Ana içeriğe atla
3 Haziran 2010 tarihinde BarisAslier tarafından gönderildi

Fatima'nın 3. sırrı...

FATiMA'NIN ÜÇÜNCÜ SIRRI

83 Yil Önce Günes Fatima'da Dans Etti

13 Mayis 1917 günü Portekiz'de, Lizbon'un yaklasik 150 km. kuzeyindeki Fátima kenti yakinlarinda olagandisi bir olay yasandi. Çobanlik yapan üç küçük çocuk, 10 yasindaki Lucia dos Santos, 9 yasindaki Francisco Marto ve kizkardesi 7 yasindaki Jacinta, Fátima'ya 1 km. uzakliktaki Aljustrel köyünün yakinlarindaki Azize Iren'in Magarasi (Cova da Iria) diye bilinen bir magaranin önünde koyunlari için küçük bir agil olusturmaya çalisiyorlardi.

Hava açik ve rüzgarsizdi. Ansizin gök gürültüsüne benzer bir ses duyuldu, ardindan simsege benzer bir parlama oldu. Parlamanin olusturdugu isigin içinden, bastan asagi parlak beyaz giysili ve çok güzel bir genç kadin görüntüsü ortaya çikti. Beyazli kadin, çocuklara, kendisinden korkmamalarini söyledi ve her ayin 13'ünde bu magaranin önüne gelmelerini istedi.

Çocuklar, olayi gizlemeye karar verdiler. Ancak, en küçükleri olan Jacinta'nin, heyecanini yenemeyip annesine olaydan söz etmesi üzerine haber kisa sürede duyuldu. Herkes üç küçük çocugun Azize Iren'in Magarasi'nda Meryem Ana'yi gördügünü konusuyordu. Nitekim, çocuklar 13 Haziran'daki bulusmaya giderken arkalarindan da yaklasik 1000 kisilik bir grup geliyordu. Sonraki aylarda, olayi, yörede ve ülkede neredeyse duymayan kalmamisti. Öyle ki Temmuz, Agustos ve Eylül ayindaki bulusmalarda, çocuklarla birlikte gelenlerin sayisi giderek artmis ve 50 bin kisiye ulasmisti.

Bu bulusmalarin ilginç bir yani da suydu: Üç çocuktan baska hiç kimse o isiktan varligi göremiyor ve konusulanlari duyamiyordu. Bununla birlikte orada bulunan binlerce kisi nedenini anlamaksizin bir yari trans durumuna giriyor ve kendilerinden geçiyorlardi.

"Günes Fátima'da Dans Etti" adli kitabin yazari Joseph Poletia söyle yazmisti: "Önce günesin isiginda bir azalma oluyordu. Sonra giderek siddetlenen bir vinlama sesi duyuluyor ve esrarengiz bir bulut ortaya çikiyordu. Küçük çocuklar ise dizlerinin üzerine çökerek kendilerinden geçiyorlardi. Bu arada orada bulunan herkes tanimi olanaksiz duygularla doluyordu." Kimi taniklar ise o bulutun zaman zaman alçalarak çocuklari kusattigini öne sürüyordu.

13 Ekim 1917 günü Azize Iren'in Magarasi'nin önünde onbinlerce kisi toplanmisti. Herkes mucizeyi, Meryem Ana'nin isigin içinden çikmasini bekliyordu. Ögleye dogru gögü gri bulutlar kapladi. Az sonra da siddetli bir yagmur basladi. Ama kimse yerinden kimildamiyordu. Saat tam 12'de bulutlar yavasça dagilmaya basladi. Az sonra bulutlarin ardindan günes belirdi. Ancak, kimileri bunu renkli ve çok güçlü isiklar saçan, disk biçiminde bir nesneye benzetmisti. Günes ya da "nesne", her neyse renkli isiklar saçarak dönüyordu. (Bu dönme meselesinden ötürü, bazi arastirmacilar, sonralari, "dönen günes", "danseden günes", gibi tanimlamalar yapacakti.) Taniklara göre nesneden yayilan isiklar o denli güçlüydü ki, orada bulunanlarin yüzleri de, nesnenin dönüsüne bagli olarak, yayilan isiklardan ötürü renkten renge giriyordu. Çocuklar ise bir zeytin agacinin yaninda diz çökmüs göge bakiyordu. O gün 70 bin kisi bunlara tanik olmustu ve bu son bulusmaydi.

Beyaz giysili güzel kadinin, bir yil önce, "Ikinizi az sonra yanima alacagim" sözüne de uygun biçimde, Francisco 1919'da, Jacinta da 1920'de öldüler. Lucia ise sessizligini sürdürdü ve birkaç yil sonra da Rahibe Maria das Dores adini alarak Coimbra Manastiri'na girdi.
Lucia, 1917 yilinin Mayis-Ekim aylari arasinda Meryem Ana tarafindan kendisine verildigini öne sürdügü mesajin ilk iki bölümünü 1941'de kaleme aldi ve hiyerarsik yoldan Vatikan'a, Papa 12. Pius'a ulastirdi. Iki yil sonra, 1943'te mesajin üçüncü bölümünü yazdi. Ancak, bu bölümle ilgili olarak, "Daha iyi anlasilabilecegi 1960 yilinda açiklanmasi dogru olur..." diye bir kosul da öne sürmüstü.

1959'da, yani "sir"rin açiklanmasina bir yil kala, Papa 23. Jean, bir zarfta bulunan ve Portekizce yazilmis mesaji açip agir agir okudu. Sonra derin düsüncelere daldi ve mesaji tekrar zarfa koyup mühürledi. Bir iddiaya göre, üçüncü bölümle ilgili olarak, yakinindaki din adamlarina söyle dedi: "Bu bölümü çok gizli tutmak zorundayiz. Çünkü isareti tüm dünyada panik yaratabilir." Ve böylece, 23. Jean'in, konusulmasini bile yasakladigi "sir", 1960 yilinda da dünyaya açiklanmadi.

Yil 1967 idi. 23. Jean'dan sonraki Papa 6. Paul, Fátima olayinin 50. yili törenlerine katilmak üzere Portekiz'e hareket etmeden önce zarfi açti ve "sir"ri okudu. Kendisine yakin çevrelerin ifadelerine göre 6. Paul derin bir bunalima girmis ve günlerce kendisine gelememisti. Bir söylentiye göre 6. Paul, Fátima mesajinin bir bölümünü, nükleer faaliyetlerin dünyayi nasil bir uçurumun kiyisina getirdigi anlasilabilsin diye, Washington'a, Londra'ya ve Moskova'ya göndermisti. (Mesajin bugün bilinen bölümünün, böylelikle kamuoyuna sizdigi öne sürülür.)

Sonraki Papa, Vatikan'in tarihi boyunca görmedigi kadar aydin, ileri görüslü ve alisilmisin disinda bir din adami olan 1. Jean Paul idi. Ne var ki, 1978'de göreve geldikten 33 gün sonra aniden ölüverdi. Yari açik yari kapali açiklama söyleydi: Papa, Fátima'nin üçüncü sirrini okudu ve yorgun kalbi buna dayanamadi! 1. Jean Paul, daha baslangiçta Kilise'nin tutuculuguna karsi reformcu tavirlariyla dikkat çekmisti ve üstelik kalbi de sapasaglamdi! Kendisi belki de "üçüncü sir"ri tüm dünyaya ifsa edebilecek Papa kanaatini uyandirmis ve bu yüzden de tehlikeli (!) sayilmaya baslamisti ve kuskusuz Fátima'nin üçüncü sirrini biliyordu.

2000 yilinin Mayis ayinda, Fátima olayinin 83. yildönümünde, simdiki Papa, 2. Jean Paul'ün üçüncü sirri açiklayacagi söylentileri yayildi. Kimi yerli ve yabanci yayin organlarinda, Beyaz giysili bir din adaminin, yani Papa'nin, Mehmet Ali Agca tarafindan vurulmasi, üçüncü sir olarak açiklandiysa da, bunun, mesajin daha önce açiklanan bölümüyle karsilastirildiginda son derece mantiksiz bir iddia oldugu anlasilmaktadir. Ayrica mesajin açiklanan bölümünün Ekim Devrimi'ni, Ikinci Dünya Savasi'ni ya da Sovyetler Birligi'nin dagilmasini bildirdigine iliskin yorumlar da pek dogru olmasa gerek. Mesaj, anlasildigi kadariyla daha çok Kilise'ye ve dünyanin gidisatini elinde tutan ülke liderlerine bir uyari niteligi tasiyor. Ya hiçbir Papa'nin açiklamaya yanasmadigi üçüncü sir? O, henüz açiklanmadi ve hâlâ Vatikan'da, Papa'nin elinin altindaki bir kutunun içindeki kapali bir zarfta bulunuyor.

FATIMA MESAJININ AÇIKLANAN BÖLÜMÜ
Her yerde düzensizlik hüküm sürüyor. En yüksek makamlarda bile hüküm süren ve islerin yürümesine karar veren seytan'dir. Seytan, Kilise'nin en üst noktasina kadar sokuldu.
Insanligin yarisini birkaç dakikada yok edebilen silahlari icat eden bilginlerin büyü bir kisminin ruhuna fesattohumlarini ekmeyi de basaracak. Uluslarin güçlü olanlarini kendi imparatorlugunun egemenligi altina alacak ve onlari,bu silahlari kitle halinde üretmeye yöneltecek. Eger insanlikkendini korumazsa, Oglum'un kollarina atilmaya zorlayacagim. Dünya ve Kilise'nin basinda olanlar bu davranislara karsi çikmazlarsa, bunu ben yapacagim ve Babam Tanri'ya, insanlari yargilamasi için dua edecegim. O zaman Tanri en sert ve tufandan asagi kalmayacak siddetle insanlari cezalandiracaktir. Büyük ve kudretliler de, küçük ve zayiflar gibi yok olacaklar. Fakat büyük degisimler de olacak. Çürümüs olan düser ve düsen korunmaz. Kilise kararacak ve dünya karisacak.
Yirminci yüzyilin ikinci yarisinda büyük, büyük bir savas çikacak. O zaman gökten ates ve duman düsecek ve denizlerinsulari,göge dogru köpüklerini kusarak buharlasacakve ayakta olan her sey bas asagi gelecek. Ve milyon kere milyon insan, saatten saate, yasamini yitirecek ve sag kalanlar ölmüsolanlara imrenecekler. Gözün gördügü heryerde bela, dünryanin her yerinde sefalet ve her ülkede perisanlik olacak.
Iste,zaman çok yaklasiyor, karanlik uçurum derinlestikçe derinlesiyor ve çikis yolu da yok; iyiler kötülerle, büyükler küçüklerle, Kilise'nin prensleri kendi müminleriyle, dünyanin iktidar sahipleri kendi halkiyla ölecekler. O zaman yeryüzünün tek hakimi olan seytanin hizmetkârlari ile sapkin insanlar tarafindan zafere ulastirilanölüm, her yere egemenolacak.
Bu zaman, ne kral ve imparatorun, ne kardinal ve rahibin hiç beklemedigi bir zamandir; ceza verip intikam almakiçinyine Babam'in takdirine göre gelecektir. Daha sonra, ancak birkaç canli kalinca, yeniden Tanri ve ihtisamina yakarilacak, dünya tekrar bozulmasin diye, geçmiste oldugu gibi, O'na hizmet edilecek.

Oglum Isa Mesih'ingerçek taklitçilerine, gerçek Hiristiyan ve sonzamanlarin havarilerine sesleniyorum. Zamanlarin zamani geliyor. Insanlik tuttugu yoldan eger geri dönmez ve bu dönme yukaridan, dünya ve Kilise yöneticilerinden gelmezse, sonlarin sonu da geliyor. Bu dönüs olmaz ve her sey oldugu gibi kalir da, evet, hersey kötünün kötüsü olursa, ne yazik!

Fatima Mesaji içen uçak kaçirdi
2 Mayis 1981'de, Avustralyali eski bir rahip olan 55 yasindaki Lawrance James Downey, Dublin-Londra seferini yapan bir Irlanda uçagini kaçirdi. Downey, bombali süsü verilmis bir bos kutu ile kaçirdigi uçagi Fransa'nin kuzeybatisindaki bir havaalanina indirdikten sonra istegini bildirdi ve yetkililere teslim oldu: "Fátima'nin üçüncü sirrinin dünyaya açiklanmasini istiyorum!.." Bu olaydan yalnizca 11 gün sonra, 13 Ekim 1981'de, Abdi Ipekçi'nin katili Mehmet Ali Agca, Vatikan'daki San Pietro Alani'nda, saat 17.20 siralarinda Papa 2. Jean Paul'ü tabancayla vurdu. Papa agir yaralandi. Agca'ya göre, bir rahibe kendisini tutarak kaçmasini önlemis ve olay yerinde yakalanmisti. Papa, sagligina kavustuktan sonra Agca'nin kendisine siktigi iki merminin kovanini, Fátima'daki kiliseye armagan etti. O gün Fátima olayinin 64. yildönümüydü ve Papa'ya göre Meryem Ana bu yüzden kendisini ölümden korumustu. Yasam boyu hapse mahkum olan Agca ise sonraki yillarda yaptigi açiklamada Fátima olayini ancak on yil sonra ögrendigini öne sürecekti. Agca'nin olay yerinden kaçmasini önleyen rahibenin adi Lucia idi ve Fátimali rahibe Lucia'dan 64 yas küçüktü!..

Dünyadaki Meryem Ana vizyonlari
Dünyanin çesitli yörelerinde, degisik tarihlerde Meryem Ana'yi "gördügünü" söyleyen birçok kisi vardir. Kayitlara "Meryem Ana vizyonlari" olarak geçen bu tür olaylarin gerçeklestigine inanilan yerler, Hiristiyanlar'ca kutsal yer olarak kabul ediliyor. Meryem Ana vizyonlarinin olustuklari yerler, tarihsel sirasiyla sunlardir:
Guadalupe (Meksika), 1531
Paris, 1830
La Salette (Fransa), 19 Eylül 1846
Lourdes (Fransa), 11 Subat-16 Temmuz 1858
Knock (Irlanda), 21 Agustos 1879
Fátima (Portekiz), 13 Mayis-13 Ekim 1917
Beauraing (Belçika), 29 Kasim 1932-3 Ocak 1933

gizli secret Hz. İsa Fatima Meryem Meryem Ana Din Mucize Sır

Yorumlar

sevgili miltenberger..güzel ve şimdiye kadar çözülemeyen bir konuya temas etmişsin...meryem ile ilgili hadiseler benimde her zaman dikkatimi çekmiştir..hele cebrailin yanına gelerek onunla konuşması, çok ilginç..herkesin okumasını tavsiye ederim..senin yazına dayanarak şimdi meryem ile ilgili bazı yazıları okuyorum..

evet muzaffer ''beyazlar içindeki kadın'' çok enteressan, aynı anneannemin çocukken bir nar ağacı üstündeki ''beyazlar içindeki kızçocuğu'' gördüğü gibi... aslına bakarsan aradığım ve bir türlü bulamadığım bir video görüntüsü var, ''ara sıra meryem ananın kendisine gözüktüğünü anlatan bir kadın çekimler esnasında istemdışı trans a geçiyor, kadın yarı felç oluyor '' dehşet bir an'' ve daha sonra açıklıyor... ''konuşmamı istemiyorlar'' diye!

paylasım ıcın tesekkurler miltenberger kardesım. Konu cok mıstık, fantastık. Acıklanmayan sırrı bende cok merak ettım. Hanı yanlıs anlasılma olmasın ama kotuye dogru gıttıgımızı toparlanmazsak sonumuzun cok kotu olacagını hep soyluyorum. Ama ılgı cekmem ıcın bulutların tepeme ınmesı cesıtlı yerlerde cıkan sıluetler, trans halıne gecmem vs gıbı aktıvıtelere bulasmam lazım sanırım. Bunun ıcın ozel guclere haız olmaya gerek yok, doganın ıcıne ettık, nukleer sılahlarla oynuyoruz, herkesın gozu kaynak, toprak para uzerınde. Bır pat dese tum ulkeler bırbırıne gırecek gergınlıge ulasmıs. Evvelıyatında ıkı dunya savası gorduk. Adam olmazsak bunların yanına en az ıkı tane daha ekleyın. Sevgılerımle 

Paylaşım için teşekkürler miltenberger...

Daha önce bu konuya rastlamamıştım. Bir çok devlette bir çok insan var (türkiye dahil)  zamanı gelince açıklanmasını istedikleri yazıtları var. Fakat hep bir şekilde açıklanmalarının önü kesiliyor, saklı tutuluyorlar... Kimbilir saklı mektuplar zamanlarında açıklanmış olsalardı şu anki sürecimizden daha farklı bir halde olabilirdik.