Ana içeriğe atla
5 Ağustos 2010 tarihinde AliBudak tarafından gönderildi

Hopiler

Modern dünyanın zamanı açıklama şeklinde farklı bir anlayışa sahip olan Hopi’ler insanlığın dünyaya gelişi ile ilgili ilginç mitolojik temalara sahiptirler.

Hopiler, sayıları bugün 8000’lerle anılan bir Kızılderili kabilesidir. Hopi kelime kökü barış teması ile ilgilidir. Hopi’lerin sahip olduğu tarım ve yapı kültürü M.Ö 700’lerde çoktan şekillenmiş olup, yerleşim yerleri Arizona bölgesinin kuzeydoğusunda bulunmaktadır.
Modern dünyanın zamanı açıklama şeklinde farklı bir anlayışa sahip olan Hopi’ler insanlığın dünyaya gelişi ile ilgili ilginç mitolojik temalara sahiptirler. Fakat ilginçtir ki, zamanı modern insanın algıladığı gibi algılamayan Hopi’ler de geçmiş, gelecek ve şimdiye bakış açısı farklıdır.

Dilin günümüz zorluklarından uzak, modern dünyanın dil kalıplarını kullanmayan bu kabile, buna rağmen insanın bu dünyaya gelişi ile ilgili çok önemli bilgileri bize anlatmaktadırlar. Hopi’lere göre dünya 3 kez yıkım yaşamıştır. En son yıkımın su nedeni ile olduğu da verdikleri bilgiler arasındadır. Fakat bunlardan daha önemlisi, astronomik olarak açıklanabilecek ve esasen sahip oldukları kültür ile bilmelerine imkan olmayan detaylar ile açıkladıkları uzak geçmişi okumaya, araştırmaya değerdir. Hopi’ler atalarının dünya dışı olduğunu anlatmaktadırlar.

Kuzey Amerika’nın ilk halklarından olan Anasazi’leri de unutmamak gereklidir. M.S. 500 yılları ile M.S 1300 yılları arasında varlığını sürdürmüş ve Hopi’lerin ataları olması nedeni ile bu yazı adına özel olarak önem taşıyan bir kültürdür. Daha sonra konumuz içinde yer alacak olan insanlığın geldiği köken ile ilgili söylediklerini duymadan önce onların daha geçtiğimiz 2000 yılın başlarında tarım ile uğraştıklarını ve baraj ve sulama ağları kurabilmiş olmalarını hatırlatmakta fayda var. Aynı zamanda, uçurum ve kayalıklara yaptıkları özel yerleşim yerleri ile de arkeolojik olarak özel bir yere sahiptirler. Fakat ne yazık ki, 1300 yılında her şeylerini terk ederek ortadan kaybolmuşlardır. Takvimleri özeldir ve homojen bir kültürleri vardır. Asla yağmacı ya da savaşçı olmamışlardır.

Tekrar Hopi’lere dönersek, evren görüşlerini anlamak için zaman kavramına bakış açımızı incelemekte fayda vardır. Çünkü Hopi’lerin geçmiş ve zaman anlayışlarını anlamak için en iyisi onlardan olmaktır. Hopi değilseniz, günümüz dil kalıpları ve buna bağlı düşünce modellemeleri ile onları anlamak kolay bir iş değildir.

Hopi’lerin şu an sayısı dünya üzerinde 8000’i bulmakta ve büyük Kanyonun doğusunda Colarado nehrinin yakınlarında yaşamaktadırlar. Hopi dilinde, bazı evren tanrı görüşlerinin algılamak için bir Hopi olmak gerekir. Çünkü Hopi dili sıradaşı semitik dil alt yapılarına sahiptir. Hopi kültüründe zaman anlayışı modern batı toplumundan farklıdır. Geçmiş, gelecek ve şimdiyle ilgili sözcük kelimeler bizim anladığımız şekilde bulunmamaktadır. Hopi mitolojisi, atalarının dünya dışından geldikleri inancı üzerine kurulmuştur. Önemli araştırmacılardan Dr. George Hunt Williamson’a bu dünya dışı kökenin Sirius yıldızı ile ilgili olduğunu söylenmiştir. Bu arada ünlü Mu kıtası araştırmacısı James Churchward, Hopilerin kullandığı lisan üzerinde araştırmalar yapmış ve kültürün söyledikleri üzerinde pek çok makale yazmıştır.

Hopi’ler, kısacası; bir zamanlar Pokanghoya ve Palongauhoya isimli iki gücün etrafında herkesin barış ve mutluluk için yaşadıkları Sotuknang isimli bir yerden geldiklerini söylerler. Onların deyişlerine göre yerküre tanrısı Sotuknang, gelen çok büyük bir felakete karşı yerlerini acilen terk etmelerini emretmiştir. Rengi mavi güzel ışık verenden kırmızı alev çıkarana dönmüştür. (Adeta astronomik bir yıldız çökümü olayını tarif etmektedir) Bu kendi ırklarının ikinci dünyasının yok olmaya başlaması anlamına gelir.
kaynak:ntvmsnbc

Yorumlar

Ayrıca şunu da eklemeliyim;

Hopiler kendi söylemlerine göre ataları ırklarının devamı için dünyaya kaçmışlardır. Bu kabilede yaşayan asırlık inanç, kabilenin 250 000 yıl önce Sirius yıldızından geldiklerini ve önümüzdeki dönemde bu bilginin daha da detaylı yönlerini modern uygarlıklarla paylaşacaklarını söylemektedirler.
İkiz tanrı sembolü çift güneşe sahip bir takımyıldızın etrafında dönen bir gezegenden geldiklerini iddia etmişlerdir. Kutsal Hopi kehanetleri, kendi yer kürelerinin yakını civarında olan bir felaketten dolayı dünyaya kaçan bir gruptan bahseder. Nanga Sohu, bazı bilgilerde onları dünyaya getiren büyük lider, bazı bilgilerde de kendi geldikleri takımyıldızın ismi olarak da nitelendirilir.

Bana göre hopiler yeryüzünde yaşamış ve yaşamakta olan bir kabiledir..Çünkü verilen bilgilere göre,örneğin kendi dilleri,kendi takvimleri ve yaşadıkları bölge gibi oluşumlara bakacak olursak, bunlar kendi hallerinde yaşayan,kendilerine göre bir kültür oluşturmuş olan bir kabileye benziyorlar.. Dünyadan kopuk olarak yaşayan kabile kültürlerinde durum hep aynı, veya benzer olmuştur..

Özelliklede inanç konusuna gelince yeryüzündeki tanrı anlayışı yerine,daha çok uzaydan gelen veya uzaylı olan bir tanrı arayışında olurlar..onlara göre geldikleri yer uzay olunca tanrılarınında uzaylı olduğunu düşünür ve öyle sanır,öyle kabullenirler..

Mısırlıların her iş ve olay için bir tanrı oluşturmaları,fravunun mısırın tanrısı benim demesi,nemrut un kendini tanrı sanması gibi..Hopilerinde bunlara benzer olarak uzaylı bir tanrı edinmeleri o dönemlerde olan olağan düşüncelerdir...

Şimdi şöyle rahatlayıp bir düşünün...

Farklı bir gezegen sistemindesiniz.. Çeşitli anılarla dolu bir nüfusa binlerle yıl sahip olmuşsunuz.. Gezegeninizde türlü mutluluklar olmasıyla beraber, farklı çatışmalar ve üzüntülerde yaşamışsınız. Bilgileriniz ailede en büyük olandan en küçük olana aktarılarak gelmiş. Bunun için bu bilgileri özellikle öğrenen kişiler seçilip size aktarılmaya çalışılmış. Bir şekilde bu bilgilere siz kavuşmuşsunuz.

Gezegeninizdeki kültürel yaşam tek tanrılı ve mantık kuralları çerçevesinde, maneviyatçılık olmasına karşın bunu bir şekilde maddi olgulara dönüştürebilmişsiniz.. Enerjiyi maddeye çevirmekte başarılı bir ırksınız.. Teknolojiniz buna izin veriyor ve nano boyuttaki biomakineler yapmış ve bunu vücudunuza adapte edebilmişsiniz..

Gelelim ki bir gün dışardan büyük bir güç sizin varlığınızı tehtid ederek sizin bu güzel hayatınızı yaşanmaz hale getirdi.. Siz bu güce karşı çıktınız, gönüllüleriniz vardı, canını hiçe sayan kahramanlar..

Bu arada sizin toplumunuzu idare eden seçilmiş bir takım kişiler bu gücün yıkımını ve kayıpları göz önüne alarak  yaşanacak bir başka yer bulmak veya kalıp direnmek konusunda ikiye ayrılmış..

Yerin kilometrelerce altında büyük gemiler inşa edilmiş ve yaşam destek birimleri oluşturulmuş. Gezegende kalan kaynaklar kalanlar ve gidenler olarak paylaştırılarak kaostan uzak yaşam için seçilen sisteme yolculuk için güzergah belirlenmektedir.. 

Yolculuk hız bakımından düşük tutulmalıdır, çünkü türün saf olarak devamını sağlamak için moleküler bütünlüğü korumak inancındasınız..

Artık gemileriniz hazır, koordinatlar girilmiş ve tek düşünceniz yavaşça yer kabuğunun yüzeyüne yükselirken yüzey kapaklarının bir an önce açılıp herhangi bir zarar almadan sistemi terketmektir. Vedalaşmalar yapılır, akrabalar birbirlerini bulacakları ve tekrar beraber olacakları konusunda söz verir.

Gemi yüzeye vardıktan sonra kalanlar son bir güç ile gemileri koruma pozisyonuna gelir..

Gemiler büyük bir vakuma girmişçesine öne atılır ve artık gezegen sisteminden çıkmışsınızdır.. Son durak yaşam umudu diğer sistemdir..

Moleküler düzeyi korumak için yavaş giden gemilerde yıllar yılları kovalarken, yaşlılar bilgileri dijital ortamda saklamanın zararlarını düşünürler.. Eğer bir gemi bile zararlı varlıkların eline geçerse nereye gittileri belli olacaktır.. Ve böylece masallar oluşturulur.. Yeni doğanlar ve çocuklar bu masallarla büyür..

Yol uzundur, yıllar geçerken gemilerin içinde yeni anlayış oluşumları belirir.. Sosyal etkileşen varlıklarda kaçınılmaz değişim yaşanmaktadır.. Gemi içinde adetler oluşur, görgü kuralları değişir, örfler başkalaşır. O anki sınırlı kaynaklara göre kurallar gelişir.. Ama hikayeler nesilden nesile aktarılır..

En sonunda yaşam dolu sisteme giriş yapılmıştır. Artık o yaşama geri dönecekleri gezegene ayakbasmak kalmıştır..

Araştırmalar başlar. Yaşamı tehtid eden potasiyeller tek tek gözden geçirilir..

Bir an önce yörüngeye girip o gezegeni yakından görme isteği herkesin içindedir.. Yolculuk esnasında gemilerin bir kısmı farklı nedenlerden dolayı görevi başaramasada sizin ve bir kaç koloni gemisi bunu başarmıştır.. Artık yüzeye inmenin vakti gelmiştir..

Yüzey ve atmosfer gazlarına bakılır, ışın alma seviyesi kontrol edilir ve artık herşey hazırdır..

Zaman geçer artık o gezegende küçük br bölgede olsa bir koloni kurulmuştur.. İnilen yer diğer yerek canlılardan stabil olması açısından okyanus üstü uygun görülmüştür. gemiler okyanus üstünde kenetlenir, adeta bir kıta gibi yaşam merkezine dönüştürülür..

Güvenlik için önlemler alınır ve keşif için uçan araçlar kullanılır.. Haritalama yapılır.. diğer kültürlerle tanışılır, bilgi alışverişi yapılır. Böylece anlatılan hikayeler kültürler arası yayılmaya başlar. Gelişmiş olan yazım diliniz diğer kültürleri etkiler, din konusuda böylelikle diğer kültürlere yayılmış olur.. Tek tanrılı bir dini objektivist kavramınızla açıklamak için onların anlayabileceği basitliğe indirgersiniz..

Zaman geçtikçe gezegeni ısıtan güneşin radyoaktif etkisi sizin gen havuzunuza etkide bulunabileceğinden şüpelenir ve yeryüzünde kalamayacağınızı kavrarsınız.. Böylelikle indiğiniz okyanusta gemiyi saklayacak geniş mağaralar açıp gemiyi oraya koyarsınız.. Yüzeyde yaşamak isteyen halkı taşıyacak gemiler yola çıkarken tekrar yer altına saklanmak zorunda kalmanız sizi üzecektir. Fakat yer üstünde azımsanmayacak kadar yakınınız ve akrabanız kalmış ve onlarla zaman zaman irtibata geçmek size teselli verir..

Yeryüzünde bir takım savaşlar, doğa olayları yüzeydeki insanlarınızı diğer kültürlere sığınmak zorunda bırakmış ve bu yüzde dejenere olmaktan kaçamamıştır. Sizde onlarla teması kaybettiğinizde yer altındaki hayatınıza devam etmektesinizdir.. Artık onlar zaman içinde değişime uğrayıp yeryüzüne uyum sağlamıştır..Kültürlerini unutup heterojen bi yapıya sahip olmuşlardır.. Ama anlatılan hikayelerini unutmadan dilden dile geçirmişlerdir..

 

Düşünceleriniz çok iyimser,fakat birde şöyle düşünün..Bu sizin senaryonuza göre acaba başka bir gezegen sisteminde bu şekilde bir hazırlık yapılıp,başka bir gezegen sistemine veya dünyaya şimdiye kadar böyle bir seyahat olmuşmudur..

Eğer başka gezegenlerden yine başka gezegenlere yani bizim bilmediğimiz gezegenlere,daha doğrusu gezegenler arası yaşanan bir seyahat olmuşsa zaten bizler bunun farkına varamayız,veya hiç farkına varamadık,çünkü böyle bir sistemimiz,teknolojimiz maalesef yok..

..Peki ya hiç böyle bir seyahat olamazmı diye düşünürsek;onuda kesin olarak bilebilmemiz şu an mümkün görünmüyor,yani şu anda böyle bir ileri bilgiye sahip değiliz..Bilim dünyasının düşünceleri sadece birer varsayım aşamasında..Olurmu,olabilirmi,mümkünmü vs..

Bizim dünyalılar olarak önce uzayın derinliklerinde yaşayan akıllı canlıların olduğunu tam ve net olarak bilmemiz gerekir ki,onlarında böyle bir seyahatı nasıl ve neden yapabileceklerini çözelim..

bir ara bir yazı okumuştum. alıntı yapmam mümkün değil şu an çünkü nerde okuduğumu hatırlamıyorum.

Bir arkeoloji grubu çinde eski uygarlıklar hakkında bilgi edinmeye çalışırken tuhaf diskler bulurlar. tıpkı bir cd-romu andırır şekilde.

Biraz daha araştırma yapınca bir hikayeye rastlarlar..

Dünyaya bir kaza sonucu arızalanan taşıtlarının düştüğünü, orada saklaklanıp diğer kültürlerle iletişime geçtiklerini, bir kabileyle anlaştıklarını, fakat diğer kabilenin onları öldürdüğünü söyler. Anlaştıkları kabileye teknolojilerini anlatmaya çalışırlar, tabi ilkel akıla bunu anlatamazlar.

Şu an çinin bir yerinde bir köyde diğer çinlilere benzeyen ama boyu daha ufak daha ince yapılı fakat yaşça daha uzun yaşayan insanlar varmış. Göz çukurları normalden biraz büyükmüş. kafa ölçüleri normalde çok az büyükmüş.

 

Yazıdan hatırladığım kadarıyla bu tarz hikayeler dünya üzerinde çok. Mayalar kendilerine tanrıların çocukları derlerdi. Tanrıların geri gelip onları eve götüreceğine inanırlardı..

Bazı türk boylarıda bu tarz hikayeler anlatır. Gökte gelenlerden bahsederler.. Uçan obalardan bahsedilen hikayelerde vardır..