Ana içeriğe atla
11 Kasım 2010 tarihinde ztarcan tarafından gönderildi

Su ve Meydana Geliş

    Evrenin “Büyük Patlama” sonucu ortaya ciktigi ve bu patlama nedeniyle genislemeye basladigi halen de genislemeye devam ettigi bilim adamlari tarafindan anlatilmaktadir. “Ilk kez 1920‘lerde Rus kozmolog ve matematikci Alexander Friedmann ve Belcikali fizikci papaz Georges Lemaitre tarafindan ortaya atilan, evrenin bir baslangici oldugunu varsayan bu teori, cesitli kanitlarla desteklendiginden bilim insanlari arasinda, özellikle fizikciler arasinda genis ölcüde kabul görmüstür.” ¹ Bu patlama sonucu galaksiler yildizlar ve gezegenler olustu. Sonucta yasama uygun kosullarin olusmasiyla gezegenimizde ve benzeri varsa diger gezegenlerde hayat ortaya cikti.

    Peki bundan öncesinde ne vardi? “Büyük Patlama’yi ve Evreni düsünmeye calistigimiz vakit kendi kendimize birtakim sorular sorariz. Büyük Patlamadan önce ne vardi? Evrenin bizim bildigimiz halinden önceki hali nasildi? Maddesiz bir evrenden maddeli bir evrene gecis mi oldu? Baska bir degisle, galaksimiz olan Samanyolu galaksisi, Günes sistemimiz ve Dünyamiz yoktan mi var oldu?” ²
    
    1970‘lerin sonuna dogru, suyun tahmin edilmez davranislarini aciklamaya calisan siradisi bir hipotez ortaya atildi: ”Suyun hafizasi vardir.” Bu hipotezin sahibi Fransiz bilim adami Dr. Jacques Benveniste, 1980‘lerde baslattigi calismalarinda, suya ekledigi bir maddeyi özel bir alet ile asiri hizda karistirarak seyreltti. Bu islemle maddenin suda yok olacagi yönünde öngörüce bulunan Benveniste, tam tersine maddenin halen suyun icinde oldugunu görünce, deneye seyreltme isleminin yogunlugunu artirarak devam etti. Fakat suyun icine en basta eklenmis olan maddenin yok olmadigini tespit ettiginde, suyun, yüklenen maddeyi bir sekilde hafizaya kaydettigi sonucuna ulasti. Dünyanin farkli ülkelerinde yapilan deneylerde de, suyun, disindaki herhangi bir etkiyi algiladigi ve bu etkinin suya tesir ettigi yönünde bulgulara rastlandi. Kisacasi su, onu cevresinde olusan herseyi hatirlayan bir yapi ve onunla irtibata gecen herhangi bir madde, onda iz birakiyor.

    Su, kimyasal bilesen degismez kalirken, yeni özellikler de kazanan bir element, Nitekim Pennslyvania Üniversitesi’nden Prof. Dr. Rustom Roy, suyun kimyasal bileseninin önemli oldugu realitesinin eskide kaldigini, suyun yapisinin cok daha önemli oldugunu söyliyor. Suyun yapisi, moleküllerin nasil organize edildigi anlamina gelir. Su molekülleri gruplar halinde bir araya gelirler ve bunlara “dizi” (cluster) denir. Bilim adamlari, bu “dizi”lerin suyun, manyetik bir kayit bandiymis gibi, dünyayla olan iliskisinin tüm gecmisini kaydettigi hafiza hücreleri olarak isledigi kanisina vardilar. Su tabii ki su olarak kaliyor, ama yapisi bir uyarana da tepki veriyor. ³
    
    Tevrat’in Tekvin (Genesis) bölümünde yaratilistan bahsedilir ama bu sadece dünyanin yaratilmasidir ve bu bütün evrenin olusumu dikkate alindiginda cok kücük bir zaman dilimini olusturur. Kuran-i Kerim’in cesitli surelerinde de muhtelif kereler yaratilis konusuna deginilir ve Allah’in gökleri, yeri ve ikisi arasinda yasayanlari 6 günde yarattigindan bahsedilir (Örnegin Kaf Suresi, 38). Ama Kuran da yine ayni sekilde bildigimiz evrenin öncesine dair bize verilen bir bilgi yoktur. Incil ve Zebur kitaplarinda ise yaratilis bahsi gecmez.

    Ancak dünyanin en eski kutsal metinleri olan Rig Veda’da durum biraz daha farkli ve cok ileri ölcülerde sayabilecegimiz bir “Yaratilis Ilahisi” vardir. Bu ilahide Yaratilis, göklerin ve yerin yaratilisindan degil, biraz daha gerilerden, daha dogrusu en bastan baslatilan bir yaratilistir. Aslinda buna “Olus”, “Meydana Gelis” gibi isimler vermek belki de daha dogru olur. Cünkü bu bir “kendi kendine olus”tur. “Yaratilis” sözcügünde “Yaratan Etki” insanin düsüncelerinde bir “varlik” tasviri de yaratmaktadir. Insan ister istemez bu “Bilincli Kozmik Yapi” nin arzu ettigi ya da hayalinde canlandirdigi ölcüde bir “bicim”inin olmasini istemektedir. Oysaki bunu su ana kadar kimse bilememistir.    

Yaratilis Ilahisi (Rig Veda X, 129) söyledir:

nâsadâsînno sadâsîttadânîm
nâsîdraco no vyomâ paro yat
kimâvarîvah kuha'kasya şarmann
ambhah kimâsîdgahanam gabhîranı

O zaman ne yokluk, ne de varlık vardı,
Ötede ne bir cennet ne de bir gökyüzü vardı.
O neyi kapsadı? Nerede? Kimin korumasında?
Kavranılmaz ve engin olan su muydu?

na mrtyurâsîdamrtam na tarhi
na râtryâ ahna âsîtpraketah
ânidavâtam svadhayâ tadekam
tasmâddhânyanna parah kimçanâsa

O zaman ne ölüm vardı ne de ölümsüzlük,
Ne gündüz belli idi ne de gece.
O, rüzgarsız olarak, kendi gücüyle soludu,
Orada O'ndan baska kimse yoktu.

tama âsittamasâ gülbamagre
praketam salilam sarvamâ idam
tuçhyenâbh vapihitam yadâsît
tapasastanmahinâcâyatikam

Baslangıcta karanlık, karanlık tarafından saklanmıstı,
Bütün bu görülemeyen sey Su idi.
O var olmaya baslarken boslukla kaplandı,
"Bir Olan" sıcaklıgın kuvvetiyle dogdu

kâmastadagre samavartatâdhi
manaso retah prathamam yadâsît
sato bandhumasati nıravindan
hrdi pratîshyâ kavayo manîshâ

Baslangıcta istek ortaya çıktı,
O istek ki aklın ilk tohumudur.
Varlıkların var olmayana baglı olduklarını
Azizler kalplerini arastırarak anladılar

tiraşçîno vitato raşmireshâm
adhah svidâsî  dupari svidâsî t
retodhâ âsanmahimâna asan
svadhâ avastâtprayatih parastât

Bunların ipleri iki yana yayıldı
Asagıda mı yoksa yukarıda mı diye,
Orada dogurtanlar, orada gücler vardı
Asagıda enerji, yukarıda ise etki vardı.

ko addhâ veda? ka İha pravoçat
kuta âcâtâ, kuta iyam visrshtih?
arvâgdevâ asya visarcanena
athâ ko veda yata âbabhüva

Kim tamamen bilir? Kim burada acıklar
Bu yaratılısın nereden geldigini?
Bunun (Evrenin) yaratılmasıyla tanrılar sonradan ortaya cıktılar.
O halde onun var olusunu kim bilebilir?

iyam visrshtiryata âbabhüva
yadi vâ dadhe yadi vâ na
yo asyâdhyakshah parame vyoman
so anga veda, yadi vâ na veda

Bu yaratılıs nereden dogdu?
Onu o kurdu mu yoksa onu o kurmadı mı?
Yaratılısın en uzak gökyüzündeki gözleyicisi,
Bunu sadece o bilir, ya da belki o da bilmez.

    
    Bu ilahi bize yaratilisin ne zaman oldugunu degil fakat nasil oldugunu aciklamaya calismaktadir. Yaratilisin  baslangicinda ne var olmayan (na asat) ne de var olan (sat) vardir. Bu cok ileri ölcüde bir yaratilis aciklamasidir; cünkü pek cok dinde ve mitolojide yaratilis genellikle bir tanrinin veya ismi olan herhangi bir seyin istegi ve gücü ile olusur. bu ilahide baslangicta anlasilmasi imkansiz sekilde derinlik gösteren seyin “su” olabilecegi söyleniyor. ⁴

    Thales, Sokrates öncesi Anadolu’da yasamis ve felsefe tarihcileri tarafindan ilk filozof olarak kabul edilmistir. Thales yasami boyunca bütünlügü aciklayacagi sanilan tek bir neden üzerinde durmus, kozmos’u olusturan tüm bu bütünlügün, güzelligin ve düzenin tek bir nedeni olacagini düsünüp - “su”dur demistir. “Belki de Thales’in, evrenin özünün su oldugunu söylemesi, suyun hem yikici gücünü hem de sonsuz ve tükenmez olusunu görmesinden ve Nil Nehri’nin Misirli’lar icin önemini - yani Misirli’larin pratik hayat deneyimlerini - gözlemlemis olmasindan kaynaklanmaktadir.” ⁵ Mevlana’nin “Su Felsefesi”de oldukca ilgi cekicidir. “Sen hep bir su oldugunu düsün. Su gibi güzel, su gibi vazgecilmez... Ve su gibi yasam kaynagi oldugunu düsün. Ama su gibi yasatici ol. Su gibi yikici, sürükleyici ve öldürücü degil!.. Suysan tarlalarini basma insanlarin, yuvalarini yikma, ocaklarini söndürme; sana “felaket” denmesin! Suysan bir bardaga sigabil ki damarlara girebilesin!.. Su gibi özel, su gibi güzel, su gibi yararli, su gibi gerekli ve su gibi bitmez tükenmez oldugunu da unutma. Ayrica su gibi sakin olabilecegin gibi, su gibi de “kiyametler” koparici olabilecegini unutma... Yasam ver... vazgecilmez ol!”

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Kaynaklar:

1. Wikipedia
2. Yaratilis Ilahisi - Prof. Dr. Korhan KAYA
3. derki.com - Hasan Sonsuz Celiktas
4. Yaratilis Ilahisi - Prof. Dr. Korhan KAYA
5. serbestdusme.blogspot.com - Sinem

Yorumlar

Güzel bir yazı,ilgi ile okudum..Teşekkürler.

Fakat kişisel olarak katılmadığım bazı yönleri var..Örneğin ilahinin yaratılışın nasıllığını anlatmaya çalışırken bocalamış olması..(Bana göre)..Bazı dizelerde ilk yaratılışın çelişkiliğinden bahsederken,bazı dizelerde ise yaratılışın bir yaratana ait olduğu vurgulanıyor...Bazı dizelerde ise bunun tam tersi izah edilip yaratan yok sayılıyor..

 

 

 Çelişkili olan şu dizeye bakalım.. 

* Bu yaratılıs nereden dogdu? 
* Onu o kurdu mu yoksa onu o kurmadı mı? 
* Yaratılısın en uzak gökyüzündeki gözleyicisi, 
* Bunu sadece o bilir, ya da belki o da bilmez.

 

 

Yaratandan bahsetmesi..                                  

* O zaman ne ölüm vardı ne de ölümsüzlük,            
* Ne gündüz belli idi ne de gece. 
* O, rüzgarsız olarak, kendi gücüyle soludu, 
* Orada O'ndan baska kimse yoktu.

 

 

ve..

* Baslangıcta istek ortaya çıktı, 
* O istek ki aklın ilk tohumudur. 
* Varlıkların var olmayana baglı olduklarını 
* Azizler kalplerini arastırarak anladılar

 

 

Yaratanı yok sayması..

* Kim tamamen bilir? Kim burada acıklar 
* Bu yaratılısın nereden geldigini? 
* Bunun (Evrenin) yaratılmasıyla tanrılar sonradan ortaya cıktılar. 
* O halde onun var olusunu kim bilebilir?

 

Su konusunda ..Suyun yapısı gereği evrende hiç kaybolmadığı biliniyor..Yüzyıllarca önce dünyanın her hangi bir yerindeki bir bardak suyun buharlaştıktan sonra dahi evrende/uzayda moleküllerinin var olduğu,ve bu suyun yine yüzyıllar sonra tekrar yağmur veya benzeri bir şekilde yeryüzüne indiği biliniyor..Yani hiç bir zaman yok olmayan bir maddeden oluşmuş olduğu için..Şu anda dünyada yağan yağmurların moleküllerinin,dinazorların devrinden gelebiliyor olması gibi....

yaziyi begenmene sevindim muzaffer aslina bakarsan tamamiyle bana ait degil ben sadece bi derleme yaptim asil tesekkürü kaynaklar hak ediyor. benim bu ilahiden anladigim yaratilisa var olusa yada meydana gelise bi yorum getirmesidir yani bunlarin kuranda oldugu gibi gökten indigi yanilgisina kapilmamak ve gercekten objektif olmak lazim. daha saglikli fikirler üretebilmek adina müslümanligini yanlizca bu yazi icin kenara birakmani zihnini bosaltmani isteyecegim senden cünkü müslümanligin daha yeryüzünde olmadigi cok cok eski zamanlarda yazilmis ayrica dünyanin en eski kutsal metinleri kabul edilen bi ilahiden bahsediyoruz. samimi olmak gerekirse bu dizelerin gercekten tam oalrak neden bahsettigini bende tam olarak kavramis degilim ama hicbirsey anlamamista degilim. dedigim gibi sanki bir yorum getirmek gibi yani metinleri yazanada bilmiyor belki ama ortaya bir fikir atiyor bunu bize soruyor gibi. var olanin olmayandan türedigi/oldugu anlasilmasi gercekten zor. orta okulda din ögretmenim bunu bir trene benzetmemi söylemisti en bastakini asla bilemeyecigimizi, trenin ilk makina vagonunun allah oldugunu bunu böyle kabul etmemiz gerektigini söylemisti bunu mantigim aslina bakarsan almamisti yani herseyin tanri varsa bile bir basinin olacagini düsünüyordum. buna belkide bir cevaptir var olmayandan var olanin dogdugu. bu yukarida yazdigin ve celiski oalrak kabul ettigin herseye cevaptir ve en bastaki su bile olsa bu onun yüceligini degistirmeyecegini dusunuyorum.

 

Söylediklerinizi anlıyorum..Aslına bakarsanız bu,yeryüzünün nasıl yaratıldığı,büyük patlamanın ne olduğu bilinmezken,daha da doğrusu sizin dediğiniz şekilde yeryüzünde henüz din ve inanç yokken yazılmış bir ilahi olduğunu düşünüyorum..Sanki yaratılışın nasıl meydana geldiğini anlamaya çalışanlar tarafından yazıldığını belirtmek istiyorum..Çünkü dikkat ettiyseniz bu ilahide devamlı olarak iki ucu açık bırakılmış kendilerininde cevap aradığı bazı sorular var..Söylediğim gibi,ilahinin dışındaki su ile ilgili bölümler güzel..

"Var olmayandan var olanın doğuşu" kısmında neyin anlatılmaya çalışıldığını düşünmekteyim,kanatimce buradaki var olmayan bunu yazanların o dönemde henüz farkında olmadığı yaratıcı olabilir..En azından böyle düşünüyorum ve bunun daha başka bir açıklamasını bulamadım..Evet güzel bir yazıydı..Teşekkürler..