Ana içeriğe atla
10 Ocak 2011 tarihinde kuzey tarafından gönderildi

Ölümsüzlük artık çok yakın! (İstatistikler)

Gelecekte bilim tarafından yaşlanmanın yavaşlatılarak, insan vücudunun daha dayanıklı ve sağlıklı bir hale getirilebileceği düşünülüyor. Üstelik bu çok da uzak değil...

Milliyet'in haberine göre, Fransız Le Figaro gazetesi bu çabaları derledi. İşte ayrıntılar...

Rusya’da bulunan Moskova Devlet Üniversitesi’nden Vladimir Skulachev, Rusya Cumhurbaşkanı Dmitri Medvedev tarafından da destekelenen 40 yıllık çalışmanın sonucunda ölümsüzlük hapına çok yaklaştığını açıkladı. Hapın, oksijenin vücuttaki hücrelere zararlı etkisini durdurarak, hücrelerin ölmesini engellediğini söyleyen Skulachev, çalışmalarında son iki seneye girdiğini iddia ediyor.

İngiltere’de bulunan Cambridge Üniversitesi genetik uzmanı Dr. Aubrey Grey de, yaşlılığın bedendeki fiziksel değişim demek olduğunu, vücuttaki her türlü hastalık ve hasarın hemen tedavi edilmesi sayesinde, ölümün ortadan kalkacağını savunuyor. Grey'e göre, bunu sağlamak için kök hücre teknolojisinin geliştirilmesi yeterli.

Fransa’da yaşayan ‘Kas Hastalıklarına Karşı Savaşma Derneği’nin başkanı Dr. Serge Braun, küçük çocuklarda nadiren görülen erken yaşlanma hastalığı üzerinde yürüttükleri çalışmaların, ölümsüzlüğün anahtarını bulmalarını sağlayabileceğini belirtti. Çocukların hücrelerinin erken yaşlanmasına neden olan proteini tanımlamaya çalıştıklarını söyleyen Braun, proteinin tanımlanması durumunda, yaşlanmanın da durdurulması konusunda büyük bir adım atılabileceğini dile getirdi.

Ömür yüzde 550 uzaya bilir.
Ölümün hastalık olduğuna inanan bir diğer bilim insanı da Amerikalı Raymond Kurzweil. Kurzweil, meyve sineklerinin genetiğiyle oynayarak yaşam sürelerini yüzde 550 uzattıklarını, şimdi aynı yöntemi insanlara uygulamaya çalıştıklarını söylüyor. Kurzweil kendi de ölümsüzlüğe ulaşmak için organik besleniyor, düzenli egzersiz yapıyor ve günde 250 kadar vitamin ve yardımcı ilaç alıyor.

İnsanoğlu hangi yıllarda, kaç sene yaşadı?
1750’lerde: 25 yıl
1800’lerde: 35 yıl
1950’lerde: 65-70 yıl
2000’lerde: 80 yıl
2020’lerde: Hedef 100 yıl

Beyin
2020: Beynin kendini yenilemesi sağlanacak.
2040: Beyindeki hasarlı bölümler mikroelektronik protezlerle değiştirilecek.
2100: Yaşlanma ortadan kalkacak.

Hayati orqanlar 

2020: Biyoteknik organlar ve kök hücre yöntemi kullanılarak, karaciğer, kas gibi vücudun kısımları üretilecek.
2040: Başka organizmalardan alınan hücreler kullanılarak laboratuvarda organ üretilecek ve vücuda takılacak.
2100: Daha uzun süre canlı kalabilen ve daha dayanıklı hayati organlar üretilecek.

Kan 

2011: Kandaki değerlerin düzenlenebileceği bir tedavi üretilme aşamasında.
2020: İnsan kanını temizlemek için nanokapsüller üretilecek.
2030: Kandaki globüllerde yapılacak değişikliklerle yaşlanma geciktirilecek. Vücut yeni damarlar üretebilecek.

Hüceyre
2011: Hücrelerdeki oksitlenme dokunun yaşlanmasına neden oluyor.
2040: Hücrelerin oksitlenmesi yavaşlatılacak.

Göz 

2011: Katarakt gibi göz hastalıkları yaşlanmanın en belirgin etkilerinden.
2020: Göz implantları bu gibi hastalıkları ortadan kaldıracak.
2100: İnsan daha iyi, daha uzağı ve karanlıkta görebilecek.

Kemik ve eklemler
2011: Yaşlandıkça kemikler zayıflayıp güçsüzleşiyor.
2015: Kemiklerin oluşumunu engelleyen enzimler durdurulacak.
2030: Genetik sebepler silinerek kronik eklem yangısının etkileri azaltılacak.
2050: Sentetik hücreler kullanılarak daha sağlam bir kemik yapısı oluşturulacak.

KLON

İnsanın kendi kök hücrelerinden üretilecek bir klona, beyninde sahip olduğu içerikler de yüklenecek. Böylece canlı tek bir vücuda bağlı olmadan yaşayabilecek.

 

Yorumlar

Öncelikle güzel konu içni teşekkürler..

 insan ömrünün biyolojik olarka uzatılmaı ile ilgili çalışmalar evet devam ediyor .2040-2050 yılları civarında bunu aşı

şeklinde geliştirileceği ve ortlama 60 - 65 yıllık biyolojik ömrün  110-120 yıla çıkarılacağı hesaplanıyor. Daha ileriki

yuzyıllarda ise ben kendi adıma öngörümü söyleyeyim 200-240 yıl gibi bir ömür olacak ( ecel gelmedi ise )

 

şuanda gizli olarak gayrı resmi çok üst düzey kişilerde bu biyolojik ömrü uzatma işlemlerinin yapıldığı

kanaatindeyim.

saygılar..

Tabii ki, yaşarken zihin-bedenlerimizin bakımını yapmamız, sağlıklı tutmamız önemlidir. Ancak bedenlerimizi kılıf gibi görür ve ölmeden önce ya da ölüm anında aydınlanmaya ulaşırsak, bedenin ölümlülüğünün rahatsız edici yanı ortadan kalkar. Uzak Doğu öğretilerinde (Hint, Tibet ve Çin) bunun karşılıklarını bulursunuz. Bu konu büyük olasılıkla başka eski köklü kültürlerde de işlendi.

Ölümsüzlük demeyelim de uzun ömür diyelim:)Ömer Hayyamın mısralarını tekrarlayacağım yine:100 yıl yaşamışım...100 yıl daha yaşasam sonu ne?...ölüm temizliktir...uzun yaşamayı kim istemez ki? ama ölümünde kendince güzelliği var!!!huzur dinginlik özgürlük!!!yaşamak,bu bedende zor zanaat:))değilmi ki acıkıyoruz,üşüyoruz,acı çekiyoruz...bu bedenin isteklerine boyun eğiyoruz asla özgür olamayız:)...Tabiki sevdiklerimle uzun bir ömür isterdim ama sevdiklerimle!!!insan ömrünün uzadığı bir ortamda savaş olmaz,kimse hızlı araba kullanmaz...insanlar eskiden barbarca savaşırlarmış...ama sadece ortalama ömürleri 35 sene falanmış...30 yaşına yaklaşan birinin bu dünyadan alacağı çok şey vardır:)35 yaşında öleceğini düşününce hırsını almak iz bırakmak istemesi gayet doğal değil mi?...görecek günün varsa daha sakin daha dikkatli yaşar insan!!!o zaman doğumlarda azalır,doğan bebekler daha kıymetli daha özenli bakılır...aslında güzel olur insan ömrünün uzaması...ama sonunda ölüm varsa kıymetlidir yine de!!!

ruh u nasıl onaracaklar , ölümsüzlük olayı sadece bedensel değil ki , zihinde yaşlanıyor , ruh da , zaman doluyor , kullanılmış zaman bir daha kullanılamaz kullanılsada anlamı olmaz ruh kopyalanamaz hadi diyelim ki de oldu herkesin öldüğü tüm sevdiklernin öldüğü savaşların olduğu bir dünyada hastalıkların olduğu dünyada uzun yaşayıp da ne yapcam adam 30 una kadar bıkıyor zaten yaşamak güzel ama bir o kadar da zor , evet ölüm kolay değil ama gerçek olan bu değil yai bunun ardında birşey olmalı , bir de çok yaşamak az yaşamak değil mesele adam gibi insan gibi yaşayamadık dan sonra 35 bin yıl yaşasan ne olcak yaşam iyilikle güzellikle doğrulukla güzel ne bedenimiz ne gördüklerimiz ne duyduklarımız ne dokunduklarımız ne sahip olduklarımız ne elbiseler ne gece ne gündüz ne yiğecekler hiç birnin sahibi değiliz bu dünyanın da hakimi değiliz insan ölümlü olmadan birbirini yiğiyor mal mülk para din dil ırk cinsiyet ayrımı yapıyor dünyaya tapıyor tamahkar yaşıyor şükretmiyor yetinmeyi bilmiyor çok yaşasa ne olur gerisini düşünemiyorum bileo yüzden iyi ki ölüm var iyi ki bir gün bu bitecek çünkü bitmemesi sadece kaos dan başka birşey yaratmaz herşey yerinde zamanında ve ölçüsünde yaşanırsa güzeldir hayat da öyle mevlana ne der : hamdım , oldum , yandım yada aşık vetyselin dediği gibi benim sadık yarim kara toprakdır - iki kapılı bir handa gidiyorum gündüz gece yani ben şunu kabul ediyor ve sindiriyorum bunun için insanın içsel manada bazuı şeyleri anlaması lazım bu dünyaya konduk göceceğiz gitceğimiz yere de her ne kadar gizemli olsada birşey götürmeyeceğimizden eminim , işin enerji boyutu farklı bir açı , belkide gidilecek yer burdan daha iyi yada daha kötü bilemem ama bundan kaçış yok o yüzden o kısa zamanda keşke kimse birbirini kırmasa anlasa sevse her şeyin zamanın sağlığın gençliğin değerini bilginin değerini bilse .

Ölümsüzlük artık çok yakın, konu başlığına uyum sağlaması açısından ölüm ile hayat dünyada son bulduğunda ölümsüzlük olan başka bir dünyaya gideceğiz,bu başka dünyada ise her insan ölümsüz olacak, ama iyi yaşayacak, ama acılar çekerek yaşayacak..Ama sonuçta  tamamen ölümsüz olacak..

Her insanın kader dediğimiz ve kişiye ait olan bilgileri yaratan tarafından önceden yazılı olduğu ve değişmez olduğu gibi bilim bu yazılan kaderi değiştirebilirmi ..Yani yaratan falanca kişinin ömrünü yetmiş yaşında ölecek şeklinde tayin etmiş ise ve bilimde çok uzun yaşamanın çaresini bulmuş ve yetmiş yaşında ölecek olan bu insanın ömrünü yüz seneye çıkarmak için o insana bir bilimsel teknik uygulamış ise durum ne olur..Yaratıcı diyebilirmi ki hadi ben sana yetmiş yıllık ömür verdim ama bilim seni  yüz yıl yaşatacak, hadi bilim ne diyorsa o olsun diyebilirmi..Ve bilimin bu buluşunun o insana uygulanması da o kişinin kaderi mi acaba..Derin konular yine derinlere dalmayayım  :)