Whormhole Projesi ( Solucan / Kurtcuk Delikleri )
Bilinmelidir ki << geçmis, gelecek ve simdi>> ardardina gelen, devreler halinde birbirini takip eden titresimler serisidir.Simdi'ki zaman'i belirleyen titresim dalgasinin genligi-dalga boyu ve vurus genisligi üstünde bir sapma yaratarak zaman frekanslari arasinda karisiklik yaratarak bir zaman diliminden digerine siçrayabiliriz. Zaman çizgisinin kendisi üst- üste binen üç boyutlu elektromanyetik frekanslardan kurulu bir hologramlar bütününü temsil eder. Her bir AN bir uzay/zaman hologrami'ni ifade eder. Bu hologramin fiziksel yapisi 'üç boyutlu elektromanyetik bir isik havuzu' olarak görülmeli. Matematiksel olarak nokta hareketle çizgiyi, çizgi hareketle yüzeyi meydana getirdigi gibi AN'sal noktalar( biribirine devreden titresimsel atmalar)da hareketle zaman çizgisini meydana getirir. Ve böylece üstüste binerek, yanyana gelerek birbirini tamamlayan zaman ve uzay boyutlari silsilesi ortaya çikar.Bir foton noktasinda zaman boyutu ile uzay noktasini( uzay boyutunu) özdeslestiren ortak degere ve ortak kavrama ve matematiksel bir sabiteye sahip olmaliyiz.Yani bizi ''hem hem'' anlayisina götürebilecek bir sabitsel ara geçis parametresine ihtiyacimiz var.
Zaman akimi isik enerjisiyle fiziksel ve matematiksel bir baga sahiptir. Hareket, zaman ve mekan içinde tanimlanir. Zaman ise mekani (uzayda bir noktayi) temsil eden enerji dalgasinin dördüncü boyut çizgisi boyunca yer alan önceki ve sonraki salinim degerlerinin bir toplamidir.Geçmis - gelecek ve simdi olmak üzere üç zaman dalgasi vardir.Bu üç zaman dalgasi bir dördüncü boyut uzayinda yanyana gelirler. Üç boyutlu uzayda ise farkli zaman boyutlari iç-içe geçmis yada üs-üste binmis frekanslar manzumesi olarak algilanir. Zamanin bir çok tanimi vardir. Peki ZAMAN 'in bir alt siniri, yani elemanter bir zaman varmi dir? Enerjiyi kuantlastirabildigimize göre evrendeki sinyallerin maksimum bir hizi olduguna göre bu gayet mantikli bir sorudur. En kisa zaman var midir? sorusu, sinyallerin yayilma hizinin sinirli olusu yüzünden, en kisa mesafenin var olup olmadigi sorusuyla ayni seydir. En kisa zamana en yüksek frekans tekabül ettiginden, en kisa zaman sorusu, ayni zamanda enerji kuantumu için bir tavan degeri olasi gerekir. Ve bu en yüksek frekans degeri isik hizinda titresen bir foton noktasini temsil eder.Ve foton lineer hiz olarak(isik hizi) zamanin akis hiziyla esdes bir hiza sahiptir eger bir foton hiz frekansi olarak yaklasik 12,3 x 10 * üzeri 22 Hz / sn 'lik bir titresim hizina erisir ve bu frekansin ötesine geçerse bizim boyutumuzu terk eder. Yani bir üst boyuta bir üst hiz frekansi denen baska bir zaman akis hizi içerisine girer. Isiga ait dalga boyunun kisalmasiyla isigin frekansiyla dogru orantili olan enerji degeri de büyür.
Uzay aslinda elektromanyetik bir denizdir. Bu elektromanyetik denize atom alti ölçekte bakarsak kuantum vakumu denilen seyle yada egrilen uzay-zaman çizgilerinin köpüksü biçimiyle karsilasiriz. Uzay-zaman yerçekimi ve elektromanyetizma iliskisi Birlesik Alan Kuraminin ana hatlarini içerir. Birlesik Alan Kuramini ''Elektrik- Manyetik - Gravitik'' denen üç alansal vektörün matematiksel bir bileskesi olarakta görebiliriz. ''Elektromanyetizma, uzay ve zaman'' kuantumsal bir bakis acisinda nasil birlestirilebilir? Ve uzay-zaman bükülümü olarak elektromanyetik vektöre katilan gravitik bir üçüncü vektörü elektromanyetizmayi olusturan fotonlarin hangi kuantum faz degisimiyle izah edebiliriz? Zamanda yolculuk ve boyutsal bir faz degisimi ile ortaya çikan görünmezlik fenomeninide (Ki bu zaman kaymasina ait bir olaydir ) bu kuantum faz degisimine nasil baglariz. Yukarida bahsi gecen ''Gravitik sevk'' metoduda bu açiklamalar bünyesinde netlik kazanacaktir. Böylece bir uzay gemisi evren denen kendi elektromanyetik denizinde gravitasyonel bir dalga yaratimi altinda sörf yapar gibi isik hizinda kayabilecektir. Wales üniversitesi'nden fizikçi Miguel Alcubierre'nin uzay araci modeli böyle bir gravitik sevk modeline güzel bir örnektir.Bu araç kendisini içerisisine alan uzay/zaman geometriginin bir yöne dogru bükülmesiyle Gravitik bir asilim etkisi altinda uzay/zaman ilintisinde isik hizinda kaydirilir.Aracin kendi yarattigi yerçekimsel potansiyel altinda ezilmemesi için Alcubierre bu uzay aracini negatif bir enerji bulutuyla çevreleyerek bir çesit egrilmis uzay/zaman baloncugu yaratir.Alcubierre hareket yönünde, egrilen uzay/zaman çizgilerini daha da siklastirarak ve ters yönde uzay/zaman' i serbest birakarak ileriye dogru karadeliksel bir çekim gücüne denk bir emme etkisi yaratir. Ve böylece araç, uzay/zaman çizgilerinin huni biçimine getirilerek siklastirildigi çekimsel odak noktasina dogru bozulan uzay/zaman ilintisinde isik hizinda kaydirilir.Burda isik hizinda kayan aracin kendisi degil, aracin üzerinde yer aldigi uzay/zaman dokusudur.Bu sanki uzay/zaman dalgalanmasi üstünde tutunarak gravitasyon dalgalari boyunca sörf yapan bir uzay araci modelidir.Gravitasyonel bir dalga tarafindan tasinan bir uzay araci modeli ! Ki bu benimde öngördügüm ve destekledigim bir uzay yolculugu biçimidir.Fakat benim kendi arastirmalarim göstermistir'ki kendi uzay/zaman ilintimizde yaratilacak gravitasyonel bir dalga üstünde seyahat etmek bizi isik hizinin üstünde bir hiz limitine ulastiramaz. Bunun için elektromanyetik bir bilesene(uzay/zaman dokusuna) ek olarak ortaya çikan gravitasyonik dalgalanma(uzay/zamanin dokusal egriligi) etkisi bir üst uzay/zaman alani içerisinde yaratilmalidir. Uzay aracini çevreleyen elektromanyetik alan frekanslarinin isik hizinin üstünde bir titresim boyuna geçmesiyle gemi kendi elektromanyetik alanlari ile üst uzay/zaman dokusu içerisine dogru bir frekans degisimi sayesinde tasinmis olur. Böylelikle üst uzay/zaman dokusu içerisine geçerek gözden kaybolan gemi o boyut içerisinde gravitasyonik bir dalga yaratimiyla kendisini o boyuta ait isik hizi limitinde bir hizla üst uzay/zaman ilintisinde hareket ettirir.Simdi burda benim kendi arastirmalarim göstermistir ki boyutlar yükseldikçe her boyutu olusturan elekromanyetik isinim dokusunun hiz yapisida ikinin katlari oraninda yükselir. Yani bizim uzay/zaman ilintimizde isik hizi ya da gravitik dalgalanma hizi 300.000 Km/Sn' ise bir üst uzay zaman ilintisinde bu hiz 600.000 Km/Sn 'dir.O boyutsal katin üstünde ise isik hizi 1.200.000 Km/Sn 'dir.Ve bu skala boyutlar yükseldikçe katlanarak artar.
Eger Zaman ve Isik üzerine tam bir bilgiye sahip olsaydik uzay/zaman da solucan deliklerini, boyut degistirmeyi, karsit yerçekimi dalgalarini, zaman kaymasi fenomenini, zaman yolculugunu tam olarak anlayabilirdik. Ve uzay gemilerimizi isik hizi ve üstü hizlarda zaman akimlari boyunca yürütebilirdik. Uzay/zaman'in düz çizgilerini istedigimiz gibi egip -bükebilirdik. Bosluk dedigimiz alana hayali mikroskoplarimizi yöneltip baktigimizda orda bir isik frekansi havuzunu görecektik. Mikroskopun görüs gücünü arttirdigimizda karsimiza salt uzay/zaman çizgilerine bürünmüs elektromanyetik bir köpük çikacakti ! Ve bu boslukta bir var olan bir yok olan parçaçik bulutuyla karsilasacaktik. Bu durumda kendimize sorariz ''bir seye ne zaman tam olarak parçacik denir ve ne zaman bu parçaciklar bos uzayin bir ögesi olarak ele alinabilir ?'' Iste fizigin tüm gizemi bu atom alti ölçekteki dünyada gizlidir. Tam bu noktada 'alan' parçaciga, parçacik 'ta alan 'a dönüsür. Ve uzay-zaman çizgileri birbirine karisir. Kuantum köpügünde, kuantum fiziginin denklemleriyle genel görecelik denklemleri birbiri içerisinde eriyerek tek bir ''etki kuantumunun'' gizli ve derin yapisini anlatan yeni bir denkleme dönüsür.Bu yeni denklemler parçaçiklari; üçboyutlu uzay-zaman kafes çizgilerinin bir dördüncü boyut dogrultusunda kendi üstüne çöküp girdaplasarak olusan üçboyutlu küresel isik vorteksleri olarak tanimlar. Bu durum enerjinin maddesel bir parçaciga dönüsmesidir.Buna göre bir parçacigin yok olmasi o parçacigi olusturan 'kendi üstüne dügümlenen uzay-zaman çizgilerinin' açilip serbest kalmasi anlamina gelir.Bu bir baska anlamda maddenin enerjiye çevrilmesidir. Iyi ama bu durum kendi uzay yada zaman boyutumuzun disina çikmak anlamina gelmez! Peki bir parçacik orijinal haliyle zaman-uzayin kapali çizgileri boyunca nasil yerdegistirebilir.Parçacikla birlikte parçacigi yansitan uzay-zaman çerçevesini kesip baska bir uzay-zaman çerçevesi ile kaynastirip birlestirmek nasil mümkün olabilir.Belli büyüklükteki bir parçacik için kuantum vakumu dalgalanmalari hissedilmeyecek kadar zayiftir.Böyle bir parçacik kendi çevresindeki uzay-zaman kafesini bozup yönlendirerek kendisini yerçekimsel bir dalga üstünde uzay-zamanin kafes çizgileri boyunca sörf yaparcasina kaydirip sevk edebilir.
----------------------------
KURTÇUK DELIGI (SOLUCAN DELIGI/WORMHOLE) PROJESI
Kurtçuk deliklerindeki sorun, deliklerin giris ve çikislarinin mikroskopik olmasi ve yaratildiktan çok kisa bir süre sonra yok olmaya meyilli olmalaridir. Bildigimiz kadariyla onlari açik tutmayi saglayacak tek sey negatif yogunluktur.Bu size olanaksiz bir seymis gibi gelebilir.Ancak, 1948 yilinda Hollandali fizikçi Hendrik Casimir, havasiz ortamda bulunan ve birbirlerine çok yaklastirilmis iletken iki levhanin, gerçekten de negatif yogunluk bölgesi yaratabildigini kuramsal olarak gösterdi.Casimir' in öngördügü kuvvetin varligi, laboratuvar deneyleriyle dogrulandi. Eger iki metal levha arasindaki kuantum vakum dalgalanmalari seklinde ortaya çikan kurtçuk deliklerini uzun süreli olarak açik tutarak bu delikleri insanin içinden geçebilecegi ölçülerde büyütebilirsek zaman içerisinde geçmise ve gelecege dogru yol alabiliriz.
Thorne ve arkadaslari , bu fikirden yararlanarak, birbirlerinden yalnizca 400 proton çapiyla ayrilmis Casimir levhalariyla çevresi 960 milyon kilometre olan bir kurtçuk deligi insa etmeyi önerdiler. Zaman yolculari kurtçuk deliginin içinden geçebilmek için, bir sekilde bu levhalarin içinde kapilar açmak zorunda kalacaklar. Böyle bir cihazin agirligi ne kadar mi olacak? Günes' in tam iki yüz milyon kati kadar. Bunlar ancak üstün uygarliklarin hayata geçirmeye kalkisabilecegi projeler; yoksa 21'inci yüzyil mühendislerinin isi degil. Sonuçta fizik yasalari, prensipte bile olsa zaman yolculuguna olanak tanir mi? Evet belki, ama atomalti dünyada!.Geçmis'e gitmek ise daha belirsizdir. Stephen Hawking bu konuda kimi demeçlerinde olumlu bir yanit verirken kimi demeçlerinde geçmise yolculugu pek olasi görmemistir. Einstein'in genel izafiyet teorisine göre insani geçmise götürebilecek birçok zaman koordinati mevcuttur. Ancak simdiye kadar kâinatta zaman yolculugu oldugu hiçbir deney ya da gözlemle gösterilememistir. Geçmise yolculuk (wormhole) solucan deligi ile açiklanmaktadir. Solucan deligi uzay-zamanin ayri bölgelerini birlestiren tünellerdir. Solucan deliginden geçmek de geçmise dogru yolculugu temin etmelidir. Bu konuyla ilgilenen kuantum gravitasyonu bize solucan deliklerinin 10-33 cm oldugunu söylüyor. Yani bir elektronun milyar kere milyarda biri demek. Bazi fizikçiler bu büyüklükteki bir solucan deligini alip normal büyüklüge büyütebileceklerine inanirken, Stephen Hawking "Chronology Protection Conjecture" isimli eserinde bunun mümkün olmadigini savunmaktadir.
Bilim dünyasina baktigimizda kurt deliklerinin varliklarina inananlar, kara delik kozmolojisinin iki saygin ismi, Kip Thorne ve Michael Morris. Iki bilim adami, gerekli kosullari genel görelilik denklemlerine uyguladiklarinda, her biri farkli bir kurtdeligine karsi gelen degisik çözümler elde ettiler. Thorne'a göre izlenebilecek iki yol vardi. Birincisi, bir kurt deligini ''yoktan var etmekti''. Bilim adami, planck -wheeler uzunlugu denen ''Bir virgül atmis iki çarpi on üstü eksi otuz bes'' (1,62x10*) metre ölçegin altina inildiginde ortaya çikacak siddetli kuantum kütleçekim dalgalanmalari yoluyla, uzayi, üzerinde kisa ömürlü kuantum kurt deliklerinin ortaya çikip kayboldugu bir kuantum köpük yaratilmasini öneriyordu. Thorne' un önerdigi altarnatif stratejiyse makro uzayin bükülüp kivrilmasi.Bunun yolu da sifirdan baslayip makroskopik uzayi bükerek bir yol açmak. Ancak iki boyutlu bir düzlem üzerinde uzun yoldan gitmek yerine çok boyutlu uzayda iki nokta arasinda dogrudan bir köprü kurabilmek için iki noktada uzay-zaman dokusunun yok edilmesi gerekiyor. Thorne'a göre karadeliklerin merkezinde bulunan tekillikler, iste bu dokunun yok oldugu yerler. Ancak bu tekillikler kütleçekimin kuantum kurami tarafindan betimlendigi için, kara delik tekilliklerinin kestirme yollar olarak kullanilip kullanilmayacagini anlamak için bir süre daha beklemek gerekecek. Uzay-zamandan bir nokta delip çikarmak bir karadelik yaratmak demektir.Birbirine komsu iki nokta delip çikarmak birbirine yakin iki karadelik bulmak demektir. iki deligi birbirine tüple baglayip kapatmak, iki karadelik arasinda bir tüp geçitle baglanti saglamak demektir (buna solucan deligi yada wormhole diyenlerde var).Ünlü fizikçi Stephen Hawking, bir açiklamasinda ''uzay-zaman'' daki egrilmelerle olusan geçitler zamanda seyahat etmeyi mümkün kilabilir.Bu geçitler, uzayda bir tüp geçit gibidir. Ve bu seyahat bir gün yapilacak"dedi.Bu tür bir zaman makinesinin insasinda sorunlar yok degil. Bir kere iki kara delik arasinda baglanti kuran tüpün, kara delikler çevresinde var olan muazzam çekimsel kuvvetler nedeniyle çöküp kapanmamasi için çökmeye karsi koyan bir iç basinç gerekir. Denge ancak tüp içinde eksi kütle yogunluguna sahip bir madde dagilimi konulursa saglanabiliyor.Burada pratik bir zaman makinesi için esas sorun karsimiza çikiyor. Böyle bir dagilim kuantum kökenlidir ve bu nedenle "tüp geçidi", bir uzay gemisi ya da insanin içinden geçebilecegi boyutlarda düsünmek zordur. Claudio Maccone adli bir uzay arastirmasinca önerilen ''uzay zamanda kestirme yollar ''olusturmaya yönelik yeni bir fikirde manyetik bir alan araciligiyla uzayin bükülmesi. Uzayin kütle çekimi yerine manyetik bir alanla nasil bükülecegi sorusuna, Italyan fizikçi Tullio Levi-Civita'nin ortaya attigi manyetik kütle çekimi kuramiyla yanit veriyor.Levi-Civita Eistein'in, enerjisi olan herseyin uzay-zamani bükecegi önerisinden yola çikmis.Ve Eistein'in genel göreliligi açiklamasindan iki yil sonra ayni alan denklemlerini kullanarak manyetik kütleçekimini kanitlamis. Maccone, dört yilönce Levi-Civita'nin denklemleri yoluyla laboratuvarda manyetik bir kurt deligi gerçeklestirebilecegini öne sürdü.Ancak bu tür projelerde alisilageldigi gibi, pratik uygulamaya gerçekci degil, ya da gerçeklesmesi, dünyada henüz düslenemeyecek kosullara ya da teknolojilere bagli.Bu türde bir manyetik kütle çekimi etkisi ile uzay zamani istenilen derecede büküp-egriltmek için yaklasik "bir milyar tesla" gücünde bir manyetik alan yogunluguna ihtiyacimiz var.
Bir isinlama fenomeni, zaman yolculugu fenomeni, üstboyutlara geçme hadisesi, görünmezlik fenomeni, antiçekim (Antigravitasyon fenomeni ) fenomeni aslinda bir UFO teknolojisinin(elektro-gravitik sevk) yapisinda birlesen fenomenler dizisidir. Arastimalarim ve bulgularimin beni getirdigi nokta UFO ' yu çevreleyen güç alani aslinda çok bilinen elektromanyetik güç alanidir.Tüm bu bahsetigim fenomenleri yaratan sey bu elektromanyetik alan gücünün yogunluk ve frekans kriterleri yaninda henüz isik enerjisinin tam çözülememis '' iç titresim döngüleri ve biçimleri '' üzerinde tam bir yapay kontrole ( isigin hiz yapisinin ayarlanmasi) dayanir. Ve bu kontrol bizi kendi uzay-zaman sürecimizin disina dogru bir geçit açarak diger boyutlara tasiyacaktir.Bir aralar Bilim ve Teknik dergisi karadelik hakkinda en gerçekçi açiklamaya yer vermistir. Ki bu benimde hemfikir oldugum bir açiklamadir.
Bu açiklamaya göre : Karadelik Nedir ? ... peki karadelikler gerçekten delik mi ? Bunu yanitlamak için deligin ne anlama geldigine bakmak lazim. Sözlükteki bir tanima göre delik kati bir kütle içinde bos bir alan ; bir kovuk. Pek çok kimse zihinlerinde karadelikleri buna uyan bir biçimde , yani uzay içinde bir bir oyuk , bir bosluk biçiminde canlandiriyorlar. Oysa karadelikler bos degil. Içleri son derece yogun maddeyle tika basa dolu. Içine eger - basarabilirseniz - parmaginizi sokup saga sola oynatabileceginiz bir delik delik degil. Bu anlamiyla da delik, bir sey içinde uzanan bir yol , bir geçit. Bazilarimizda karadelikleri bu anlamiyla algilayip, evrenin degisik bölgelerini birlestiren , içinde isik hizinin kat kat ötesinde hizlarla zaman içinde ileriye yada geriye yolculuk yapilabilecek koridorlar olarak düsünüyorlar. Einstein' in denklemleri bu konuda kesin bir sey söylemiyorsa da , bilim adamlari bu bilim kurgusal ''kurtdeligi'' modelinin geçerli olmadigi görüsünde birlesiyorlar. Sonuçta bu fikrin ben, olgun bir bilimsel anlayisin ürünü olarak ''bu böyledir'' denen kesin bir düsünce oldugunu sanmiyorum. Zira Stephan Hawking ve Kip Thorne gibi akademik kariyer sahibi kuramsal bilimcilerin bu uç noktalarda yürüttükleri fikirler, bu karadelik modelinin bir versiyonu olan solucan deliklerini kuantum vakumu düzeyinde aramaya kadar gitmistir.Ve bu büyük beyinler zaman yolculugunun bu solucan delikleri, kurtdelikleri yada diger ismiyle bu tirtil yollarinin sayesinde olasi olabilecegini vurgulamaktadirlar. Ve yine bu saygin bilimsel kisilikler arasinda dünyaca taninan Türk asilli bilim adami Ulvi Yurtsever 'de uzay-zamanda böyle kestirme yollar olabilecegini olasi görmektedir. Aslina bakarsaniz tüm bu kuramsal düsüncelerin altinda yatan temel fizik karadelik fizigidir. Ve bu fiziginde dayandigi sütun Einstein 'in genel görecelik kuramindaki yogun kütleler çevresinde egrilen uzay-zaman 'in fizigi dir. Benim kendi özgün arastirmalarim zaman yolculugunun bir çesit uzay-zaman egriligi yöntemiyle oldugunu ortaya koymustur. Fakat bilimin bu egrilikten neyi kast ettigi bilimciler açisindan bile tam olarak anlasilmis degildir. Ama ortada olan ve dilden dile gezen bir egrilik kavrami vardir.
Einstein 'in klasik demeçleri dahilinde..! Kesin olan bir sey var ki isiktan hizli yolculugun anahtari bir hyperspace denen hiper uzay yada üst uzay kavraminda saklidir. Ve ''karadelik fizigi'' - bugünkü solucan deligi fizigi- anlayisiyla dogrudan böyle bir seyahate çikamayiz. solucan delikleri ve karadelikler aslinda bir tür geçit vermeyen kapali uzay çukurlaridir. Fakat bu çukur, kendi boyutumuz içerisinde yogun enerji girdaplari çevresinde dogan hafif bir zaman kaymasi etkisidir. Yani uzay-zaman çizgileri dokusunda bir egrilik ! Uzaya bagli eszamanlilik örtüsündeki hafif zaman kaymalari etkisiyle meydana gelen kirisikliklari biz salt uzay çizgilerinde bir burulma ve egrileserek çukurlasip inisli - çikisli tepecikler olusturan düzlügünü yitirmis( eszamanliligi bozulmus) bir uzay zemini olarak algilariz. Derin öngörülerim dahilinde bugünün bilim anlayisi içerisinde arkasi tam olarak anlasilmadan söylenen bazi fikirler gelecegin dünyasinda ki nihai gerçek sistemlere yakin modellerdir. Bunlardan biri Wales üniversitesinden fizikçi Miquel Alcubierre'nin sundugu warp sürüsü'nü temel alan bir uzay araci modelidir.Bilim kurgu filimlerinde de yerini alan warp (=egme, bükme) motorlari[UFO motoru] sayesinde bir yildiz gemisi çevresinde uzay/zaman bükülmeleri olusturularak bir yildiz sisteminden digerine isik hizinin çok altinda bir hizla ama isik dalgalarindan daha çabuk bir biçimde gidebilir. Bu teknolojiyi bu kadar ilginç kilansa, bugün yapilamaz olsa bile mümkün oldugunun bilinmesidir. Isik hizinda yol alinsa dahi, Dünya'ya en yakin yildiz olan Proxima Centauri'ye ancak dört yilda varilabilir.Ama eger warp space(bükülmüs uzay) daysaniz, kurama göre isik hizi, hatta fazlasi mümkün hale gelir.
Case Western Reserve Üniversitesi Fizik Departmani baskani Lawrence Krauss'a göre, bu mümkün olmakla kalmiyor, su anda oluyor bile! Yine Einstein'in izafiyet teorisi sayesinde biliyoruz ki uzay statik (duragan) degil, hayli elastiktir.
Kütlesi olan her cisim uzayi bükecektir (veya sikistiracaktir da denebilir). Ve tabi ki kütle arttikça bu etki de artacaktir. Yildizlar veya kara delikler bu konuda oldukça iyidirler. Krauss'a göre uzayi büken tek sey kütle degildir. Evrenimizi ihtiva eden "bosluk" su anda bükülmektedir ve hep bükülmüstür."Evren genisliyor",diyor Krauss. "Ve evrenin diger ucundaki bir galaksiye göre biz, su an neredeyse isik hizinda uzaklasmaktayiz, her ne kadar durdugumuzu sansak da!
"Bir "warp sürüsü" nasil gerçeklesir? Basit bir roketin içinde, bir uzay istasyonundan ayrildiginizi farzedin. Bir çok isik yili uzakliktaki bir baska istasyona gitmek istiyorsunuz. Simdi de, rokette bulunan bir warp cihazini çalistirdiginizi farzedin. Bu cihaz, etrafinizdaki uzayi büküyor, arkanizdakini geriyor, önünüzdekini ise sikistiriyor olsun. Simdi hemen arkanizda olan istasyon isik yillari uzakligina gelirken, bir an önce ulasilmaz derecede uzak olani hemen önünüzde duruyor... Ve en güzeli de, hiç bir noktada isik hizina yaklasmamis olmaniz!..Gelecekteki bilimin görüs ufku içerisinde dolasan biri olarak derin öngörülerim ve sezgim basit bir warp motorunun kesin olarak yapilabilecegi fakat bu yöntemle kendi uzay/zaman çizgilerimiz boyunca sadece gravitasyonel bir dalga atmasi hizina esit olan isik dalgalari hizindan daha hizli gidemeyecegimiz gerçegidir.Eger isik hizini asmaktan söz ediyorsak mutlaka dönüp dolasip gelecegimiz yer yine bir üst uzay kavramidir.
Aşağıda Alcubierrenin ifade ettiği tarzda ''warp sürüşü motorlarıyla çalışan uzay aracının'' çevresindeki uzay/zaman çizğilerinin bükülmesi açıkca görülmektedir.
Bu modele göre ortada bir karadelik yada solucan deliği diye uzay aracının içinden geçip gideceği bir kapı geçit yok ! fakat Alcubierre 'nin aracı bir UFO modeli gibi kendi çevresindeki uzayı bir şekilde bükerek uzay-zaman ilintisinde bir kabarcık gibi kendisini ileriye doğru yerçekimsel bir itişle yada (çekişle demek daha doğru olur) kaydırırarak kendi uzay-zamanı içinde duruyormuş gibi algılansada dış bir gözlemçi için ışıktan daha hızlı bir biçimde uzayı atlayarak giden bir uzay gemisi modeline dönüşmüş olur. Alcubierre sonuçta bu modeliyle hedefi tam tutturamasada bence bilimin ışıktan hızlı yolculuk kuramları içerisinde en kayda değer olan ve benim kuramsal öngörülerimlede örtüşen bir uzay aracı modelidir.Ki bu araç bir Zaman Makinesi gibide kullanılabilir. Alcubierre bu kuramında solucan deliğini bir tüp gibi uzay -zamanın diğer noktalarına uzanan bir kanal gibi düşünmüyor. Bu 'solucan deliği ağzını' aracı çevreleyen bir güç alanı biçiminde düşünüyor. Yani aracı hafif bir uzay-zaman eğriliği içerisine gizliyerek aracın içerisinde bulunduğu yerel uzay-zaman çizğilerini araç çevresinde bozarak ve aracı çevreleyen güçlü yerçekimsel bir kuvvet etkisini bir yöne doğru dağıtarak ve ayarlayarak istenilen yönde yerçekimsel bir potansiyel yaratımı altında Alcubierre aracı hareket ettiriyor. Alcubierre hareket gücü olarak yine bozulan uzay- zaman ' ın kendisini kullanıyor. Ve Alcubierre kuramındaki en büyük sorun olan ''güçlü yerçekimsel kuvvet yaratımı altında aracın ezilmesini engellemek'' için aracın içine girdiği solucan deliği ağzını yerçekimsel çökmeye karşı koyabilecek negatif bir enerji dağılımıyla (egzotik madde) dengeleyerek bir çeşit antiçekim kuvveti yaratmayı düşünmüştür. Araç çevresindeki bu negatif enerji dağılımı aracı kendi yerçekimsel potansiyeli altında ezilmekten koruyacak ve bir çeşit tampon görevi görecek.
Yorumlar
detaylı ve güzel bir makale
detaylı ve güzel bir makale olmuş ama benim merak ettiğim acaba bunlar alıntımı yoksa kişisel bilgilerden mi ?
kişisel ise ; sizin zaman - mekan uzay zamanı gibi konularla ilgilide bilgi paylaşmanızı rica ederim ... bu konularda bilgi ve fikir sahibi insan çok az sanırım internet ortamında...
hatta bir nevi tartışma ortamı bıle olusabir..
wormhole fikirlerinin bence en anlamadığım olayı şudur: siz arkanızdaki uzay zamanı büktüğünüzde bu o alana bir etki bırakacaktır dolayısı ile artık eski durumunda olamayacaktır. buradan 2 önemli soruna varabiliriz 1. arkamızda bıraktıgımız mevki yi ( dünya ya yakın yer diye düşünürsek dünya da ) kaotik bir duruma sokabiliriz.
2. durum ise vardığımız yerden geri dönmek isediğimiz de vereceğimiz koordinatlar ( ister 3 boyutlu ister 4 boyutlu olsun) artık eski ipozisyonlarında olmayabilir. o yuzden wormhole teknolojisi sadece hayallerimizde olur. Ancak benim kendi fikrim işık hızının üstüne çıkılabileceği ve bu şekilde seyehatlerin çok daha güvenli olabileceği yönündedir....( sevgili Albert kusura bakmasın ama o dedi diye ışık hızı geçilmez değil :) )
konusu ve açıklamalarıyla çok
konusu ve açıklamalarıyla çok güzel,hoş bir yazı olmuş.emeğin için teşekkürler RA