Ana içeriğe atla
25 Mart 2010 tarihinde RA tarafından gönderildi

Upuaut projesi

ASAGIDAKI PROJEYLE ILGILI BIR GELISME VARMI ? BILGISI OLANLAR PAYLASIRSA COK MEMNUN OLURUM

Klasik tarihçiler Kraliçe Odası'nı bitirilmemiş bir mezar odası olarak kabul ettikleri için pek üzerinde durmazlar. Ancak son yıllarda, özellikle Rudolf Gantenbrink adlı bir Alman mühendisin yaptığı araştırma sonunda bu odadaki kanallar büyük tartışmalara neden oldu; [1]
1993 yılının başlarında, Alman mühendis Rudolf Gantenbrink, Mısır Eski Eserler Müdürlüğü ile Alman Mısır bilim heyetinin çağrılısı olarak, ekibiyle birlikte Kahire'ye geldi. Genç mühendisin amacı, çocukluğundan beri büyük ilgi duyduğu Giza piramitlerini, özellikle de "Büyük Piramit" olarak bilinen Khufu piramidini incelemekti. Bu görkemli yapının içinde yer alan gizemli "hava şaftları"nın açılarını tam olarak ölçmek ve içlerini araştırmak istiyordu Upuaut Robotu IGantenbrink. Bunun için bir de minik robot geliştirmişti.[2] Upuaut adı verilen bu robot ucunda minik fakat güçlü projektörlere sahip ve video kamerası olan basit bir kızaktı. Dik meyilleri tırmanabilmesi için güçlü bir elektrik motoru takılmıştı.[1]
Gantenbrink'in esas hedefi Kraliçe Odası'ndaki kanalları incelemekti. Bu amaçla Alman Arkeoloji Enstitüsü'ne başvurdu. [1] Ne var ki, Mısır Eski Eserler Müfettişi Dr. Zahi Havas, bu tür bir incelemeye izin verme konusunda hiç de istekli değildi. Ama, başka bir fırsat doğdu Gantenbrink'e: Büyük Piramit'in havalandırma sisteminin iyileştirilmesi ve bu yolla içerideki nem oranının düşürülmesi gerekiyordu ve bu amaçla "hava şaftları"nın kullanılması düşünülmüştü. Ne var ki, 65 metreye dek ulaşan uzunlukları ve yalnızca 25 santimetrelik çaplarıyla bu hava şaftları, içindeki toz ve topraktan ancak marifetli bir mini robot yardımıyla arındırılabilirdi. Bu durum, istediği araştırmaları yapmasına izin verilmemekle birlikte, Gantenbrink'e çekici bir fırsat sunuyordu. Ancak onun robotu bu işi başarabilirdi.[2]İlk çalışma 1992 Şubatı'nda Kraliçe Odası'nın güney kanalında başladı. [1] İlk aşamada Gantenbrink ve ekibi, "Upuaut" (Eski Mısır dilinde "Yolları Açan" anlamında) adını verdikleri mini robotla, yukarıdaki Kral Odası'nın şaftlarının temizlenmesi işine giriştiler. Bir alt düzeydeki Kraliçe odasında yer alan şaftlar ise Mısır Eski Eserler Müdürlüğü'nü pek ilgilendirmiyordu. [2] Upuaut yürüdü ve kısa sürede bu kanalın tahmin edildiği gibi 8-10 m değil, daha uzun olduğu anlaşıldı. [1] İş başladıktan birkaç gün sonra, Upuaut'un, şaft içindeki engebeleri aşmakta yetersiz kalabileceğini fark eden Alman mühendis, izin istedi ve [2] Bu sırada esas işe, yani Kral Odası kanallarına dönmek gerekti. Gantenbrink bu kanalları temizledi, işi vantilatörleri taktıracak olan sponsor firmalara devretti ve Almanya'ya döndü.[1]Çok kısa bir süre sonra "Upuaut II" adını verdiği, daha dengeli, çok daha gelişmiş bir robotla işinin başına döndü. Kral Odası'nın şaftlarını temizlemekte hiç zorlanmamış ve marifetli robotu bu işi kolayca halletmişti ama Gantenbrink'in aklı, Kraliçe Odası'nın, piramidin dış yüzeyine açılmadan içeride biten esrarengiz şaftlarındaydı. [2]
Sıra Kraliçe Odası'nın kanallarına gelmişti. Gantenbrink enstitüye yepyeni ve çok daha işlevsel ikinci bir robot yapmayı önerdi. Öneri kabul edildi ve Upuaut 2 yapıldı. Gerçekten de bir teknoloji harikasıydı bu robot. Ancak Mısırlı yetkililerden izin almak gerekiyordu; Gantenbrink 1993 Martında Kahire'ye gitti ve Cize'nin direktörü Zeki Havas'tan sözlü izin alarak çalışmalarına başladı. Ancak aksilikler birbirini izledi. Önce Alman Arkeoloji Enstitüsü desteğini çekti. Sonra Zeki Havas işten alındı. Resmen izni olmadığı halde Gantenbrink işe devam etti ve 22 Mart 1993 günü saat 11.05'de Upuaut 2 yolun sonuna vardı. 65 m kadar yürümüş ve menteşeli bir kapıyla karşılaşmıştı.[3]
1993 Mart ayının ikinci yarısında, görevi bitmek üzereyken, yanındaki Mısırlı görevli müfettişin gözetimi altında, isteğine ulaştı ve Kraliçe Odası'nın şaftlarına Upuaut II'yi yollama olanağı buldu. Bu yeni robotun üzerinde spot ışıklar ve bir de değişik yönlere uzaktan kumandayla çevrilebilen video kamera vardı. 21 Mart günü, monitörler Kraliçe Odası'nın içine kuruldu ve Upuaut II, kuzey şaftından içeri bırakıldı. Bu şaftlar, 1872 yılında piramitlerde araştırma yapan bir başka meraklı mühendis, Waynman Dixon tarafından keşfedilmişti ve Dixon, kuzey şaftını uzunca bir demir çubuğu içeri sokarak kontrol etmek istemiş, ancak şaftın dönemeçlerinden birinde çubuk sıkışarak kırılmış, bir parçası içeride kalmıştı. İşte Upuaut II, yüz yirmi yıldır orada duran bu demir çubuğun görüntülerini kontrol merkezindeki monitörlere yolladı ve dönemeçten yoluna devam istedi. Ne var ki sıkışan çubuk, robotu engelliyordu. Bir süre sonra, Gantenbrink, yakın zamanda daha gelişmiş bir robotla yeniden gelip kuzey şaftının sonuna dek incelemeyi sürdürme kararı verdi Upuaut II'yi geri çekti.
Hemen ardından, bu kez güney şaftına yerleştirildi Upuaut II. Mısır uzmanlarının, yapımına başlanıp, sonradan vazgeçildiğine inandıkları bu şaftın uzunluğunun, 15-20 metre olduğu tahmin ediliyordu. Ancak, üzerindeki kamerayla görüntüler yollaya yollaya şaftta ilerleyen Upuaut II, gittikçe gidiyordu: 25 metre... 35 metre... 45 metre... Şaft devam ediyordu. Sonunda, yaklaşık 59 metre dolayında, robot aniden durmak zorunda kaldı, çünkü önüne bir engel çıkmıştı. Üzeri zımparalanmış ve parlatılmış kireçtaşından yapılmış, garip bir "kapı"yla bitiyordu şaft! Üzerinde, diğer yandan takılmış bir kapı kulpunun iki metal çıkıntısı görülüyordu. Birinin metal ucu kırılmış ve yere düşmüştü!Monitörler başında Upuaut'un yolladığı görüntüleri izleyen Gantenbrink, Mısırlı müfettiş ve bütün ekip, nefesleri kesilmiş bir halde kapıyı izlediler. Upuaut'un kamerası, şaftın bittiği alanı bütünüyle taradı ve "kapı"nın sağ alt köşesinde minik bir çatlak olduğunu fark etti. Ancak bir kablonun girebileceği kadar geniş bir çatlak.Durum hemen Dr Zahi Havas'a ve diğer Mısır uzmanlarına bildirildi. Heyecan dalga dalga büyüyordu. Basına açıklama yapmakta oldukça isteksiz davranan Havas ve diğer yetkililer, Gantenbrink'in bunu London Times ve The Independent gazetelerine duyurmasına çok sinirlendiler. Alman mühendisin iş izni derhal iptal edildi ve piramitler çevresinden uzaklaştırıldı. Büyük bir buluş gerçekleştirilmişti ama, bunu yapan adam ödüllendirileceği yerde cezalandırılıyordu.İzleyen yıllarda Gantenbrink, Londra ve Paris'te Ejiptologlara bulgularını anlatan birer konferans sundu ve robotun çektiği görüntüleri gösterdi. Çoğu tarihçi ve arkeolog, Upuaut II'nin yüzyılın en büyük buluşunu yaptığını söylüyor ve o "kapı"nın ardında nelerin bulunduğunu merak ediyordu; ama Mısır'dan hiç ses gelmiyordu. Gantenbrink, bu arada yeni ve çok daha gelişmiş bir robot yaptı ve izin verilmesi halinde tek bir ücret almadan, Mısırlı yetkililerin gözetimi altında çalışarak, bir fiberoptik kablo kamerayı çatlaktan içeri sokabileceğini ve muhtemel "gizli oda"nın görüntülerini dünyaya sunabileceğini söyledi ama Mısır Eski Eserler Müdürlüğü, gerekçe göstermeden bu öneriyi reddetti.Aradan altı yıl geçtikten sonra hala Gantenbrink'in bulduğu kapı açılmış değil. Bu durum, Ejiptoloji çevrelerinde son günlerde iyice kızışan tartışmalar yaratıyor.
Bildiğimiz kadarıyla bu kapı hâlâ açılmış değil, ardında ne olduğunu belki bir gün öğreneceğiz ve böylece kanalların taşıdığı sırrı anlayacağız.

Yorumlar

Sevgili arkadaşlar bu gizemli keşfin devamını sonuçlandıramamanın özellikle mısır gibi bir ülkede neyin kaygısı olduğunu varın siz düşünün ben telafuz etmeyeyim.

     Bu olayı Erich von Daniken'in ağzınzan canlı olarak 1. sirius ufo kongresinde dinlemiştim. oda bir dizi problem ve yol kesici eylemlerden geçip sonuçta hiçbir şey bulamadığını fakat yeterli devlet izinleri alınması durumunda belkide yanmış iskenderiye(yanılıyorsam düzeltin) kütüphanesinin bir takım kitaplarının orada olabileceğini kanıtlarıyla göstermişti. bu kanıtlar kimyasal analize gönderilen ve artık beklemekten yanmış küllerden başka birşey değildi. ama asıl enteresan olan şey bu külün o zamanlar kullanılan pairüz benzeri bir kağıt tabakasına ait olan küller olmasıydı. kimbilir belki de şimdilerde tarihi sırlarımızın  bir kısmı çözülmüş bile olabilirdi. Havasa gelince o duvardaki delik açılıp optik kamera yerleştirildi ve canlı yayında gevrek gevrek gösterildi , ki bence esas hedef gösterilmedi veya manipüle edildi. çünkü belkide köklerimizin dünya dışından olabileceği anlaşılıp bazı şeylerden vazgeçebileceğimiz(tarihin değişmesi) konusunda kaygılanıldı.

Diğer bir enteresan olan şey bence şu an mısır topraklarında yaşayan insanların o zamanki insanlar olmadığı konusunda bir fikrim var.tüm bunların ışığında bununla ilgili bilgisi olan biri varsa çok sevinirim.

saygılarımla,

anah

[video:http://www.youtube.com/watch?v=nf-7NVA8Q9M]