türkiye den 49 ufo başvurusu
Türkiye’den 49 UFO başvurusu
İtiraf etmekten çekinmeyelim. Hepimizin içinde gökyüzünde bir yerlerde başka yaratıklar da olabileceğine dair tuhaf da olsa bir kanaat vardır.
Steven Spielberg’in sevimli kahramanı E.T.’yi yoksa neden bu kadar sevelim ki? Yahut başrolünü Mel Gibson’un oynadığı ‘Signs / İşaretler’ filmi neden bu kadar ilgimizi çeksin ki?
Böyle düşünen sadece bizler değiliz elbette. NTVBLM dergisi de son sayısının kapağına UFO’ları taşıyarak meselenin bilim camiası tarafından da bir kenara atılmadığını koyuyor ortaya. “UFO uzaylılar bizden ne istiyor” başlıklı kapak yazısının ana fikrini, “Bu kadar büyük evrende yalnızca biz varsak, bu korkunç bir yer israfı demektir” cümlesiyle özetleyebiliriz. Zaten cümle de ‘The Contact / Bağlantı’ filminden alınma.
1976’da NASA’nın Mars’a gönderdiği uzay aracının çektiği fotoğraflarda görülen insan yüzüne benzeyen yapıyı ele alalım mesela. Pek çok kişiyi heyecanlandırmıştı bu. Ne var ki, aynı NASA, 1998’de Mars’ın ayrıntılı haritasını çıkartmak için yeni bir uydu daha gönderdi. Ancak bu kez çekilen fotoğraflar ve yapılan haritalar gizli tutuldu.
‘Dünyalı biz dostuz!’
Dünyalılar kısıtlı bilgileriyle uzaya sınırlı seyahatler yapabiliyorlar ama bu onların da gelemeyecekleri anlamını taşımıyor elbette. Ortaçağdan itibaren mevcut olan UFO çizimleri bunun bir göstergesi olabilir mi? Eric Van Daniken’in ‘Tanrıların Arabaları’ kitabını bugün belki hatırlayan yok ama vaktiyle az kıyamet kopartmamıştı.
Birde 1947’de ABD New Mexico’daki Roswell kasabasını karıştıran uçan daire düştüğü söylentisine bakalım. Bölgeye bir cisim düşüyor ama ne olduğu netleşmeden UFO söylentisi yayılıveriyor. Askeri birlikler bölgeye kimseyi yaklaştırmıyor. Bir süre sonra, askerler tarafından yakalandığı söylenen bir uzaylının fotoğrafı geziniyor elden ele.
Neden olmasın ki
Peki neye ne kadar güvenebiliriz? Bu sorunun cevabını da NTVBLM’deki makalenin finalinden aktaralım: “Basit hesapla, tüm evrende Dünya benzeri yüz milyarlarca gezegen var; yani olasılık yönünden dünyadışı yaşam pekâlâ mümkün. Peki, kendi sistemimizde? Her canlı bizim gibi su ve oksijenle yaşayacak, illa bize benzeyecek diyemeyiz. Dünyada bile, oksijensiz yaşayan bakteriler görüyoruz. Yani Titan’da metana dayalı bir yaşam olabilir.”
İnanıp inanmamak ise size kalmış elbette.