Ufo Meteoru
(01 kasim’da birçok pilotun havada özlemledikleri ve rapor ettikleri “tanimlanamayan işikli cisimler” olayinda olağanüstü gelişme!)
atmosferi geçen ve dünyada büyük bir felakete yol açabilecek devasa bir meteor, yeryüzüne çarpmadan, bir u f o tarafindan havada parçalanarak etkisiz hale getirildi!
belki de insanlik tarihinin en önemli olaylarindan biri olarak sayilacak olan bu olay, havada 4, yerden de 2 olmak üzere toplam 6 uçağin uçuş ekibi tarafindan ve yerden de, birçok değişik bölgelerden halk tarafindan gözlemlendi ve amatör bir kamerayla da görüntülendi!
evrende yalniz olmadiğimiz gerçeğini olağanüstü bir olayla tüm dünya kamuoyunun gözleri önüne seren bu tarihi olay, araştirma merkezimizce 15 gündür çok detayli ve hassas bir incelemeye tabi tutulmuştur.
OLAYA HAVADA TANIK OLAN UÇAKLAR ve UÇUŞ EKİBİ: 1. UÇAK ( UFO Filosuna En yakın Uçak):
Sun Express Air- Uçuş No: 590, Boeing 737
Kapt. Pilot: Ercan Eken
Yrd. Pilot: Sinan Yılmaz 2. UÇAK (1.Uçağın arkasından gelen)
Sun Express Air- TC- SUA B737-800
Kapt. Pilot: Yılmaz Atlı
Yrd. Pilot: Bülent Demirtürk 3. UÇAK İnter Air- Yolcu Uçağı
Kapt. Pilot: Salim Gönüç
Yrd. Pilot: Fatih Aksoy 4. UÇAK Hapag Loyd Yolcu Uçağı
Bu Uçakta, Radar Kuleye Havada Uçan bir Grup Tanımlayamadıkları Uçan Nesneleri rapor etmiş ve bilgi istemişlerdir..
OLAYI YERDEN GÖZLEMLEYEN UÇAKLAR ve EKİBİ:
5. UÇAK
Bu önemli olayı Antalya Havalimanında, Antalya-Sturtgart uçuşunu gerçekleştirmek için Uçak içerisinde hazırlıklarını yaparken tüm uçuş ve kabin ekibiyle izleyen Kapt. Pilot Muhsin Aktar'ın detaylı raporuna yan bölümden ulaşabilirsiniz..
6. UÇAK
Olayı İzmir Adnan Menderes Havalimanında yerde izleyen bir başka Uçuş Ekibi, Kapt. Pilot Vedat Gürbüz, Kabin Amiri Bilge Yılmaztürk ve Hostes Hatice İnceler'in yazılı ifadelerine yan bölümden ulaşabilirsiniz..
GOZLEMLER
Kaptan Ercan EKEN 'in Raporu
01.11.2002 günü Afyon – Yalova arasında 26.000 feet yükseklikte Afyon’dan yaklaşık 10 nm. Yalova istikametinde uçtuktan sonra saat11 istikametinde parlak bir ışık gördüm. İniş farlarını yakmış bir uçak ( zaman zamanuçaklar birbirlerine yaklaşırken iniş farlarını yakarlar) görüntüsüne benziyordu. Hatta 1996 yılında görülen Halley-Bob kuyruklu yıldızının görünüsünü hatırladım. Çünkü arkasında küçük bir iz bırakıyordu . First Officer Sinan Yılmaz’a bu ışığın ne olabileceğini sordum. İniş farlarını yakmış bir uçak olabileceğini söyledi. İrtifasının bu istikamette 41.000 feet olabileceğini fakat bunun daha yüksek olduğunu söyledim. Görülen ışıklı nesnenin yaklaşık uçuş istikameti 060 derece idi.
Nesne bize yaklaştığında arkasında düzenli aralıklarla yanıp sönen bir ışık gördüm. Bunun ne olabileceğini düşünürken bir kaç devamlı yanan ışık gördüm. Bu arada iniş farı olarak düşündüğüm ışık yavaş yavaş değişmeye , küçülmeye başladı. Bunun neden olabileceğini düşünürken nesne saat 12 istikametimize yaklaştı . 10-15 kadar küçük , fakat mesafeye göre hesaplayınca yaklaşık Boeing 747 uçağı büyüklüğüne yakın nesneler birbirlerine1-2 nm. Mesafede uçuyorlardı . olay yaklaşık 1.5 dakika sürdü. Nesneler gözden kaybolurken radara yerel saatle 5.44’de tanımlanamayan uçan nesneler rapor ettik.
Ercan Eken
Kapt.Pilot
SUN EXPRESS AİR
Kaptan Ercan EKEN ve Pilot Sinan YILMAZ'ın Raporlarına Dayanarak Çizilen Temsili Resimler
18.11.2002
Pilot Fatih AKSOY'un Raporu
18.11.2002
Haktan Bey,
01.11.2002 tarihinde Munich hava alanı için Antalya hava alanından 05.30'da kalkış yaptıktan 14 dakika sonra afyona yaklaşık 30 nm mesafede 30.000 feet kat edilirken birden batıdan yaklaşan bir ışık dikkatimizi çekti.
Öncelikle bize doğru yaklaşan bir uçak olarak olayı değerlendirdik ve pür dikkat dışarıya herhangi bir kazaya meyil vermemek için bakmaya başladık.Ancak ışık yaklaştıkça büyümeye ve çok büyük bir kütlenin ortaya çıktığını görmeye başladık.Hayret içinde bu ne ya ! diyerek birbirimize baktıktan sonra dışarıda geçmekte olan kütleyi donmuş bir vaziyette izlemeye başladık. bu kütle bize göre 15.000 - 20.000 feet daha yukarıda ve sürati bizimkinin 2-2.5 katı hızında idi.
İlk bakışta nekadar tekparça gibi görülsede hizalarımıza geldiğinde cismin ortada büyük bir kütle ( diğerlerine göre ışığı daha büyük) ve kenarlarında kolunda uçan sanki onlarca uçaktan oluşmuş gibiydi. ilk aklıma tanker uçagından yakıt ikmalimi yapılıyor diye bir düşünce geçti. ama okadar uçakla olması imkansız diye düşündüm.Olaya her iki pilotta anlam verememiştik. ve Ankara yaklaşma radarına önümüzde herhangi bir trafik veya cismi takip edip etmediklerini sorduk kendileri hiçbir trafigin olmadıgını söylediler.Bunun üzerine Sunexpres de uçan arkadaşlarda aynı cismi gördüklerini ve tanımlanamayan yabancı bir cisim oldugunu belirttiler.. Askeri radarla da temasa geçilmesine ragmen herhangi bir eko da radarlarda görünmedi.
İşin ilginç yanı ise sanki bütün konuşmalarımızı duyarcasına ışık kütlesinin bir anda yok olmasıydı. cismi tarif edecek olursam. öntarafı daha parlak ve büyük bir ışık.yanlara dogru yarın daire biçiminde birsürü ışık kütlesi ve arka tarafa dogru konik şekilde uzamaktaydı..
Umarım bu anlattıklarım sizlere bir ışık tutmuştur ...kendinize iyi bakın..
Fatih Aksoy- Pilot INTER-AIR
Hava Alanında Bulunan Personellerin Raporu
RAPORDUR
1 Kasım 2002 günü İzmir Adnan Menderes Havaalanında uçağa giderken terde Afyon istikametinde havada uçan 4-5 madde ve arkasında iz bırakan cisimler gördük. Bilahare bu cisimler giderek kayboldu.
Görülme zamanı : 05.40 ile 05.50 arası.
Vedat Gürbüz,Kaptan
Bilge Yılmaztürk,Kabin Amiri
Hatice İnceler,Kabin Memuru
Kaptan Muhsin Aktar'ın Raporu
18.11.2002
KONU : TANIMLANAMAYAN UÇAN NESNELER
Ben Antalya’da konuşlu bir havayolu şirketinde kaptan pilot olarak görev yapmaktayım. 01.11.2002 günü Antalya-Stutgart-Antalya uçuşunu gerçekleştirmek için uçak içerisinde hazırlıklarımızı yaparken yaklaşık olarak 05.35 / 05.40 sıralarında gökyüzünde ne olduğunu tanımlayamadığımız bir uçan nesneyi gördüm.
Detaylı olarak açıklamak gerekirse olay şöyle gerçekleşti :Tüm hazırlıklarımızı bitirmiş ve yolcuların uçağa gelmelerini bekliyorduk . Kabindeki arkadaşlarımın da hazırlıklarını bitirdiklerini teyid etmek için onlarla görüşmek üzere kabine girmiş ve onlarla konuşmaya başlamışken kapıda beklemekte olan kabin memuru arkadaşım "Kaptanım birdakika buraya gelebilirmisini size birşey göstermek istiyorum" diyerek bana seslendi. Kapıdan dışarıya çıktığımda bana gökyüzünü göstererek "Bu uçan şey nedir?" diye sordu. Uçağımızın burnu batı istikametine doğru dönüktü. Buradan yaklaşık Kuzey/ Kuzeybatı istikametine doğru baktığımızda bu uçan garip nesneyi gördüm. Yüksekliğini kestirmemin mümkün olmadığı, bir uçaktan daha hızlı, ama bir yıldız ya da göktaşı kaymasından sa daha yavaş hareket eden, yuvarlak bir alev topunu andıran arkasından da bir miktar ışık hüzmesi bırakan, batıdan doğuya doğru hareket eden, doğuya doğru uzaklaştıkça alev ya da ışığının feri gittikçe azalan sonra da ufukta kaybolan bu nesneyi yaklaşık olarak 30 -40 saniye süreyle izleyebildim.
Ancak tahmini olarak benim görmemden bir 15-20 sn. Kadar önce gökyüzünde görülmeye başlamış olabilir diye düşünüyorum. Aynı olayı , bizden önce havalanmış olan diğer kaptan arkadaşlarımızın görmüş olduklarını öğrendim ve kendileriyle , benim gördüklerimin birbirini teyit eder mahiyette olduğunu öğrendim
İlgililerin bilgilerine sunarım
Saygılarımla,
Muhsin AKTAR, Kaptan Pilot
Şükrü ÇELİK'in Raporu (1)
18.11.2002
KIMDEN : Şükrü Çelik
KIME : Sirius / Sayın Haktan Akdoğan,
KONU : 01.11.2002 tarihinde gördüğüm yabancı cisim
Ben Antalya da ikamet eden fakat 2002 yaz sezonu için Bodrum Türkbükü’nde bir otelde Genel Müdüre olarak görevliyim.Evim, eşim ve çocuklarım Antalya Manavgat’ta ikamet ettikleri için yaklaşık her iki üç haftada bir Bodrum Türkbükü’nden yola çıkıp Manavgat’a gidiyorum. Yine 01.11.2002 tarihinde yola çıktım.
Saat 02:00 civarında otelin güvenliğinden çıkış yaparak her zaman gittiğim Borum-Milas-Yatağan-Muğla üzeri Kale –Tavas- Acıpayam- yolu ile Korkuteli-Antalya-Manavgat ı içeren 521 kilometrelik yola koyuldum.
Saat 04:59 Muğla yatağan arasında kahvaltı edip yola devam ettim. Muğla’dan Kale’nin uçurumlu yoluna girdim. Daha öncede sürekli radar vs sorunları ile karşılaştığım ve yolunda tehlikeli olmasında ötürü dikkatli ve yavaş şekilde sigara kullandığım için sağ tarafımdaki cam yarım açık vaziyette yola devam ederken 1060 rakımlı bir noktadan 05:30-05:40 arası (Gazeller mevkii civarına yaklaşırken 1060 rakımlı bir yer var ismini hatırlamıyorum) araçla yavaş ve dikkatlice aşağıya doğru inerken ;
Çok güzel ve de bugüne kadar hayatımda görmediğim güzellik ve ilginçlikte yere tam 90 c dik bir yıldız kaydı..Bu güzelliği hayranlıkla görmemin tam tamına aynı saniyesinde sağ tarafımdan bir ışık kümesinin hareket ettiğini gördüm. O an çok hızı saliselerle hesaplanacak sürede ne olduğunu anlamaya çalıştım ama gördüğüm şey tüm fizik kurallarına aykırı idi.
Öncelikle çevreci bir yapım olduğu için bir uçak ormana düşüyor vah diyorum ama uçak değil ve düşmüyor aksine seste yok, düşen uçak olsa gözlerim yakıt vs yada duman arıyor oda yok ve irtifa kaybetmiyor, en son ihtimal göktaşıdır dedim kendi kendime..ama her saniye aklıma gelen fikir anında kafamda çürüyordu..Göktaşı olsa bu cisim son hızla hatta kilometrelerce hızla yere çakılması gerekir. Fizik kurallarına aykırı irtifa kaybetmiyor ve hatta tam sağımdan hafifçe yükselip süzülerek uzaklaşınca , gördüğüm ışıklar ve havayı yakarcasına havada son sürat ve sessiz geçen bu cisim bende heyecanı giderek arttırdı, ama o anda arabaya da hakim olmak zorunda idim, çok yavaşlayarak ben yoldan aşağı inmeye çalışırken bu cisim her ne ise kayboldu.
Bu arada sorumluluk ve heyecan duygusu ile 05:42 civarında telefona sarıldım ve otelde tanıştığım NTV Güneydoğu muhabiri Sayın Nizamettin Kaplana ulaşıp olayı haber verip araştırma yapması için Ön-Büro Müdürümüz İsmet Ergüleç i aradım. Fakat sonradan öğrendim Oteldeki yöneticilere iletip olayı dikkate almamış taaki 07.11.2002 tarihinde Pilotlarında bu olayı görmesi ve gazetelere yansıması sonucunda özür diler mahiyette hem Vatan gazetesine hem de Stara ulaşıp muhabirlerin bana ulaşmasını sağladılar ve de telefon numaralarını verdiler. Olaydan 5-6 dakika sonrada aynı heyecanla eşimi arayıp tüm detayına kadar ilettim o da ‘’ aman dikkatli kullan arabayı derken birazda şakacı tavırla ‘’ sen iyi adamsın meleklerin takip ediyordur ‘‘ dedi. O arada yine ısrarla TRT FM radyosunu yolda dinlediğimden aklımda kalan 0312 309 70 70 no lu telefonu çaldırıp TRT ye bildireyim dedim ama telefona kimse cevap vermedi. Ne olduğunu anlamak istiyordum ama olayı çoğu kimse dikkate almayıp hatta ‘’yahu boş ver şimdi çıkar dalga geçerler seninle’’ dedikleri için 07.11.2002 deki haberleri duyana kadar sesimi çıkarmadım haberi duyunca gazeteleri aldım ve de benim gördüğüm cismi tanımlıyorlardı. Yalnız bazı pilotlar filodan söz etmiş benim gördüğüm tek hareket eden bir cisimdi. Etrafında yada çevresinde başka hareket görmedim. Beni en dikkatli 8 yaşındaki oğlum dinledi ve sık sorular sordu bu çok hoşuma gitmişti.
Cismi aracın solundan sağ tarafımda süzülerek kayboluşuna kadar çok ama çok dikkatli izledim. Cismi tanımlamak gerekirse.
1-Ses yoktu ve yaklaşık olarak benim 1000 metre civarında dağdan indiğimi varsayarsak, yaklaşık toplam 3000 metre civarında göz hizamın 15-20 c üzerinde 180 c yere paralel aracın tam solundan tam sağıma geçip hafif sola ve sonrada sağa doğru kıvrılıp yükseldi,
3-Merkezinden uzaklaştıkça renk kızıllaşıyor belli bir kızıl merkezi vardı ana beyaz merkezin hemen arkasındaki ilk kümede...
4-En ön kısmında tam yuvarlak bembeyaz şeklinde bir merkez vardı bu merkez toplam görünen görüntünün ancak yüzde 5 i kadar tanımlanabilir. Ama öndeki beyaz ok gibi çıkıntılı değil gövde içinin en önünde denebilir. Belirgin şekilde çok beyazdı.
5-Cisim tam fiziksel anlatımla belirtmek gerekirse havaya sürtünüyor ve önündeki yoğun havayı arkaya doğru yan taraflarına atarcasına elipsi çıkıntılar şeklinde atarak gidiyordu. 6-Havada süsülen bir kartal kadar sessiz, süzülürcesine ama çok hızlı gidiyordu
Gazetelerde çıkan bazı yorumlar ciddiyetten uzak saçma sapan şeyler. Çıkıp bir bilim adamı bana olayı bilimsel anlatsın bende diyebileyim ki gördüğüm şu yada bu. Fakat özellikle bir gözlemcinin yaptığı açıklama komik ve ayıp. Yok efendim havaim-fişek yada göktaşı imiş..
Bu inanmaz cahilce, yüz binlerce dönüm arazide sabahın 05 'lerinde birinin işi yokta havaii-fişek atacakmış, 41 feet' e kadar çıkacak bir fişek, herkes her yerde görecek kadar teknolojik bir fişek, yada göktaşı imiş... bu daha da komik madem göktaşı idi de neden süzülüp tüm yerçekimi kurallarına aykırı 180 derece yere paralel uçup birde üstüne üstlük yükselip kayboluyor
Neden bir bilim adamı yada gökbilimci çıkıp ta bu olay zincirini dikkate almıyor. Her alanda olduğu gibi varsa ki; VAR ; size yemin ederim garip bir şey var bunu araştırmaya ve açıklamaya ve gerçek var ise onun ile yüzleşmek yerine, çaba göstermeyip saçma sapan zırvalarla cevap vermeye çalışıyor.
Saygılarımla
Şükrü Çelik, (OTEL Genel Müdürü)
Hayriye ÖZTÜZÜN'ün raporu
Haktan Akdoğan Bey’in ve Yetkililerin Dikkatine
Gökyüzünden hızla inen ışık çizgisini önce yıldız kayması olarak algıladım.
Gökyüzünden yıldız kayması gibi hızla inen ışık çizgisi gökyüzünde ani bir hareketle asılı kaldı ve bir anda rüyalarımda bile göremeyeceğim parlaklıkta bir ışık kütlesi oluşmaya başladı ve aman tanrım bu nedir oldum ve kütle hızla muhteşem bir şekilde büyüdü ve karşı tepelere doğru siyah gökyüzünde muhteşem bir şekilde süzülmeye başladı. Tanrım bu ne olabilir gözlerimi ayıramıyordum olduğum yerde donup kaldığımı hissettim. Büyülenmiştim.
Kütlenin geriye doğru adlandırdığım bölümünde bir enerji-ışık hareketi vardı ( sanki araba egzozunun görevini yapan bir bölüm gibi )
4. bölgeye yakın bölümde yuvarlağımsı ampul gibi ışıklar görebiliyordum.
Uçakların bıraktığı yakıt izi gibi bir duman kütlesi. Bu kütleyi güneşin doğuşundan hemen hemen 5-10 dakika sonra göremez oldum.
Yıldıza benzetebildiğim bir ışık kütlenin hemen üsttarafında kütleyle birlikte hareket ediyordu.
Kütle 8 nolu tepenin üzerinden süzülerek kaybolmaya başladı . Ön bölüm tepelerin üzerinden cetvel düzgünlüğünde kayboluyordu .
Kütle görüş alanından kaybolduktan hemen sonra tepelerin hemen üzerinde yada arkasında bir ışık dalgalanması oldu ( sanki karanlıktan aydınlığa geçişteki bir göz algılaması gibiydi. ) ve 7 nolu kırmızı ışığı tekrar görmeye başladım ve kütlenin kaybolduğu yerin sol tarafına doğru tepelerin üzerinden ( işaret parmağının kendi etrafında çevrilmesi gibi bir hareketle ) kayboldu.
·31 Ekimi 1 Kasıma bağlayan gecenin sabahında saat 05.30-05.45 zaman dilimi içinde tanık olduğum bu olayın ( belki 3 dk. Belki 4 dk. süren beni çok etkilediğini söyleyebilirim. Dünyamızın dışında başka yaşamlar var mı ? sorusunu daha sık düşünmeye başladım. Eğer var ise de eminimki bizden daha üstün bir teknolojiye sahipler.
Hayriye Öztüzün- Bodrum
Kütahyalı İmamın Ufo Gözlemi
Milliyet Gazetesi, 11.11.2002
TAHSİN DOLAVCI Kütahya DHA
KÜTAHYA Altıntaş'ta imamlık yapan Hasan Hüseyin Yavuz, UFO gördüğünü iddia etti. Konak Camii imamı Yavuz, önceki sabah namazı için evinden camiye giderken gökyüzünde ışık saçan parlak cisimler gördüğünü söyledi. Yavuz, "İnce, uzun minareyi andıran parlak cisimler gördüm. Uşak yönüne doğru gözden kayboldular" diye konuştu.
ALTINTAŞ'TA oturan Ulvi Sarıkaya da aynı saatlerde, Yavuz'un gördüğü parlak cisimleri gördüğünü söyledi. Sarıkaya, "Sabah ezanına yakın saatlerde gökyüzünde cisimler gördük. Gökyüzündeki cisimler bir ara sarı ışık kütlesi haline geldi. Her tarafı parlaktı. Gözlerimle görmesem inanmazdım" dedi.
Bu Olağanüstü Olayın Amatör Kamerayla Çekilmiş Görüntüleri
Bu olağanüstü olay 1 Kasım 2002 saat 5:38'de Halil Yalçın tarafından karısıyla beraber Balıkesir - Susurluk arasında arabayla giderken çekilmiştir.
BU OLAYDAKİLER SADECE BASİT BİR METEOR YAĞMURU OLAMAZDI ÇÜNKÜ :
Bazı kesimler bu olaydaki tüm kanıtları görmeden ve incelemeden önyargılı açıklamalar yaptılar. Önce bunları ele alalım.
(Bu arada eminiz ki, bu açıklamaları yapanlar şimdiki kanıtları gördükten sonra fikirlerini değiştirmek zorunda kalacaklar..).
BU OLAYDAKİLER SADECE BASİT BİR METEOR YAĞMURU OLAMAZDI ÇÜNKÜ :
Meteorlar atmosferin 70 ila 100. kilometrelerindeki yakıcı katmanlarında yanarlar. Bu olaydaki ise 45.000 feet’e kadar yani 15 km ye kadar inmiş 15-20 tane ve en az 30-40 metre büyüklüğünde oldukları tahmin edilen meteorlar, normalde bunların yeryüzüne çarpmaları ve de çok büyük bir felakete yol açmaları gerekirdi.
Normal olarak Meteorlar yatay uçamazlar , yerçekimi kurallarına uygun olarak en az 45 derecelik açılarla düşerler
Ve de normalde, hiçbir Meteorun içinde bu olayda görüldüğü gibi yanıp sönen ışıklı nesneler olmaz.
Bu Olaydaki kesinlikle SOYUZ’ un parçası olamaz! Çünkü :
İddia edilen 2.7 metre çapında – 6.7 metre çapındaki parça atmosferin 100. ile 70. kilometreleri arasındaki yanıcı katmanlarında erir ve yok olurdu.
Hadi diyelim bir mucize oldu ve 45.000 feet’e kadar orjinal ebadında kaldı. Peki, nasıl oluyorda 2.7 metre çapındaki bu küçük parça Pilotların gözlemledikleri ve rapor ettikleri gibi 15-20 tane ayrı ve en az 30-40 metrelik parçalara bölünüyor ve çok parlak oluyorlar?
Ve de bu parça nasıl oluyorda yer çekimi kurallarına ters gelecek bir şekilde yatay olarak uçuyor?
Ve de nasıl oluyorda bu parçanın arkasında video görüntüsündeki gibi yanıp sönen ayrı bir ışıklı cisim oluşuyor?
HAVA OBJELERİNİ ÇOK İYİ TANIYAN VE GÖZLEMLEYEN, BİNLERCE SAAT UÇUŞ TECRÜBELERİ OLAN, 6 UÇAĞIN UÇUŞ EKİBİNİN VE DİĞER TANIKLARIN İFADELERİNE , RAPORLARINA VE DE ELE GEÇEN VİDEODAKİ GÖRÜNTÜLERDEN SONRA VARDIĞIMIZ SONUÇ:
Atmosfer objelerini çok iyi tanıyan 6 ayrı uçuş ekibi , aynı ifadelerle , bu cisimlerin birbirinden bağımsız yatay olarak hareket eden ( yerçekimine ve fizik kurallarına ters) ve en az Boeing 747 büyüklüğünde 10-15 nesneden oluştuklarını belirtmişlerdir..
Normalde cisimleri gözlemledikleri, Atmosferin 45.000 feet (15 km) civarlarında hiç bir meteor o büyüklüklerde olamazdı. Çünkü, atmosferin yanıcı katmanlarından parçalanmadan geçmiş olan 15 veya daha fazla 40 metre çaplarındaki cisimler dünyaya çarpıp çok büyük hasar verirlerdi.
Hiç bir meteor da yatay olarak uçamaz ve eğer bunlar normal meteor olsaydı en az 45 derecelik açılarla dikey olarak fizik ve yer çekimi kurallarına uygun olarak yere doğru bir seyir izlerlerdi
Ayrıca gerek video’da çok net görüldüğü gibi, gerekse tanıkların yazılı ifadelerinde de açıkça belirttikleri gibi cisimlerle birlikte bağımsız bir şekilde hareket eden ve saniyede en az 2 kere sürekli olarak yanıp sönen bir ışıklı nesne bulunmakta.
Niye Soyuz Roketinin Parçası Değil !
Ayrıca bunun bir roketin parçası olduğunun iddia edildiği savda , roket parçası güneydoğu yönünden kuzeybatıya doğru , yolcu uçağıyla genelde aynı yönde ilerlemekte ve uçağın rotası ile kesişmemekte. UFO'nun yolcu uçağının önünde uçuşunu gösteren simülasyonlarda da açıkça görüldüğü üzere UFO ve meteor farklı yönlerde uçmaktadır.
Ayrıca Roket parçasının seyrettiği yükseklik Harro Zimmer'ın raporuna göre 78 km'den fazla ve 78 kilometre 255.905 feet'e denk geliyor.Yani Roket parçası en azından 229.000 feet yükseklikte ve yolcu uçağıyla aynı yönde ilerlemekteyken bu parçanın 36.000 feet yükseklikte seyreden uçağın önünden geçmesi olanaksız.
Basından
Türkiyedeki bazı ulusal gazetelerin olayla ilgili yayınladıkları haberler şunlardır :
SONUÇ:
Önce çok büyük bir meteor atmosferin 45.000 feet civarına kadar büyük bir kütle olarak giriyor ve arkasında, yanıp sönen ışığıyla bir UFO yüksek frekanslı bir enerji alanıyla kontrol ederek, kontrollü bir şekilde yatay uçurarak önce bu kütleyi 2’ye ayrıştırıyor ve hemen sonra da en az 15-20 parçaya ve daha sonra iyice ufaltılarak yeryüzüne çarpmadan etkisiz hale getiriyor. Tüm bunlar sürekli arkalarında yanıp sönen cisim (UFO) nun kontrolünde gerçekleşiyor...
Bunlar, pilotların ve diğer tanıkların ifadelerinde , çizimlerde ve animasyonlarda ve de gerçek görüntülerde aynen yer almaktadır.
Tabiki NASA , NORAD ve diğer birimlerin bu gök cisimlerini görmemiş olmaları ne ölçüde doğru olabilir. Bunun açıklaması: ya tüm dünyada bir panik yaratacağı için bunu halktan gizlediler ya da Dünya-dışı teknoloji bu meteoru bir enerji kalkanıyla bizim radarlarımıza görünmez hale soktular. Belki de askeri ve sivil radarlarda görülememesinin nedeni de bu.. Ya da belki de görüldüler fakat açıklanmadı...
Önemli olan bu tarihi olay, bir çok değerli ve güvenilir tanığın önünde yaşanmış ve de filme alınarak belgelenmiştir. Tüm kanıtlar ortadadır..
Yorumlar
Atmosfer objelerini çok iyi
Atmosfer objelerini çok iyi tanımaları hergün düşen meteor gördükleri anlamına gelmiyor belki de bu yüzden tanımlayamamışlardır cisimleri. Ben şüpheci bir insanım bu zamana kadar aaaaa işte bak bu bir kanıt olur dediğim açık bir delil görmedim hep şüpheli olaylar hep şüpheli kanıtlar bakıyorum videolara evet diyorum havadaki hareketleri sıradışı diyorum ama kardeşim okadar uzaktan çekilmişki bir bit sadece bit kadar ben buna kanıt diyemem kimse demez zaten. Ben burda inkarcılık yapmıyorum umarım yanlış anlamazsınız. Ama bu işi gerçekten çok ayağa düşürdüler yalan animasyonlar olsun meteor görüp aaa ufo demeleri olsun tencere kapağını firizbi gibi fırlatıp video çekenler en bombası geçenlerde belgeselde adam disk benzeri ufo nun şişme balondan yapılmış bir maketini göğe saldı okadar uzaktaydıki görenler ufo dedi sonra bu ekin çemberleri bunların hikaye olduğunu adamlar birebir kanıtladı. Yani demek istediğim daha söylenecek çok söz var ama arkadaşlar ben inanmak istiyorum ama elle tutulur bir kanıtla bit resimlerle ve videolarla değil
sentox arkadaşımız tipik bir
sentox arkadaşımız tipik bir "elle tutulur delil gösterin bana" mantığıyla yaklaşıyor olaylara..bu neticede elbette kendine göre doğrudur..fakat doğru olan bir başka konu ise,bilinmeyenlerle dolu dopdolu bir alemde yaşamakta olduğumuzdur..birlikte yaşadığımız, fakat belkide göremediğimiz bir kısım canlıların var oldukları, kutsal kitaplarda da anlatılır..bu canlıların sadece yeryüzünde bizimle yaşadığını veya yaşamakta olduğunu düşünmekte bana pek mantıklı gelmiyor..isimlerini,adlarını ne koyarsanız koyun,gerçek olan bir konudur insan dışı varlıklar..bizim gözlerimizmi kör onlarmı bizi umursamaz,bu tezler bizlere düşünme konusudur..bir zamandır, yeryüzünde veya uzayda bizim hayatımıza paralel dünyalar olduğunu düşünüyorum..ve,uzaydan gelen birtakım yaratıkların, aslında belkide uzaydan gelmediğini,sadece bizim yan mahallemizde bir paralel evren içinde yaşadıklarını,oturduklarını düşünüyorum..bu düşünce çok saçma gibi gelsede,mantık olarak mesela uzay araçlarının aniden yok oluşlarını açıklayabilir..üstün teknolojileri sayesinde dünyalar arası geçiş yapabildiklerini düşünüyorum..uzayın sonu olmayan sonsuzluklarında trilyonlarca gezegen,dünya varken,bir uzaylı neden kalkıpta dünya denen ufacık bir planete gelsin??amacı ne olabilir??turistik bir gezimi??yoksa bilmem hangi madenimizi sömürmek niyetindemi bunlar??veya ne bileyim hangi sebep??
uzayda saat kullanılmadığını,diğer bir deyişle zaman denen olayın olmadığını hepimiz biliyoruz..o zaman bilmem hangi yıldız kümesinden bilmem hangi galaksiden bir uzay aracının dünyaya yolculuk yapmasınında ne anlama gelebileceğini düşünürsek,insan anlayışımızla birkaç nesil sürecek bir yolculuk olarak algılarız bu seyahati..ışık yılı uzaklıklarının hesap olarak verildiği mesafeler,sebebi her ne olursa olsun bu tür seyahatler için mantık gösteremez..uzayı araştırırken acaba kendi gezegenimizi ne derece biliyoruz??mesela,insanoğlu ayın yüzeyini marianna çukurundan iyi biliyor!!bu ilginç bir durum bence..diğer bir konu,bu paralel dünyalar tezime destek olabilecek nitelikte bir çok şeyin, bazı üstün kabiliyetli sandığımız veya dediğimiz kişiler tarafından çeşitli deneyler veya gösterilerle zaman zaman insanlara gösterilmesi..
beyin gücüyle biri birşeyi hareket ettirirken diğeri neden yapamaz??organlar hepsi aynı oysa!!bu ve benzeri birsürü şeyi sorular halinde ortaya atabiliriz..neticede acaba dediğimiz herşey, bilinmeyenler olarak önümüze çıkar..ve bu nedenle bazılarına saçma geliyor diye,bazı kavramları görmemezlik edemeyiz..çünkü dünyanın kendisi ve varolan tüm yaratılış bir bilinmeyendir..
yer İzmir-karşıyaka..90 lı yılların sonunda annem bir komşuyu ziyarete gider..oturdukları daire en üst kattadır ve etrafı açıktır..boydan boya balkon olan bir daire..ev sahibi kadın sigara içmek üzere balkona çıkar ve hemen peşine heyecanla içeri geri gelip annemi dışarıya çağırır..yukarıya bakmasını söyler..annem başını kaldırıp yukarıya baktığında.kocaman acaip büyüklükte bir nesne görür..etrafında çeşitli renklerde ışıklar olan,gemi büyüklüğünde ve havada,hemen balkonun üstünde asılı gibi duran bu nesneye korku ve endişeyle bakarlar..birkaç saniye sonrada iki kadın korkup içeriye kaçarak perdeleri örter balkonu kapatırlar..aynı tarihlerde yurtdışındaydım ve aldığım günlük hürriyet gazetesinin birinci sayfasında,İzmir körfezi üzerinde duran bir cismin resmi ve altında da kocaman"peki bu ne??"yazısı olduğunu gördüm..gazetenin adının hemen altında,yani sayfanın en can alıcı yerinde bir resim vardı,ve körfez üzerinde duran bir ufonun resmiydi bu..olaylar bu denli yakındı birbirine..annemden bahsetmem gerekirse,mesela şöyle anlatayım,futbol topu görse karpuz sanıcak gibi diyeyim size..ne uzaydan anlar,ne ufo duymuşluğu bilgisi vardır..nede benzer şeyler..tipik bir ev kadınıdır tüm cahilliği ve saflığıyla..yani diğer bir deyişle,annem anlattıysa o olayın yüzde yüz doğru olduğuna inanırım..
bir görev nedeniyle gittiğim doğudan gelirken 2002 yılında bende havada asılı duran ama devamlı şekil değiştiren bir nesne gördüm..güpegündüz arabayla geliyorum..mardine gelmeden öncesi..oralardaki gökyüzünün Türkiye'de ki en berrak gökyüzü olduğunu meraklıları bilir..öğle sıcağında bir ara yukarıya gözüm aldı,belli belirsiz bir şey gördüm..dikkatlice bakınca bu cismin şekil değiştirdiğini farkettim..çeşitli geometrik şekiller alıyordu..mesela küreden köşegene,köşegenden üçgene vs birçok şekil alıyordu..cismin rengi yoktu..bir bulut gibiydi..veya bulut rengiydi..fakat çıplak gökyüzünde, etrafında hiçbirşey olmayan tek bir nesneydi..bir müddet seyrettim bu olayı ve sonra yoluma devam ettim..çok yüksekteydi..ve ona rağmen muazzam şekilde bu nesnenin girdiği şekilleri görebiliyordum..yanımda bir kayıt cihazı olmadığından kayıt yapamadım biryere..cep telofunu ise bir işe yaramadı o aydınlıkta..neticede yola devam ettim..akşam 19 haberleri başladığına yakın İzmir'de eve vardım..içeriye girdğimde akşam haberleri vardı,atv veya star kanallarıydı yanılmıyorsam..ayaklarımı uzatıp daha yeni oturduğumda o gördüğüm şeyin kamerayle çekilmiş hali haber programındaydı..onlarda benim kendime sorduğum soruyu milyonlarca izleyiciye soruyorlardı,,BU NEYDİ??
İki ayrı görüş var zaten
İki ayrı görüş var zaten acaba uzaylılar hangisi olabilir şeklinde.Bu iki görüşün biri uzaylıların gerçek olduğu ve araçları ile zaman zaman dünyayı ziyarete geldikleri.Diğer görüş ise uzaylılar yok,bunlar görünmez varlıklardır görüşü.Her iki görüşün hangisinin gerçek-doğru olduğunu anlayabilme çalışmaları tüm hızı ile de devam etmektedir.Dini kesime göre bunlar ancak gözle görülmeyen ve istediklerinde görülebilen ve kendilerini tüm dünyanın merak ettiği için uzaylılar şekillerine sokan varlıklardır.Dini kesimin ayrı bir görüşüne göre ise kainatta yalnız değiliz ve yaratıcının bizlerden başka canlıları da muhakkak yarattığı görüşü var.Bu görüşte olanlar ise daha radikal görüşün haricinde uzaylı canlıların olduğuna ve esasen olması gerektiğine ağırlık verip,görünmez varlıkların uzaylılar olarak ilanse edilmesinden yana değiller.
Bilimsel görüş ise bu görüşlerden çok açık fark ile uzaylıların tam olarak varlığını araştırma çabasında olup tamamen net bir sonuca ulaşma gayretini göstermektedir.Yine dinsel görüşe göre uzaylılar yoktur olsa olsa bunlar görünmez ışınımsı varlıklardır diyebilmek ve bunu ısrarla savunmak çok kolaydır.Fakat bilim bunu yapamaz ve zaten yapmaz.Bilime göre elle tutulacak ve gözle görülecek gerçek kanıtlar olmalı.Elle tutulur bir delil görmek belki şu anda günümüzde imkanlı olmayabiliyor fakat bu arayış devam ettiği müddetçe mutlaka bilim gerçek kanıtları ortaya çıkarabilecektir.Belki de bilimin uzaylıları bulmasını beklemek zorunda kalmayacağız.Belki de büyük bir sürpriz yaparak ansızın olarak ortaya çıkacaklardır.
Bunların haricinde belki de hiç bir zaman uzaylı canlılar ile karşılaşma imkanımız da olmayacaktır.Yani şu ana kadar belirsizlik devam ediyor.Bilim ısrarla arıyor ve aramaya da devam edecektir.Özetle bir kısım uzaylılar var diyor fakat araştırma yapamıyor.Sadece var olduklarına inanıyoruz diyebiliyorlar.Bir kısım ise bunlar ışınsal görünmeyenlerdir diyor ve orada derin düşünmek yerine olaya son noktayı koyabiliyor.Bir kesim yani bilim dünyasıda uzaylıları bulacağız düşüncesi ile çalışıyor.Olması gereken ise,yani dünyanın olmasını arzuladığı görüş ise şüphesiz bilimsel görüşe göre hareket etmektir ve uzaylıların gerçekten de evrenin bir yerlerinde var olduklarını ve dünyaya gelmelerini beklemektir.Yani tam temasın sağlandığını görmektir...
Hep onların Yüksek
Hep onların Yüksek teknolojiye sahip olduğunuzu düşünürüz;Düşünürüz diyorum ulaşılmaz olan onlar olduğu için;Dünya gezegeneni rotalarına alabilmiş canlılar olarak varsayılırlar bu güne dek Ama Evren de herşey atomlarına uygun belirlenmiş olduğuna göre onların belirlenmişliği sanki Evrensel bilincin daha yakınından geçen yörüngeyle oluşmuş gibi ve nedense Dünyanın başına bişey gelip gelmemesi de onlarla bağlantılıymış gibi düşünülüyor;hatta delillendirmek içinde fotoğrafları bile çekilmiş oluyor Harakete duyarlı kameralarımız maalesef onları gözümüze uygun halde çekemediği için çaresiz o fotoğraflarıda bir yerlere saklıyoruz kafamızda Evet bir gün elbette demiştik yanlız olmadığımızı diyebileceğiz ama bu benim bedenimlemi olur yoksa elli yıl sonra mı belli değil İnsanlık bugüne kadar hayal ettiklerini hayata geçirmekle kendi evriminide yapmış oldu ama bu beklenenlerin Dünyaya gelmesi Mayaların hesabıyla tutacaksa Yine insanlık onlarla bir yerlerde buluşacak anlamına geliyor Yani Buluşulacak yer Dünya oluyor Çünkü bizim teneke teknoloji onların gezegenine gidemez Bekleyen biz beklenilen onlar olacak hep
Sa, uzaya gitmek mi
Sa, uzaya gitmek mi istiyorsunuz önce Allah a ve rasulüne itaat sağlam bir itikat sonra gerçek bir mürşidi kamil bulup bu yolda seyrü sülük tamamlamak gerek zaten bundan sonra insanın kap gözü açıldıktan sonra gerisi de gelir. inanın sırlar yavaş yavaş ortadan kakmaya başlar. ve insan oturduğu yerden evreni dolaşmaya başlar muhiddin arabi gibi tayyi mekan yaparak ladikli ahmet ağa gibi önce cenab ı hakka kul onun rasulüne ümmet olmak
Sizlerinde bu konu hakkında
Sizlerinde bu konu hakkında görüşlerinizi bekliyorum...