Ana içeriğe atla
24 Ekim 2010 tarihinde hacler76 tarafından gönderildi

Solucan deliği nedir ?

Solucandeliği aslında uzayzamanın temelde uzay ve zamanda bir kısayol olan kuramsal topolojik bir vasfıdır. Genel olarak beyaz delikler ve kara delikler arasındaki bağlantıya solucan deliği denmektedir. Bir solucandeliğinin bir boğaza bağlı en az iki ağzı vardır. Eğer solucandeliği geçilebilir ise madde solucandeliğinde bir ağızdan diğerine boğazdan geçerek ulaşabilir.

Solucandeliği ismi fenomeni açıklamakta kullanılan bir analojiden gelir. Eğer bir solucan bir elmanın üzerinde seyahat ediyorsa, tüm elmanın etrafını dolaşmak yerine içinden geçerek bir kestirme yol bulmuş olur. Ve solucan deliğinin merkezi (ortası) durak noktadır, yani oraya geçerken spagettileşme denen bir olaydan sonra takılırsınız ve yıldızların bir ömrü bitirmesini 10 saniye içinde görebilirsiniz. Oradan çıkmak için ışıktan hızlı yani düşünce dalgaları hızında olmalısınız. Çıkamazsanız karadelik yok olurken enerji veya gaz kütlesine dönüşürsünüz.

 

Tanımı 

Karadeliklerin en dip noktası kabul edilen yerde hacim sıfırdır ve yoğunluk ise; "M/V" formülünden dolayı sonsuzdur ve bilimadamları hacmin "0" olmasından yola çıkarak, karadeliğin dibinin inanılmaz güçlü bir vakum etkisi ile herşeyi yok ettigini düşünürler, yani karadeliklerin dibinde zaman ve mekan parametreleri bildiğimiz ve kabul ettiğimiz sistemin oldukça dışındadır.

"Bütün bu verilerden yola çıkarak, iki karadeliğin dibinin birbirine bağlanması ile solucan delikleri oluşabilir, bu vakum etkisinden yararlanılarak bir uzay gemisi bir karadeliğin içine girebilir ve öbür karadelikten çok kısa bir zamanda dışarıya çıkarak başka bir alt uzaya seyahat edebilir"

 

"alıntı"

 

uzay zaman boyut evren Fenomen Fizik Karadelik Solucan Deliği Kuramsal Kuram

Yorumlar

Aslında bu bilgilerin kesin ve doğru olduğunu kabul edersek;

belli bir bilgi düşünce ve teknolojiye geldiğimizde çok uzak mesafelere kısa surede gidebilme hayali gerçeğe dönüşecekdiye düşünüyorum.

Daha önceki bir yorumumda da aslında o düzeye geldiğimizde bizim bir yerden uzak başka bir yere gitmemize çok fazla gerek olmadığını sölemiştim. ufak bir çaba ile gideceğimiz mekan ayağımıza gelecek.

"Aslında hareket eden biz değil uzayın kendisidir" düşüncemi kısmen de olsa ıspatlamasada paralel bir olgu olduğunu

destekliyor diye düşünüyorum.

 

saygılar...

 osorun kısa surede çözülecektir eminim.

 

simdi bunu ispat edemem  ama  ileride öngördüğüm ve tahmin ettiğim bazı şeyleri yapabilrsek enerfi sorunu çok kolay çözebileceğiz.

 

bunlardan biri "anti madde " kara madde" higgs parçacikları"  gibi değişik isimler verilen madde ..bunda çok müthiş bir enerji saklı olduğunu düşünyorum  ilerde bu enerji buradan karşılanabilri diye düşnmekteyi.

ikinci düşüncem ise ; su

suda henuz kesfedilmeyen çok fazla madde ve enerji olduğunu düşnmekteyim. suyu yad suda gizli maddeleri yad her ne isimi veriliyosa onları bulabilirsek bu sıkıntı aşılır bence.

sadece benim tahmin ve kişisel düşüncem bu yönde.

 

saygılar..

Solucan delikleri tamamen kuramsal hayalımsı hatta bılım kurgusal objelerdırki tanımı da kuramlara gore degısıklık gostermektedır. Sızın buraya koydugunuz tanım kara delıkler uzerınden kurulan bır tanım ama ıllakı kara delıkler de olması gerekmemektedır Uzay zaman dıye tabırımı mahsur gorun ama henuz tam olarak anlamadan uydurdugumuz bazı kuramlar uzerınden tanımlar yapılmakta.

Solucna delıgının ısım olarak ortaya cıkmasına neden olan solucan elmanın ıcınden gecerken acaba bu elmanın ıcınde kara delıkmı var yada vs dıye dusunmeden kendısıne verılen yetenekle kazarak dıger uca ulasmakta ve tam ortada da hıc ole spagettılesme felan yasamamaktadır.Ancak uzay bır elma olmadıgından ( en azından su andakı basıt newton fızıgı ıle basıtce anlayamadıgımız kesın ) henuz ıcınden gecmeyı basaramadık . Ayrıca solucan delıgı ıcın massıve enerjı ıhtıyacı var demıs bır arkadas ?  nereden bılıyoruz daha oldugu bıle suphelı bır sey ıcın ne kadar enerjı gerektiğini ? ..

 

bundan 1000 yıl once 25000 km lık bır yolculuk yarı omur surebılırken bugun saatler suruyor. ışık hızının 1000 yada 10 bın katı hızla hareket edebılen bır arac yapıldıgında bugunler de o sekılde gorulecek ki bu aracın yapılması ve kullanılması da cok da hayal değil...

 

saygılar

 

Sn. diabolica  yorumlarınıza katılıyorum ve ileacaten bir kaç sey sölemek istiyorum.

 

solucan delikleri deidğiniz gibi 2 karadelik üzerinden oluşturulmuş bir kuram henuz bir kanıt yada kesinlik yok. zaten bende olacağını düşünmüyorum.Böyle bir şey ihtimal ötesi gibi geliyor bana...

 

Ancak kara deliklerin var olduğu tespit edilmiştir. dünyanın çevresinde ( güneş sisitemide olabilir . ancak uzaklığını ve yerlerini bilemiyorum .O bilgileri elde edemedim henuz )  7 tane karadelik olduğunu düşünmekteyim. Bu tahminim vede düşüncem ilerleyen zamanlarda daha fazla bilgil elde ettiğimde genişleteceğim yada yanlışlıklar varsa çok düzelteceğim.

Ayrıca karadeliklere giren her maddenin yadaa herşeyin yok olacağı tahmin edilmekte ve öngörülmektedir.

Benim düşünceme göre ; kara deliğe girip sapasağlam çıkabilecek materyaller yada maddeler olabilceği yada keşfedileceği ilerleyen zamanlarda olacaktır.

saygılar..

 

Deve iğne deliğinden geçmedikçe... diye bir söz var.. (Kuranda) Acaba devenin iğne deliğinden geçmesi nasıl olur ..Devenin iğne deliğinden geçmesi için incecik bir ip haline gelmesi gerekiyor ki deve iğne deliğinden geçsin..Bunun içinde bir karadelik olması gerekir..Yani bir karadelik tarafından yutulan bir deve vakum etkisi ile uzatılıp ince bir ip haline dönüşür..

Bu örneğe göre karadelikler var olabilir,veya deveyi bu hale getirecek bir tünelin olması gerekir ki bu sözün doğruluğu kanıtlansın ve açıklık getirilsin..Ama tabiiki bu uzayda hayali bir tünel..Gözlerin göremeyeceği fakat var olan bir tünel..

Buna göre de karadeliğin içine giren bir uzay gemisininde veya bir maddeninde parçalanmadan öbür tarafından çıkması imkansız görünüyor..Karadelikler zaten birer yok edici canavar..Deve örneği gereği böyle bir girdap'a girip bozulmadan aynı biçimde çıkmak mümkün olmaz..

 

 

 

Sn Dream

Muzaffer beyin orad işaret ettiğ iaslında  Kuranı Kerimde Araf suresi  40 . cı ayettir. aşağıda  gibidir.

Deve iğne deliğinden geçmedikçe sözü buradan alıntıdır anladığım kadarıyla..

 

İnnellezîne kezzebû bi âyâtinâ vestekberû anhâ lâ tufettehu lehum ebvâbus semâi ve lâ yedhulûnel cennete hattâ yelicel cemelu fî semmil hiyât(hiyâti) ve kezâlike neczîl mucrimîn(mucrimîne).
Muhakkak ki âyetlerimizi yalanlayanlar ve onlara kibirlenenler; onlara gök kapıları açılmaz (ruhlarını hayatta iken Allah'a ulaştıramazlar). Deve (veya urgan) iğne deliğinden geçmedikçe cennete giremezler. Mücrimleri (suçluları) işte böyle cezalandırırız.
Aslında kuranı kerimdeki bu benzetmeler ölesine alalade yad laf olsun diye söylenmeiştir. Her biri bir bilimsel olaya yada kanuna tekabul eder aslında bir nevi ipucudur. Derinlemesine düşünülüp araştırıldığında  şuan bulunan ve henuz bulunamamış bilimsel ve diğer bir çok keşif kuranı kerimde mevcuttur. Sadece bunu anlayabilmek ve öğrnebilmek sorun olan.
Aslında çok şey var anlatabileceğim ama yeri zamanı gelmeden sölemek istemiyorum. Herkesin kafası karışır ve kaldıramaz kimse..
saygılar..

Deve iğne deliğinden geçmedikçe....bu bir ayetin başlangıcı olup uzayda karadeliklerin var olabileceğini göstermek için kuranda belirtilmiş bir misal olabilir diye bunu yazdım.. Ve kuran uzayda karadelikler var demez buna benzer misaller verir ki insanlar düşünüp ilim ile araştırsın diye..

Bunun kuranda olduğunu parantez içinde yazmama rağmen sizin,

""muzaffer bey o söz şöyle:deveyi iğne deliğinden geçiririm ama ne deve küçülür ne de iğne deliği büyür..."" şeklinde dediğiniz....ki bu sizin verdiğiniz örneğide biliyorum fakat bu ayet değil, buda allahın her şeye gücü yeter anlamındadır..

Allah yumurtayı büyütmeden dünyayı yumurtanın içine yerleştirir gibi..Ama benim verdiğim örnek bunlar gibi değil,ben ayetten örnek verdim..

sayın palindromik açıklamasını yapmış zaten..

Sn.  Dream

 

bence kusurluk bir durum yok burada herkez kendi düşüncesini vede bilgisini paylaşıyor anladığım kadarıyla.

saygı çerçevesi içinde olduğu sürece sorun olacağını sanmıyorum.

kaldıki hepimiz yanlış bilebilir yada düşünebilriz. sorun değil bence.

hata yapmak bizlere mahsus bizlerde ksursuz değiliz yada her şeyi çok iyi bildiğimizi iddaa etmiyoruz.Önemli olan bunu medeni ve saygı çerçevesinde paylaşabilmek.

 

saygılar..

 

Sayın palindromik

Bahsettğiniz Araf suresi tamamen Allah a inanmayanların nasıl cezalandırılacaklarını anlatan bır sure hatta Şeytanın nasıl ısyankar oldugunun açıklaması da başındakı ayetlerde var.Sızın ve muzaffer beyın bahsettıgı 40. ayet te ıse açıkca bana (Allaha ) inanmayanların asla cennete gıdemeyeceklerını o gunki insanların anlayacagı dilden imkansız olduğunu anlatmak ıcın Deve iğne deliğinden geçene kadar şeklinde bir örnekleme yapılmış. yani bu örneğin solucan delikleri ile igisi olduğu kanaatinde değilim ayrıca bu tur betimlemelerin bilim için ipucu olduğunu soylemıssınız evet bazı betımlemeler dediğiniz gibi ama burdakı betımlemede bu şekilde değil bence butun Sure yi okuyunca anlasılıyor zaten.

Saygılarımla

Sn diabolica

 

ben o ayeti kesin bilgi veriyor diye örmek göstermedim. Sadece kuranda geçtiği yeri göstermek amacıyla ek bilgi verdim.

 

diğer konu ise sizin dediğiniz gibi  kuranda bir çok yerde bir olaydan bahsedilirken aynı zamanda ipucları vermektedir.

ama hepsinde bu varmıdır . Bunu araştıracak ömrüm yok yetmez çünkü. Ancak şunu biliyorum ki kuranda örnek olarak bana gösterilen bir ayetin sadece  2  3 kelimesinden bir çok anlam ve bilgi çıktığıdır. Bunları anlamanın bilmenin bir ilim ve bilim işi olduğudur. Ayrıca çok çok çok uzun ve farklı anlamalara ve olaylara işareet ettiğidir.

Sadece mantıksal olarak şunu söyleyebilrim. Kuranda sırf iş olsun diye teşbih yapılmaz bunun altında nehirler denizler dolusu mürekkeple yazamayacağınız manalara ulaşmak mümkündür.

Bu düşünceme göre o ayettteki deve iğne deliği örneğinin basit bir teşbih olduğunu düşünmüyorum.

bu kuranı basite indirmek olur. Kuranı kerim bir şiir yada edebiyat kitabı değildir. Her bir cümlesinin kelimesinin hata her bir harfinin bile çok çokçok uzun anlam ve manaları vardır.

buda muzaffer beyin verdiği örneğin aslnda konu ile alakalı  bir örnek olduğunu destekliyor ve düşüncemde öyle.

saygılar..

 

 

Deve iğne deliğinden geçene kadar sözü evet o devirdeki insanların anlayabilmeleri açısından verilmiş bir misal olup,bu demek değildir ki bu ayette ifade edilen meal budur ve başka anlam çıkarılamaz,devamlı olarak böyle kalacaktır..

Daha da açarsak deve iğne deliğinden geçmedikçe onlar cennete giremez cümlesindeki deve ve iğne kelimesi neden kullanılmıştır..Ve ayrıca ayette gök kapılarından da bahsedilmektedir..

Gök kapılarından bahsederken aynı zamanda deve ve iğneden bahsedilmiş olması da ilginç olup burada uzay ile ilgili bir işaretin verildiğini sanıyorum ve verilen işarette yine sanırım karadeliklerdir..

 Deve iğne deliğinden geçene kadar örneğini yazmamın sebebi de karadeliklere örnek olabileceğini düşündüğüm içindir...

Ayrıca deve iğne ve gök kapısı kelimeleri sadece o devre ait olsaydı yani o devirdeki insanlara hitab etseydi o zaman bu insanlar "gök kapısı" kelimesinden ne anlayacaklardı..

Söylemeye çalıştığım bu deve örneği her ne kadar o devrin insanlarının anlayabileceği bir dilden yazılmış olsa dahi bu ayet günümüzdeki insanlara daha başka düşünülmesi gerektiğini söylüyor..

O devir insanı devenin iğne deliğinden geçmesini deve ve iğne olarak algılayabilir fakat bu günümüzde uzay ile ilgili bir kavram olabilir..Kuranda bunun gibi ayetler var ve ayetlerin bir özelliğide budur.. yani hem o devrin kültürüne hitab eder hem günümüz dünyasına hitab eder..Daha doğrusu hep güncel kalır ve kendini günceller..

Ayet şu şekilde..

 “Bizim âyetlerimizi yalanlayan ve onlara inanmaya tenezzül etmeyenler var ya, işte onlara göğün kapıları açılmayacak ve deve (veya halat) iğne deliğinden geçinceye kadar onlar cennete giremeyeceklerdir. İşte suçluları böyle cezalandırırız.” (Araf, 7/40)

bu varsayıma şöyle bir düşünce katmak istiyorum;

Albert Einstein ' ın  genel görelelik (genel izafiyet) teorisi

Genel görelilik kuramıivmeli devinim ile kütleçekimi açıklamasını özel göreliliğe birleştiren, genelleyen kuramdır. 1916'da Einstein tarafından ortaya konmuştur. Genel görelilikten önce, Newton'unkütleçekim kuramı geçerli kabul ediliyordu. Newton'un formülleri (yatay atış, dikey atış vb) bugun de duyarlılık gerektirmeyen uygulamalarda geçerlidir. Ancak aya roket göndermek gibi duyarlı işlerdeEinstein formülleri kullanılmaktadır. Genel olarak Newton mekaniğinde Kuvvet (F), Görelilik kuramında ise Kütle (M) önemli ve önceliklidir. Genel görelilik ile Einstein şunları ortaya çıkartmıştır:

  • Yerçekimi (kütleçekimi) ve ivmeli devinim birbirinden ayırt edilemez (Eşitlik ilkesi)
  • Kütle, içinde bulunduğumuz uzay-zaman'ı eğip bükmektedir.
  • Yerçekimi bir kuvvet değildir, uzay-zaman'ın geometrik eğriliğinden ortaya çıkar.

Genel görelilik, kendi zamanı için inanılması güç pek çok öngörülerde bulunmuştur; bunlardan en önemlileri:

  • Eğer kütle uzay-zamanı geometrik olarak eğiyorsa, Güneşin çok yakınından geçip gelen uzak yıldızların ışıkları eğrilmiş olmalıdır. Bu eğrilik güneş çektiği için dışbükey değil de uzay-zamanın eğriliğine uygun içbükey olmalıdır.
  • Çok çok yoğun kütleler uzay-zamanı öylesine bükebilir ki, uzay-zaman kendi üstüne katlanır ve içine çöker, böylesine yoğun bir kütle görülemez çünkü ışık dahi bu uzay-zaman eğriliğinden, çökmesinden kurtulamaz.
  • Kütle uzay-zamanı eğiyorsa bu eğilmeden zaman da etkileniyor (göreceli) olmalıdır. Eğilmiş zaman yavaş akmalıdır.
  • Hareketli büyük kütleler etraflarındaki bir kısım uzay-zamanı da sürükleyebiliyor olmalıdır.
  • Kütle uzay-zamanı eğiyorsa, kütle yakınındaki eğrilikten ilerleyen ışık, uzağındaki düzgün uzay-zamanda ilerleyenden daha uzun yol almalıdır.
  • Yüksek kütleli oluşumların ani hareketleri uzay-zamanda ani değişimlere, eğrilik dalgaları oluşmasına neden olabilir.

Bu öngörülerin hemen hepsi 1916'dan günümüze dek gözlenebilmiş, defalarca kez denenmiş ve doğru çıkmıştır:

  • 1919'da ilk kez İngiliz bilimciler güneş yakınından gelen ışığın eğri çizdiğini gözlemlediler. Daha sonraları yapılan bütün gözlemler eğriliğin GG'nin hesapladığı ile oldukça yakın olduğunu gösterdi.
  • Evrende hiç ışık vermeyen ve etrafındaki her şeyi içine çekecek kadar yoğun kütle gösteren oluşumların varlığı tespit edildi. Karadelik adı verildi.
  • Kütle yakınında ve uzağında çok hassas atom saatleri ile yapılan deneylerin hepsi kütle yakınında zamanın GG'nin hesaplarına uygun olarak yavaşladığını gösterdi.
  • Geçen yıl açıklandığı üzere çok hassas jiroskoplarla donatılmış LEGOS1 ve LEGOS2 uydularının 11 yıl süren ölçümleri dünyanın etrafındaki uzay-zamanı sürüklediğini ortaya koydu.
  • Güneşin ardına geçen Viking uzay araçlarından dünyaya gönderilen sinyallerin, olması gerekenden daha uzun sürede dünyaya ulaştığı, yani uzay-zamanın güneş tarafından eğilmesinden etkilendikleri ortaya çıktı.
  • 1993'te Hulse ve Taylor, ikiz yıldızların spiral hareketinden uzay-zaman eğrilik dalgalarının oluşumunu gözleyerek nobel kazandılar.

Kütle, uzayı olduğu kadar zamanı da bükmektedir. Zamanın bükülmesi kütlenin merkezinde geleceği işaret eder şekildedir. Eğer cisme etkiyen bir kuvvet yoksa, cisim kendi geleceğine doğru ilerlemektedir (düşmektedir).

 

Solucan deliği teorisinin doğru ya da yanlış olduğu kanasıca ancak zaman ve deneylerle ulaşabileceğimizi düşünüyorum.

Saygılar...

  • 1919'da ilk kez İngiliz bilimciler güneş yakınından gelen ışığın eğri çizdiğini gözlemlediler. Daha sonraları yapılan bütün gözlemler eğriliğin GG'nin hesapladığı ile oldukça yakın olduğunu gösterdi.
  • Evrende hiç ışık vermeyen ve etrafındaki her şeyi içine çekecek kadar yoğun kütle gösteren oluşumların varlığı tespit edildi. Karadelik adı verildi.
  • Kütle yakınında ve uzağında çok hassas atom saatleri ile yapılan deneylerin hepsi kütle yakınında zamanın GG'nin hesaplarına uygun olarak yavaşladığını gösterdi.
  • Geçen yıl açıklandığı üzere çok hassas jiroskoplarla donatılmış LEGOS1 ve LEGOS2 uydularının 11 yıl süren ölçümleri dünyanın etrafındaki uzay-zamanı sürüklediğini ortaya koydu.
  • Güneşin ardına geçen Viking uzay araçlarından dünyaya gönderilen sinyallerin, olması gerekenden daha uzun sürede dünyaya ulaştığı, yani uzay-zamanın güneş tarafından eğilmesinden etkilendikleri ortaya çıktı.
  • 1993'te Hulse ve Taylor, ikiz yıldızların spiral hareketinden uzay-zaman eğrilik dalgalarının oluşumunu gözleyerek nobel kazandılar.

 

Benım bu ıspatlara ıtırazım var.Hıc bırısı bağımsız gozlemcı konumundan tespıt edılmıs bulgular değil ...bu nedenle kesin olarak ıspat sayılamazlar .. Bunu ıster kabul etsınler ıster etmesınlet sadece işlerine geldıgı zaman kadar kullanacaklar ama bu geröeği değiştirmeyecek aynen newton kanunlarında olduğu gıbı şu anda kullanılabılıyor olmalar sadece bızım onları kullanarak bazı hesapları yapabılmemızden gecıyor kı bu hesapların da doğru olduğunu kımse bılmıyor Ozellıkle uzay soz konusu olunca ne kadar sapma payının tolere edıldıgını bılmıyoruz yanı aslında newton fızıgı ıle de uzaya gıdılır ama bır takım sapmalar olabılır kı zaten en bastakı roket denemelerınde de oldugu gıbı .

Bu durumda Çok saydıgım Eınsteın ın bu kuramları şu teknolojı ıle ıspatlanması cok zor olan kuramlardır. Ha dedıgım gıbı bana sen ne anlarsın adamlar yemiş içimiş bu bılgılerı diyebılırsınız ama dediğim gibi gerçek gerçektir.

Ayrıca bazı ıspat denılen seylerın farklı acıklamaları olabılıecegını dusunuyorum neyse uzatmayayım

 

Saygılar ..

 

sn. Diabolica

Arz ederim. Bu sitenin aynı zamanda bir forum sitesi olduğunu hepimiz biliyoruz. Ve herkesin yaptığı yorum önemlidir. Sizin bu yorumlarınızı gözardı etmem mümkün değil. Kişisel düşüncelerinizi yazdığınız için size teşekkür ediyorum. Önceki yorumumun altına yazdığım gibi, "bu teorileri zaman ve deneylerle ispatlayabiliriz.(kişisel düşüncem)" Buraya yazdığım bir yorumla size bu teorileri kanıtlamam kesinlikle mümkün değildir.Lütfen düşüncelerinizi yazmaktan çekinmeyin.

 

 

Saygılar...

sn. Hacler76

Verdiğiniz bilgi için tşk ederim. Einstein de benimde çok saygı duyduğum bilim adamıdır.

burada 2 şey belirtmek istiyorum

1. sizin yazdığınız ;

"Solucan deliği teorisinin doğru ya da yanlış olduğu kanasıca ancak zaman ve deneylerle ulaşabileceğimizi düşünüyorum."

buna kısmen katılsamda  bunun yani solucan deliğinin ( 2 kara deliğin birleşimi olarak tarif edilen )  oluşması

ihtimaller dahilinde bile olduğunu sanmıyorum. bunu yüzdeye bile vursanız imkansıza yakındır. benim şahsi görüşüm.

 

2. Einstein kendi zaman diliminde bilgiler ışığında 7 boyut olduğunu tehmin etmiştir. Ama gerçekte olan benim inandığım 99.000 boyut olduğudur( buda benim kişisel düşüncemdir) . Buda zaman ilerledikçe daha iyi analizler yapılabileceği tezinizi kısmen destekliyor.

saygılar..

 

sn.Palindromik

 

1. olarak belirttiğiniz kısıma bende katılıyorum. bu teori doğru ya da yanlış olabilir. bu teorinin gerçekliğini ya da sahteliğini şu anda belirleyemeyiz.

2. olarak zaman-boyut konusu hakkında tam olarak bir bilgim olmadığımdan bu düşüncenize bir yorum yapamayacağım. 

 

Yinede kendi yorumunuzu belirttiğiniz için teşekkürler.

 

Saygılar...

sn muzaffer bey

 

bu benim kişisel görüşümdür tamamen yanılıyoda olabilirim.  kendi fikirimi belirtmek istedim.

Önceden yazmıştım bu konuyu o nedenle yeri geldiği için tekrar ettim.

Artık bazı bilgileri ve düşüncelerimi yeri zamanı gelmeden açıklamayacağım. Bunlar  kafa karışıklığı ve farklı sıkıntılara sebep veriyor. bundan sonraki yorumlarıma dikkat edeceğim. çok sivir örneklere girmeyeceğim.

99 bin boyut konusunu detaylandırmak istemiyorum sakıncası yoksa. Tek söleyebileceğim dediğiniz tahmin doğru dinsel temelli . kaynak kuranı kerim.  daha fazla detaya inmek çok sıkıntı yaratacaktır kanımca.

 

saygılar..

sayın palindromik

Ben soracaktım muzaffer bey sormus 99000 boyut olayını tahmın ettıgım sey cıktı bende dınsel temellı oldugunu dusunuyordum . Bence Kuran-ı Kerim i amacından cok farklı şeyler ıcın referans olarak kullanmak bıraz tehlıkelıdır. Burda yanlıs anlamayın ben dogrudur yanlıstır demıyorum ama ıspat edemeyınce Kuran-ı Kerim üzerinde toz kalıyor ( leke demek ıstemedım saygımdan dolayı ) sonra isimler unutuluyor ama toz hep Kuran-ı Kerim üzerinde kalıyor

Kuran-ı Kerim Allah ın islamiyet dinini gönderdiği ve son kez kullarına adam olmaları ıcın yolladığı bır dın kıtabıdır ve sonucta İnsan lar tarafından kaleme alınmıstır. Bu nedenle bazı açık betımlemeler bılıme referans verse de bır cok sey de şehir efsanesi olarak maalesef içimizi acıtarak bazı ınsanların kendılerını meshur etmek ıcın kullandıgı reklamasyonlar oluyor ( kesınlıkle sızı kastemıyorum ) Burada konuyu acmayarak yaptıgınız ketum tutumu bu nedenle saygı ıle karsılıyor ve teşekkur edıyorum amacsız tartısmalara yer vermedıgınız ıcın .

Not : referans aldıgınız bolumu kesın tahmın etmemekle beraber ben 99 dıye cıkarım yapardım eğer Kuran-ı Kerim den bilime cıkarım yapmayı kendı adıma uygun gorsem ( bence bılımsel olarak bulalım sonra donup Kuran-ı Kerim de olan bolumu anlamaya calısalım şeklinde dusuncem).

Saygılar

 

Düşüncelerinize son derece saygı duyuyorum ama kuranda 99000 şeklinde bir açıklamanın da olmadığını söylemek istiyorum..Amacım sizin tezlerinizi çürütmek değil sakın yanlış anlamayın ama eğer kuranda olduğunu düşünüyor ve böyle inanıyor iseniz bununda yanlış olduğunu belirtmek isterim..

Ama sevgili diabolica nın  "önce bilimsel olarak bulup sonradan kuranda olup olmadığını araştırma"  bölümüne katılamıyorum..Pekala önce kurana bakıp sonradan bilimsel araştırma yapmanın da mümkün olduğunu ve bilimsel araştırmalarda kuranın referans alındığınıda söylemek istiyorum ki özellikle de uzay evren konularında...

 

Sayın Muzaffer Bey

zaten  aynı fıkırde olsak su sıtede zevkle yorum yazıp cevap beklemenın keyfı olmayacak :D.

Ben su anlamda demek ıstedım : su anda bazılarının yaptıgı ayet sayılarını toplama cıkarma bolme ve benzerı ıslemler ıle bır takım verıler elde etme ısı bana bıraz reklamasyon gıbı gelıyor ve maalesef Dıne zara bıle verebılır bılmeyenler ıcın o yuzden sahsen once ılım ırfan sevıyemızı bellı bır sevıyeye cekelım sonra oturup Kuran-ı Kerim i inceleyelim bilimsel anlamda yoksa tabı kı tum kutsal kıtaplarda bazı bılımsel gerceklere yuzyıllar oncesınden atıfta bulunmalar mutlaka var. Ama su anda anyalabıldıklerımız sanırım buzdagının ustte kalan kısmı kadar sacma sapan savaslarla vs ıle ugrasmak yerıne bılıme ıyıce onem vererek belırlı bı anlama sevıyesıne cıkmamız ve sonra donup Kutsal kıtaplardaki ıpuclarını degerlendırmek lazım benım nacızane gorusum

Saygılar

 

Sn diabolica her ne kadar bunu muzaffer beye yazdınız isede sizin bu yorumunuzun temelinde  benim bir takım yorumlarım var diye düşünüyorum ve kısmen üzerime alınıyorum.

"su anda bazılarının yaptıgı ayet sayılarını toplama cıkarma bolme ve benzerı ıslemler ıle bır takım verıler elde etme ısı bana bıraz reklamasyon gıbı gelıyor" 

bu yazınızda hedef kim bilmiyorum ama eğer ben isem ki ben bu şekil hissediyorum. önceki yorumumda benim 4 işlemlerle işim yok olsa idi tv lerre çıkıp bazıları gibi reklam yapardım.

1.) dikkat ederseniz ben yorumlarında  kişisel görüş ve tahmin olarak yazdığımı özellile belirttim. direk kuranda bu var şu var demedim.

2.) Ancak bir sual üzerine bazı yorumlarım için altını çiziyorum bazı yorumlarım için kaynak  olarak kuranı gösterdim.

3.)  Kaldıki benim ilim ve irfan seviyem hakkında hiç bir bilginiz yok ne seviye olduğumu buradan söleyecek değilim . ilimin üst sınırı yoktur. Herzaman daha yukarısı vardır.

4.) diğer Bazı konulardaki yaptığım yorumları bazı arkadaşlarım çürütmeye çalıştılar halbuki aynı konuda konuşuyoruz aynı fikirleri paylaşıyoruz. SAdece benim gördüğüm ve onların farkedemediğine inandığım şu naki dünyadaki bizle paylaşılan teknolojik bilgiler en az 20  30 yıl öncesine ait bilgiler biz bunlarla yetiniyoruz. bu bilgilerin üzerinden çok şular aktı... ve gizleniyor..( aydaki koloni ile ilgili konuyu kastediyorum. kaldıki oradada eksik bir bilgi vardır arkadaşlarım uyarısını dikkate alıp bilgilerimi kontrol ettim ve düzeltme ve ilave yaptım ))

4.) Sadece son olarak şunu söyleyemek istiyorum  burada benim 2 yada 3 konuda yorumum vardır. ÜN şan reklam peşinde olsam Bildiklerimi  anlatsam  burada gerçek adımı kullanırım. gerçek resim ve isim kullanırım.bir takma isim ile kim nasıl bir reklam yapabilir anlamıyorum. resim bile yok ..insaf lutfen..

5.) Son olarak bildiğim bir çok şeyi özellikle açıklamıyorum  sebebi ise bana göre ufak bir kaç konuda bile çok sorun çıktığını  herkesin konuyu farklı yerlere çektiğini gördüm. bildiklerimin sadece 10 da birini anlatsam neler olacağını tahmin bile edemiyorum.

 

Artık su sonucu çıkardım öncedende yazıdm bunu . Zamanı ve yeri gelmeden bazı bilgileri erkenden açıklamanın insanlar üzerinde  farklı ve olumsuz etkiler yarattığını gördüm..

 

saygılar...

 

Her ikinizede hassasiyetinizden ötürü teşekkür ederim. Sn. diabolica ve sn mzuaffer bey.

 

son yorumumdada belirttim kısaca tepeden inme slogan atar gibi bir şey söleyip sonrada altını boş bırakmak yada yeterince doldurmamak sıkıntılara sebebiyet veriyor.

Boyutla ilgili sölediğim konu buna biraz benzer oldu sanırım. çünkü bu konuyu detaylandırmak ve desteklemek gerekiyor. Bu nedenle Bu şuna benziyor . Eski zamanlarda kasırga yada fırtına yada  en basiti elektrik örneğindeki gibi bişiyin olduğunu insanoğlu görüyor biliyor ama bunu açıklayamıyordu. taki belli bir bilimsel birikime ulaşana kadar. bu da çok uzun yıllar sonra açıklayabildiler.

Ama bu konu detaylarını veremem çünkü bu boyutların tamamı hakkında net bilgim yok .hala araştımaya devam etmekteyim.sadece sayısı ile ilgili bilgim var. Kuranı kerimde muzaffer bey 99 bin rakamı geçmiyor dedi elbette direk rakamsal olarak geçmiyor. Ancak kuranı bir bütüm olarak okuyup anlamaya çalışmak ve buna gayret edince bir takım bilgilere ulaşabiliyor insan.

( Bu yaklaşımımı bazılarının yaptığına benzetmeyin lütfen  4 işlemi kullanarank bişilere ulaşma ile ilgili bir ilim değil bu.Amaç kuranı ve Yaratıcıyı anlamak ve yarattıklarını)

Ancak kaynak yinede kuranı kerim olarak söleyip bu konuyu kapatmak istiyorum şimdilik. ileride kısmet olursa detay veririm yeri ve zamanı geldiğinde.

ikinci olarak ;

önce bilimsel buluşları yapalım  sonra kurana bakalım mantığıda bence ers zaten bunu yıllarca yaptılar ve yapıyolarda. Kuranı kerim 14 15 asır önce geldi.

aslında kuran dan yola çıksak bu yapılan keşif ve buluşlar  10 yıllar evvel yapılacağına eminim.

örneğin domuzun yasak olması ve gerekçesi ile ilgili ;

daha yeni yakın zamanda buldular tenya trişin. gibi mikroplarını ve zararlarının ama bu 14 asır önce yasakalnmıştı sebebini teknolojimiz yeterli iken baksaydık belkide 20 30  hatta 40 yıl gecikmeli bir buluşu ( mikrobu kastediyorum ) daha erken teşhis edebilirlerdi insanlar.

son olarak daha vereğim örnekler var ama bunun altını kurarak vermek lazım gibime geliyor.

çünkü peygamberimiz ;

yanındaki bir topluluğa eliyle ayı işaret edip   "bir gün ümmetin oraya gidecek" ( kelimelerde değişiklik olablir ana tema budur ama ) demiştir.

sonrada "Benim bildiklerimi bilseydiniz aklınızı kaçırırdınız" demiştir.

bazı şeyleri açıklamamıştır. zamanı gelmediği için.

bizim şu anki bilgilerimiz tabiiki eksik ama boyut konusun da muzaffer bey ısrarlı ise belki özel olarak bu konuyu detaylandırabilirim ama dediğim gibi söz veremiyorum.

 

saygılar

 

not:  yorumlar ve yaklaşımınızdaki hassasiyet için ayrıca teşekkür ederim.