Zeitgeist
Arka Kapak’tan…
Hayat kötü gidiyor. İşlerin tadı yok. Paranın çaput kadar değeri kalmamış. Bankalar batıyor. Millet evinde silah saklıyor. Sokaklar kapkaççı dolu. Bu işin sonu ne olacak bilen yok. Hava solunamayacak kadar kirli, yiyeceklerimiz kanserojen. Oturup televizyon izliyoruz, haberlerde şu kadar cinayet bu kadar tecavüz deniyor. Millet kafayı yemiş. Dışarı çıkmaya korkuyoruz. Yaşadığımız dünya giderek küçülürken evimizde oturuyoruz. “Bizi bari burada rahat bıkarın, size tek laf etmem, televizyonumu, piknik tüpümü bana bırakın” diyorsunuz. Sizi rahat filan bırakmayacağım, kızmanızı istiyorum. Ekonomik kriz, dış borçlar, enflasyon, işsizlik, terör olayları ne olacak bilmiyorum. Bildiğim bir şey var, kızmanız gerek. Kızmalı ve “Allah belanızı versin, ben bir insanım, hayatımın bir değeri var!” diye haykırmalısınız.
Editörden…
Bundan yalnızca birkaç yıl önce bir belgesel internete bomba gibi düştü. Bu belgesel, çok farklı yazar ve düşünürü, alternatif haberlerle etkileyici bir kolaj çalışması içinde bir araya getiriyordu. Belgesel, esas olarak ABD halkına hitap etmek için hazırlanmış olsa da, dünyadaki birçok insan için de bir anlam ifade ediyor olmalıydı ki hızla başka dillere çevrildi. “Zeitgeist” adlı bu belgeselin ardındaki isimler Peter Joseph ve Jacque Fresco’dur. Bu belgesel, şimdiye kadar tanık olmadığımız türden, herhangi bir din, siyaset veya sınıf temeline dayanmayan, bildiğimiz anlamda herhangi bir siyasi örgütlenme veya hiyerarşik yapı içermeyen bir hareketin kıvılcımı oldu. Bu hareketin amacı bilim, doğa ve teknolojinin yardımıyla kim ve ne olduğumuza dair soruya yeni bir cevap vermek, dünyadaki mevcut kaynaklarla tüm türler için sürdürülebilir bir hayat oluşturmaktır. Bunun için ilk önce yapılması gereken mevcut durumun gerçekçi bir analizidir. Bizler arada görece refah dönemleriyle bir krizden ötekine, mecburi dinlenme döneminden başka bir şey olmayan barış dönemleriyle bir savaştan ötekine koşulan bir dönemin insanlarıyız. Ancak ekonomik krizlerin doğal bir gelişim olmadığını, savaşların görünür nedenlerinin gerçek nedenleriyle ilişkili olmadığını yavaş yavaş anlamaya başladık. Bir büyük oyunun etrafımızda kopardığı bitmek bilmez bir toplumsal fırtınanın içinde kendimize yettiğimiz bir kafesle yetinmeye razı olsak da, anladık ki egemen güçler bizi evimizde bile rahat bırakmayacaklar. Paraya tahvil edilebilir her şeyimiz elimizden alınmadıkça, tüketilebilir kaynakların sonu getirilmedikçe, huzur bulmayacak olan bu güçler, son Irak ve Afganistan savaşında gördüğümüz gibi, artık kendilerine ait olmayan şeyleri gasp etmek için kabul edilebilir bir mazerete bile ihtiyaç duymayacak kadar şımardılar. Anlaşılıyor ki her birimiz çok azla yetinebilen, gerektiğinde düğmesi kapatılabilen üretken bir robota dönüşmedikçe bu iş bitmeyecek. Yalnızca ekmeğimizi değil, umudumuzu, özgür düşünme kabiliyetimizi, bilgilenme hakkımızı, gelişme olanaklarımızı elimizden alan, bizi zihnen birer kuklaya dönüştüren bu yeni kölelik düzeni kurumsal din, siyaset ve para düzeni ayakları üzerine kurulmuş üç köşeli bir kafesten başka bir şey değildir. İlham aldığı belgesel gibi bu kitap da insanları gerçeği görmeye, üzerimizde oynanan oyunları fark etmeye çağırıyor. Savaşlara katılmak zorunda değiliz, medyanın güttüğü koyunlar, masallarla uyutulan çocuklar, havuçla koşturulan develer değiliz. Özgürlüğümüzü garanti süresi biter bitmez bozulan mallara, birer piyondan başka bir şey olmayan siyasetçilere, borcumuzu kapatmak için çırpınırken insanlığımızı yitirdiğimiz kredi kartlarına, birdenbire ortaya çıkan bir büyük lidere teslim etmiyoruz. Biz insanız ve insanlığımızı ve onun kopmaz bir parçası olan özgürlüğümüzü hemen şimdi istiyoruz!
Yazar: Suat Akar
Yayınevi: Mitra Yayınları
Çevirmen: Suat Akar
Sayfa sayısı: 176
ISBN: 978-605-5752-05-7
Basım tarihi: Nisan 2009
Kategori: Siyaset / Güncel