Ana içeriğe atla
15 Temmuz 2010 tarihinde castor tarafından gönderildi

Lübnan 'ın Ballbek şehri

Lübnan 'ın Ballbek şehri yakınlarındaki işlenmiş dev kaya blokları. Bu taşlar binlerce yıl öncesinde buraya getirilmişti. Resimde gördüğünüz parça 1050 ton ağırlıkta ve 25 metre uzunluğundadır. Bu " momolit " takma adlı yekpare blok dünya üzerindeki işlenmiş en büyük taş bloktur. Soru şu: Bu taşları kimler ve nasıl buraya getirebilmişti ?

 

 

(Alıntıdır)

Yorumlar

Baalbek şehrindeki momolit , o bölgedeki heliopolis kenti ve diğer tapınaklar hala gizemini korumaktadır. ayrıca günümüzde bu eserlere yeterince sahip çıkılmıyor. paylaşım için teşekkürler castor, bende katkıda bulunmak isterim:

    ◊ Baalbek Şehri' ne ve Heliopolis' e dair kısaca bir bilgi

 

Yunanca adı Heliopolis (Güneş Kenti) olan ve UNESCO tarafından Dünya Mirası olarak kabul edilen kentin sınırları içinde ayrıca Venüs Tapınağı, Jüpiter Tapınağı ve Baküs Tapınağı ve gizemli monolit te dahil olmak üzere daha birçok tarihi kalıntılar bulunmaktadır.

Baalbek, bölgede hüküm süren Fenikeliler tarafından kurulmuş. Baal tanrısına tapanların merkezi ve Beka eyaletinin en büyük Fenike şehri olarak biliniyor. Baalbek, daha sonra Yunanların işgaline sahne oldu. Yunanlar buraya Heliopolis adını verdiler. Yunanlardan sonra, Romalıların eline geçti ve Antonius zamanında çok geliştirildi. 

Sonraki asırlarda Baalbek şehri yine pek çok kez el değiştirdi. Savaşlar yüzünden çok önemli yıkımlar yaşadı. Örneğin Bizans İmparatoru Teodosius şehri ele geçirdiği zaman, Jüpiter Tapınağı adı verilen yapının büyük bir bölümünü yıktırarak, yerine kilise kurdu. Ancak Baalbek'i en çok yağmalayıp tahrip edenler Haçlılar oldu. Haçlılar 14. yüzyılda kenti dev bir kale haline getirdiler. Timur, Ortadoğu seferinde bu kaleye de hücum etti ve ele geçirdi. 

Bölge Osmanlı hakimiyetine de girdi. Kent bu dönemde, yıkık, harap ve kendi haline terk edilmiş, aynı zamanda yarı yarıya toprağa gömülmüş durumdaydı. 1899'da Türkler, Almanlara kazı yapma izni verdiler. Birinci Dünya Savaşından sonra Lübnan, Fransızların eline geçti ve bu kazılara Fransızlar devam etti. Ancak buradaki en önemli kazı çalışmalarını yapan ve kalıntıları meydana çıkaranlar yine Lübnanlılar oldu.

Baalbek'te bugün, harabe halinde üç büyük tapınak bulunuyor: Jüpiter, Baküs ve Venüs.  En büyüğü Jüpiter'in MS. 3. yüzyılda yapılmış büyük bir giriş kapısı bulunmaktadır. Avludan sonra geniş bir kapıdan girilen tapınağın 84 adet granit sütunu var. Bugün bunların sadece 6'sı ayakta. Diğerleri yıkık, kırık, bir kısmı da başka ülkelerdeki müzelere götürülmüş. Bu sütunlardan biriyse Süleymaniye Camiinde bulunuyor.Baküs tapınağı daha iyi korunmuş. Bu tapınağın, her biri 18 metre yükseklikte 46 sütunu halen ayakta. Giriş kapısının yüksekliği 12 metre, genişliğiyse 7 metre. 

 

Bu resimle ilgili olarak,zecharia sitchin, (son kitabı çok önemli) sitesinde bilgi vermişti.Son kitabının adı :dünya tarihçesi keşif seferleri...Mart 2009,Ruh ve Madde yay...

Bu kitabı okurken,bu yekpare granitlerin,neden-nasıl ve hangi amaç için yapılmış olabileceğine ilişkin akıl yürütmek,bence kolaylaşıyor.

Bugünün teknolojisi ile böyle bir granit parçasını,bu düzende kesebilmek ve en önemlisi,kesildiği ocaktan,yaklaşık 3km öteye taşıyabilmek,olası mı acaba!!! Olası noktasında duranlarımızın,mutlaka tatminkâr düzeyde veri ile durumu izahı gerekmektedir.

Şimdi,iki şık var bu durumda...

1-Bir zamanlar dünyamızda böyle bir teknoloji vardı!İyi de,var idiyse,kestikleri ortada,peki kesenlerle ilgili neden en ufak bir belirti yok ortalıkda...Herhalde böyle bir gıraniti İSVİÇRE çakısı ile kesmediler.Kesen her ne ise,ciddi büyüklükte olmalıdır...

Peki neden kestiler?Ne ihtiyaçları vardı?

2-Sitchin,burası annunnakilerin ŞEM DİYARI yani roket kalkış merkezi idi ve ayrıca,GILGAMEŞ'in,uzun süren yolculuğunun nihai menzili idi diyor.Gılgameş'in yolculuğunun iki ana hedefi vardı: kendisi yarı dış uzaylı( anne tarafından )-yarı dünyalı olduğu için olsa gerek, anne akrabaları gibi,O da bir şemi yani rıoketi olsun istiyordu...

Ayrıca yine anne ve anne akrabaları gibi,uzun yaşama imkanını,kendine göre ölümsüzlüğü arıyordu.

Kılasik bilimsel yaklaşımla bu ve benzer tuhaflıklara yaklaştığımız takdirde,sittiin sene bir sonuç elde edemeyiz.

 

selam ve saygı ile