Evrende yalnız değiliz.
Arkadaşlar evrende yalnız mıyız? gibi bir soru sormak istiyorum.
Bana göre evrende yalnız değiliz.Evren bir sonsuzluktur ve bu sonsuzlukta sadece biz yokuz.Milyarlarca yıldızlar, galaksiler, gezegenler var.Sadece bizim yaşayacağımız bir evren değil bu. Eski çağlardan beri bu konuya kafa yoran bilim insanları var.Boşuna kafa yormuyorlar diye düşünüyorum.Sizin fikirleriniz nedir?
Yorumlar
Bilim insanları, “Evren büyük
Bilim insanları, “Evren büyük bir patlamadan meydana geldi” diyorlar. Bu, uygun olmayan bir varsayımdır. Şayet patlama olsaydı; dağılan parçalar, kıvrılmadan; yani galaksileri ve güneş sistemlerini meydana getirmeden, aldıkları hız üzere yolculuk yaparlardı. Çünkü, evrende Dünya içerisindeki gibi bir sürtünme yok. Bu yüzden, bir patlamayla uzaya saçılan parçaların kıvrılmaları, evren yasalarına aykırıdır. Son Adem Varoluşun Sırrı(www.sonadem.com): sayfa 34
Evrenin, sebebi açıklanamayan bir patlama ile oluştuğunu, canlılığın tesadüfler ile meydana geldiğini düşünmek büyük yanılgıdır. Son Adem Varoluşun Sırrı(www.sonadem.com): sayfa 35
Ayrıca, “Zıttı olmayan tek bir yapı patladı” deniyor. Tek, kendi kendine patlamaz; tekten yeni bir şey meydana gelmez. Örneğin, erkek ve kadın yapı olarak iki zıt. Bunların birleşmelerinden çocuk meydana gelir. Erkek erkekle birleşmesinden, zıttın olmamasından dolayı çocuk meydana gelmez. Toprakla su birleşince nebat meydana gelir. Galâksiler de iki zıttın birleşmesinden meydana gelmiştir.
Galâksimiz Samanyolu, bilim insanlarının iddia ettiği gibi merkezden dışa genişleyerek değil, aksine içe doğru büzülerek dönüyor. Bizim Güneş de dahil, içindeki bütün yıldızlar galâksi merkezine doğru yolculuk yapıyor. Yâni; Güneş, galâksi merkezine yaklaşıyor. Bilginlerin savunduğu, “evrenin büyümesinden dolayı galâksilerin birbirlerinden uzaklaştıkları” görüşü doğru değildir. Komşu galâksilerin bizden sürekli uzaklaşıyor gibi görünmelerinin sebebi; hem bizim galâksimizin, hem de o galâksilerin devamlı içe doğru büzülmeleridir. Son Adem Varoluşun Sırrı(www.sonadem.com): sayfa 36
Sanmayın ki bir tek adem bizleriz. Bizim galâksimizin diğer sistemlerinde yaşayanlar da, aynı ham maddeden (cılgı-köseği) meydana geldikleri için, bizim gibi et-kemik bedene sahiptirler. Örneğin, bizden 40 bin yıl önce meydana gelmiş güneş sisteminden buraya gelip gezenler olur. Ancak burada, madde bir beden ile gezme söz konusu değildir. İçinizde bunlarla tanışan insanlar bilir; normal beyin bunları göremez. Aramızda başka sistemlerin ademi ile tanışanlar, çevrelerindeki cahil insanların alay konusu olmamak için, gördüklerinden bahsetmezler. Ancak, bu misafirlerin sakın ufolar olduğunu sanmayın. Onlar, aranızdakilerin aldatmacasıdır.
Bizler, ademin ne ilki, ne de sonuncusuyuz. Sadece bulunduğumuz galâkside, şu an trilyonlarca adem yaşıyor. Diğer galâksileri de siz düşünün... Yedi merkezde yaşayan adem toplulukları, şekil olarak değişiktir; öz olarak aynıdır.
Yedi Merkez Galâksi Topluluğu (Kömbe) da bir üst boyuta göre bir galâksi sayılır. Sayısız merkezlerdeki yaşam türleri, anlatmakla değil, görmekle bilinir. Yine de örnek verecek olursam...
Bizim güneş sistemimizden iki sistem önde olan güneş sistemindeki adem, üç günde bir yemek yer. Yediklerinden biri, pirince çok benzer. Vücutta kalıntı yapmaz. Sima olarak bizden katbekat güzeldir ve vücutları mis gibi güzel kokar. Her vücut ayrı bir koku yayar. İnsan onların yanına oturunca huzur bulur. Onlarda olumsuz kelimeler yoktur. Yâni; hakaret dolu kelimeler bilmezler, kullanmazlar. Zaten onlar her şeyi aşmış durumdalar. Dünyalarının çapı bizimkinden büyük. İnsan sayısı olarak da, şu anki dünya nüfusunun yarısı kadarlar. Binekleri bizimkiler gibi araba, uçak değil; daha başka... Günümüzde insanlar, maddeci bir görüşe sahip oldukları için, bu tür açıklamaları düşünmeden reddediyorlar. İnsanlık olarak beynimizle hiç ilgilenmemişiz.
Örneğin; galâksilerden birinin maddesi, sırf renktir. Oradaki insanlar, renkten yaratılmıştır. Bu renk, bir nevi maddedir. Bizim galâksimizde ve dünyamızda bunun örneği yok. Biz nasıl toprağın özünü yiyorsak, onlar da rengin özünü yerler. Belli bir eğitimden sonra, beyin yapılarını aşarlar ve galâksi içinde serbest kalırlar. Her sima ayrı bir renk yayar. Birbirlerini renk değişikliğinden tanırlar. Ben, anlatabildiğim galâksilerden bahsediyorum. Yoksa, sayısız yaşam türleri var; hepsindenbahsetmem mümkün değil.
Biz insanlar kör bir bilinç olarak yaşıyor, kulaktan dolma kelimelere akıllarımızı hapsediyoruz; zahir gözün gördüklerine göre hareket ediyor, düşünüyor, karar veriyoruz. Düşüncelerimize, güneş sistemimiz içinde yaşayan cinlerin vesveseleri de karıştığı için, tamamen maddeye saplantılı bir yaşam sürdürüyoruz. “Her şeyi biz biliyoruz” zannına kapılmışız. Yoksa; sayısız galâksiler, sayısız güneş sistemleri oyuncak olsun diye mi var edildi?.. Son Adem Varoluşun Sırrı(www.sonadem.com): sayfa 216, 217
(Bilim insanları, “Evren
(Bilim insanları, “Evren büyük bir patlamadan meydana geldi” diyorlar. Bu, uygun olmayan bir varsayımdır. Şayet patlama olsaydı; dağılan parçalar, kıvrılmadan; yani galaksileri ve güneş sistemlerini meydana getirmeden, aldıkları hız üzere yolculuk yaparlardı. Çünkü, evrende Dünya içerisindeki gibi bir sürtünme yok. Bu yüzden, bir patlamayla uzaya saçılan parçaların kıvrılmaları, evren yasalarına aykırıdır)
Diyorsunuz da,patlamadan hemen sonra evrenin ne durumda nasıl olduğunu ve çekim gücünü hesaba katmamışsınız.Patlamadan sonra genişleme olayı da var.Hem genişleme ve hem de parçaların birbirlerini çekme gücü olduğu için galaksıler ve gezegenler oluşmuştur.Ayrıca büyük patlama olayı ilk tetiklenme olayıdır.Bu bilimsel de olabilir tanrısal da olabilir.Tanrısal olduğu görüşünü bilim kabul etmeyebilir ama,big bang patlaması yaratıcının ol emri ile ilişkilidir.İşte buradaki ilk oluşumun başlaması yani ol emrinin verilmesi büyük patlamanın ilk anıdır.Sebepsiz hiç bir olay olmaz mantığının bir sebebidir büyük patlama.
Evrenin daralması daha sonra yani çok ileride olacak bir olaydır.Yani içe çöküş olayı.Ama şu anda evrendeki genişleme hala devam ediyor ve galaksiler birbirlerinden hızla uzaklaşıyor.Bu bilimin tesbitidir ve son derece doğrudur yani ortadadır.
(Ayrıca, “Zıttı olmayan tek bir yapı patladı” deniyor. Tek, kendi kendine patlamaz; tekten yeni bir şey meydana gelmez)
Derken de,yine eğer olay yaratıcının olayı ise bu durumun gerçekleşmesi olağandır.Fakat bilimsel olarak ta yine bu olayın nasıl olduğu tam olarak açıklanmış olmasada genel ispat ise tek patlama ile olduğudur.Yani yaratıcının ol emri ile bilimin ilk patlama dediği olay burada bütünleşiyor.
(Bizim güneş sistemimizden iki sistem önde olan güneş sistemindeki adem, üç günde bir yemek yer. Yediklerinden biri, pirince çok benzer. Vücutta kalıntı yapmaz. Sima olarak bizden katbekat güzeldir ve vücutları mis gibi güzel kokar. Her vücut ayrı bir koku yayar. İnsan onların yanına oturunca huzur bulur. Onlarda olumsuz kelimeler yoktur. Yâni; hakaret dolu kelimeler bilmezler, kullanmazlar. Zaten onlar her şeyi aşmış durumdalar. Dünyalarının çapı bizimkinden büyük. İnsan sayısı olarak da, şu anki dünya nüfusunun yarısı kadarlar. Binekleri bizimkiler gibi araba, uçak değil; daha başka... Günümüzde insanlar, maddeci bir görüşe sahip oldukları için, bu tür açıklamaları düşünmeden reddediyorlar. İnsanlık olarak beynimizle hiç ilgilenmemişiz.Örneğin; galâksilerden birinin maddesi, sırf renktir. Oradaki insanlar, renkten yaratılmıştır. Bu renk, bir nevi maddedir. Bizim galâksimizde ve dünyamızda bunun örneği yok. Biz nasıl toprağın özünü yiyorsak, onlar da rengin özünü yerler. Belli bir eğitimden sonra, beyin yapılarını aşarlar ve galâksi içinde serbest kalırlar. Her sima ayrı bir renk yayar. Birbirlerini renk değişikliğinden tanırlar. Ben, anlatabildiğim galâksilerden bahsediyorum. Yoksa, sayısız yaşam türleri var; hepsindenbahsetmem mümkün değil)
Yine burada bahsettiğiniz olayın gerçekliği nedir ve neye dayanarak bunu söylediğinizi anlamış değilim.Bunlar sadece kişisel görüşlere benziyor.Burada bahsettiğiniz cennet değil,çünkü cennet hayatına benzemiyor.O halde bu ancak birilerinin hayal perestliğinden başka bir şey değil.
Yalniz oldugumuzu kim
Yalniz oldugumuzu kim soylediki
ilk insanin hayatinda baska diyarlar yaratiklar var cennet mekan melekler cinler var hz. adem buna baslangic ornegi olabilir.
Valla kusura bakma "sonadem"
Valla kusura bakma "sonadem" isimli kullanıcı ama adından verdiğin site isimi din adına çıkıp, üstü başı açık hatunlarla şakalaşan adnan oktar gibi evrim karşıtı, hiç bir dayanağı bilimsel yanı olmayan siteler kurmaktan başka amacı olmayan adamların internet siteleridir..adnan oktar (internette harun yahya ismini kullanır) bütün ekonomik kaynağını internet platformunda bilimsel dayanağı olmayan bu zırvaları 3-5 masum köylüye yedirmek için onlarca evrim karşıtı bu gibi siteler açar..ağına bilimle fazla ilgisi olmayan insanları düşürebilmek için. sonra aynı adnan oktar kendi kanalında evrimi-bilimi bir kenara bırakıp sarışın hatunlarla dans edip onlara iltifatlar yapar .buyrun linki
http://www.youtube.com/watch?v=DFshyFDB8cA
linki koyuyorum görün site sahibinin gerçek yüzünü diye.(sonadem vs gibi sözüm ona bilimseliği olmayan bilimsel sitelerdir adnan oktara göre)
konumuza dönersek neyazıkki evrim sadece türkiyede, iranda, afganistanda ve birkaç islam ülkesinde sadece teoridir..dünyanın geri kalanında bilimsel bir realitedir. derslerde bilim tarafından ispatlanmış bir olgu olarak anlatılır.ben avrupada yaşadığım için bu durumu daha yakından biliyorum. evrim kaçınılmaz bir realitedir dünyada. ama gel gelelim yaratıcının takdirinin böyle olmadığını kim diyebilir ki? yani evrimi yaratılış karşıtı sunmanın bir mantığı yok.Muzaffer arkadaşda yeterince açıklamış zaten.
günümüzde bulunan sayısız fosiller evrimi yeterince açıklamaktadır,gerisi kişisel inançla ilgilidir. hemde samanyolundaki yıldızların merkeze çekilmesinin bigbangle alakası yoktur,galaksiler(galaksi kümeleri) birbirinden uzaklaşmaktadır bu bigbangle alakalıdır..bigbang günümüzden 13.7 milyar yıl önce meydana gelmiştir günümüzün olağan üstü teleskopları sayesinde uzak galaksilerin ilk oluşumları fotoğraflanabilmekteir, link
http://www.ntvmsnbc.com/id/25385309/
(ne kadar uzağa bakılırsa bigbangden hemen sonrası galaksi oluşumları izlenebilmektedir) bigbangin kesinliği bu sayede ölçülebilmektedir yani teleskoplar vasıtasıyla.ışık hızından çok daha hızlı genişlemektedir evren günümüzde bütün bunlar bir sır değildir.milletin kafasını karıştırıp bilimi sulandırmak amaçlı yaptıklarınıza artık kimse inanmamaktadır.
konunun asıl başlığına evrende başka yaşam varmıdır konusuna gelirsek contact/mesaj filmi vardır izlemeyenlere kesinlikle izlemelerini öneririm orada şöyle bir cümle geçer
"evren sadece bizim için yaratılmayacak kadar büyüktür"yoksa asla ulaşamayacağımız yüz milyarlarca galaksi * yüz milyarlarca yıldız * yüz milyarlarca gezegen israfı olmuş demektir ki mantığa tamamen aykırıdır. asıl mesele bizim ve dünya dışı akıllı yaşamın nasıl ,ne şekilde birbirine ulaşacağıdır.
Bu cümleye bayılıyorum,çok
Bu cümleye bayılıyorum,çok ama çok mantıklı.Bundan da anlaşılacağı gibi,evet evrende yalnız değiliz.Zaten hiç bir zaman da olmadık.
[quote=muzzi55]"evren sadece bizim için yaratılmayacak kadar büyüktür"yoksa asla ulaşamayacağımız yüz milyarlarca galaksi * yüz milyarlarca yıldız * yüz milyarlarca gezegen israfı olmuş demektir ki mantığa tamamen aykırıdır. asıl mesele bizim ve dünya dışı akıllı yaşamın nasıl ,ne şekilde birbirine ulaşacağıdır.[/quote]
Benim de çok sevdiğim
Benim de çok sevdiğim cümlelerden biridir. Kainatı sadece dünya üzerindeki yaşama hapsetmeye çalışan herkese, kainat gerçekten de ucsuz bucaksız dedirtmeye yeterde artar dostum :)
Bunlar nasıl bir şiir.Bu
Bunlar nasıl bir şiir.Bu ancak kendini mehdi görmek isteyenlerin dizelerine benziyor.Ne demek caferi görmeden girme mezara.Ne demek caferi görmeyen kalır mekansız.Ne demek isa mesih in beyanı bende.Bu din bu kadar ucuz ve aciz mi kaldı.Peygamberliğe soyunmak böyle oluyor işte. Şiiirlerinde belirttiği günahları affetme yetkisine sahip olmak.Yaratıcının yerine hüküm vermek.
İster içki iç ister sigara
İster kumar oyna ister zampara
Hayatta bir sefer atla gel bana
Cafer’i görmeden girme mezara
İster imanlı ol ister imansız
İster hristiyan musevi ister gümansız
Dünya bir hayaldir gidersin ansız
Cafer’i görmeyen kalır mekansız
İsa Mesih’in bende beyanı
Onları sizlere vermeye geldim
Haktala kalemini verdi
Bir kağıt istedim
O sendedir dedi
Aldım yazdım Caferi
Şu sıralarda bazılarını mesih
Şu sıralarda bazılarını mesih olma sevdası sardı adnan oktar dan tutun da, bu kitabı yazan şahısa kadar pek çok kendini bilmez mesih olduğunu iddia ediyor..Allah akıl fikir versin insanlara..
Öncelikle şunu belirteyim;
Öncelikle şunu belirteyim; son adem varoluşun sırrı adlı kitaptan alıntı yapılarak bu forumda paylaşılan yazılardan kitabın yazarı cafer gezgez abdullahın haberi yoktur. Bu forumda ufolar, uzaylılar, galaksi, güneş sistemi ve dünyadaki oluşumlar, bilimsel ve teknolojik gelişmeler, konularla alakalı kitaplar ile ilgili görüşlere yer verilmektedir. biz de sonadem rumuzuyla bu forumda son adem varoluşun sırrı adlı kitaptan forumla alakalı konuları sizlerle paylaşmaya çalışıyoruz.
Son adem varoluşun sırrı adlı kitabın yazımı cafer gezgez abdullah tarafından 2002 yılında tamamlandıktan sonra, www.sonadem.com adresinde paylaşıma açılmıştır. Ayrıca kitap basılı olarak Türkiyedeki bütün kitapçılarda ve çeşitli internet sitelerinde bulunmaktadır.
www.sonadem.com adlı sitede de belirtildiği üzere, Cafer gezgez Abdullah, son adem varoluşun sırrı adlı kitabı HİÇBİR ÇIKAR GÖZETMEDEN TÜM DÜNYA İNSANLIĞINA BAĞIŞLAMIŞTIR.
Dolayısıyla yapmış olduğunuz yorumdan kitap ve yazarı hakkında hiçbir bilgi sahibi olmadığınız ortadadır. Kitabın sitesine girip araştırma yapmadan ve kitabın tamamını okumadan, kitap ve yazarı hakkında hakarete varan yorumlarda bulunmanız ve önyargılı yazılar yazmanız size yakışmamaktadır. Ayrıca cafer gezgez abdullahı bazı kişilerle bir tutarak bu şekilde yorumlarda bulunmanız hiç hoş değildir.
Cafer Gezgez Abdullah, 01.06.1954 Malatya doğumludur ve Battal Gazi´nin torunlarındandır. Soyu iki koldan Hz. İbrahim´e kadar uzanır.
Ayrıca cafer gezgez abdullah son adem varoluşun sırrı adlı kitapta; “Birbirinizle uğraşacağınıza kendinizle uğraşın. Herkes ayrı kabiliyet ve karakterle var edilmiştir. Yedi milyar insan birbirine benzemez; herkesin bir görevi var, eleştirilmez. Dünyaya tek geldin, tek de gideceksin. Çırılçıplak!.. Aklın varsa düşün, kendini kurtar. Yok “Ben hayvanım”, yok “Maymunum” veya “Eşeğim”, “İneğim”, “Koyunum”, “İnsanım...”. Ya da “ADEM”im... Nasıl düşünüyorsan, nasıl yaşıyorsan, nasıl hareket ediyorsan; sen öylesin! Madde ötesi boyutta da öyle olacaksın. Dilediğin gibi düşün; bana ne!.. Ben gerekeni yazdım!.. Nasıl kidünyada çalışıp kazandığını bana vermiyorsan, kendin için kullanıyorsan;
orada da öyle olacak. Çare yok!...
BÜTÜN BU İLİMLERİ OKUDUN, KAFANA YATMADI, KALDIR ÇÖPE AT; BENİM AÇIMDAN HİÇBİR MAHSURU YOK. NE BEN BİR NEBİYİM, NE DE BU İLÂHİ BİR KİTAP!"
demektedir.
saygılar
Öncelikle her nekadar aynı
Öncelikle her nekadar aynı "kısır ideolojiyi" paylaşsada kitap ve site adnan oktar(harun yahya) ait değilmiş harun yahya da evrim karşıtı kitaplarında genelde onun,bunun sırrı diye isim verdiği ve aynı bilim dışı görüşü savunduğu için onun kitabı olduğunu düşündüm,sanırım yanıldım ve bunun için özür dilerim. Konumuza dönersek "varoluşun sırrı" kitabını şöyle bir kaba taslak gözgezdirdim ve bilimsel tek bir yazı bulamadım..hatta kitabı okuyunca maalesef bilimden ve evrenden soğdum :) kitap şiir tadında duygu ve düşüncelerin paylaşıldığı okunuşu karışık, sıkıcı ve tatsız bir kitap olmuş..hepsinden öte içinde bilimsel tek bir gerçeklik,veri,bilimsel istatistik,sayısal doğrulama vs yok..Bilimin en büyük özeliği "yanlışlanabilir" olmasıdır ki savunuğu görüşleri kelimelere dökerken bugün bilimin vardığı noktayı yanlışlamayı becerememiştir.Bir bilim kitabı yazdığınızı savunuyorsanız içinde bütün bunların olması gerekiyordu.
Ayrıca kitap bugün bilimin vardığı nokta ile bire bir zıt fikirleri savunmuş...bigbang yok, evrim yok, o yok, bu yok..bu konular artık günümüzde dünyada tartışılan konular değildir.o eşik çoktan aşılmıştır. ilk yazımda da belirtiğim gibi gelişmiş teleskoplar vasıtası ile bigbang sonrası ilk anlar fotoğraflanabilmektedir. keza insan evriminin gelişimi iskelet yapıları,beyin hacimleri,sosyolojik davranışları(ateş yakabilme,ölülerini gömme) vs yönünden bilimsel bir şüphe kalmamıştır. yoksa "eş dos arasında benim dedem maymun değil seninki öyleyse sen bilirsin" şakaları yapılmaya devam edilebilir.ama realite olarak dünya bu konuları çoktan aşmıştır özellikle avrupada ve dünyanın gelişmiş ülkelerinde bulunanlar bunun böyle olduğunu yakından bilirler.
Birde bilimsel yönden bu gibi konularda yazı yazabilmek için bilime birazda olsa konuya hakim olmak gerek ki bilgilendirme sağlıklı olsun diye.Yoksa herkes her istediği kitabı yazabilir, ben de size dünyanın kare şeklinde olduğunu anlatan bir kitap yazabilirim ama işin aslının öyle olmadığını bilenler sadece gülüp geçeceklerdir ki bilimsel bir değeri olmayacaktır yazdıklarımın.
Birde şöyle bir ifade kullanmışssınız yazar "HİÇBİR ÇIKAR GÖZETMEDEN TÜM DÜNYA İNSANLIĞINA BAĞIŞLAMIŞTIR." neresinden tutsak bilemedik.Keşke bağışlanmasaydı da onca zamanını harcamasaydı böylesi bir kitap için.Ama neyse, herkes her istediğini yazabilir tabi, düşünce özgürlüğüne saygı duyuyoruz.Ve pek tabi yazdıklarını insanlığa bağışlayabilir bunda bir problem yok:)
"evrende yalnız değiliz" konusu buraya sürüklendiği için affola ama bazı temelsiz sallamalara cevap verilmesse de olmaz haliyle.
Not: diğer mesajımın ilk kısmını düzeltiyorum( kitabın harun yahya ya ait gibi durduğunu belirtiğim kısmı)
herkese iyi akşamlar
Büyük patlama sadece dünyayı
Büyük patlama sadece dünyayı meydana getirmiş olamaz.Bu mantıksız olacaktır.Big bang in şifrelerinde dünyayı oluşturacak bilgiler mevcut olduğu için dünya var oldu.Big bang'in içinde dünyadaki her türlü canlının şifreleri de mevcut olduğu için dünya yaşanır bir gezegen oldu.Yine aynı şekilde big bang da bulunan gezegen oluşturma kodları evrene yayıldı ve yayılma devam ediyor.Ve dünyayı oluşturan bilgilerin başka gezegenleri oluşturmuş olması da gerekir.Veya henüz evrenin genişlemesi devam ettiğine göre,oluşturma yeni başlıyor da olabilir.Ama daha mantıklısı ise,eğer dünya oluşturulabiliyor ise pekala dünya benzeri gezegenler de evrenin bir yerlerinde oluşmuş olarak duruyorlardır.Burada önemli olan,big bang in içindeki canlı hayatı barındıran şifrelerin nasıl olduğudur.Yani big bang de dünya coğrafyasının ve dünyadaki canlı hayatının şifreleri var ise o halde big bang evrende başka yaşanabilir gezegenler oluşturduğunda bu gezegenler de tıpkı dünya benzeri olacaktır.İçindeki canlılar da aynı dünyadaki canlılar gibi olacaktır.Yani bir çok kopya dünya oluşturmuş olacaktır.Eğer big bang de gezegen oluşturma şifreleri bir çok değişik versiyon şeklinde ise o zaman da başka dünyalar oluşmuş fakat canlı hayatı daha farklı olacaktır.Eğer birinci örnekteki gibi sadece bir kod varsa o zaman bir gün uzaylı dediğimiz canlıları tıpkı bizim gibi insanlar olarak görürsek hiç şaşırmayalım.Ama değişik kodlar var ise o zaman da daha başka şekillerde uzaylı canlı görebileceğiz anlamı çıkmış olacaktır...