thy kaptan pilotu ''ufo ile birlikte uçtuk''
THY Kaptan Pilotu Selahattin Sivri ve uçuş ekibi, 27 Ekim 1989 tarihinde Zürich- Antalya seferinde çok önemli bir yakın karşılaşma olayına tanık oldular.
THY’nın 40 yıllık tecrübeli pilotu Selahattin Sivri sıradışı gözlemiyle ilgili şunları anlatıyor ; “11 bin metre yükseklikte uçuyorduk. Birden yanımdaki iki arkadaşımla birlikte sol tarafımızda, kırmızı, mavi, yeşil, keskin ve çok parlak beyaz renkli ışıklar saçan, apartman büyüklüğünde ve yumurta şeklinde, dev bir cisim gördük” dedi. “ Gazino neonlarını andıran ve döndükçe devamlı değişen ışık kümesi birbirine karışıyordu. Dev bir yumurta biçimli cisim, birkaç mil önümüzde bizimle birlikte döne döne gidiyor, sanki bizi izliyordu” diyor.
Selahattin Sivri kaptanlığındaki THY uçuş ekibi, kokpitten “uçandaire”yi böyle gördü..
Kaptan Pilot : “Bu çok parlak Işık kümesini, İkinci Kaptan Pilot Hüseyin Kargı ile, Uçuş Mühendisi Pertev Arıkan’da görmüştü. Üçümüzde şaşkınlık içindeydik. Dev cisim bizden 2 bin metre kadar uzaklıkta uçuyordu. İzledikçe merakımız artıyordu.”
“Cismin uçtuğu doğrultuda herhangi bir uçak trafiği olmadığını, İstanbul Havalimanındaki Kontrol Kulesinden öğrendik. Dev yumurta biçimindeki cisim, harika ışıklar saçarak sürekli dönüyordu. Nefesimiz kesilmişti. 15 dakika önümüzde uçtuktan sonra aniden akıl almaz bir hızla yüselerek kayboldu.”
“Gördüklerimiz inanılacak gibi değildi ama gerçekti” diyen Kaptan Pilot Selahattin Sivri, 27 Ekim akşamı iki arkadaşıyla birlikte yaşadıkları bu heyecanı bakın kendi ağızdan nasıl anlatıyor:
Kaptan Pilot Sivri, yaşadıklarını heyecanla anlatırken..
“ Türk Hava Yolları’nın Boeing-727 tipi uçağıyla, Zürich- Antalya seferini yapmak için, biraz gecikmeli olarak saat 23:00 sularında İsviçre’den havalandık. Hava çok açık, yıldızlar tek tek sayılacak kadar berraktı. 33 bin feet, yani yaklaşık 11 bin metre yükseklikte uçuyorduk. Hızımız normal, saatte 800 km. kadardı. Yugoslavya hava sahasında Belgrad yakınlarındaki Topola noktasına geldiğimizde saat gece yarısını yarım saat geçmişti ki sol üstümde, bizden yaklaşık iki bin metre uzakta, bol ışıklı bir cisim gördük. Arkadaşlarımla bunu önce, normal uçuş trafiğindeki bir uçak zannettik. Bol ve parlak ışıklı bu görüntü önce hoşumuza gitti. Ancak ışık kümesi dikkatimizi çekecek şekilde çok yoğunlaşıp, keskinleşince, ne olduğunu merak ettik, arkadaşlarla daha dikkatli izlemeye başladık. Sol üstümüzde uçan bu ışıklı cisim, 10 dk. sonra önümüze geçti. Bu sırada, Belgrad Hava Kontrol Kulesi’nin kontrol sahasındaydık. “Bu nedir?” diye merak ettik ve telsiz dinlemesine aldık. Bulgaristan hava sahasına girdiğimizde bu cismin kendisini tanıtması gerekirdi. Böyle bir konuşma olmadı, bunun üzerine merakımız daha da arttı. Uçuş Mühendisi arkadaşım Pertev Arıkan, bizi ikaz ederek, “Bu normal bir trafik değil. Çeşitli renklerde devamlı çakıyor ve konuşma yapmıyor” dedi. İşte o anda, tanımlayamadığımız bu garip cisim, kırmızı, yeşil ve keskin beyaz olmak üzere üç ana renge büründü, normal uçaktan birkaç misli büyük bir şekilde önümüzde uçmaya başladı.”
Yılların deneyimli Kaptanı sayın Sivri sözlerini şöyle sürdürüyor; “ Önümüzde giden ışıklar içindeki dev yumurta ritmik hareketlerle dönüyor, hızla yol alıyordu. Üçümüz, inanılmaz bir renk cümbüşüne bürünmüş bu manzarayı büyük bir dikkat ve de hayranlıkla izliyorduk. Işıklar çok güçlüydü. Önce kırmızıya bürünüyor, döndükçe yeşil oluyor, yeşil ışık hakim olduğunda yanlarından mavi ve sarı ışıklar saçıyordu. Sanki bir renk cümbüşünün dansını seyrediyorduk. Cisim, ufuk hattının 10 derece üstünde ve önümüzde seyrediyordu. Merakımız daha da artmıştı. Bu arada Bulgaristan hava sahasının tam üzerindeyken, İstanbul hava kontrol kulesini aradık. Kuleye kendi yönümüzde giden bir başka trafik olup olmadığını sorduk. Aldığımız yanıt “hayır, başka bir trafik yok!” olmuştu. Bizde tekrar bakmalarını, çünkü önümüzde ışıklar saçarak ilerleyen büyük bir cisim olduğunu söyledik..Yanıt yine olumsuzdu, yani radarlar bizim hayretler içinde izlediğimiz bu ışıklı cismi tespit edemiyordu.”
“Işık saçarak önümüzde giden bu cismi üçümüzde 15 dakika süreyle çok dikkatle ve çok yakından izledik. Birlikte uçuyorduk. Cisim bize adeta öncülük ediyordu. Ufka nazaran 30-35 derecedeyken, cisim hafif hafif yükselerek yaklaşık olarak 15 bin metreye yükseldi ve rengi beyaza dönüşmeye başladı. Kısa bir süre sonra keskin beyaz bir ışık topu halinde yükselerek kayboldu. Heyecanımız cisim uzaklaştıkça doruk noktaya ulaşıyordu. Nefesimiz kesilmişti sanki..”
Seferini tamamladıktan sonra başlarından geçen olayı detaylı bir raporla Başpilotluğa ve Kandilli Rasathanesine bildirdiklerini söyleyen Kaptan sayın Sivri, Rasathanedeki astronomlardan Dr.Atilla Özgüç, Dr.Tamer Ataç ve Dr.Levent Altaş’la 2 gün süreyle bu konuda görüşmeler yaptıklarını ve astronomların kendisine, bunun bir yıldız veya bir uydu olamayacağını, kesinlikle tanımlanamayan bir cisim olduğunu belirttiklerini söyledi.
Fakat bu konuda da, herzaman olduğu gibi resmi bir açıklama yapılmamış ve yaşanan bu önemli olay kapatılmaya çalışılmıştır. Oysa, sayın Sivri ve uçuş ekip arkadaşlarının 15 dk. süreyle gözlemledikleri ve tanık oldukları cisim, karakteristik özelliklerinden ve manevralarından, uydu, balon, yıldız, Venüs, ateş topu..vs olamazdı. Astronomların sayın Sivri’ye söyledikleri gibi, bu cisim kesinlikle bir “UFO”ydu.