Ana içeriğe atla
4 Haziran 2010 tarihinde BarisAslier tarafından gönderildi

Reenkarnasyon

Reenkarnasyon

Reenkarnasyon veya ruh göçü ruhun sürekli olarak tekrar bedenlendiğine inanan spiritüalistlerin bu olaya verdiği addır. Reenkarnasyon kavramı Asya dinlerindeki tenasüh kavramından farklı olmakla birlikte, günümüzde ruh göçüne inanan insanların sayısı bir milyarı aşmaktadır (hindular, budistler, deneysel spiritüalistler vs.)

İslam’da ruh göçü

Kıyamet kavramını kabul eden diğer tektanrılı dinlerde olduğu gibi, İslam’da da geleneksel olarak ruh göçü kavramı yoktur. Buna karşılık özellikle batıniler Kuran’da bu kavramla ilişkili gördükleri bazı « üstü kapalı » (sembolik) ifadeler olduğunu ileri sürerler. Örnek olarak da Bakara suresinin 28. ayetini gösterirler : « Allah’ın varlığını nasıl inkar ediyorsunuz ki, sizi ölü iken O diriltti, sonra yine sizi O öldürecek, yine sizi O diriltecektir ; nihayet ahirette yalnız O’na döneceksiniz. »  Ayrıca Vakıa Suresi'nde "Sizin yerinize benzerlerinizi getirmek ve sizi bilemeyeceğiniz bir şekilde yeniden yaratmak üzere aranızda ölümü biz takdir ettik. (Bu konuda) bizim önümüze geçilmez."  denir.

Fakat geleneksel islamda bu ayetlerin böyle yorumlanmasının doğru olmadığı, anlamlarının böyle olmadığı ifade edilir. İslam’ın ezoterik öğretisi sufizmde reenkarnasyonu kabul eden metinler bulunmaktadır. Örneğin İranlı büyük sufi üstadı Bahram Elahi, « Kemal Yolu » eserinde kişinin ruhsal tekamül yolundaki kurtuluşa ermesi için yaklaşık 50.000 yıl boyunca çeşitli bedenlerde reenkarne olması gerektiğini açıklamaktadır. Fakat kitaptaki ifadeleri başka şekillerde de yorumlanabilir. Mevlana Celaleddin Rumi'nin ve Yunus Emre'nin şu sözlerinde de reenkarnasyonun ima edildiği ileri sürülmektedir:

  • “Ben de cansız varlıkken öldüm, yetişip gelişen bitki oldum; bitkiyken öldüm, hayvan biçiminde tezahür ettim. Hayvanlıktan geçip öldüm, insan oldum; öyleyse ölmekten korkmak niye? Hiç daha kötüye dönüştüğüm, alçaldığım görüldü mü?” (Mevlana Celaleddin Rumi)
  • "Ete kemiğe büründüm, Yunus olarak göründüm (…) Her dem yeni doğarız, bizden kim usanası."(Yunus Emre)
  • "Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz.. Nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz.." Hz. Muhammed..

Reenkarnasyona bir numaralı kanıt olarak gösterilen “Titu olayı” iki buçuk yaşındaki Titu Singh isimli bebeğin ailesine önceki hayatıyla ve öldürülmesiyle ilgili ayrıntıları anlatmasıyla ortaya çıktı. Titu, dünya basınından da büyük ilgi görmüştü...

 

Önceki yaşamlarında öldürüldükten sonra hayata dönerek katillerinin yakasını bırakmayan kurbanların reenkarnasyon hikayeleri oldukça sık anlatılan bir durum. Ancak 1990 yılında İngiliz BBC televizyonunda yayınlanan bir belgeselle büyük olay yaratan Hintli Titu Singh’in reenkarnasyon hikayesi tüm dünyada yankı uyandırmış ve tartışma yaratmıştı. Hindistan’da yaşayan Titu, ailesine önceki yaşamındaki hayatını ailesini ve Agra şehrindeki eski evini anlatmaya başladığında 2.5 yaşındaydı. Anıları o kadar detaylıydı ki bir radyo dükkanında çalıştığını, adının Suresh Verma olduğunu ve Uma isimli eşinden 2 çocuk sahibi olduğunu bile anlatıyordu. Ailesi önceleri çocuğu ciddiye almıyordu ancak bazen bir yetişkin gibi davranan Tito bir gün silahla vurularak öldürüldüğünü, daha sonra cesedinin yakılarak küllerinin nehre atıldığını söylediğinde endişelenmeye başladılar.

 Dünyada reenkarnasyonun en çok bilinen vakası olan Titu olayını Stanford Üniversitesi uzmanları inceledi. “Tesadüf” olma olasılığı “10 bin milyon milyarda” bir! Hindistan’da Titu isimli bir çocuğun önceki hayatında başka biri olması ve mantıklı açıklamalar yapması üzerine çalışan Stanford Üniversitesi’nde profesör olan Jim Deardoff, reenkarnasyonun gerçekleşme olasılığını hesapladı. Stanford Üniversitesi profesörü Jim Deardorff verilen her bilginin bir olasılığı olduğunu belirtti. Her kişiye göre olayların farklı bir olasılığının bulunduğunu dile getiren Deardoff, Titu vakasını kendi olasılık rakamlarına göre açıklıyor.

 

x Verma ismi: İlk bilgi olduğu için belli bir olasılığı yok.

x Soyadı Suresh: 0.02 (basit, geleneksel bir isim)

x Agra’da yaşıyor: 0.005 (Hindistan’daki büyük kentlerden bir tanesi)

x Karısı Uma: 0.003 (Sık rastlanan bir isim değil)

x İki çocuk: 0.3 (olasılık az değil, makul bir rakam)

x Dükkan sahibi: 0.1 (birçok dükkan var ama olasılıklar çok fazla)

x Radyo, TV, video: 0.03 (Hintli uzmanlar bu konuda daha geçerli rakamlar vermeliler)

x Verma ailesini tanıma: 0.3 (ziyaretin habersiz olması)

x Aile hatıraları: 0.01 (oldukça ayrıntılı anı)

x Kalabalık içinde çocuklarını tanıma: 0.1

x Dükkandaki farklılıkları görme: 0.1

x Cinayeti hatırlama: 0.005 (en iyi tahmin)

x Doğum işareti/kurşun izi: 0.001

Bu olasılıklar formül içine konulursa gerçekte böyle bir olayın gerçekleşme ihtimali 1X10 üzeri 19. Yani Titu vakasının tesadüf olma olasılığı 10 bin “milyon milyarda” bir.

 

Davayı yeniden açtırdı

Titu, Agra’daki evini özlediğini söylerken ağabeyi şehre giderek bu hikayenin doğruluğunu araştırmaya başladı. Uma isimli 2 çocuk sahibi dul bir kadın tarafından işletilen Suresh Radyo isimli bir dükkana rastladı. Uma, Singh ailesini ziyaret etmeye karar verdi. “Önceki aile”sine kavuşan Titu, Uma’ya önceki yaşamında gittikleri bir panayırı anlattı ve evlerini bahçesine gömdüğü altınlarda bahsetti. Şoke olan Uma, kocasının yeniden hayata döndüğüne inanmıştı. Dehşete düşen aile hikayeyi doğrulamak için Titu’yu Agra’ya götürdü. Küçük çocuk, Suresh’in 2 oğlunu hemen tanıdı ve ölümünden bu yana radyo dükkanındaki değişiklikleri de hemen fark etti. İngiliz BBC kanalına çıkarılan Tito, Suresh’in arabasında otururken başına yediği bir kurşunla hayatını kabettiğini anlattı. Otopsi raporları da kurşunun Suresh’in sağ şakağından girdiğini kafasının sol tarafından çıktığını gösteriyordu.

Daha sonra Tito’nun saçları canlı yayında tıraş edildi ve küçük çocuğun başının sağ kısmında tam da kurşunun girdiği kısımda ve sol tarafta kurşunun çıktığı kısımda 2 yara izi olduğu ortaya çıktı. Küçük çocuk Agra’daki bir mahkemeye cinayetin başka ayrıntılarını da anlatarak otoriteleri davayı yeniden açmaları için ikna etmeyi başardı. Titu’nun verdiği bilgiler sayesinde Suresh’in katili yakalandı ve mahkeme önüne çıkarılarak yargılandı.

[video:http://www.youtube.com/watch?v=TDqsXsIwqYs&feature=related]

Reenkarnasyona İnanan ünlü İsİmler

Dünyaca ünlü birçok sanatçı ve düşünür reenkarnasyon inancına sahipti ve daha önce farklı bir bedende dünyaya geldiklerine inanıyordu. İşte reenkarnasyona inanan ünlüler:

General Patton: İkinci Dünya Savaşı’nın ünlü komutanı Kartaca Generali Hannibal’ın ruhunu taşıdığına inanıyordu. Kendisi ve ailesinin üyelerinin önceki yaşamlarından anılarını hatırlayabildiklerini öne sürüyordu.

 Henry Ford: Önceki hayatında bir savaş sırasında hayatını kaybeden bir asker olduğunu düşünüyordu. Reenkarnasyon sayesinde zamanın kölesi olmaktan kurtulacağını ve dehasını önceki yaşamındaki deneyimlerine borçlu olduğunu öne sürüyordu.

 

Plato: Devlet isimli yapıtında gelecek yaşamlarını seçen ve yeniden doğan ruhlardan söz ediyordu.

 

Nietzsche: Ünlü varoluşçu Alman filozofun reenkarnasyona inanışına sahip olduğu öne sürülüyor ancak bu konuda kesin bir bilgi bulunmuyor.

Goethe: Alman şair ve oyun yazarı, hayatının bir bölümünde reenkarnasyon üzerine incelemelerde bulunmuştu.

Benjamin Franklin: Reenkarnasyon inancını “Ben ölümü biraz da uykuya benzetiyorum. Sabaha daha dingin uyanacağız. Ne şekilde olursa olsun bu dünyada her zaman var olacağıma inanıyorum” diye açıklamıştı.

Salvador Dali NYWTS.jpg
Salvador Dali: İspanyol sanatçı 5 yaşına geldiğinde ailesi tarafından kendi doğumundan önce yaşamını yitiren ağabeyinin mezarına götürüldü ve kendisine onun kardeşinin reenkarnasyonu olduğu anlatıldı.

Jack London: ABD’li yazar daha önce sayısız kez dünyaya geldiğini düşünüyordu. Hatta önceki yaşamdan deneyimlerin eserleri üzerinde önemli etkiye sahip olduğuna inanıyordu.

 

Büyükbabasıyla benzer bir yara izini taşıyor

Kanada’nIn British Columbia eyaletinde 80’li yıllardan bu yana reenkarnasyon üzerinde çalışmalar yürüten doktor Antonia Mills için ölümden sonra yaşamın en önemli kanıtı 5 yaşındaki Nathan isimli çocuk oldu. Vancouver kentinde yaşayan Nathan, dünyaya gelmeden önce babası korkunç kabuslar görmeye başladı. Rüyasına halen anne karnında olan oğlu silahla vurularak ölüyordu. Aile, küçük Nathan doğduğunda göğsünde büyük bir yara izi olduğunu fark etti. Nathan’ın dedesi Mark Peters ise kendi babasında da savaşta aldığı bir yara sonucu benzer bir işaretin bulunduğunu öne sürüyordu. Ancak küçük Nathan ve büyükbabası arasındaki benzerlikler bununda bitmedi. 2 yaşında konuşmaya başlayan Nathan, kendi babasının doğumunu, anne ve babasının kendisi doğmadan önceki tartışmalarını ve onların düğünlerini hatırladı. Hatta dedesi Peter’ın çocukluğunda ne kadar yaramaz olduğunu bile anlatabiliyordu.

Önceki yaşamını 9 yaşına gelince unuttu

ABD’li psikiyatrist ve reenkarnasyon araştırmacısı Jim B. Tucker için yaşamı boyunca karşılaştığı en ilginç reenkarnasyon vakası uğruna Hindistan’a kadar gittiği Kum Kum Verma isimli 3 yaşındaki bir kızdı. Delhi yakınlarında yaşayan Verma, önceki yaşamında şehrin 40 km uzağındaki bir başka şehirde yaşadığını öne sürüyor ve yaşadığı yer hakkında birçok detay sayabiliyordu. Küçük kız, önceki yaşamındaki oğlunun ismini ve mesleğini, torununun ismini, evindeki süs havuzunu, demir kasasını, sakladığı kılıcı ve hatta beslediği yılanı bile hatırlıyordu. Hatta önceki yaşamında bir demirci ile evli olduğunu ve ondan 2 çocuk sahibi olduğunu da söylüyordu. Sonunda ailesi bu duruma bir çare bulmak için küçük kızı psikologlara götürmeye başladı. Tucker ise uzun araştırmalarının sonunda Verma’nın anlattığı şehirde bir demirci dükkanı buldu. Dükkan gerçekten de Verma’nın anlattığı gibi demircinin evinin altındaydı. Demirci ise eşinin yaklaşık 4 yıl önce doğum sırasında öldüğünü ama oğullarının hayata olduğunu söylüyordu. Ancak küçük kız 9 yaşına geldiğinde bu anıların hepsini unuttu.

Reenkarnasyon hikayesi çok satanlar listesine girdi

Hİndİstan’In Yeni Delhi kentinde 1926’da dünyaya gelen Shanti Devi hayatı boyunca reenkarnasyon tartışmalarının ortasında yer aldı. Herşeş 1902’de Lugdi isimli bir kadının doğumda ölmesiyle başladı. Ölümünden 1 yıl 10 ay sonra Delhi’de Shanti Devi isimli çocuk dünyaya geldi. Devi, 4 yaşında konuşmaya başladığında eski kocası ve çocuklarından bahsederek çevresindekileri şaşırttı. Devi, Lugdi’nin ölümü hakkında detaylı bilgiler veriyordu. Daha sonra yakınlarına eski yaşamındaki kocasının adı olarak Lugdi’nin kocasının ismini verdi. Lugdi’nin eşi Kanjimal de Devi’nin anlattıklarını doğruladı. Hatta Devi ‘eski’ kocasına bahçeye gömdüğü paranın yerini gösterdi. Olay büyüyünce Hindistan bağımsızlık hareketi lideri Gandi, durumunu araştırmak için 15 kişilik bir komite kurdu. Dünya basınında da ilgi gören Shanti Devi’nin 2 yaşamına ait anıları bir kitapta toplandı. “Daha Önce Yaşamıştım”, 16 dile çevrildi ve satış rekorları kırdı.

İşte Türkiye’den ÇARPICI örnekler

reenkarnasyonun ülkemizde sıkça yaşandığı Hatay’da, daha önce başka hayatlar yaşadığını iddia eden vatandaşlarla konuştu...

‘Artık eski ailemle görüşmüyorum’

Hatay’da yaşayan Oto Galerici Tayfur Çiçek de, 3 yaşındayken farklı isimler söylediğini ve ailesinin bu durumu farkettiğini söylüyor. Çiçek şöyle konuştu: 3 yaşındayken konuşmaya başladım. Bazı isimler söylemeye başlayınca ailem merak ediyor. Zaman geçtikçe anlıyorlar çünkü söylediğim isimler bizden 2 köy uzaklıkta yaşayan bir aileye aitti. Bir süre sonra tanıştık. Onlar inanmadı benim onların 39 yaşında ölen oğulları olduğuma. Ancak evlerinde sakladığım tabancamı bulunca anladılar. Tek tek isimleri söyledim kardeşlerimin orada. Artık inanıyorlar. Önceki yaşamımda ismim Hanifi Türkmen’di ve çiftçilik yapıyordum. Babamla beraber evimizin yakınındaki bahçede çalışırken düştüm ve bel kemiğim kırıldı. 3 yıl boyunca yatağa bağlı yaşadım ve daha sonra öldüm. Ancak yaşım ilerledikçe bu durum beni iyice bunalttı. Çünkü çift kişilikliydim. Bir yandan eski ailem ve bir yandan da yeni ailem vardı. Keşke böyle bir şey yaşamasaydım. 15 yaşına kadar eski ailemle görüşmeye devam ettim ancak daha sonra görüşmeyi bıraktım ve ticaret yapmaya başladım. Yani kendimi işe verdim.

‘Afrika’da ilkel bir kabilede yaşıyordum’

ARAP asıllı 56 yaşındaki Arkeolog Jozef Naseh, önceki hayatında Afrika’da yaşadığını hatırladığını belirterek, “Gözlerimi kapadığımda yaşadığım yerleri görebiliyorum” diyor. Naseh şunları kaydetti: Bu hayatımda 7 yaşındayken ilkokulda düştüm ve bayıldım. Daha sonra hastaneye kaldırıldım. Kendime geldiğimde eski hayatımı hatırlamaya başladım. Önceki hayatımda Afrika’da yaşadığımı hatırlıyorum. Ancak 7 yaşında öldüğüm için sadece çocukken yaptıklarımı nasıl oyunlar oynadığımı biliyorum. Kabile gibi bir yerde yaşıyorduk. Avcılık yaptığımızı hatırlıyorum. Birçok kardeşim vardı ve Afrika’da yaşayanlar gibi geleneksel kıyafetler giyiyorduk. Nasıl öldüğümü hatırlıyorum. Kabilemize yakın bir yerde kardeşlerimle oynuyordum. Daha sonra yüksek bir ağaca tırmanmaya başladım. En üstlerde bir dala çıktım ve o esnada ayağım kaydı ve düştüm. Aramızda sadece kardeşimin ayakkabısı vardı ve ben onun ayakkabılarına bakıyordum. Kardeşim yanıma geldi ve beni kucağına alıp götürdü. Sonrasını hatırlamıyorum çünkü ölmüştüm. Önceki hayatımda dünyanın farklı bir yerinde ilkel bir hayat yaşıyordum. Bu tabiki tüm hayatımı etkiledi. Arkeolog oldum ve ölüm ve mezarlarla ilgili çalışmalar yapmaya başladım. Bu konuyla ilgili çalışmalara katıldım. Bir süre sonra artık alıştım bu duruma.

‘Bundan önceki hayatımda dedemdim’

Hatay’dakİ en ilginç olayı yaşayanlardan biri de 30 yaşındaki Ali Aşkar. Beyaz eşya servisinde çalışan Aşkar, önceki hayatında dedesi olduğunu söylüyor. Aşkar hikayesini şöyle anlatıyor: Dedemin ismi de Ali Aşkar’dı. O, 1980 yılında Mayıs ayında öldü. Ben de 1980 yılında Ekim ayında dünyaya geldim. Ailem onun ismini taktı bana. 3 yaşındayken çok farklı isimler aslında babam ve annemin bildiği isimleri söylemeye başladım. Daha sonra dedemin geçmişini anlatmaya çalıştım. Bunları ne babam ne de annem veya başka biri biliyordu. Anlattıklarım dedemin anne ve babasını kaybettiği 7 yaşında başlayan hikayelerdi. Ben gözümü kapadığımda o anları yani dedemin geçmişini kendimin geçmişini hatırlıyorum. Önceki hayatımda babam ve annem öldükten sonra yengem bana baktı. Askerliğimi hatırlıyorum. 4 yıl boyunca askerlik yaptığımda nasıl zatürre olduğumu nasıl acı çektiğimi hatırlıyorum. 63 yaşında nasıl öldüğümü de hatırlıyorum. Yüksek tansiyondan fenalaştım, felç oldum ve öldüm. Ben öldükten sonra ağlayan insanları da gördüm. Taziyemi izledim. Normal bir insandan 10 kat daha sinirliyim. Yaşadıklarım çok kötü aslında. Aklımı başka şeylere vermeye çalışıyorum. Ama açıkçası yaşamayı sevmiyorum.

ABD’de her 3 insandan biri reenkarnasyona inanıyor

’Reenkarnasyon konusunda araştırmalar yürüten bilim adamları dünya üzerinde şimdiye dek 69 ile 96 milyar arasında insanın yaşayıp öldüğünü tahmin ediyor. Araştırmacı Joe Fisher tarafından kaleme alınan “The Case for Reincarnation” (Reenkarnasyon için Savunma) isimli kitaba göre şu anda yaşayan 6 milyar kadar ruh en az 15-20 kez yeniden hayata dönmüş olabilir. Dünya çapında ise çoğu Budist ve Hindulardan oluşmak üzere 1.25 milyar insanın ruhun yeniden beden bularak dünyaya döndüğüne inandığı tahmin ediliyor. Ruhun yeni bir beden bularak yaşama dönmesi inancı reenkarnasyon batıya 19’uncu yüzyılda geldi. Dünyanın en büyük araştırma şirketlerinden Gallup tarafından yürütülen araştırmalara göre ABD’lilerin yüzde 27’si reenkarnasyona inanıyor. Yani neredeyse her 4 ABD’liden biri bu fenomenin gerçek olduğunu düşünüyor. Yüzde 20’lik bir grup bundan emin değil yüzde 51’lik bir grup ise bu inanışı kesinlikle reddediyor. Reenkarnasyon ve benzeri inançlara genellikle kadınlar daha çok rağbet ediyor. Kadın ve erkekler arasında bu fenomen özellikle 30 yaşın üzerindekiler arasında daha yaygın. Eğitim seviyesi yükseldikçe reenkarnasyon inancı da giderek azalıyor....

biraz da mizah...:) zaman ayırdığınız için teşekkürler....

Reenkarnasyon:)

[video:http://www.youtube.com/watch?v=wH-34Sv4B78]

teori Columbia Reenkarnasyon ruh göçü

Yorumlar

miltenberger kardeşim..reenkarnasyon ile ilgili olarak bir fikir beyan etmek gerekirse şunları söyleyebilirim.islam dini bu konuya pek sıcak bakmamaktadır,çünkü böyle bir gücü allah insanlara vermemiştir.. bir insanın başka bir insanın bedenine girmesi onun bedeninde hayatını devam ettirmesi söz konusu olamaz..

..eğer öyle olsaydı,o zaman her insan reenkarnasyon ile ilgili bilgiler alıp,tecrübe sahibi olurdu,ve öleceğini anladığı zamanda hadi bakalım kendime başka bir beden bulup oraya yerleşeyim derdi..buda insanların ölümsüz olacağına delalet eder..kuran bu konuya sıcak bakmaz,bununla ilgili ayetler var..bunlardan sadece birini yazayım..

"Nihayet onlardan birine ölüm gelip çattığında der ki, Rabbim! beni geri gönder. Tâ ki, boşa geçirdiğim dünya hayatında iyi ameller işleyeyim. Hayır! O, söylediği boş bir laftan ibarettir. Onların arkalarında ise, yeniden diriltilecekleri güne kadar bir berzah (12) vardır" (Mü'minûn, 99-100)...

teşekkürler kardeşim...

haklısın sevgili muzaffer, zaten bununla ilgili bir video da ekledim zaten...  konuyu ortaya koyduktan sonra her yönden bakılması amacındaydım, bir yanda iddialar ve teoriler diğer yanda ise dinimizin bu olaya bakış açısı... teşekkürler kardeşim!!

dinin reenkarnasyona sıcak bakmaması varolan bişeyin yadsınmasına imkan vermemeli iki üç yaşlarında çocukların önceki hayatlarıyla ilgili bu kadar detaylı bilgiler vermeleri daha sonrasında üniversiteler ve uzman kişiler tarafından araştırılıp bazı önemli sonuçlara ulaşmaları yok sayılacaksa eğer orda bir yanlış var demektir dogmatik bir bakış açısıyla bakarsak hiç birşey sonuca ulaşmaz..

sevgili deadlydrama.. istersen bu yorumuna şöyle bir bakış açısı ile bakalım..islam dinine göre astral seyahat olabilir ve yapılabilir..miraç gibi..

..telepati ile iletişim kurma olayıda olabilir..ve özelliklede başka bir yeri gözlerinizin önüne getirerek görme olayıda, islama göre vardır ve gerçektir..peygamberin mescidi aksayı gözlerinin önüne getirme olayını hatırlarsanız....

..fakat bu olayların yapılabilme gerçekleşme izinleri varken, reenkarnasyon için bir izin ve gerçek olma ihtimali yok..yaratıcının bu konuda ayetleri mevcuttur...dünyaya tekrar bir geri dönüşün sözkonusu olamayacağına dair..ve reenkarnasyonun yaratıcı tarafından insanlara verilmiş bir ilmi de yok..onun için hiç kimse reenkarnasyon olayını gerçeğe dönüştüremez..

Peki din sıcak bakmıyor diye yok mu sayalım..evet tabiiki yok saymak zorundayız.çünkü insanlar bilimsel ve dinsel anlamda her ne yaparlarsa yapsınlar bu yaptıklarına yaratıcı tarafından verilmiş bir ruhsat mutlaka olmalıdır...ama reenkarnasyon olayına böyle bir ruhsat verilmediği için bilimsel olarak incelensede  herhangi bir dayanağının olmadığını söyleyebilirim..yani bilimsel bir neticeye ulaşmak için izin verilmiş olması gerekir..

reenkarnasyon ile ilgili olarak akademik çalışmalarla gerçek bir sonuca ulaşıldığını sanmıyorum..

teşekkürler...

sevgili muzaffer görüşlerini inandığın dinin ve öğretilerine uyduğun kutsal kitaba dayandırarak açıklıyorsun.. Olabilir.. gayet tabii bir durum sakın yanlış anlama.. İnanışın reenkarnasyonu reddediyor ise ve sen o inanca sahipsen bunu sana ne ben ne de bir başkası hayır var deme hakkına sahip değildir.. Fakat ben dini öğretileri ve kutsal kitapta yazılanları bir kenarda tutarak değerlendiriyorum ve bu site dışındaki araştırmalarım dahilinde reenkarnasyonun olabileceğine inanıyorum..

inançlarına ve görüşlerine saygım sonsuz.. herkes ve hepimiz için her bakış açısı olayları farklı pencerelerden değerlendirebilmek için çok faydalı

çok teşekkürler..

sevgili deadlydrama..bugün bir çok önemli buluşun kutsal kitaplara dayanarak ortaya çıkarıldığını,bir çok ülkenin kutsal kitaplarına göre yönetildiğini unutmamak lazım..bu buluşların neler olduğunu burada yazmak herhalde gereksiz olur kanaatindeyim..Bu benim ortaya koyduğum bir düşünce değil..

..yani reenkarnasyon olayını kutsal kitapların ilmi ile değilde hangi ilim ile ele alacağımızı söylermisin?..eğer sizin tabirinizle reenkarnasyon olayını kutsal kitapların dışında tutarak incelemeye alırsak bir sonuca varamayız diyorum..Çünkü reenkarnasyon olayı dinsel bir olay..Bir cerrahın yapacağı beyin ameliyatına benzemeyen tamamen ruhsallıkla,bilinmeyenlerle dolu bir olay..Bir başka insanın veya hayvanın vucüduna girmekten, onun ruhunu ele geçirmekten bahsediyoruz..yani boyut farklı,mekan farklı..

..bende senin düşüncelerine hak veriyorum..siz dinin ötesinde bu konuyu düşünmek istiyorsunuz ama maalesef dinsel düşünce olmadan düşünemeyeceğiniz bir konu olduğu için dinselliğin gerekli olduğunu söylüyorum..Sadece ben değil sevgili deadlydrama konu ile ilgili olarak başkalarının görüşlerinede bakmanı isterim..yorumun için teşekkür ederim....

her kanıtlanabilir veya kanıtlanamaz olayı hatta ve hatta her türlü mevzu ve konuyu din ile bağdaştırarak kutsal kitabı ilim kaynağı olarak gösteremezsin sen buna inanabilirsin fakat bunu doğru bulmayan insanı doğru olduğuna ikna çabasına girmemelisin.. sen ve milyonlarca kişi kutsal kitabı dini kitabı bir ilim kaynağı olarak görebilir ve reenkarnasyonda dahil bir çok durumun ve konunun gerçekliğini ve ya imkansızlığın elindeki kitaba göre yorumlayabilir fakat bu benim mantığıma uymuyor ve uymak zorunda da değil benim gibi düşünen çoğunlukda yadsınamayacak kadar fazla demek ki bazı doğruların değişme vakti gelmiş.. saygılar

deadlydrama..hadi varsayalım bir gün reenkarnasyon olayı gerçek oldu..ben asla inanmıyorum ama hadi diyelim ki bu olay gerçekleşti..eminim ki bu o zaman  bilimsel bilgiler dahilinde değilde, dinsel bilgiler dahilinde olacaktır..

..her kanıtlanabilir veya kanıtlanamaz olayı ben dine ve dini düşüncelere bağlamıyorum..sadece bu olayın yani reenkarnasyon olayının din bilimi ile ilişkili olduğunu söylemeye çalışıyorum..önceki yazımdada söylediğim gibi sadece bilimsel verilerle bu olayı gerçekleştirmek imkansız diyorum..

Ayrıca her ilim için kutsal kitabı referans almıyorum...Eğer bir makina yapacaksanız o zaman bilime başvuracaksınız..Ama reenkarnasyon bilgisi için de kutsal kitaplara baş vurmanız gerekir diyorum..

sevgi ve saygılar...

senin reenkarnasyon için referans  aldığın din islam, kitap kuran-ı kerim bunu sen daha önceki yorumlarında da belirttin fakat ben farzedelim ki hinduizmi benimsemiş bir insanım ve hindu inanışına sahibim ki bu inanışta reenkarnasyon vardır.. Eğer bağıntılı bağıntısız bir konuyu ele alacak isek ben bunu herhangi bir inanç sistemiyle bağdaştırıp vardır veyahut yoktur demem diyemem.. dersem kendi objektifliğim ve arı düşünce sisteminden kopmuş olurum.. Fakat sen kendi inancın doğrultusunda reenkarnasyonu veya başka bir konuyu ele alıp yorumlayabilirsin bu en doğal hakkın fakat benim için durum farklı bu yüzden bu tartışma sonsuza kadar uzayıp gidebilicek bir tartışma olur fakat yazılarından zevk aldığımı belirtmeliyim bana kattıkların için teşekkürler..

sevgili deadlydrama..hinduizme göre reenkarnasyon olabilir.ama bu demek değildir ki her dinde reenkarnasyon olayı olabilir..ben reenkarnasyonun islamda olmadığını söyledim..ve olmadığını yine her şekilde ıspatlayabilirim..

..hinduizm inancına göre var olduğunu biliyorum..zaten yanılmıyorsam reenkarnasyonun çıkış yeri de hinduizm olması lazım..ama gerçekleşmesinin imkansız olduğunuda biliyorum..yani hindu inancı bunu kabul etmiş olsada gerçeğe dönüştürmelerinin imkansız olduğunu söylüyorum..ben islama göre olmadığını söylüyorsam elbet vardır bir kaynak,bir gerçek..kendi objektif bakış açıma göre bunu söylemiyorum..delilleri olduğu için söylüyorum..

..yinede güzel bir beyin jimnastiği yaptığımıza inanıyorum..bende sizin konuya ilginç bir şekilde yaklaşmanızdan dolayı mutluluk hissettim..ama lütfen şu sorumu makul görüp beni anlayışla karşılamanızı istiyorum..gerçektende hindu inanışına sahip bir insanmısınız?..sadece meraktan dolayı soruyorum..

..bende teşekkür ederim...