Ana içeriğe atla
8 Aralık 2010 tarihinde monanaza tarafından gönderildi

Atomun Esrarengiz Dünyası : Bütün Anlayışımız Alt Üst Oldu

Bir elektronu kapalı bir televizyon ekranına yöneltirseniz, küçük ışık noktası elde edersiniz. Bu onun parçacık özelliğidir. Aynı zamanda enerji bulutu olarak uzayda dağılan bir dalga gibidir. Deney neticeleri bir elektronun, iki deliği olan bir engelin, her iki deliğinden de aynı ânda geçebildiğini göstermektedir. Aynen dalgaların birbirleriyle girişim yapması gibi, elektronlar da iki deliği olan engelden geçerken, engelin arkasına yerleştirilen ekranda girişim desenleri meydana getirir. Her şeyi maddenin dar kalıpları içinde açıklamaya alışmış zihinler, elektronun bu iki özelliğini açıklamakta zorlanıyor. Acaba elektronun yaşadığı farklı bir dünya daha mı var? 

 

Kuantum teorisine göre bir tanecik hem bir yerde, hem bir bölge içinde her yerde olabiliyor. Bir tanecik hem bir yerde hem başka yerlerde nasıl olabilir? Atomun dünyası Kuantum teorisi ile açıklanmaktadır. Kuantum aslında başka bir uzay ve dünyanın keşfedilmiş olmasıdır. Atom taneciklerinin aynı anda birçok yerde bulunması ile meleklerin aynı ânda birçok yerde bulunması arasında bir fark var mı? İnsanın temeli olan atom taneciklerinde bu özellik varsa, insanın da bu özelliği göstermesi mümkün müdür? 

 

 

Kuantumla açılan yeni dünya

 

Elektronun hareketleri ile ilgili fizikçi Gerard't Hooft'un dedikleri ne kadar şaşırtıcıdır:"Ancak elektronlar için durum tamamen farklı. Onların davranışı bir sır perdesi arkasında saklanmış gibidir. Öyle görülüyor ki, elektronlar aynı ânda değişik yerlerde bulunabiliyorlar. Elektronlar sanki bulut gibi, dalga gibi davranıyorlar. Bu hiç de ihmal edilecek bir şey değil. Yeterince hassas deneyler yapılırsa, tek bir elektronun, birbirlerinden oldukça uzak yörüngeler üzerinde aynı ânda hareket ediyormuş gibi davrandığı gösterilebilir.

 

Gözlemci-gözlenen münasebeti

 

Kuantumla ilgili keşifler genişledikçe farklı bir dünyanın eşiğinde bulunduğumuz daha iyi anlaşılıyordu. Meselâ atom taneciklerinin yer aldığı dünyanın gözlemciyle şekillendiği, anlaşılması daha ilginç bir manzara ortaya koydu. Yaygın görüşe göre (Kopenhag yaklaşımı), zerrelerin dünyasında gözlemci ile gözlenenin net ayrımı yapılmamakta, gözlemcinin hâdiseyi belirleyen taraf olduğu kabul edilmektedir. 

 

 

Madde-zihin bağlantısının ortaya çıkması ile insanın varlığı etkileme özelliği anlaşıldı. Bu, insanın kâinat içindeki konumunu daha iyi anlamasına fırsat veriyordu. Kâinat fabrikası hayat meyvesi için düzenlenmişse, hayat ağacının da en üst meyvesi insandı. Başına şuur takılan insan, bir kitap gibi tanzim edilen kâinatı okuyacak ve hem kendisinin hem de kâinatın sırlarını bir bir çözerek, insana bu konumu ve yetkiyi vereni tanıdığı kadar, insanlardan ne istediğini de öğrenmeye çalışacaktı. 

 

 

Kuantum fizikçileri, kuantum olarak ifade edilen gerçekliklerin kavranması için daha yüksek bir zekâ seviyesi ve anlayışının gerektiğini söylerler. Bristol Üniversitesi fizik bölümünden Robert Gilmore'un, Alis Kuantum Diyarında adlı eserinin önsözünde şu sözlere yer verilir: "Yirminci yüzyılın ilk yarısında evren anlayışımız tümüyle alt üst oldu. Eski klâsik fizik kuramlarının yerini, dünyaya bakış açımızı değiştiren kuantum mekaniği aldı. Kuantum mekaniği, yalnız eski Newton'cu mekaniğin ortaya attığı düşünceleri değil, sağduyumuzla da pek çok açıdan uyuşmazlık içindedir. Yine de bu kuramların en şaşırtıcı yanı, fizikî sistemlerin gözlenen davranışını önceden haber vermedeki olağanüstü başarısıdır. Kuantum mekaniğinin bize saçma geldiği ânlar olabilir. Fakat tabiatta izlenen yol budur. Biz de buna uymak zorundayız.

 

Yorumlar

 

Atom ve etrafında dönen elektronların bilinçlerinin olduğu ve kendi hallerinde şuursuzca hareket edemeyeceklerini,eğer kendi hallerinde kontrolsuz olarak hareket etmeleri halinde bir tutarsızlığın olacağını,ve bu tutarsızlıktan sonra sizin de konuda belirttiğiniz olayın olabileceğini,veya olmaya yatkın olacağını düşük bir ihtimal ile söyleyebiliriz..

Yani konudaki ""Atom taneciklerinin aynı anda birçok yerde bulunması ile meleklerin aynı ânda birçok yerde bulunması arasında bir fark var mı? İnsanın temeli olan atom taneciklerinde bu özellik varsa, insanın da bu özelliği göstermesi mümkün müdür? ""..sözüne göre eğer atomlarda bir başı boşluluk olsaydı o zaman insanlarda başka yerlerde kendi hallerinde oluşabilirdi,fakat bu yinede küçük bir ihtimal olsa gerek..Neden,çünkü atomları bir araya toplayıp onları bir şekle sokmak için yine bir güce ihtiyaç duyulmaktadır..Çünkü atomlar ne kadar başı boş kalsa da kendiliklerinden yani kendi bilinçlerini kullanarak bir insan veya bir melek meydana getiremezler..Atoma hangi şekli meydana getirmesi gerektiğini söyleyen bir güç var...Bu güç atomlara hangi şekile gireceklerini söyler ise  atomlarda o şekle,örneğin insan şekline girer..Daha doğrusu bir insanı meydana getirecek şekilde gelişirler..Teşekkür ederim monanaza güzel bir konu..

 

Allah o kadar güçlü ki hiç bir şey O'nun emri dışında değil. Atomlar, elektronlar yada dev nebulalar, galaksiler. O'nun gücü karşısında hepimiz acz içindeyiz. Mesela biraz evvel İzmir beşik gibi sallandı. Deprem kaç şiddetindeydi bilmiyorum ama insanın ne kadar çaresiz bir varlık olduğunu gösterdi.