nerdeyse teşekkül etmiş; Hz. İsa’nın tanrılığı tartışılmaya başlanmış, Tevrat’ın kutsal metin olarak kabulü benimsenmiş, kurtuluşun Hz. İsa’ya bağlı olduğu iddia edilmiştir.

İşin bir başka ilginç tarafı Hz. İsa Aramice konuştuğu halde dört İncil de Grekçe yazıldı. İlk İncil olan Matta’nın Aramice yazıldığı söylense de günümüze ulaşmamıştır. Bundan daha da ilginci, Hıristiyanlık tarihinde Matta ile Yuhanna incilinin yazarlarının Matta ve Yuhanna olmayıp onların yerine bu İncilleri başkalarının yazdığı iddiası ve tartışmasıdır.
Hıristiyanlık alemi müslümanlardan farklı olarak Hz. İsa’ya İncil adında bir kitabın vahyedildiğini kabul etmez. Onlara göre ete-kemiğe bürünmüş yani insan suretinde bir tanrı olan Hz. İsa’nın bizzat kendisi vahiydir. Başka bir ifade ile Hz. İsa’nın her söylediği ve yaptığı vahiyden ibarettir. Dolayısıyla onların bu inançlarından şöyle bir netice çıkarılmıştır: Bu günkü İnciller, Allah tarafından vahyedilen âyetlerden ziyade Hz. İsa’nın söz ve davranışlarından ibarettir. Ne var ki bunda bile haddinden fazla eksiklik ve fazlalıklar vardır. Çünkü bu İnciller arasında ifade farkı, mana farkı ve hatta çelişkiler bulunmaktadır. Bunun da ötesinde aynı İncil’de bile birbiriyle çelişen ifadelere rastlanmaktadır.

Bugün İncil adı verilen eldeki kitaplar, müslümanların anladığı manada vahiy eseri değildir. Onlar ilk devir havarilerinin ve onların öğrencilerinin sözlerinden ibarettir. Onlar nasıl inanmak istemişlerse öyle yazmışlardır. Hıristiyanlar ise, İncil yazarlarının Tanrı’nın ve Kutsal Ruh’un himayesi altında bu İncilleri yazdıklarına inanırlar. Böyle bir himaye olsaydı, İncillerde çelişki ve tutarsızlık görülmezdi.

Batıda genelde Kitab-ı Mukaddes, özelde de Yeni Ahit içerisinde bulunan çelişkileri gidermek üzere Kitab-ı Mukaddes tetkik ve tenkitleri başlatılmıştır. Bu yeni bilimsel metoda göre Kitab-ı Mukaddes içerisinde Tanrı’ya ait olanla olmayan tespit edilecek, bu kitap tüm tutarsızlıklardan arındırılacaktı. Örnek vermek gerekirse bir araştırmaya göre Hz. İsa’ya ait olduğu söylenen 518 söz tespit edilmiş, yapılan tetkik neticesinde bu sözlerin tam 1544 farklı şeklinin olduğu görülmüş, tüm bu sözlerden ancak 18 tanesinin Hz. İsa’ya ait olabileceği belirtilmiştir.

Yukarıda beyan edilenlere ek olarak dört İncil’de bulunan bazı tahrif belirtileri ve çelişkileri şöyle sıralayabiliriz:

1. Matta, Markos ve Luka İncillerine göre Hz. İsa’nın risaleti bir yıl, Yuhanna’ya göre ise iki yıldan fazla sürmüştür.
2. Hz. Davud’dan (a.s.) Hz. İsa’ya kadar geçen kuşakların sayısı Matta’ya göre 26 iken Lukaya göre 40’tır.
3. İncillerin bazı yerlerinde Hz. İsa’ya uluhiyet isnad edilirken bazı yerlerde de ona insanoğlu denmektedir. Bu ikisi arasında gözden kaçmayacak açık bir çelişki görülmektedir.
4. Hıristiyanlığa göre Hz. İsa çarmıha gerileceği sırada “Allah’ım! Allah’ım! Beni neden terk ettin!” diye Allah’a yalvarmıştır. Bu söz Tanrı İsa’nın ise, onun Tanrı olduğu halde kendini koruyamadığı anlaşılıyor. Peygamber İsa’nın sözü ise, onun Tanrı’yı hakkıyla tanımadığı anlaşılıyor. Çünkü bir peygamber “Allah’ım! Beni neden terk ettin?” demez. Bizim inancımıza göre ne Hz. İsa çarmıha gerilmiş, ne de böyle bir yakarışta bulunmuştur.
5. Matta, Hz. İsa’nın soy kütüğünü Hz. İbrahim’e kadar 40 kişi olarak verirken, Luka bunun 55 olduğunu söyler.
6. İncillerde Hz. İsa için sık sık “Allah’ın oğlu”, “Yusuf’un oğlu”, “Davudoğlu”, Ademoğlu” gibi ifadeler kullanılır. Bunların arasında açık bir çelişki vardır.
7. Markos incilinde İncil Allah’a, Romalılara Mektub kitabında ise Hz. İsa’ya nispet edilir.
8. Luka İncilinde bir yerde kurtarıcı Hz. Allah, diğer bir yerde de Hz. İsa olarak verilmektedir.
9. İncillerde Tanrının görülüp görülemeyeceği hususunda çelişkili bilgiler bulunmaktadır.
10. Bu İnciller, Allah Teala’ya nispet edilemeyeceği gibi Hz. İsa’ya da nispet edilemez. Allah’a nispet edilemeyeceğini, aslının korunamadığından, yazıya geçirilemediğinden, ortada üzerinde ittifak edilen ortak bir metin olmadığından vb. durumlardan anlamaktayız. Hz. İsa’ya nispet edilemeyişini ise bu İncilleri onun yazdırmayışından, onu dinleyen ve dinleyenleri dinleyenlerin yazdıkları İnciller içinde bulunan tutarsızlık, yanlışlık ve çelişkilerden anlamaktayız. Bu İncillerin Hz. İsa’ya ait olmayışının diğer bir sebebi de çarmıh olayının İncil metinlerinde geçmesidir. Çarmıhın İncillerde zikredilişi, bu İncillerin sonrakiler tarafından kaleme alındığını gösterir.

Bu gibi çelişki ve tutarsızlıkların Allah’a nispet edilen bir kitapta bulunamayacağına, diğer taraftan bir peygamberin kendini tanrılaştırıp tanrıyı da insanlaştıramayacağına göre, Hıristiyan kutsal kitabının sonradan insan eliyle yazıldığı ve tahrif edildiği ortaya çıkmaktadır.

Netice olarak;

Bugün Hıristiyanların elinde bulunan farklı İncil metinleri yüce Allah tarafından gönderilen asıl vahiy ürünleri değildir. Çünkü Hz. İsa peygamberliği döneminde ne yazmış, ne de yazdırmıştır. O semaya yükseltildikten sonra, bazı öğrencileri Hz. İsa’dan dinlediklerini, Hz. İsa’nın öğrencilerinin öğrencileri ise hocalarından duyduklarını kendi metotlarına göre yazmaya başladılar. Böylece mübalağa etmeden söyleyecek olursak yüzlerce İncil metni ortaya çıktı. İşin içinden çıkmak maksadıyla oluşturulan komisyonda (325 İznik Konsili’nde) bu İncillerden 4 tanesi sahih, diğerleri sahte sayıldı. Ancak tartışmalar bununla bitmedi. Örneğin Barnaba ve Ebionitler incili sahte sayılan İnciller arasına dahil edildi. Halbuki bu İncillerde Hz. İsa’nın tanrı olmadığı, çarmıha gerilenin de o olmadığı, onun ancak Allah’ın kulu ve resûlü olduğu, ondan sonra bir peygamber geleceği ve Allah’ın bir olduğu bildirilmektedir.

Bugün elde bulunan İnciller, Hıristiyan müntesiplerine yol göstermekten uzak bulunuyor. Geçmişte ve günümüzde en çok müslüman olanların hıristiyanlardan olması dikkat çeken bir husustur. Hıristiyanlar, özellikle teslis akidesini (tanrının Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’tan meydana geldiğini) kabul etmekte zorlanıyorlar. Bunu akıllarıyla izah edemiyorlar. Çünkü Allah’ın birliği akidesi Hz. Adem’den beri tüm peygamberlerde tartışma konusu bile yapılmamışken, Hıristiyanlıkta korkunç bir sapmayla üçlü tanrı anlayışının ortaya çıkması, insanları ikna edememektedir.

Bugün dünya gündeminde insanlığın tüm dinî, akidevî ihtiyaçlarının yanında dünyevî, uhrevî ve ruhî gereksinimlerini tatmin edecek yegane kaynak Kur’an-ı Kerim’dir. Çünkü Yüce Allah İslam dinini tüm dinlere üstün kılmak ve nurunu cihana yaymak için göndermiştir. Bu dinin yeni tabirle yol haritasını Kur’an-ı Kerim belirlemektedir.

Şu anda Hıristiyanların kabul ettiği İncilin, Allah'ın indirdiği vahye uymayan yönleri olduğuna Kuran ayetlerinden bazı örnekler:

Aziz ve celil olan Allah-u teâlâ Kur’an-ı Kerim’inde şöyle buyuruyor: “De ki: O Allah Bir Tektir.” (İhlâs: 1) Hıristiyanlar ise: “baba, oğul, kutsal ruh” diyerek üç ilâh kabul ediyorlar. Bu ne büyük bir sapmışlıktır. Allah-u teâlâ ihlâs sûre-i şerif’inde kesin olarak beyan buyurmaktadır: “O doğurmamış, doğurulmamıştır.” (ihlâs: 3) Hıristiyanlar ise: “isa mesih allah’ın oğlu” diyorlar. Halbuki İsa aleyhisselâm kur’an-ı kerim’de haber verildiğine göre şöyle söylemiştir: “Ben Allah’ın kuluyum. O bana kitap verdi ve beni peygamber yaptı.” (meryem: 30) Hıristiyanlar ise İsa aleyhisselâm’ı ilâhlaştırdılar.

Allah-u teâlâ kehf sûresinin 4-5. Âyet-i kerime’lerinde şöyle buyuruyor: “ve ‘allah çocuk edindi.’ diyenleri uyarmak için. Bu hususta ne onların ne de atalarının bir bilgisi vardır.

Ağızlarından ne büyük söz çıkıyor! Onlar yalnız ve yalnız yalan söylerler.” Hıristiyanlar, hazret-i Allah’a evlât isnat ediyorlar.

Allah-u teâlâ âyet-i kerimde buyurur ki: “Muhammed içinizden herhangi bir adamın babası değil, fakat o allah’ın resul’ü ve peygamberlerin sonuncusudur.” (ahzâb: 40) hıristiyanlar ise incil’de haber verilmesine rağmen: “biz İsa’dan ötesini tanımıyoruz.” diyorlar

Peygamberlere ve İsa Aleyhisselâm’a iman etmek İslâm dininin iman esaslarındandır. Biz Allah-u Teâlâ’nın gönderdiği bütün peygamberlere ve kitaplara inanırız.

“Hepsi Allah’a, meleklerine, Kitaplar’ına ve peygamberlerine iman ettiler. “O’nun peygamberlerinden hiçbirini diğerinden ayırmayız...” derler.” (Kur’an, Bakara: 285)

Müslümanlar İsa Aleyhisselâm’a ve ona indirilen bozulmamış İncil’e ve Allah’ın gönderdiği diğer bütün peygamberlere iman eder. İslam inancına göre İsa Aleyhisselâm Hazret-i Allah’ın büyük peygamberlerinden birisidir. Bakire Meryem’den babasız olarak dünyaya gelmiştir. Adem Aleyhisselâm nasıl ki babasız olarak yaratılmışsa İsa Aleyhisselâm’ın yaratılması da bu şekildedir. Nitekim bugünkü tıp ilminin ulaştığı seviye bu durumun kavranmasını daha kolay kılmaktadır. Hazret-i Allah beşeri sıfatlardan ve çocuk sahibi olmaktan münezzehtir.

Bu hakikatleri anlamak ve kabul etmek istemeyen yahudiler, İsa Aleyhisselâm hakkında, babasız dünyaya geldiğini bahane ederek “zina çocuğudur” dediler, iftira ettiler, hıristiyanların bir kısmı “ilâh” dediler, bir kısmı “ilâhın oğlu”, bir başka fırka da “üçten biridir” dediler. Oysa hakikat Kur’an-ı kerim’de bildirildiği gibidir:

“Hiç şüphe yok ki, İsa’nın babasız dünyaya gelişi de Allah nezdinde Âdem’in durumu gibidir. Allah Âdem’i topraktan yarattı, sonra ona “Ol!” dedi, o da oluverdi.” (Âl-i imrân: 59)

Allah-u Teâlâ’nın Meryem Vâlidemiz hakkındaki beyân-ı ilâhisi de şudur:
“Irzını korumuş olan İmrân kızı Meryem de bir misaldir. Biz ona ruhumuzdan üflemiştik. Rabb’inin sözlerini ve Kitaplar’ını tasdik etmişti. O bize gönülden itaat edenlerdendi.” (Tahrim: 12)

Hıristiyanlar “Allah üçtür: Baba, oğul, ruhul kuds; Üç esas, üç şahıs olarak tek esastır.” diyerek “Üç ilâh” anlayışına sapmışlardır.
“Sizin için hayırlı olmak üzere bundan vazgeçin. Şüphesiz ki Allah ancak bir tek ilâhtır. O, çocuk sahibi olmaktan münezzehtir. Göklerde ve yerde olanların hepsi O’nundur. Vekil olarak Allah yeter.” (Nisâ: 171)

Allah, İslâm dininin hak din olduğunu, Hazret-i Kur’an’ın Allah-u Teâlâ’nın indirdiği son kitabı olduğunu, Muhammed Aleyhissalatü vesselâm’ın da Allah-u Teâlâ tarafından gönderilmiş hak ve son bir peygamber olduğunu bildirerek bunu kabul etmeyi ve gizlememeyi emrediyor:

“Ey ehl-i kitap! Niçin hakkı bâtıla karıştırıyor ve bile bile hakkı gizliyorsunuz?” (Âl-i imrân: 71)

“Allah’a ve peygamberlerine inanın. (Allah) üçtür demeyin!” (Nisâ: 171)

“‘Rahman çocuk edindi’ dediler. Andolsun ki siz, pek çirkin bir şey ortaya attınız. Onlar o Rahman olan Allah’a çocuk iddia ettiler diye, bu sözden dolayı neredeyse gökler parçalanacak, yer yarılacak, dağlar dağılıp çökecekti. Halbuki Rahman olan Allah’a çocuk isnat etmek aslâ yakışmaz.” (Meryem: 88-92)

“Allah benim de Rabb’imdir, sizin de Rabb’inizdir. Artık ona kulluk edin, bu doğru yoldur.” (Zuhruf: 64)

“Halbuki Mesih onlara demişti ki: Ey İsrâiloğulları, benim de Rabb’im sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin. Kim Allah’a ortak koşarsa, muhakkak ki Allah ona cenneti haram kılar. Varacağı yer ateştir, zâlimlerin yardımcıları yoktur.” (Mâide: 72)

“Ben Allah’ın kuluyum. O bana Kitap verdi ve beni peygamber yaptı.” (Meryem: 30)

“‘Allah, Meryemoğlu Mesih’tir.’ diyenler gerçekten kâfir olmuşlardır.” (Mâide: 72)

“Andolsun ki: ‘Allah üç ilâhtan üçüncüsüdür.’ diyenler kâfir olmuşlardır.” (Mâide: 73)

“Oysa bir tek ilâhtan başka ilâh yoktur. Eğer bu dediklerinden vazgeçmezlerse elbette onlardan inkâr edenlere çok acıklı bir azap dokunacaktır.” (Mâide: 73)

“Meryem oğlu Mesih ancak bir peygamberdir.” (Mâide: 75)

“Ondan önce de nice peygamberler gelip geçmiştir. Annesi de sıddîka (çok doğru) bir kadındı. Her ikisi de yemek yerlerdi.” (Mâide: 75)
“Ey Ehl-i kitap! Dininizde taşkınlık etmeyin. Allah hakkında ancak gerçeği söyleyin.” (Nisâ: 171)

“Meryem oğlu İsa Mesih, Allah’ın peygamberidir.” (Nisâ: 171)

“Meryem’e ulaştırdığı kelimesidir.” (Nisâ: 171)

“Ve O’ndan bir ruhtur.” (Nisâ: 171)

Kendisinin yaratmasıyla meydana gelen bir ruhtur. O’nun “Kün” emri ile bir mucize olarak vücuda getirdiği için kendisine bir şeref olmak üzere “Kelimetullah” denilmiştir. Bu ruhun Allah-u Teâlâ’ya izafe edilmesi şerefini yükseltmek içindir. Allah-u Teâlâ onunla birçok ölü kalplere hayat vermiştir.

Şu halde;

“Allah’a ve peygamberlerine inanın. (Allah) üçtür demeyin. Sizin için hayırlı olmak üzere bundan vazgeçin. Şüphesiz ki Allah ancak bir tek ilâhtır. O, çocuk sahibi olmaktan münezzehtir. Göklerde ve yerde olanların hepsi O’nundur. Vekil olarak Allah yeter.” (Nisâ: 171)

İsa Aleyhisselâm kendisine insan olmanın dışında bir sıfat yakıştırmak isteyenlere kul olduğunu hatırlatmak ihtiyacı duymuş ve:
“Ben ancak Allah’ın kuluyum.” buyurmuştur. (Meryem: 30)
Muhataplarına: “Beni ilâh edinin.” dememiş, bilakis:
“Şüphesiz ki Allah benim de Rabb’im, sizin de Rabbinizdir. O’na kulluk edin. İşte doğru yol budur.” diye nasihatte bulunmuştur. (Meryem: 36)

Allah-u Teâlâ, Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimize hitap ederek bir Âyet-i kerime’sinde şöyle buyurmaktadır:

“De ki: Rahman’ın çocuğu olsaydı, ona kulluk edenlerin ilki elbette ben olurdum. Göklerin ve yerin Rabbi, arşın da Rabbi olan Allah, onların vasıflandırdıkları noksan sıfatlardan münezzehtir. Bırak onları! Kendilerine vaad edilen günlerine kavuşuncaya kadar dalsınlar, oynayıp dursunlar.” (Zuhruf: 81-82-83)

Allah-u Teâlâ bir Âyet-i kerime’sinde Zât-ı akdes’ine kullarından bir parça isnad edenler hakkında şöyle buyurmaktadır:
“Kullarından bir kısmı, O’nun bir cüz’ü kıldılar. İnsan gerçekten apaçık bir nankördür.” (Zuhruf: 15)

Kur’an-ı kerim’de Allah-u Teâlâ’nın çocuğu olmaktan münezzeh olduğuna dair beyanlar sık sık ifade buyurulmaktadır:
“Allah çocuk edindi dediler. Hâşâ! O yücedir. Göklerde ve yerde olanların hepsi O’nundur. Hepsi O’na boyun eğmişlerdir.” (Bakara: 116)

Allah-u Teâlâ’nın çocuk edindiğini söylemek, O’nun insanlara benzediğini söylemek mânâsına gelir. O halde hiçbir şeyin kendisine benzemediği Zât-ı Zülcelalin çocuk edinmesi aslâ düşünülemez. O, başlangıcı ve sonu bulunmayan yegâne yaratıcıdır.
“Elinizde O’nun çocuk edindiğine dair hiçbir delil yoktur. Allah hakkında bilmediğiniz bir şey mi söylüyorsunuz?” (Yunus: 68)

“De ki: Allah’a karşı yalan uyduranlar aslâ iflâh olmazlar.” (Yunus: 69)

“Bak! Nasıl da Allah’a yalan yere iftira ediyorlar. Apaçık bir günah olarak bu yeter!” (Nisâ: 50)

“O hiçbir çocuk edinmemiştir. Mülkünde hiçbir ortağı yoktur. Her şeyi yaratmış, ona bir düzen vermiş, mukadderatını tayin etmiştir.” (Furkan: 2)

“Yahudiler: ‘Üzeyir Allah’ın oğludur.’ dediler.” (Tevbe: 30)

“Hıristiyanlar da: ‘Mesih (İsa) Allah’ın oğludur’ dediler.” (Tevbe: 30)

“Bu, daha önce inkâr edenlerin sözlerine benzeterek geveledikleri sözlerdir.” (Tevbe: 30)

“Allah onları kahretsin! Nasıl da uyduruyorlar?” (Tevbe: 30)

Teslis inancı, hıristiyanlığın kaynağından gelen bir inanç değildir. Tahriften kaynaklanan bâtıl inancıdır.

İsa Aleyhisselâm’dan sonra ilk yazılan Markos incilidir. Bu incilde İsa Aleyhisselâm’a “Sen Mesih’sin.” (8/29) denilirken, Luka’da “Sen Tanrının Mesihisin.” (9/20) geçmekte, Matta’da ise “Tanrının oğlu Mesih’sin.” (16/16) ibaresi yazmaktadır. Halbuki Matta ve Luka birçok alıntıyı Markos’tan yapmıştır. Yuhanna ve Pavlusun mektuplarında da teslis inancı mevcuttur. Hıristiyanlığa bugünkü teslis inancını sokan ve Hazret-i İsa’ya uluhiyet isnad eden fikirlerin babası Pavlus’tur.

Bugün hıristiyanların ilahi kitap olarak sahip çıktıkları İncil’in yaklaşık yarısı yahudi dönmesi Pavlus’un mektuplarından meydana gelmiştir.

“Yahudi dönmesi Pavlus Romalı bir hahamdı ve Hıristiyan olmadan önce bir çok Hıristiyana zulmetmişti. Hıristiyan olduktan sonra kiliseye yazdığı mektuplar İncil’in 27 kitabının hemen hemen yarısını oluşturuyordu. ‘Tanrının oğlu’ ve ‘haç’ Pavlus’un öğretilerinin temelini oluşturuyordu.” (Us News and World Report, 20 Nisan 1992, sf. 70)

Hıristiyanlıktan dönme eski bir pastörün (papazın) dediği gibi “Pavlus’un cin fikirli mektupları iftiracılık, dedikoduculuk, kıskançlık, ispiyonculuk, casusluk öğretir.” Özellikle bu mektuplar birçok zıtlık ve takiyyecilikle doludur.

“Hıristiyanlığa üçlemeyi sokan Aziz Pavlus, asıl adı Saul olan Tarsuslu bir yahudidir. Aziz Pavlus, ‘İsa bana inerek üçlemeyi öğretti’ diyerek ortaya çıkmadan önce de Kudüs’te Kabbala öğretimi yapmaktaydı.” (The Concised Atlas of the Bible, sf. 124)
“Kilise Anadolu’ya yayıldıkça İsa Mesih ‘Tanrının oğlu’ olarak geçmeye başladı ki, bu Pavlus’un mektuplarının başlıca konusuydu.” (A.g.e, sf 70)

Lafıma Isa'nın cılesı ıle basladıgım ıcın sıze oralardan da örnekler vereyim ;

Hz.İsa'nın Muhakeme Edilmesi, Çarmıha Gerilmesi ve Yeniden Dirilmesi ile ilgili Görülen Çelişki

Hz. İsa'nın tutuklanmasından sonra muhakeme edilişi, çarmıha gerilişi, mezara konuşu, mezardan kıyam ederek dirilişi, öğrencilerine görünüşü ve semaya çıkışı mevzularında muharref İncillerde yüzlerce farklı ve çelişkili bilgi vardır. Bunları maddeler halinde açıklamak mümkündür.

Biz, önce tutuklanmanın hemen arkasında cereyan eden hadiselerin incillerde verilişindeki farklılıkları ve çelişkileri şu şekilde tesbit ediyoruz:

1- Matta ve Markos İncillerine göre Hz.İsa'nın tutuklanmasından sonra, talebeleri oradan kaçmışlardır. Luka İncilinde bu konuda bir açıklık yoktur. Fakat Markos İncili, İsa tutuklandıktan sonra bir gencin onun arkasından gittiğini, onu yakalamak istediklerinde üzerindeki elbiseyi bırakarak Hz. İsa'nın peşinden koştuğunu ifade etmektedir. Diğer İncillerde bu gençten bahsedilmemektedir.

2- Hz. İsa tutuklandıktan sonra yapılan mahkeme, Matta, Markos ve Yuhanna'ya göre aynı gece Yahudi meclisinin önünde cereyan etmiştir. Luka'ya göre Hz.İsa, aynı gece değil, ertesi gün muhakeme edilmiştir.

3- Yuhanna'ya göre Hz. İsa, kâhinlerin reislerinin sorularına cevap vermediği için reisin hizmetçisi tarafından dövülmüştür. Ancak diğer incillerde bu konuda hiçbir bilgi
yoktur.

4- Matta İnciline göre Hz. İsa'yı muhakeme eden Romalı hakim Pilatus'un karısı, rüyasında Hz. İsa'nın beraat ettiğini görmüş, bu yüzden onun beraat ettirilmesini kocasından istemiştir. Diğer İnciller, bu olaydan bahsetmezler.

5- Luka'ya göre hakim Pilatus, Hz. İsa'yı muhakeme edilmek üzere Galile (Celile) hakimi Herodos'a göndermiştir. Diğer incillerde bu konuda herhangi bir bilgi yoktur.

6- Matta'ya göre Pilatus, Hz. İsa'nın beraat etmesi gerektiği kanaatine vardıktan sonra, ellerini su ile yıkamış ve "Ben bu iyi insanın kanından beriyim" demiştir. Diğer İnciller bu konuda bilgi vermemektedir.

7- Matta'ya göre Pilatus, Hz.İsa'yı serbest bırakmaya karar verip bunu Yahudilere açıkladığı zaman Yahudiler, "Onun kanı bize ve çocuklarımıza borç olsun" demişlerdir. Bu husus diğer incillerde bu şekilde yer almamaktadır.

Hz.İsa'nın çarmıha gerilmesi ile ilgili olarak İncillerde yer alan haberlerde başlıca şu farklılıkları ve çelişkileri tesbit etmekteyiz:

1- Hz. İsa'nın çarmıha gerildiği ağacı, çarmıha gerildiği yere, Yuhanna'ya göre bizzat Hz. İsa taşımış, Sinoptik İncillere göre ise Kirene'li Simun taşımıştır.

2- Çarmıha gerilmeden önce askerler, Hz.İsa'ya içmesi için Markos'a göre acı karışık şarap verdiler. Matta'ya göre ise, ekşimiş sirke verdiler. İsa'ya verilen içecek şarap mı, yoksa sirke mi? İki İncil farklı farklı bilgi vermektedir. Diğer iki İncil ise bu konuda hiçbir bilgi vermiyor.

3- Hz. İsa, çarmıhta can çekişirken, Yuhanna İnciline göre "Susadım" demiştir. Diğer incillerde bu ifade yoktur.

4- Muharref İncillere göre Hz. İsa, iki yanında birer hırsız bulunduğu halde çarmıha gerilmişti. Markos'a göre onunla beraber çarmıha gerilen iki hırsız, Hz. İsa'yı korkutuyorlardı. Luka'ya göre bu iki hırsızdan biri onu korkutuyordu, diğeri ise Hz.İsa'ya acıyordu.

5- Markos'a göre Hz. İsa, saat üçte çarmıha gerilmiştir. Yuhanna'ya göre ise saat altıdan sonra çarmıha gerilmiştir.

6- Lukaya göre, Hz. İsa çarmıhta iken "Ya rab onları affet, onlar ne yaptıklarını bilmiyorlar" demiştir. Diğer İncillerde bu bilgi mevcut değildir.

7- Hz.İsa çarmıha gerildiği sırada, Matta ve Markos'a göre "Allah'ım, Allah'ım! Niye beni terkettin" demiştir. Bu ifade diğer iki İncilde mevcut değildir.

8- Hz. İsa çarmıha gerildiği sırada, Yuhanna'ya göre onun yanında başta annesi Meryem olmak üzere, Mecdelli Meryem, diğer Meryem ve bir öğrencisi bulunuyordu. Diğer İncillerin anlattığına göre, o çarmıha gerilirken ne kadınlar, ne de talebeleri onun yakınında değildiler, onlar uzaktan hadiseyi seyrediyorlardı .

9- Hz. İsa'nın çarmıha gerilmesinden sonra Matta'ya görebüyük mucizeler olmuştur. Markos'a göre ise bu mucizelerden sadece bir mucize cereyan etmiştir. Bu da heykelin perdesinin yırtılması hadisesidir. Luka'ya göre, daha Hz. İsa ölmeden önce güneş kararmış ve heykelin perdesi yırtılmıştır.

Hz. İsa'nın kabre konulması ile ilgili olarak İncillerdeki farklılıklar ve çelişkiler kısaca şunlardır :

1- Çarmıhtan ölü olarak indirilen Hz. İsa'yı, Yuhanna'ya göre, Yusuf ve Nikodim isimli iki kişi defnetmiştir. Sinoptik İncillere göre sadece Yusuf defnetmiştir.

2- Yusuf ve Nikodim, Hz. İsa'nın kefenine Yuhanna'ya göre hoş kokular sürmüşlerdir. Diğer İncillerde bu konuda her hangi bir bilgi yoktur.

3- Sinoptik İncillerde Hz .İsa'nın defnedilmesi olayına kadınların şahit oldukları yazılı olmasına rağmen, Yuhannna İncilinde bu konuda bilgi mevcut değildir.

Hz. İsa'nın yeniden dirilerek mezarını terketmesi hadisesi, Matta bap 28, Markos bap 16, Luka bap 24, Yuhanna bap 20-21'de anlatılmaktadır. Adı geçen İncillerin bu baplarında anlatılan hadisede şu noktalarda farklılıklar görülmektedir :

1- Hz. İsa'nın kabre konulmasından sonra onun kabrim ilk ziyaret edenler, Matta'ya göre Mecdelli Meryem, Salome ve Yakub'un annesi Meryemdir. Luka'ya göre mezarı ilk ziyarete gidenler bir grup erkek ve kadındır, bu İncilde şahıs ismi verilmemektedir. Yuhanna İnciline göre kabri ilk ziyaret eden sadece Mecdelli Meryem'dir, o, gördüklerini bilâhere diğerlerine haber vermiştir.

2- Hz. İsa'nın kabrini ziyarete gidenler, kabirde ilk olarak Matta'ya göre melekleri görmüşlerdir. Markos'a göre kabirde bir genci görmüşlerdir. Luka'ya göre kabirde iki insan görülmüştür. Yuhanna'ya göre ise iki melek görülmüştür.

3- Yeniden dirildikten sonra Hz. İsa'yı ilk gören kişi, Matta'ya göre Mecdelli Meryem, Luka'ya göre Emayus'a giden iki öğrenci, Yuhanna'ya göre yine Mecdelli Meryem'dir.

4- Hz. İsa'nın, yeniden dirilerek zuhur ettiğini Havarilere ilk olarak haber veren kişiler, Matta'ya göre iki Meryem, Markos'a göre Mecdelli Meryem ve iki öğrenci, Luka'ya göre sadece iki öğrenci, Yuhanna'ya göre sadece Mecdelli Meryem'dir.

5- Hz. İsa'nın dirilerek kabirden çıktıktan sonra öğrencilerine göründüğü yer, Matta ve Markos İncillerine göre Gali-le(Celile)dir. Luka'ya göre Hz. İsa öğrencilerine Kudüste görünmüştür. Yuhanna'ya göre ise, hem Kudüs'te, hem de Galile'de görünmüştür.

6- Hz. İsa, yeniden dirildikten sonra Havarilere ve diğer öğrencilerine Sinoptik İncillere göre sadece bir kere görünmüş, ama Yuhanna'ya göre üç kere görünmüştür.

Hz. İsa'nın ne zaman tutuklandığı, ne zaman muhakeme edilerek çarmıha gerildiği, kabirde ne kadar kaldığı, öğrencilerine ne şekilde göründüğü ve onlara neler söylediği İncillerde farklı farklı anlatılmaktadır. Yuhanna'ya göre Hz. İsa'nın tutuklanması Fısıh gününden önce olmuştur. Sinoptik İncillere göre ise Fısıh yemeği gecesi olmuştur.

Matta İnciline göre Hz. İsa'nın, defnedildikten sonra kabirde üç gün kalacağı ısrarla belirtilmesine karşılık, aynı İncilde ve diğer incillerde onun, sebt(cumartesi) gününü takip eden haftanın ilk günü(pazar)nde kabirde görülmediği haber verilmek sureti ile büyük bir çelişkiye düşülmektedir. Mat-ta'ya göre Fısıh yemeği gecesi cuma günü akşamı Hz. İsa tutuklanmış, cumartesi günü saat üçte haça gerilmiş, pazar sabahı Mecdelli Meryem, tan yeri ağarırken kabrini ziyarete gidince onu kabrinde bulamamıştır. Hz. İsa bu durumda nasıl kabirde üç gün kalmış oluyor? Bırakın kabirde üç gün kalmasını, onun kabirde kaldığı süre tam bir gün dahi olmamaktadır. Markos ve Luka, hadiseyi hemen hemen Matta'nın anlattığı şekilde nakletmektedirler. Onlar da tutuklamanın cuma günü akşamı olduğunu, cumartesi günü saat üçte çarmıha gerildiğini ve pazar günü kabirden çıktığını haber vermektedirler. Yuhanna İnciline göre Hz. İsa, cumartesi gecesi defnedilmiştir.

Son olarak, Hz İsa'nın vefatından sonra bedenine ne oldu sorusuna gelince. Bu soruya sitemize yakısır sekilde cevap vereceğim. Yukarıdaki dostlarımız onu yanına aldılar :)

Saygılarımla   

sevgili josh.. Kurana göre cihad ve düşmanlık diye bir kavram olurmu hiç. Bu nasıl bir düşüncedir böyle.Kurani kerim asla peygamberlere ve insanlara cihad yapın savaşın demiyor.Yazını okudum ve gerçekten üzüldüm.

Yazında örneklerini verdiğin ayetlerin hiç birinin anlamı o şekilde değil.Bu ayetlerin bir önceki ayet ve bir sonraki ayetlerle bağlantıları var.Yani yazdığın o ayetlerden tek başına böyle anlamlar çıkmaz.Fakat ayetleri keserek verdiğin gibi sanki böyle bir anlam veriyorlarmış gibi görünüyorlar.

özel not; josh  senin gibi bir kişinin böyle düşünmesi ve bunları yazması tuhafıma gitti.Çünkü cahil birine benzemiyorsun,ama kuranı bu şekilde algılamamanı isterdim :)   

Bazıları “islam savaş dinidir” diyorlar, öyle midir?

--------------------------------------------------------------------------------

Savaş arzu edilen istenilen bir şey olmamakla beraber, insanlık tarih boyunca savaştan pek kurtulamamıştır. Kur’an-ı Kerimde Ademin iki oğlunun mücadelesine de yer verilir. Bunlardan biri masumdur, diğeri saldırgan. Saldırgan olan masum olanı öldürür. (Bkz. Maide Sûresi, 27-31) Masum olanın adı Habil, saldırgan olanın adı ise Kabil’dir.

Kabil’in kardeşini öldürmesiyle yer yüzünde ilk defa insan kanı akmıştır. Fakat bu kan zamanla artacak dünyanın hemen her yerini kaplayacaktır. Habil ve Kabil, masum ve saldırgan olanların temsilcisidirler. Dünyada Kabil gibiler olduğu müddetçe Habil gibilerin savunma hakkı da olacaktır.

İşte İslamiyet, zulmedenlerin zulmüne engel olmak, evrensel bir barışı sağlamak için belli şartlarda savaşa izin verir. Mesela şu ayete bakalım:

“Kendilerine savaş açılan kimselere, zulme uğramaları sebebiyle savaşmalarına izin verildi. Şüphesiz Allah onlara yardıma Kadirdir.” (Hacc Sûresi, 39)

Bu ayetin ilk muhatapları, İslam’ın ilk safında yer alan Hz. Peygamber ve ashabıdır. Mekke’de iken baskıya, hatta ölüme varan işkencelere tabi tutulmuşlardı. Bir kısmı, Hz. Peygamberin tavsiyesiyle Habeşistan’a gitti. Geriye kalanlar da daha sonra Medine’ye hicret etti. Fakat burada da rahat değillerdi. Hemen her gün “Mekkeliler saldırdı, saldırıyor” gibi haberler duyulmaktaydı. Müslümanlar böyle bir vasatta iken, kendilerine savaş izni verildi.

Savaşla ilgili bir başka ayette ise şöyle denilir:

“Sizinle savaşanlarla sizde Allah yolunda savaşın. Haddi aşmayın. Allah haddi aşanları sevmez.” ( Bakara Sûresi, 190)

Ayette şu gibi hususlara dikkat çekilmiştir.
1- “Sizinle savaşanlarla savaşın.” Yani, sizinle savaşmayanla savaşmayın. Nitekim Hz. Peygamber, komutanlarına “kadınları, çocukları, yaşlıları, mabetlerde kendini ibadete verenleri öldürmemelerini sıkı sıkıya tembih etmiştir.
2- Yapılan savaş “fi sebilillah” yani “Allah yolunda” olmalıdır. Başkaları yeni ülkeler ele geçirmek, hammadde kaynaklarına sahip olmak gibi gayelerle savaşıyor olabilirler. Fakat bir müslüman ancak Allah yolunda savaşır. Yani, yeryüzünde zulmün, fitnenin, kaosun önüne geçmek gibi gayelerle mücadele eder.
3- Savaş esnasında veya sonrasında haddi aşmak, taşkınlık yapmak caiz değildir. İslamiyet, öldürürken de güzel öldürmeyi emreder. Mesela, işkenceyle öldürmek veya kulak-burun kesmek gibi taşkınlıkları yasaklar.

Bir başka ayet-i kerimede ise şöyle buyrulur:
“Size ne oluyor ki, ‘Ey Rabbimiz, bizi halkı zalim olan şu memleketten çıkar. Bize, tarafından bir sahip gönder. Bize katından bir yardımcı gönder’ diyen erkek-kadın ve çocuklar için Allah yolunda savaşmıyorsunuz?’’ (Nisa Sûresi,75)

Bu ayet-i kerimede, bir beldede müslümanlara zulmedilmesi ve inançlarını diledikleri gibi yaşamalarına engel olunması halinde o ülke ile savaş yapılması tavsiye edilir. Savaş sonunda müslümanlar zulümden kurtulur, din ve vicdan hürriyetine kavuşurlar; o ülkenin halkı ise İslâm’ı kabul edip etmeme konusunda serbest bırakılırlar.

Netice itibariyle şunları söyleyebiliriz:

İslamda asıl olan savaş değil, barıştır. Fakat insanlara zulmedilmesi veya bir devletin başkasına saldırması gibi durumlarda savaş söz konusudur. Böyle bir durumda İslam savaşa izin verir. Yoksa, dünyada hiç savaş yokken İslam böyle bir şey ihdas etmiş değildir. İslamı savaş dini olarak görenler, kendi tarihlerine baktıklarında tarihlerinin hemen her dönemlerinde savaş olduğu realitesiyle karşı karşıya geleceklerdir. Dolayısıyla, İslamda savaş hükümlerinin olması İslam için bir eksiklik olmayıp, bilakis bir kemaldir. Zira ayetlerde ve hadislerde bildirilen hükümlerde, savaş gibi kaçınılması mümkün olmayan bir realite, bedevi-vahşi bir görüntüden çıkartılıp medeni- insani bir şekle getirilmiştir.

 

İslàmda esas olan savaş mıdır yoksa barış mı?

--------------------------------------------------------------------------------

İslamiyet, barış dinidir. "Silm, selamet, selam..." gibi barış, güvenlik bildiren kelimeler, "İslam" kelimesiyle, aynı kökten gelmiştir. Allah'ın isimlerinden biri "Es-Selam dır". Müslümanlar, birbirleriyle karşılaştıklarında "Selamün aleyküm" derler. Mescid-i Haram'ın kapılarından biri, Babu's-Selam, Cennetin isimlerinden biri, "Daru's-Selam" dır.

İslamiyette asıl olan savaş değil, barıştır. (1) Savaş, ya saldırgan düşmana, ya da İslam'ın tebliğine engel olanlara karşı yapılır. Gayr-i müslim ülkeler, müslümanlara saldırmadığı ve ülkelerinde İslamın tebliğe izin verdikleri ve İslamı yaşamak isteyenlere engel olmadıkları müddetçe, kendileriyle savaşılmaz. Resulullah'ın şu sözü, İslam'da barışın asıl olduğunu ifade eder:
"Ey insanlar ! Düşmanla karşılaşmayı istemeyin, Allah'tan afiyet dileyin. Onlarla karşılaştığınızda ise, sabredin. Biliniz ki, Cennet kılıçların gölgesi altındadır." (2)

İslamiyet, hayatı mukaddes tanır. Bir masumu öldürmeyi bütün insanları öldürmek gibi kabul eder. Bir hayata vesile olmayı da, bütün insanların hayatına vesile olmak gibi sayar. (Maide Sûresi, 32)

İslamiyet, öldürmek için değil, yaşatmak için gelmiştir. "Ey iman edenler! Peygamber, size hayat verecek olan şeylere sizi çağırdığında, Allah'a ve Rasulü'ne icabet edin !" (Enfal Sûresi, 24) ayetinde, bu inceliği görmek mümkündür. Hudeybiye'ye 1400 kişiyle gelen Resulullah'ın, orada yapılan barıştan iki sene sonra 10.000 sahabeyle Mekke'yi fethe gitmesi, İslamiyetin barış ortamında yayıldığının güzel bir delilidir. (3)

İslamiyetin kitlelere uluşması, Hudeybiye Barışı'ndan sonra gerçekleşmiştir. Hz. Peygamber (asm.), ulaşabildiği idarecilere elçiler göndererek, onları Allah'ın dinine davet etmiştir. Bizans, İran, Habeşistan, Mısır, Umman, Bahreyn, Suriye kralları bunlardan bazılarıdır. (4)

Getirdiği esasların sağlamlığı, hakikatlerinin güzelliği ve onu tatbik eden müslümanların güzel ahlakı, ondört asır boyunca, başka din mensuplarının İslam'a girmelerine vesile olmuş ve olmaya devam etmektedir.

sevgılı muzaffer, konu din olunca tansiyon birden yukarılara fırladı. Yuzyıllarca sırf bu yuzden ıkı buyuk dının mensubları bırbırlerıne gırmısler. Aslında josh'un ıfade etmek ıstedıgı baska bırseydı. Ama yazının genelıne bakıldıgında, ayetlerden alınan kucuk kısımlara bakıldıgında ılk etapta ıslamıyetı karalayan, kucuk goren hrıstıyanlıgı ve Hz İsa'yı oven bır yazıymıs gıbı algılanması sıkıntı yarattı. Ama yazının sonunu okudugunuzda  konunun nereye cekılmek ıstendıgı neyın vurgulandıgını anlıyorsunuz. Mesaj gayet global. Josh 'un yazısının gırısı sert ama sonu gayet ıyı ve yumusak olmus. Benım gıbı bır edıtoru olsaydı basında olayı toparlıyabılırdık sanırım :))

Tansıyonu yukseltmeden bırbırımızı kırmadan fıkır ve dusuncelerımızı paylasmaya devam edelım dostlar.

Anlayısınız ve olgunlugunuz ıcın herkese tesekkur ederım.

sevgili RA. Ben sevgili josh un yazısında kuranı kerimin ayetlerinin eksik verilmesinden dolayı bir rahatsızlık duydum,ve bunu dile getirmeye çalıştım.Birazda hiristiyanlık övgülerine rastladım.Rahatsızlığım bundandır.

Ama burası forum ve ben sevgili josh ile hiçbir zaman tansiyonu yükseltmek istemem.Herkese selamlar :)

Bakın arkadaşlar, ben her hangi bir dine, yada o dinin bir mensubu olmadığımı söylemek istiyorum. Ben Tanrının yok olduğunu savunmuyorum. Tanrı vardır, ama dinlerin anlattığı Tanrı'ya inanmadığımı söylemek istiyorum. 

Ben hiç bir dini karalamıyorum. Sadece olan ayetler ve felsefi olarak anlamlarını burada belirtmek istedim. Bana göre şuan tüm dinler Hiristiyanlık da dahil hapsinin elleri kan ile olduğunu söyleyebilirim. Din uğruna ırkçılığı kökleştirip, bir ülkeyi istila ederek savaşmak nasıl cinayet ise, aynı şekilde bu verdiğin ayetlere göre de bir terör arap gurubunun her hangi bir ülkedeki insanlara toplu cinayet saldırısı da bir o kadar cinayettir. İslam geçmiş ilk yıllarında savaşarak zafer kazandığını bu verdiğin ayetlerle benimle ynı fikirde olduğumu gösterdin.

“Kendilerine savaş açılan kimselere, zulme uğramaları sebebiyle savaşmalarına izin verildi. Şüphesiz Allah onlara yardıma Kadirdir.” (Hacc Sûresi, 39)

“Sizinle savaşanlarla sizde Allah yolunda savaşın. Haddi aşmayın. Allah haddi aşanları sevmez.” ( Bakara Sûresi, 190)

İşte günümüzde de bazı arap teröristleri de bu verdiğin ayetleri rehber alarak saldırıyor.

 

Şimdi gelelim Yahudiliğe, Yahudiler hiç de masum bir dini ırk sayılmazlar. Geçmiş yıllarında Kral Davut ve Onun oğlu Kral Süleyman çok savaşarak kendi zaferlerini Filistinlilere karşı kazanmışlardır.  Şimdi de halen bu modern dünyada bu savaşların sürdüğünü ve 3. Dünya savaşına bir anahtar olduğunu görmek korkunçtur.

Size, Musa'nın yaptğı bir savaşa ait Kutsal Kitap dan (Tevrattan) ayet paylaşacağım.

Kutsal Kitap dan (Tevrattan) 

Çölde Sayım 31

Musa ait Tanrının ordusu, Midyanlılar'dan ÖÇ alıyor.

1,2 RAB Musa'ya, "Midyanlılar'dan İsrailliler'in öcünü al; sonra ölüp atalarına kavuşacaksın" dedi.

3 Bunun üzerine Musa halka, "Midyanlılar'a karşı savaşmak ve onlardan RAB'bin öcünü almak üzere aranızdan adamlar silahlandırın" dedi,

4 "Savaşa İsrail'in her oymağından bin kişi gönderin."

5 Böylece İsrail'in her oymağından biner kişi olmak üzere 12.000 kişi seçilip savaşa hazırlandı.

6 Musa onları - her oymaktan biner kişiyi - ve Kâhin Elazar oğlu Pinehas'ı savaşa gönderdi. Pinehas yanına Kutsal Yer'e ait bazı eşyaları ve çağrı borazanlarını aldı.

7 RAB'bin Musa'ya verdiği buyruk uyarınca, Midyanlılar'a savaş açıp bütün erkekleri öldürdüler.

 Öldürdükleri arasında beş Midyan kralı - Evi, Rekem, Sur, Hur ve Reva - da vardı. Beor oğlu Balam'ı da kılıçla öldürdüler.

9 Midyanlı kadınlarla çocuklarını tutsak alıp bütün hayvanlarını, sürülerini, mallarını yağmaladılar.

10 Midyanlılar'ın yaşadığı bütün kentleri, obaları ateşe verdiler.

11 İnsanları, hayvanları, yağmalanmış bütün malları yanlarına aldılar.

12 Tutsaklarla yağmalanmış malları Şeria Irmağı'nın yanında, Eriha karşısında, Moav ovalarındaki ordugahta konaklayan Musa'yla Kâhin Elazar'a ve İsrail topluluğuna getirdiler.

Şimdi gelelim Hıristiyanlığa, İncilin hiç bir yerinde savaşmaya ait yada düşman olsun yada olmasın böyle bir duruma ait olacak teşvik verici bir ayet bulmassın. Daha önce dediğim gibi İncil'in her yerinde hümanizm vardır.

 

KUTSAL KİTAP'A (İncil, Holly Bible) GÖRE, düşman olana ve düşmanca davranana bile düşmanca davranılmasını mı söylüyor, bir bakalım.

İNCİL 

Romalılar 2:1-3 Başkasını yargılayan ey adam, kim olursan ol, özürlü değilsin. Başkasını yargıladığın konuda kendini mahkum ediyorsun. Çünkü...aynı şeyleri yapıyorsun.

Romalılar 12:9-20 Kötülükten tiksinin, iyiliğe bağlanın...Hiç kimseye kötülüğe karşı kötülük etmeyin...barış içinde yaşayın...Sevgili kardeşler, kendi öcünüzü kendiniz almayın; bunu Tanrı’nın gazabına bırakın. Çünkü şöyle yazılmıştır: “Rab diyor ki, Öç benimdir, kötülüğün karşılığını ben vereceğim.”

İbraniler 10:30 “Öç benimdir, karşılığını ben vereceğim”...Rab...yargılayacak...

Yakup 1:22 İnsanın öfkesi, Tanrı’nın istediği doğruluğu sağlamaz.

Luka 6. Bölüm

İsa Mesih'in halka verdiği öğütler, DÜŞMANLARINIZI SEVİN! 

27-28« Ama beni dinleyen sizlere şunu söylüyorum: düşmanlarınızı sevin, sizden nefret edenlere iyilik yapın, size lanet edenler için iyilik dileyin, size hakaret edenler için dua edin. 29 Bir yanağınıza tokat atana öbür yanağınızı da çevirin. Abanızı alandan mintanınızı da esirgemeyin. 30 Sizden bir şey dileyen herkese verin, malınızı alandan onu geri istemeyin. 31 İnsanların size nasıl davranmasını istiyorsanız, siz de onlara öyle davranın.

32 «Eğer yalnız sizi sevenleri severseniz, bu size ne övgü kazandırır? Günahkârlar bile kendilerini sevenleri sever. 33 Size iyilik yapanlara iyilik yaparsanız, bu size ne övgü kazandırır? Günahkârlar bile böyle yapar. 34 Verdiğinizi geri almak umudunda olduğunuz kişilere ödünç verirseniz, bu size ne övgü kazandırır? Günahkârlar bile verdikleri kadarını geri almak koşuluyla günahkârlara ödünç verirler. 35 Ama siz düşmanlarınızı sevin, iyilik yapın, hiçbir karşılık beklemeden ödünç verin. Alacağınız ödül büyük olacak, en yüce Olan'ın oğulları olacaksınız. Çünkü O, nankör ve kötü kişilere karşı iyi yüreklidir. 36 Babanız merhametli olduğu gibi, siz de merhametli olun.

Başkasını yargılamayın

37 «Başkasını yargılamayın, siz de yargılanmazsınız. Suçlu çıkarmayın, siz de suçlu çıkarılmazsınız. Başkasını bağışlayın, siz de bağışlanırsınız. 38 Sizde olanı verin, size verilecek. İyice bastırılmış, silkelenmiş ve taşmış, dolu bir ölçekle kucağınıza boşaltılacak. Hangi ölçekle ölçerseniz, size de aynı ölçek uygulanacak.»

39 İsa onlara şu benzetmeyi de anlattı: «Kör köre kılavuzluk edebilir mi? Her ikisi de çukura düşmez mi? 40 Öğrenci öğretmeninden üstün değildir, ama eğitimini tamamlayan her öğrenci öğretmeni gibi olacaktır.

41 «Sen neden kardeşinin gözündeki çöpü görürsün de kendi gözündeki merteği fark etmezsin? 42  Kendi gözündeki merteği görmezken, nasıl olur da kardeşine, `Kardeş, izin ver de gözündeki çöpü çıkarayım' dersin? Seni ikiyüzlü! Önce kendi gözündeki merteği çıkar, o zaman kardeşinin gözündeki çöpü çıkarmak için daha iyi görürsün. 

Şu an günümüzdeki Hıristiyanların masum olduğunu bu ayetler kanıtlamıyor. Benim anlatmak istediğim şudur; Hıristiyanlığın ilk döneminde Hıristiyanlar kesinlikle savaşarak kendi zaferlerini kazanmadı. İsa Mesih göğe çıkmadan önce yüzünde yahudiler tarafından çok aşağılıkça ve tehditlerle yaşadıklarını söylemek istiyorum. İsa Mesih'in göğe çıkışından sonrada Hiristiyanlar, Romalılardan ve Yahudilerden çok tehdit görüyorlardı. Hatta tutuklanıp hapse atılıp öldürülüyorlardı bile ve her şeyin aksine gene de Hıristiyanlar savaşmadan kendilerini Romalılara kabullendirdiler. İşte Romalılar bu dini resmi olarak kabul ettikten sonra, Hıritiyanlık savaşlarla başlayan bir din olarak orta çağa dan önce ve orta çağ sonrası savaşların daha çok büyümesi ile günümüze kadar 3. Dünya savaşını gelmiştir.

Benim İsa Mesihte durmamın sebebi, hiç savaşmadan yada her kötülüğe rağmen savaşmayı önermeyerek daha hümanist barışçıl ve gelecekte kesin olabilecek "Kıyamet" ben buna uzaylılar ile olacak yıldız savaşları olduğunu söylüyorum, işte bunların üstünde durarak biz insanlara aktardı. İsa Mesih her hangi gibi bir peygamber değildi. O başka gezegenlerden gelen pozitif bir kişiydi. O diğer kötü uzaylı canlıların din ve ırkçılığı kullanarak savaşmalarını engellemeye çalışan iyi bir pozitif kişiydi.

Yıldız savaşları diyorum ya, bu verdiğim yazıyı ve videoyu izlemenizi tavsiye ediyorum.

Eski Amerika Birleşik Devletleri başkanı Ronald Reagan'nın, birleşmiş milletler toplantısında UFO'lar ve Uzaylılar hakkında konuşması!

“Belkide, evren dışından gelen tehdit, ortak bağ tanımamız için gereklidir. Eğer dünya dışı bir tehdit ile karşı karşıya kalsaydık, eminim ki bizi ayrı tutan tüm engelleri yok sayarak birlik kurmayı başarabilirdik” diyor ve uzaylıların yaratacağı bir tehditten söz ediyor. 

[video:http://www.youtube.com/watch?v=QK-XATA-5gs]

Tekrar diyorum, ben İslam düşmanı değilim, ama yalnız eli kanlı tüm dinlerin ayırmaksızın hepsinin düşmanıyım diyebilirim.

Dediğim gibi İsa Mesih, bu dünyaya ait olmayan aslında diğer uzaylılara göre daha iyi, hümanist, insanlığın barış içinde olmasını isteyen bir kişiydi.

Baktığınızda İsa Mesih dünyada bazı kötülüklerin olduğunda olacakları geniş bir şekilde verdiğim İncil ayetlerinde anlatarak insanlara gelecek hakkında bazı gizli tavsiyelerde bulunmuştur.

İsa Mesih'in doğumu ve göğe çıkışı çok ilginçtir.

İsa Mesih dinler tarihinde hep ön sırada vazgeçilmez bir rol almaktadır.

 

İsa Mesih'in dünyadaki kıyameti nasıl anlattığına bakalım. Belkide bu kıyamet aslında olacak istilayı anlatıyor olabilir.

İncil'de Matta'nın 24. bölümü 

Dünya Sonunun belirtileri

2 İsa onlara, «Bütün bunları görüyor musunuz?» dedi. «Size doğrusunu söyleyeyim, burada taş üstünde taş kalmayacak, hepsi yıkılacak!»

3 İsa, Zeytin dağında otururken öğrencileri yalnız olarak yanına geldiler. «Söyle bize» dediler, «bu dediklerin ne zaman olacak, senin gelişini ve çağın bitimini gösteren belirti ne olacak?»

4 İsa onlara şu karşılığı verdi: «Sakın kimse sizi saptırmasın! 5 Birçokları, `MESİH BENİM' diyerek benim adımla gelecek, birçok kişiyi saptıracaklar. 6 Savaş gürültüleri, savaş haberleri duyacaksınız. Korkmayın sakın! Bunların olması gerek, ama bu daha son demek değildir. 7 ULUS ULUSA, DEVLET DEVLETE SAVAŞ AÇACAK; YER YER KITLIKLAR, DEPREMLER OLACAK. 8 Bütün bunlar, doğum sancılarının başlangıcıdır.

27 Çünkü İnsanoğlu'nun gelişi, doğuda çakıp batıya kadar her taraftan görülen şimşek gibi olacaktır.

28 «Leş neredeyse, akbabalar oraya üşüşecek.

29 «O günlerin sıkıntısından hemen sonra,

`Güneş kararacak,

ay ışığını vermez olacak,

yıldızlar gökten düşecek 

ve göksel güçler sarsılacak.'

30 «O zaman İnsanoğlu'nun belirtisi "GÖKTE" görünecek. Yeryüzündeki bütün halklar ağlayıp dövünecek, İNSANOĞLU’NUN GÖKTEKİ BULUTLAR ÜZERİNDE BÜYÜK GÜÇ VE GÖRKEMLE GELDİĞİ GÖRECEKLER. 31 Kendisi, güçlü bir borazan sesiyle meleklerini gönderecek ve onlar, O'NUN SEÇTİKLERİNİİ, GÖKLERİN BİR UCUNDAN ÖBÜR UCUNA KADAR DÖRT YELDEN ALIP BİR ARAYA TOPLAYACAKTIR.

Bu verdiği ayetteki anlatılar hiç rastlantı değildir. İnsanlık şuan kendi kendine bela ve kötülüğü getirmektedir.

İsa Mesih'in göğe çıkıp, tekrar gökte gelecek olması da ilgi çeken ayrı bir noktadır.

Bu kadar yazıya rağmen genede bazı dini hislere kapılarak tepki mesajları almayacağımı umuyorum. Arkadaşlar her şeyi bırakıp sizden, evrensel düşünmenizi istiyorum.

Saygılar...

ÇOK BASİT. HZ. İSA BARIŞI VE ALLAH'I MÜJDELEMEYE GELDİ AMA İNSANOĞLU ONU ÖLDÜRDÜ... YANİ BU MSJ BAŞARISIZ OLDU. DAHA ÖNCEDE KAVİMLERE ANLAMAK İSTEMEDİKLERİ İÇİN FELAKETLER GÖNDERİLİP TELEF EDİLMİŞLERDİ. YANİ SAVAŞ, ÖLÜM FALAN FİLAN YİNE ALLAH'IN ANLATIM YÖNTEMLERİNDEN BİRİDİR. SONRA HZ. MUHAMMED YOLLANDI. FAKAT BU SEFER NASİHATLE USLANMAYANI ETMELİ TEKDİR TEKDİR İLE USLANMAYANIN HAKKI KÖTEKTİR, DİYEREK. DOLAYISIYLA ZULM ETMEYİN AMA ZULM ALTINDADA KALMAYIN DENDİ... SAVAŞLAR OLDU ZATEN BU DA ALLAH'IN EMRİYDİ. İNSANLAR LAF ANLAMIŞ KULLUK ETMİŞ OLSAYDI İSADAN SONRA MUHAMMED GELİRMİYDİ HİÇ. İŞİN ASLIDA BÜTÜN DİNLER HANİ VAKTİ ZAMANINDA OLAN ÇOK TANRILI DİNLERİN DEVAMIDIR. TANRLARI AL MELEK YAP OLDU BİTTİ. CENNETTEN KOVULMAMIZDAN BERİ ALLAH YOLA GİRİN... HATIRLAYIN... UYANIN DİYE İLK GÜNDEN BERİ KONUŞTU ANLATTI... ZATEN ANLAYANA CENNET DEDİĞİN HURİLER VE SAZ ANLAMAYANA CEHENNEM BİLE AZ. YAHU UZAYLILAR GELECEK NE NUMARA DÖNDÜĞÜNÜ ANLIYCAZ DİYE BİR İNANÇ YANİ UMUT VAR. ÖTE TARAFTADA ÖLÜCEZ AHRETE GİDİCEZ NE NUMARA OLDUĞUNU ANLIYCAZ DİYE BİR BEKLEYİŞ VAR. KULAĞINI ORDAN TUTTUN BURDAN TUTTUN YİNE KULAK. YAŞAMIN İNSANA SUNDUĞU BİR TEK HAK VARDIR Kİ O DA DEĞİŞTİRME HAKKIDIR. BU DÜNYADA OLDUĞUNUZ SÜRECE FİİLEN FİZİKEN DEĞİŞTİREBİLİRSİNİZ. YANİ IKÇIK VIKÇIK O GELMİŞ BU GİTMİŞDE NE DEMİŞ İYİ Mİ DEMİŞ KÖTÜ MÜ DEMİŞ HABBE KADAR HİÇ BİRİNİZE FAYDASI YOK. AĞAÇ DİKMEYE AÇ DOYURMAYA İYİLİK YAPMAYA ÇALIŞIN ÖLMEDEN ÖNCE... ALLAH NAAPTIN NE ETTİN DİYE SORACAK BİZE... KİME İNANDIN KİMİ ÖVDÜN DİYE DEĞİL. SALICAKLA KALIN ÇOK ÇALIŞIN...

Bu arada hem islam dinine hem de uzaylılara inananlar varsa onların için müjdem var tvnet te gizli dosyalar adlı bir programda Cebrai(a.s)'ın Peygamber Efendimiz (s.a.s) başka bir gezegene götürdüğünü ve orda Calut ve Cabluz adına iki savşan halk olduğunu ve bu halkların sonra müslüman olup Peygambirimiz(s.a.s)in onlara bir halife seçip tekrar dünyaya döndüğünü duydum.

Sn.josh ın yazılarını hızlı bir şekilde baktım herkes mantıklı ve sağduyulu yaklaşmaya çalışmış bu açıdan çok guzel medenice knouşabildiğimizin bir göstergesi ancak bazı noktalarda ya gözden kaçımış yada kırmamamk adına yada tanssiyon yukseltmemek adına bir takım şeyler sölenmemiş.

Ben Elhamdulillah müslümanım ve kendi adıma josh un yazdıkdıklarına ( tamamını okumadım sadece islamla ilgili bir bölümü gördüm ama yinee ana tema olarak anladığımı sanıyorum) şunu sölemek isterim.

Tabiiki herkes ideolojisinde ve yaşam tarzında serbest ve özgürdüdür öyle olmalıdır. Ben hiç bir semavi dinin kötü olduğuna yad kan dökmeye teşvik ettiğine inanmıyorum. Geçmişteki olaylarla bir takım ayetleri örnek gösterek sonuca gitmişsiniz..

1.) Es son bizim dinimiz hariç .önceki dinler insanların bunu kendi çıkarlarına kullanmak istemeleri ve sapıtmaları sonucu bozulup dejenere olmuştur. ( detaylara girmicem az çok herkes biliyor sanırım.Buradakilerin genel kültürü gayet  yerinde ) Bu nedenle akla mantığa ve insnalığa yakışmayan olayları din adına yapmışlar ve çok trajediler yaşanmıştır.  Bunun temelinde Yaratıcı yad din yoktur. Sapıtan nefsine uyan İNSAN vardır..

2.) verdiğiniz ayetlerden yola çıkarak kanla bağdaştırmanız çok talihsiz bir açıklama çünkü siz kuranı bu şekil yorumlamanız için bunun meal ( eksik çeviri anlamına gelmektedir ) haricinde tefsir vede ilmini alıp yorumlamanız gerekmektedir. Ayetlerin açıklamasını vermeme gerek yok ( zaten bunun için alimler vardır gereken açıklamaları tefsilrlerde yapmışlardır ) ( ancak siz bu ilmi aldı iseniz ve buna göre yorum yaptı iseniz sözlerimi geri almakla birlikte katılmadığımı ifade etmek isterim)

3.) Birde ayetleri göstererek bir takım müslümanların buna uyup katliam yad insnaları öldürdüklerini sölemişsiniz. Bunada katılmıyoru.m Bunlar cahil ve terorist olanlardır. Terörüstin dini olmaz. Hiç bir din bozulsun yad bozulmasın ( yahudiler hariç)  insanları katledilmesine cevaz vemez. Bunu yapan otatikmen yaratıcının emirlerine karşı geldiği için zaten kafilr olur. vede terörist tabiiki Bunları müslümanlıkla ve islamla bağdaştırmak çok talihsiz bir testpit.  Burada yine sorun ve hata İNSAN faktöründe. ( nefsine ve kendi çıakrlarına vs vs.. uyanlar)

4.) Siz çevrede gördüğünüz ve geçmişteki olaylardan etkilenerek yaratıcıya kuskunsunuz sanırımı onun savaşı ve kan dökmeyi teşvik ettiğin düşünüyorsunuz doğru yorumladıysam eğer yazınızı. Bu tabi sizin düşünceniz. herkesin düşüncesi kendine.

Sonuç olarak bütün kötü şeylerin ve olayların arkasında ne bir din nede bir ideoloji vardı. Aslolan  insandır ve ifa edende odur.

bir söz vardır bilirsiniz. " İnsan kainattaki en aşağılık varlıktır aynı zamanda en üstün varlıktır"

bunların hangisi olacağımıza karar vermek bize bırakılmış yaratıcı tarafından. Kim ne yapıyorsa kendi içinde olduğu için ve içinden geldiği için yapar. Hiç bir kimse içine sinmeyen ve desteklemediği hiç bir şeyi yapmaz..

şimdilik bu kadar bulunduğum yerde fazla derin ve detaylı yazamıyorum.

saygılar..

 

 

 

Bence çok haklı dünya dışı varlık allah tarafından yaratıldıysa bunun tek amacı olabilir insanların yanlışları ve günahları yani insanoğlunun başında bir jandarma görevinde bulabileceklerini düşünüyorum. ve uzaylılar temasın tehlikeli olabileceğine bende katılıyorum

Konu din savaşlara dönmüş...Siz uzaylı olsanız aynı ALLAH'A inandığını söyleyip kendi ırkını yokeden canlılarla konuşur muydunuz???
Uzaylılarla zaten temas kurulmuş...
Dengeleri bozanlar ve tehlikeli olanlar biz insanlarız...Bu gezegene uyum içinde milyarlarca yılımızı verdik.Bunu bir başka canlı türü başaramaz diye düşünüyorum.
O nedenle asıl tehlike uzaylılar değil,insanın bitmez tükenmek bilmeyen egosudur...