Ana içeriğe atla
8 Nisan 2010 tarihinde 34tuh4n tarafından gönderildi

21 Aralık 2012 Foton Kuşağı Etkisi ve Nibiru

Foton Kuşağı Etkisi

Karşımıza çıkan herhangi bir sağlam bilimsel veri yok. Tüm kaynaklarda bilimsel bir kanıtın öne sürülmediğinden bahsediliyor, zira geçerli kanıtlar da yok deniliyor. Elde olan tek şey birkaç bilim adamı ve astronomun tezlerinden ve araştırmalarından ibaret. Zaten bu konu üzerinde araştırmalar yapan bilim adamları da bulundukları yerlerden uzaklaştırılmışlar. Elde olan veriler, bilinen döngünün 26.ooo yıl olduğu, bu geçişin belirtisi olan Schumann Rezonansı'nın değişimi ve Foton Kuşağı içerisinde bulunan yıldızların varlığından ibaret. Açıkça bir kanıt ortaya konulamamış. Foton Kuşağı güçlü elektromanyetik radyasyona sahiplik eden yoğun bir uzay boşluğu ve bazı x-ışınlarını da içermekte. Galaksi içerisine akan manyetik bir ışık olarak ta tanımlayabiliriz.

Edmun Halley tarafından keşfedildi

Keşif, ingiliz astronom Sir Edmund Halley'in (1656-1742) günlerinde başlayan Pleiades çalışmalarıyla başladı. Halley, bu yıldız grubundaki 3 yıldızın Yunanlılar tarafından belirtilen yıldızlar arasında bulunmadığını ortaya çıkardı. Yunan astronomlar ya da Halley yanılmış olabilir miydi? 1991 yılında yayınlanan bir makalede sunulan diagrama göre 6 yıldız; Merope, Atlas, Teygeta, Electra, Coeleno ve güneşimiz Pleiades'in bir yıldızı olan Alcyone'nin yörüngesindeler.Daha sonra Halley şu sonuca vardı: Pleiades takımı belli bir hareket sistemiyle ilerliyordu. Bu tez, Frederick Wilhelm tarafından onaylandı. Pleiades, her yüzyıl için 5.5 saniye kesin bir hareketle döngüsüne devam ediyordu.

Altı gün içinde Dünya'nın tamamen değişeceği iddia ediliyor

Foton Kuşağının merkez alanına girilmesiyle birlikte yaşanılması beklenen fiziksel ilk etkileşimler ise şu şekilde sıralanıyor yayınlanan bir çok raporda:

1. gün: 21 Aralık 2012'de kör bölgeye giriş, tüm canlıların beden tipinin değişmesi, hiçbir elektrik aygıtının çalışmaması, tam karanlık.
2. gün: Atmosfer basıncının düşmesi, herkesin kendisini şişmiş hissetmesi, Güneş'in yeterli ısıtamaması, dünya ikliminin soğuması (buzul çağı soğuğu).
3.-4. gün: Atmosferin şafak vakti gibi sönük bir ışıkla aydınlanması, foton etkisinin başlaması, foton enerjili aygıtların çalışabilir hale geçmesi, yıldızların yeniden gökyüzünde belirmeleri.

5.-6. gün: 24 saatlik gündüz devresine giriş, kör bölgeden çıkıp ana foton kuşağına giriş, tüm canlıların güçlenip zindeleşmeleri, dünya ikliminin ısınması, foton ışınıyla çalışan gemilerin uzayda yolculuk yapmaya başlaması, telepati, telekinezi gibi psişik yeteneklerin ortaya çıkışı (uyanış, süperbilinç).

Foton Kuşağı etkisine ilk kez Atlantis devrinde girildiği sanılıyor

Kuşağın başlangıç noktası, küçük bir atom parçası ve onun yörüngesinde olan bir grup elektrondan ibaret. İngiliz fizikçi Paul Adrian Maurice Dirac, her bir partikül için bir anti-partikül bulunduğunu öne sürmüştü. 1932'de Carl David Anderson bu anti-partikülü buldu ve ona "positron" adını verdi. 1956'da anti-proton ve anti-nötron keşfedildi. Bir anti-partkül şekillendiğinde, sıradan bir partiküller evreninde meydana gelir ve bu, bir elektronla buluşup çarpışmasından önce bir anlıktır. Bu çiftin toplam kütlesi "Foton" formunda enerjiye dönüşür. Bu yeni ve önceden görülmemiş bir enerji kaynağı gücü sunar.

1961 yılında uydu kaynaklı araçlar tarafından bir foton kuşağı keşfedildi. Bu kuşağın gezegenimizden 400 ışık yılı uzakta olduğu açıklandı. Astronom Jose Comas Sola yedi yıldızlı Pleiades takımı üzerinde özel bir çalışma yaptı ve bir sistem oluşturduklarını keşfetti, ki bizim güneşimiz ve daha pek çok yıldız da bu sistemin parçalarıydılar ve her biri kendi gezegensel sistemlerine sahipti. Güneşimiz bu sistem yörüngesini 24.000 yılda tamamlıyor. Bu 24.000 yıl iki bölümde alınıyor; 10.000 yılı karanlık (ya da Galaktik Gece), 2000 yıl ise Foton Kuşağı'nın ışığında geçirildiği sanılıyor. Ve bazı bilim adamları tarafından, bulunduğumuz dönemin ışık bölgesine geçiş olduğu tahmin edilmekte. Tahmin edildiğine göre böyle bir olay dünyanın oluşumundan beri bir kez deneyimlendi ve bu tarihin de Atlantis devrine rastladığı öne sürülüyor.

Foton Kuşağı temel olarak 3 elementi içermekte. İlki, "Null Zone" (sıfır bölgesi). Bu bölge, madde ve madde olmayan parçaların kuşağın proton parçalarını oluşturmak için çarpıştıkları bölge. Burası ayrıca Pleiades yıldız sisteminin elektromanyetik alanlarının etkisiz bırakıldığı yer. Bu süreç, bilinçlilik seviyelerimizi değiştirecek ve evren yapısına farklı bir açıdan bakmamızı sağlayacak. Diğer bölme ise foton ırmağı ile sıfır bölgesinin (null zone) iç kenarı arasında olan akım alanı. Bu bölgeye geçişle daha yüksek boyuta geçiş imkanına sahip olunacak.

2012'de Işık devrine geçiş yapılacağı söyleniyor

Foton Kuşağı, Dünya ile çarpışmak üzere olan yoğun bir foton(ışık parçacıkları) enerji bandı olarak rapor ediliyor. Ulaştığında 5 günlük bir karanlık, elektriksizlik, yoğun ufo inişleri, insanlık için psişik yeteneklerin ortaya çıkması, insan bedeninde oluşan değişimler (transformasyonlar) ve daha pek çok değişim beklenmekte. Şu anda karanlık dönemin sonunda olduğumuz ve bu dönemin 2012'de son bularak 2000 yıllık "ışık" devrine geçiş yapılacağı söyleniyor. Yıldız aktivasyonu güneş sistemimizin Pleiades (Alcyone yıldızı), Sirius, Arcturus, Orion ve Andromeda ile aynı sıraya dizilmesi ile başlayacak. Yaşanılacağı tahmin edilen en büyük deneyim ise, bu kuşağa girildiğinde, şu anda bulunduğumuz 3. boyuttan 5. boyuta yükseleceğimiz. Bu sıçrayış elbette ki beraberinde bir çok farklılık ve mutasyonlar getirecek. Şimdiden deneyimlediğimiz olaylar da aslında bu sıçrayışı doğrular nitelikte: ciddi iklim değişiklikleri, kıta transferleri, v.s. Ayrıca bu kuşağa girildiğinde bilinçlilik boyutlarının her birine geçiş imkanına sahip olacağımız tahmin ediliyor. Şu anda küresel bilinç değişiminin sonuçlarını da birebir deneyimliyoruz aslında. Dünyayı kasıp kavuran savaş ortamı, toplumlar arası anlaşmazlıklar, politik sürtüşmeler ve olagelen olumsuzlukların da bu geçiş döneminde, ya da "null zone"da bulunmamızdan dolayı olduğunu düşünebiliriz.

Bütün canlılardaki değişim

Yaşadığımız bu dönem ve beklenen değişimler kutsal kitaplarda, mitolojide ve bilim adamları tarafından da ayrıntılı şekilde incelenmişti. Raporlara göre, Foton Kuşağı'na girildiğinde, gökyüzü ateş gibi gözükecek, ancak soğuk olacak. Bu değişim ve yansımalar elbette ki içine girilen kuşağın etkileriyle birlikte ortaya çıkan kimyevi değişimler ve tranformasyonların sonucunda kendilerini açığa çıkaracaklardır. Kuşağa ilk önce güneşimizin girmesi halinde ani bir karanlığın olması da söz konusu, ki bu sürenin 110 saat kadar sürmesi tahmin ediliyor. Güneşsel radyasyon ve Foton Kuşağı'nın arasındaki etkileşim gökyüzünün yıldızlarla dolu gibi gözükmesine neden olacak. Dünya bu kuşağa girdikçe tüm moleküller uyarılmış olacak ve atomlar mutasyona uğrayacaklar. Bu duruma bağlı olarak fiziksel yapılarda (insanla birlikte hayvan ve bitki aleminde de) farklılıkların meydana gelmesi bekleniyor tabii ki.

Null Zone ve Schumann Rezonansı

Bu kuşağa girmeden önce, yani bu zamanda, "Null Zone" (sıfır bölgesi) denilen zaman deneyimlenmekte. Bu dönem boyunca sismik aktivite ve volkanik hareketlenme görülüyor. Ayrıca iklim değişiklikleri ve buna bağlı olarak şiddetli tayfunlar, fırtınalar ve hortumlar gözlemleniyor. "Null Zone", bir başka deyişle, madde ve madde olmayan bütün partiküllerin yok edildiği yer. Oluşacağı beklenen bu foton etkisi çok önemli, zira bize yeni bir enerji kaynağı sunacak. Bu kaynak, doğal olarak fosil yakıtlara bir son verecek ve bunun sonucunda da tahmin edildiği üzere daha yaşanılabilir bir dünya oluşturulmuş olacak. Bu bölgeye geçişin kanıtı olarak gösterilen en güçlü kaynak ise Schumann Rezonansı. Dünya'nın kalp atışı olarak nitelendirilen bu titreşim daha önceki zamanlarda 8.1 iken günümüzde 12.1'e yükselmiş durumda, ve hızla yükselmekte. 13.0 olduğunda ise "Null Zone"un tamamlanmış olacağı rapor ediliyor. Astrofiziksel hesaplamalara göre Foton Kuşağı'na saatte 208.800 km hızla gireceğiz. Kuşağın enerjisi fiziksel sonuçların yanında eterik ve spiritüel anlamda da kendini gösterecek.

Bilimsel veriler, ciddi ve hızlı bir değişim olduğuna işaret ediyor

Rus bilim adamları tarafından açıklanan değişimler de galaksinin merkezinden gelen enerjinin varlığını teyit eder yönde. Dr.Alexey N.Dmitriev'in çalışması gösteriyor ki gezegenlerin atmosferleri, gezegenlerin kendileriyle birlikte büyük bir hızla değişim geçiriyor. Örneğin Mars atmosferi zamanla daha kalınlaşıyor; Ay, kendi atmosferini oluşturmakta. Ya da bu tarz bir değişimi kendi gezegenimizde görebiliyoruz: atmosferdeki HO(hidroksit) oranı daha önce hiç ölçülmediği kadar fazla. Bu oran küresel ısınma, florkarbon emilimleri ya da bu tarz oluşumlar sonucu oluşmuyor; sadece kendilerini gösteriyorlar. İyonosfer tabakasında plazma jenerasyonu, magnetosferde magnetik fırtınalar, atmosferde ise siklonlar aracılığı ile enerji boşalımları oluşumları gözlemleniyor. Daha önceden nadir rastlanan atmosferik yüksek enerji fenomenine artık daha sık ve yoğun rastlanmakta. Gaz-plazma zarfının maddesel birleşimi de transforme olmaktadır. Gezegenlerin manyetik alanları ya da parlaklıkları da hızla değişiyor, artıyor. Jüpiter, Venüs, Uranüs ve Neptün, bu sonuçların alındığı gezegenlerden.

Rus Ulusal Bilim Akademisi Foton Kuşağı üstüne çalışmalar yapıyor

Dünyamızda eyleme geçmiş olan transformasyonlar ise aşikar. Gün be gün artan sismik aktivasyon, volkanik hareketlenmeler ve diğer bir çok doğal felaketler elbette ki gözlerden kaçmıyor. Dr.Dmitriev'in belirttiği ve dikkat çektiği nokta ise bu çeşit bir değişimin dünyada daha önce 10.000 yıl önce görülmesi. Burada göze çarpan ve bazı topluluklar tarafından ortaya atılan konu ise güneş ile dünyanın değişimleri arasındaki bağlantı. Maalesef bu tarz konularda çoğu bilgi ifşa edilmiyor. Bu tarz araştırmaların yapıldığı bir merkez de Sibirya'daki Rus Ulusal Bilim Akademisi. Burada yapılan çalışmalar sonucu edinilen bilgi ise şöyle: Şu anda Güneş Sistemi'nde yaşanılan enerjisel değişimin tek olası sebebi farklı-daha yüksek olan bir enerji alanına giriyor olmamız olabilir. Ve bu yüksek enerjiye geçişin sonucunda DNA spirallerinin kendileri de değişim geçirmekteler. Şimdiye kadar hayatımızda yer alan bilim araştırmaları sonucu elde ettiğimiz bilgilerle ortaya çıkarılan 2 sarmallı DNA yapısı hızla mutasyona uğramaktadır. Bu sıçrayışla da bu sarmalın 2'den 12'ye çıkacağı biliniyor. Bu enerji emiliminin Güneş Sistemi'ndeki tüm maddelerin özünü değiştireceği bekleniyor, ki bir bir de deneyimliyoruz çevremizde.

Aslında tüm bunlar, hücresel ya da ruhsal boyutta olsun, bize pek yabancı değil. Çevremizde her an deneyimlediğimiz olayların dökümü sadece. Kainata dikkatlice baktığımızda ve onu içsel sesimizle dinlediğimizde bunlardan farklı bir şey duymayacağımız da aşikar. Hergün yaşadığımız ve gün geçtikçe artan doğal felaketler, politik sürtüşmeler, savaşlar, içsel değişimler binlerce yıldır beklenilen dönemin getirileri elbette. Bunların hepsi asırlardır bekleniyordu; kutsal kitaplarda olsun, kadim medeniyetlerin yazıtlarında olsun her zaman karşımıza çıktılar. Şimdi ise bu değişime tanık oluyoruz ve yeni dönemin getirdiği farklılıklara yaşamlarımızı adapte etmeye hazırlanıyoruz. Zira başka seçeneğimiz de yok; ya değişimi kabul edecek ve "bir" olacağız, ya da eski enerji ile birlikte savrulmayı göze alacağız.

ÜÇ GÜNLÜK KARANLIK

F. Joseph Montagna tarafından derlenmiştir. (Kirael'in BÜYÜK DEĞİŞİM kitabından alınmıştır.)

Derin bir endişeyi ifade ederek başlamama izin verin. Üç Günlük Karanlık, korku ve panik ile değil, Dünya'nın 4. Boyuta yükselişi ile ilgilidir. Lütfen anlayın, bu sadece sizi yükseliş işlemine hazırlamak için bir girişimdir. Bu Değişim, sevgi ile ilgilidir, ve hissettiğiniz korku kendi seçiminizdir. Akıllıca seçim yapın, dostlarım, çünkü Değişim, farkındalığın uyanışının başlangıcı olacak.

Aslında Üç Günlük Karanlık, Dünya Ananın Foton Kuşağına girişi ile ilgilidir. Bu olay Üç Karanlık Günü kapsamaktadır ve bu Değişimin ya da 4. boyuta (5. boyuta) yükselişin müjdecisi olacaktır. Bu dönem boyunca size neler olacağı hakkında kısa bir özet yapmama izin verin. Bütün olay 7 ya da 10 günlük bir dönemde gerçekleşecek fakat lütfen bu rakamların kesin olduğunu düşünmeyin, çünkü 1 gün az ya da çok olabilir.

İLK GÜN

İlk gün, tam tamına bir kargaşa hissi olacak. Bu korku yaratmak için tasarlanmamıştır. Evet, Yaratıcı korkuya izin verir, ama siz bu korkuya kapılmak zorunda değilsiniz. Bu yazıyı okuyanlar, o dönemde ortaya çıkacak olaylara önceden hazırlanmış olacak. Hala korkuyu önlemek için çaba sarf etmelisiniz, çünkü bu olay bütün Dünyada nüfuz edecek. Bu, herkesin korkularını iyileştirerek Değişimi gerçekleştirdiğinden emin olmak için Işık Varlıkları tarafından planlanmıştır. Ve yine, korku içinde yaşadığınız için, aslında bu korkudan birçok iyi şey yaratıyorsunuz. Korkularınızı iyileştirmek, tamamen, Yaratıcı'nın planının bir parçasıdır.

Bu, şimdi neden şu anki korkularınızı ele almanızın gerektiğinin başka bir nedenidir. Korkularınızın üstesinden gelmede ve onları yok etmede deneyim kazandıkça, Değişim ile daha iyi başa çıkabileceksiniz.

Bugünlerde uğraştığınız bazı korkularınız şöyle senaryolar içermekte: Faturalarım ödenecek mi? Evli kalacak mıyım, kalmazsam eğer ne yapacağım? Bütün paramı aptal bir yatırımda kaybedecek miyim? Evet, bunların hepsi gerçek, fakat yapmanız gereken tek şey probleme karşı koymak, ve onu (bilincinizde) berraklık yaratacak noktadan ele almaya hazır/gönüllü olmak. Böylece, daha az korkutucu ve yönetilebilir olacaktır.

İşte bu yüzden kendinizi tanıma çalışmalarınızı ve diğer derslerinizi zamanında tamamlamanız vurgulanmaktadır. Korkularınızın üstesinden gelmeyi mümkün olduğu kadar iyi öğrendiğinizde, Değişim bir kabustan çok bir macera haline gelecektir. Uygulama/çalışma mükemmeli getirir.

İlk gün boyunca, kitlesel hastalık ve görünüşte yıkıcı bölünme illüzyonu ile titreşeceksiniz. Tam anlamıyla 3. Boyutu terk edecek ve 4. Boyuta gireceksiniz, Foton Enerjisiyle birlikte. Dünyanın değişimini o güne kadar hiç deneyimlemediğiniz kadar çok hissedeceksiniz. İlk 12 saatte ya da gün boyunca, pek ortalıklarda dolanmak istemeyeceksiniz. Durağan kalmaya zorlanacaksınız.

Bu Dünya Ananın ani fren yapma yöntemidir. Bu dönem boyunca, kendini sarsacak ve birçok özelliğini yeniden düzenleyecek. Bütün bunların hepsi daha şimdiden planlanmıştır ve Dünya kendini yok etmeden ne kadar ileri gideceğini tabi ki bilmektedir. Bu sizin ilk işaretiniz olacak #8211; kitlesel kargaşanın ortaya çıkışıyla onu takip eden Dünya ananın gürlemeleri.

Buna göre daha önemli bir çok deprem yaşadınız bile. Aslında, bu sefer depremler hemen hemen sıradan bir hale gelecek. Sizin 8 ya da 9 Rihter Ölçeğinizden bahsetmiyorum, daha çok 5 ya da 6 hatta daha az, çünkü bu Dünya Ananın kendini Değişime hazırladığına işaret etme şeklidir. Bununla birlikte, kendini, boyut enerjisinin 3.den 4.ye ilerlediği ve Foton Kuşağı enerjisinin Dünyayı içine çekmeye başladığı son Değişim pozisyonuna yerleştirdiğinde, 3. Boyuttaki son dönüş aşamasını hazırlayacak. Sonuç olarak, yaklaşık ilk günün 12 veya 16 saat sonrası, kalan zamanlar tam anlamıyla zor olacak. Lütfen panik yapmayın! Kaç kere hatırlatılmaya ihtiyaç duyuyorsunuz biliyor musunuz? Lütfen panik yapmayın! Bu ilk saatlerde sakin kalabilirseniz, her şey yerine oturmaya başlayacak çünkü başlangıçtaki deprem sarsıntıları ve bölünmeler şiddetle azalmaya başlayacak.

Ortaya çıkmaya başlayacak diğer özellikler, sıcaklıkta ve güneş ışığında azalmalar içerecek. Daha sonraki birkaç gün boyunca hava akşam üstü gibi olmaya başlayacak. Bu noktadan itibaren çok fazla güneş ışığı görmeyeceksiniz, en az bu değişimi atlatana kadar.

Bu zaman süresince, dehşet verici bir uyanış meydana gelmeye başlayacak. Psişik / telepatik yetilerinize bağlı olarak, öbür tarafa geçmiş olan arkadaşlarınız ve akrabalarınız sizinle iletişime geçebilecekler. Bu sizin, bir çoğunuzun daha önce hiç deneyimlemediği / yaşamadığı bir biçimde görevinizi yerine getirmenize imkan verecek. Bu, son yıllarda bir çok ruhsal rehberin size neden şiddetle MEDİTASYON yapmanızı önermesinin bir başka sebebidir. Bu söz vurgulanmalıdır, ona önem vermeniz gerektiği için.

İKİNCİ GÜN

Bu gün, artan karanlık bütün Dünya'ya nüfuz etmeye başlayacak, daha önce hiç yaşamadığınız / hissetmediğiniz bir soğukla birlikte. Bu derin bir soğuk olacak çünkü içinize işleyecek. Bu zamanda, karbon temelli olmayan diğer varlıklarla da bağlantı kuracaksınız. Bu, neden korkuya dayalı bir hayat yaşayamayacağınızın bir başka sebebidir, yüzleşeceğiniz şey en büyük sınavınızın bir kısmı olacak. Anlamanız gereken tek şey; BU BİR TEST! Yapmanız gereken şey Işığı üstünüzde tutmak, böylece farkındalığınız yükselecek ve sınav yok olacak.

Üçüncü gün, Dünya Ana tamamıyla Foton Kuşağına girmiş olacak ve Dördüncü Boyuta gerçek geçiş meydana gelecek. Bu zamanda, Foton Enerjisi Yeryüzünü tamamen saracak, ve Üç Günlük Karanlık başlayacak. Foton Kuşağının dış bandı, üçüncü boyutun özünü temizleyip dördüncü boyut enerjisini ateşleyebilmek için son derece yoğundur. Karanlık varolacak çünkü ışık parçacıkları o kadar yoğunlaşacak ki "yok" görünümü alacaklar. Bu dış banttan çıkış yaklaşık üç
gün sürecek ve tamamıyla karanlığın içine çekilmişsiniz gibi görünecek. Zamana takılıp kalmamaya çok dikkat edin, aldatıcı olacaktır ve enerjinin yerleşmesinin ve sakinleşmesinin daha uzun sürmesine sebep olacaktır.

Foton Enerjisi, içine girildikçe, güneş ışığını tamamen engelleyecektir. Bu gerçek bir karanlık oluşturacaktır. Foton Kuşağının özü güneş ışığını engelleyebilecek güçtedir. Her nasılsa, güneşin termal enerjisinin bir kısmı Foton Enerjisini delip geçebilecektir, böylece bir "Buz Çağı" yaşamayacaksınız. O kadar şiddetli olmayacak ama inanın ki çok soğuk olacak. Bedeniniz, bir çoğunuzun deneyimleyeceği hareketsizliğin karşılığında titreşimsel bir değişime uğrayacak.

Dışarıya çıkıp sorunları halletmeye çalışmak hiçbir şey ifade etmeyecek. Aşağı inip köşedeki dükkan açık mı diye bakmaya gitmeye çalışmak gerekmeyecek. Açlıktan ölmeyeceksiniz. Üç günde kimse açlıktan ölmez. İlk aşamada, ****bolizmanız değişecek böylece yemek ihtiyacı hissetmeyeceksiniz. Onun yerine sadece çok hafif maddeler yiyeceksiniz. Başlangıçta, sadece Yaratıcının Işıktan oluşturduğu bitki alemi var olacak. Bu, Yaratıcının size sağladığı ama her nedense bu noktaya kadar akıllıca yararlanamadığınız bir şeydir. Artık bu bitkileri sadece akıllıca kullanmakla kalmayıp titreşimlerinin gerçek özünü / aslını da öğreneceksiniz. Eminim ki bazılarınız bu duruma uyumlanmakta zorluk çekecek, fakat birçoğunuz bu yeni yiyecek kaynağından zevk alacak.

Aynı zamanda bu olay gerçekten Yeryüzünü içine çekecek, bu olayı tamamıyla yaşamak kaderinde olanlar, titreşimsel beden transferi ve hareket birliği hakkında zaten bilgilenmiş durumda olacak, böylece fiziksel öz tamamen korunmuş olacak. Bütün bu günlük / olağan seviyede öğrendiğiniz şeyler çok uzak gelecekte olmayan o zamana bir hazırlanış şekli.

Bu üç günlük karanlık ve soğuk döneminin ortasında, dünya populasyonunun çoğu güçsüz ve hareketsiz halde olacak. Öyle yavaşlamış olacaksınız ki bu üç gün şimdiki zamandaki gibi geçmeyecek, ve böylece korkunun bir kısmı ortadan kaldırılmış olacak. Yoğunluğun bu kısmından geçişinizi zar zor hatırlayacaksınız. Bu olay başladıktan ve üç günün ilk gününü geçirdikten sonra, kendi içinizde tamamen kış uykusu halini alacaksınız.

GEÇİŞTEN SONRA

Bu karanlık günlerden çıkışınız en uç beklentilerinizin bile ötesinde olacak. Karanlık dağılınca, günışığı gelmeden önce başka bir 2 ya da 3 günlük bir dönem yaşayacaksınız. Bu dönemde hava akşam karanlığı gibi olacak. İlk adımınızı attığınızda daha önceki gibi ayaklarınızın artık yere değmediğini farkedeceksiniz. Havada sıçrayabildiğinizi, bir süre orada kalabildiğinizi, yavaşça yere inebildiğinizi keşfedeceksiniz. Yeni enerjinin hala yoğun olduğu bölümler olacak, yani bazen aldatıcı durumlar olabilir.

Bedeninizin içinde hareket eden bir şey hissedeceksiniz, ve bedeninizi içinizde ışık saçan bu yeni enerji ile doldurabildiğinizi keşfedeceksiniz. Yeni sizi içine çeken bu yeni hissi seveceksiniz.

Bu yenilikle baş etmeyi yeni realitede size yardımcı olacak öğretmenlerin rehberliğinde öğrenmeniz iki yıldan dört yıla kadar bir zaman dilimi gerektirecek. Bu öğretmenler paylaştıkları için onurlandırılacaklar ve siz de onları takdir edeceksiniz. Şimdi neden hepimizin derslerimizi Geçişten önce tamamlamamız gerektiğini anlamaya başlıyor musunuz? Böylece, daha sonra bunları deneyimlemeye gerek kalmayacak.

Tamamlanmamış her deneyimi direkt olarak bu yeni realiteye taşıyacaksınız, bu nedenle Geçişten önce mümkün olduğunca hazır olun ki diğerleri yeni hızda ilerlerken siz değerli vaktinizi onlarla boşa harcamayın.
Onca zaman geçmesine rağmen neden hala acıkmadığınızı merak edeceksiniz. En ufak bir açlık hissetmemekle kalmayıp, vücudunuzdaki yağlar / şişmanlık da, hepsi olmasa da çoğu, yok olacak. En sonunda açlık duyduğunuzda, Yaratıcının bizim için yetiştirdiklerini yemek ihtiyacı hissettiğinizi fark edeceksiniz. Aslında hep orada olan ama daha önce asla farkedemediğiniz bitkileri göreceksiniz. Birini alacak, ağzınıza atacaksınız ve o da yavaşça ağzınızda çözülecek ve siz de enerjisinin sisteminizde ortaya çıkışını hissedeceksiniz. Ve sonra birden değişik nefes aldığınızı fark edeceksiniz. Nefesiniz başınızın tepesinden gelecek ve alışılmadık bir biçimde tamamen bedeninizi dolduracak. Böylece, Geçişten sonraki ilk birkaç gün, daha önce deneyimlediğinizden, alışık olduğunuzdan farklı olan her şeyle işlev görmeyi öğrenmekle geçecek.

Bir çok yeni şey, yeni ve aydınlanmış düşüncelerinizi meşgul edecek. Bütün düşünme sisteminiz fazlasıyla açık olacak, ve hafızanız hazır olduğunuzun da ötesinde olacak. Yaklaşık 2000 yıl boyunca Dördüncü Boyutun zevkine varacaksınız.

Genel anlamda, dostlarım, bu sarsıcı bir dönem gibi görünmesine rağmen, (bu dönem) toplu aydınlanma sürecinin başlangıcıdır. Hepiniz, bir çok yaşam boyunca yükselişin tamamını hatırlamak için hazırlanıyorsunuz. Hiçbir şey boşa gitmemiştir. Derslerinizi büyük bir ilgiyle ve istekle öğrenin, böylece eski bavullarınızı yeni ve heyecan verici çağa taşımamış olursunuz.

Her birinizin yaşam planı belli başlı deneyimleri içerir ve her deneyim yeni bir anlayış düzeyi yaratmak için tasarlanmıştır. Bir dersi kısa kesmeyi seçtiğiniz her seferinde, o ders, daha sonra üstünde çalışasınız diye yeni realiteye ertelenir. Deneyimleme ihtimallerini asla geri çevirmeyin.

Her şeyin geçmişte hayalini kurduğunuz bir yere taşınmış olduğu yeni bir enerjide uyandığınızı düşünün. Çevrenize baktığınızda ve hayatın potansiyellerini incelediğinizde, hayat göz alıcı güzelliktedir. Ve sonra, yeni bedeninizi ve onun yeni enerjideki yetilerini anlamaya başlarsınız. Her nasılsa, tamamlanmamış öğrenim durumuna uygun olarak, Yüksek Benliğiniz, daha önce kaçtığınız belli başlı deneyimleri tekrarlamak zorunda olduğunuz bir plan yapar. Tüm varlığınızla yeni enerjiyi deneyimlemek / yaşamak isterken, bütün dersler tam öğrenilmeden bir adım dahi ileri gidemeyeceksiniz. Bu yüzden hiç bir ihtimali göz ardı etmeyin. Yüksek Benliğinizin sizin için yarattığı her şeyi büyük bir arzuyla tamamen öğrendiğinizden emin olun, çünkü bu sizin yeni bin-yıla girişinize izin verecek.

Bu sadece başlangıç. Bu kısa süre zarfınca toplam deneyimi yargılamayın, ve en önemlisi PANİKLEMEYİN!

yıldız

İkiside Tahminler doğrultusunda 21.12.2012 tarihlerinde gerçekleşecek.

2012 boyut Sirius 21 Aralık 2012 Atlantis Foton Kuşağı Nibiru 21.12.2012 Edmun Halley Pleiades

Yorumlar

Yaşadığımız bu dönem ve beklenen değişimler kutsal kitaplarda, mitolojide ve bilim adamları tarafından da ayrıntılı şekilde incelenmişti. Raporlara göre, Foton Kuşağı'na girildiğinde, gökyüzü ateş gibi gözükecek, ancak soğuk olacak. Bu değişim ve yansımalar elbette ki içine girilen kuşağın etkileriyle birlikte ortaya çıkan kimyevi değişimler ve tranformasyonların sonucunda kendilerini açığa çıkaracaklardır. Kuşağa ilk önce güneşimizin girmesi halinde ani bir karanlığın olması da söz konusu, ki bu sürenin 110 saat kadar sürmesi tahmin ediliyor. Güneşsel radyasyon ve Foton Kuşağı'nın arasındaki etkileşim gökyüzünün yıldızlarla dolu gibi gözükmesine neden olacak. Dünya bu kuşağa girdikçe tüm moleküller uyarılmış olacak ve atomlar mutasyona uğrayacaklar. Bu duruma bağlı olarak fiziksel yapılarda (insanla birlikte hayvan ve bitki aleminde de) farklılıkların meydana gelmesi bekleniyor tabii ki. ( Bu kısıma Katılıyorum)

ama asla başka ir değişim olmaz olamaz..değişim mutlaka zihinsel uyanışla başlayacak Kutsal Metinlerde ve Kutsal Kitabımızda Buna Kıyamet günü deniyor ne var ki ayrı ayrı zamanda çeşitli zamanlarda kıyamet lafı gecmekte demekki bilinen meşhur kıyamet değilde KIYAM:ayağa kalkma  anlamında bir durumla karşı karşıyayız müthiş olay bu olucak ALLAU ALEM izin verirse ...eline sağlık kardeş süper bir paylaşım...

yav yapmayın Allah aşkına ya. ( hemen de panikleriz zaten, iyi ki uyardın, puhahah )  bir iki kelime duydunuz diye söylediğiniz şeylere bakın. yani, bir din aliminin yanına gidip de kıyam bilmemne diye konuşsanız, size öyle şeyler söyler ki, bir daha bu konuda size ağzınızı açtırmaz.

tamam, sürekli amerikan filmleri ve dizileri izliyoruz. onları izledikçe hepimizin süpermen olası geliyor, olabilir. ama bir de gerçekler var. ve gerçekler diyor ki, bu 2012 ve foton kuşağı olayının HiçBir bilimsel kanıtı yok.

ufoların bile belgesi, kanıtı, vs.. filan var ama bunun yok. yok neymiş, insanlar süper güçler kazancakmış da, dünya atlantis'e benzeyecekmiş de, derslerinde iyi olmayanlar süper güçleri çıkınca çok saygı gören insanlar olacak filan zannediyor herhalde arkadaşlar. bu şeye benziyor; hani hintlilere hayatlarında bi amaçları, umutları olsun diye " hee, tabi tabi, bi daha gelcen sen dünyaya, hem de ne biçim zengin, karizmatik, vs.. olacaksın " deniyor ya Reenkarnasyon adı altında. aha, aynısı.

yemişim senin gerçeklerini ;)

elvis doğru sen mayalar,inkalar ve sümerlerden daha ileri bir bellektesin düşünemedik yaw derken her fikre açık ol az sakin uslupla yazarken sana cvb yazarken kasılmaz mıllet en azından yazdıklarını zevkle okur yazarız BİZE bilgi ver yaz...saygılarımla...

tamam tamam,  sana bir daha cevap yazmayacağım, zaten uğraşmam da...

* adam aklınca bana laf sokmak için mayalar vs.den daha ileri akıldasın diye dalga geçmeye çalışıyor* , kendisi zamanda geri gidip onları görmüş ve nasıl insanlar olduklarını çok iyi tahlil etmiş çünkü ;)
*fikirlere açık ol diyor ama benim onun söylediğinin zıttı olan fikrime kendi açık değil,
* cvb veya yaw gibi garip kalıplar kullananları hep bir adım geridedir,
* saygılarımla diyerek güya beni saygısız ilan edip kendisi çok saygın olmuş olacak, toplumda buna; aşağılık kompleksi deniyor, ve olan kişiler genelde reddetme yoluna gidiyor ( ben deli değilim sendromu )

------------------------------------------------------------------------------------------------

yemişim senin gerçeklerini ;)

Paylasım ıcın tesekkurler evvela. Her dusunceye saygım sonsuz. Ayrıca demokratik bır platformdayız. Herkes herseyı acıkca ıfade etme ozgurlugune sahıptır. Is kı hakaret, kucuk dusurucu soylemlerden kacınalım lutfen. Yanlıs anlasılma olmasın boyle ıfadeler var demıyorum. Benımkını nacızane bır uyarı olarak tasavvuf edın lutfen.

Benım beklentım ne asıl bılıyormusunuz ? yanı kısaca uyanıstan bekledıgım sudur; fiziki bır degısım degıldır benım beklentım. Insanoglu kendı yarattıgı sıstem ıcınde debelenmektedır. Bu debelenme ıcınde ımkanlar dahılınde teknolojık ılerlemememız her ne kadar son 100 yılda teknolojık olarak sıcrama yaptıgımızı dusunsemde genel manada kaplumbagın hızı kadar mesafe kat etmekteyız. Neden ? kendı kendımıze yarattıgımız sıstemden dolayı. Kotulerı, kotuluklerı, art nıyetlerı, cıkarları gerıde bırakmayı ogrendıgımızde, sınırları kaldırıp, ırkcılık yapmayıp, ben degıl bız demeye yanı hedef ınsanlık ıcın, ınsanoglu ıcın demeye basladıgımızda kaplumbag hızındakı teknolojık gelısmemız tazı gıbı hızlanacak ve teknolojımızı saglam temeller uzerıne ınsa etmeyı becerebılecegız. ( Atlantıs'te ortaya cıktıgı varsayılan sılahın kotu amac ve hedefler ıcın kullanımı ve atlantıslılerın sonu gıbı orneklerle karsılasmamak adına ).

Dunya genelındekı mılyarlarca ınsan bır kere tek bır hedef ıcın calısacak. Insanoglu ıcın pozıtıf bılım. Sınırlar ortadan kalkacak. Irk ayrımı yapılmayacak. Kotulugun, kotunun yarar getırmeyecegı, her zaman ve herseyın ıyılerın, ıyılıgın uzerıne ınsaa edıldıgı bır ortam olacak. Hammaddeler, eldekı bulgular, verıler, teknolojıler, beyın guclerı ortak hareket edecek. Nedır bu ? ınsanoglu ıcın yenı bır gemımı ınsa edılecek ? 8 mılyar ınsan bu ugurda karsılık beklemeden calısacak. Ozetle bedenen degıl manen ben cag atlamayı umıt edıyorum umuyorum. Vahsı manevıyatımızı ve acımasız sıstemımızı gerıde bırakmazsak kendı gezegenımızı mahvettıyı bır kesnara bırakın zararlı vırusler gıbı uzayda cıkar ıcın saga sola saldırmamız bu pozısyonda ıcten bıle degıl. Ilk once ruhumuz, manevıyatımız, amaclarımız, ılkelerımız. Sonra bedenımız, teknolojımız. Sanırım uzaylıların bızımle veya farklı kanallarla neden ıletısıme gectıgını veya gecmedıgıde net olarak ortaya koydum.

Saygılarımla

 

 

 

 

Zeitgeist'in dinle ilgili bolumunu (ilk Zeitgeist) izlemisseniz bilirsiniz, gunes 21 aralikta batar, 3 gun batik kalir en uzun gece yasanir ve 24 aralikta da Isa ile reenkarne olur, bir cag biter, oteki cag baslar vs vs. Bu yazilanlari dusununce nedense o geliyor aklima. Ben mi kafamda birlestiriyorum, yoksa bu hikaye ayni mi? :) Bu hikaye ayniysa, hesaba gore Acquarius'a giriyoruz ve Isa gidiyor, yeni donemin peygamberi geliyor (soylenene gore oyle). Bu hikayelerin uretilmesinin ozu nedir acaba onu merak ediyorum? Gunes vs. gezegenler de, acaba Isa nasi araya giriyor, kaldiki Isa son peygamber'de degil, hikayede sanki bi karisiklik olmus :) Ne dusunuyorsunuz? Su okudugum hikaye bana cok 'Christian' kokenli bir kafadan cikmis gibi geldi.

aynen öyle. * mesela niye hz. İsa'nın doğumu sıfır kabul ediliyor da, değişmemiş ve değişmeyecek ve son kutsal kitap olan Kuran'ı Kerim'in geldiği Hz. Muhammed'in hicreti sıfır olmuyor. daha mantıklı. olmuyor, çünkü daha beşyüzseksen bilmem kaç yıl var hicri takvimde 2012 denen uydurmaca yıla. ama vatikan'ın karanlık çağlardan beri süregelen sapkın düşünceleri insanları korku imparatorluğu ile yönetmek üzerine. * papalığa denk düşen halifelik de gidince, meydanı iyice boş bulup istedikleri gibi at koşturmaya başladılar.

2012 yılında özel bir şey yok. foton kuşağı yok, bazılarınızın sadece hayalinde görebileceği gibi süper güçler yok. uzaylılarla tanışma filan yok. herşey şimdi olduğu gibi, rutin - gizli kapaklı devam edecek. ve bizler uzayda yada 51. bölgede olanları ancak ölümü göze alan cesaretli insanlar içerdeki bilgileri ifşa ettikçe öğrenebileceğiz. . .

burası birbirimizi gaza getirme yeri değil, ancak merakımızı bir derece giderme yeri olabilir. onun dışında filmlerdeki gibi sıradışı şeyler beklemeyin. ;)

Sayın Mahirgyilmaz.Değerli dostum (Sizin Hayallerinizin Bittiği Yerde Benim Gerceklerim Başlar) bu cümleyi slogan olarak niye kullanıyorsun bilmem.Yani bizler çokmu aciz insanlarızda,bizim hayallerimiz bitince seninkiler başlıyor.( yani sizin düşünemediklerinizi ben düşünürüm demek istiyorsun) Bence çok saçma bir slogan bulmuşsun.Değiştirmeni öneririm...

Birazcik bilim kurgu romanlarindan firlamis gibi duruyo ama anlatilanlarin tumu olasi,

ancak;

Bu bilgileri destekler Din-i temele dayali hic bir bilgi yok.

Bu insanoglunun yeryuzunde basina geleceklerden cok, kiyamet gununden sonra cennete giris icin insan bedenine olasi hazirlik safhasi gibi duruyo.

Maya takvimine inanmıyorum ve buna da inanmıyorum ama yinede bakıyorum ama olabilir de .Neyse foton kuşağını biliyorum ve bilimadamları şunu açıkladı ki foton kuşağının etkisiyle yazın telefonlarımızı kullanamıcakmışız...

Aşağıdaki yazı bir internet sitesinden alıntıdır:

Foton Kuşağı adı verilen ve yeni çağ new age düşüncesi kısaca yüksek enerjili fotonlardan oluşan büyük bir kuşağın 2012 yılında güneş sistemimiz tüm gezegenleri ile birlikte bu kuşağa girdiğinde dünya üzerindeki yaşam koşullarında bir takım değişiklikler olacağını öngörür.

 

Bu öngörüler kısaca tüm yaşamın 3. boyuttan 5. boyuta geçececeği, İnsanların 2 sarmallı DNA’ları ikişerli olarak biraraya gelip 12 sarmallı bir DNA’ya sahip olacağı , bu olay sırasında tüm insanların chakra’ları açılacak ve duyuları ve algılamaları artacak. Herkes birbirinin düşüncesini okuyabilecek.

Kısaca Foton Kuşağı 2012′de başlayacak yükselis, ruhun ve maddenin birlesmesi – entegre olmasıdır. Fiziksel, duygusal, zihinsel ve bütün ruhsal bedenlerimizin, tamamen aydınlanmış varlıgımızı yaratmak için birlesmesidir.

Bu yeni çağ düşüncesi bir takım bilimsel tezler üzerine Maya Kozmolojisinin rayından çıkartılarak içine mistik öğeler eklenmesiyle ortaya çıkmış günümüz şartlarında dinlerin geçerliliğini yitirmesiyle kontrol altında tutulmak istenen insanoğluna servis edilen mistik düşüncelerden sadece bir tanesidir.

2012 kavramını çarpıtmak için özenle yazılmış bu yeni çağ dini yazarlarından öne çıkan John Major Jenkins Maya mitolojisi ve astronomisi üzerine yapmış olduğu incelemelerde bilinçli veya bilinçsiz Maya kehanetlerini çarpıtarak mistik bir boyuta taşımıştır.

Yaptığı çalışmada 5 büyük çağ ile presesyon olgusuna dikkat çeken Jenkins ardından içinde bulunduğumuz son çağ bitişini işaretleyen 23 Aralık 2012 tarihinin astronomik olayları üzerine yoğunlaşmıştır. Jenkins yaptığı incelemesinde Mevsimsel dönüm noktaları ile Samanyolu , presesyon etkisiyle her 6450 yılda bir aynı hizaya geldiğini söyleyerek , 2012 dizliminin ancak 25,800 yılda bir olduğunu söyler.Sözü edilen dizilim 23 Aralık 2012 günü kış gün dönümü konumunda olan güneşle Samanyolunun güney göklerinde izlenen yıldızlarla dolu şeridin aynı hizaya gelmesidir.

Jenkins’ e göre bu dizilim ekliptik ile Samanyolunun kesiştiği noktaya ” Galaktik Merkez ” olarak adlandırılan bölgeye raslaması sebebiyle ancak 25,800 yılda bir gerçekleşecek ender bir olgu haline gelmektedir.

Jenkinsin yapmış olduğu bu açıklama sıradışı olmakla beraber presesyon olgusunun başına ve sonuna yerleştirdiği dizilimin ” sıradılığı” pekte anlaşılır bir olgu değildir.Ekliptik ve Smanyolu şerididinin kesiştiği bölgeye güneşin yolu bin yıllar içinde defalarca düşer.Jenkinse göre görece daha önemsiz ara tarihlerde gerçekleşir.Söz gelimi son dörtyüz yıldır güneş ekliptik ile samanyolunun kesişme noktasında aynı hizaya denk gelir ki, bu sıra dışı dizilim değildir.Diğer taraftan 2012 yılındaki bitiş günüyle beş çağın toplamı olan 25,627 yıllık süreyle ilişkin başlangıç noktası olarak işaretlediği İ.Ö 3113 yılını açıklamaz.

Dört sıradışı dizilim Jenkins teorisinde 25,800 yıllık presesyom döngüsünün çeyreği olarak açıklanan 6450 yıllık zaman dilimlerinde dört kez gerçekleşir.Maya çağlarının toplamının 25,800 değil 25,627 yapması bir yana bırakılırsa Jenkins hiçbir rahatsızlık duymadan bu rakamı dörde bölerek 5 ayrı çağın toplamı olarak açıklama yapar.Dünya çağlarının toplamını içeren süreci mayaların neden beş zaman dilimi halinde düşüdükleri sorusuna ise yanıtı yoktur.

 

Tüm bu hatalara karşın 23 Aralık 2012 tarihinde ortaya çıkacak dizilimle ilgili yine belirsizlikler ortaya çıkar.Mayaların bize aktardığı bilgi dünya çağlarının bitiminde yaşanacak küresel Katasforların sebep olacağı yıkım ve felaketlerdir.Jenkins ise 2012 dizilimiyle ilgili 20 yy itibaren batı kültürünün içine sokulan yaygın bir eğilimin uzantısında ; Mayaların çağ bitiminde ” maddi afetler ” değil Spirütüel değişimler değişimler yaşayacağını söyleyerek akıl ve bilim dışı açıklamalar yapar.Ona göre 2012 ” insanlığın düşünsel yapısında ve bilinç biçimlerinde ortaya çıkacak ezoterik kutup kaymasıdır.

20 yy itibaren geçmişe ait bilgileri gerek devletler eliyle gerekse kişisel para kazanma hırsıyla dezanformasyona uğratarak rayından çıkarılan bilgiler yeni çağda irili ufaklı bir çok dinlerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur.Foton Kuşağı böyle bir dindir.