Ana içeriğe atla
11 Temmuz 2012 tarihinde mevsimler4 tarafından gönderildi

Uzaya Açılan Gizli Kapılar Bulundu

 

Bilim adamlarının yeni keşfi, uzayda yolculuk çağını başlatabilir. Gizli kapılarda Dünya'dan Güneş'e kesintisiz yol var. Iowa Üniversitesi araştırmacısı Jack Scudder, 'dünyanın manyetik alanında her gün yüzlerce kez açılıp kapanan gizli kapılar' buldu. Scudder, bu kapıların zaman zaman uzun süre açık kalabildiğini ve 'gezegenimizden 93 milyon mil uzaklıktaki güneşin atmosferine kesintisiz bir yol oluşturduğunu' söylüyor. X-noktası veya difüzyon alanı olarak adlandırılan kapılar, gök cisimlerinin manyetik etkisi ile oluşuyor. Kapıların 'görünmez, kararsız ve yakalanması zor' olduğu, herhangi bir uyarı vermeden açılıp kapandığı belirtiliyor. Kapılar açıldığında faal parçacıkları, yüksek bir hızda dünyanın atmosferinden güneşin atmosferine aktarabiliyor. Bu ise jeomanyetik fırtınalara yol açıyor. Kapıları bulmanın şu anki tek yolu; Scudder tarafından keşfedilmiş bulunuyor. Scudder, NASA'nın Themis uzay aracı ve ESA'nın Cluster uydularından sağladığı bilgiyi kullanarak NASA'nın Polar uzay aracından gelen veriler arasında kritik ipuçları bulmuş. Scudder, uygun donanıma sahip bir uzay aracının bu ölçümleri yapabileceğini ve kapıları algılayabileceğini söylüyor. NASA, Magnetospheric Multiscale adındaki görevi kapsamında böyle bir uzay aracını hazırlıyor ve onu 2014'de uzaya gönderecek.

 

Yorumlar

Demek Amerika bu kadar ileri gitti ha?hemde kendi aklı ve yarattığı teknoloji ile?Bütün Dünyada rahat rahat inanabilir buna,nasıl olsa test etme tekolojileri yok ellerinde olmasıda yakın gelecekte görünmüyor.Amerika ellerinde bulundurdukları ile gerçekten kimsenin bilmeyeceği(isterse bildirmeyebilir)işler peşinde galiba,Gelde Area 51'i hatırlama.Hiç bir şey inandırıcı gelmiyor zaten Bunların yaptıkları,açıkladıkları,Gönderdikleri roketlerde neyi fırlattıkları.Dünyadaki her eve webcam den bakabileceklerini söylüyorlarda,Bunun bir suç olduğunu ve yapmasını engelleyecek bir kanunun olmadığını söylemiyorlar.Hiç bir ülkede bir şey demiyor.Rusya ve Çin dahil..Her neyse konunun başına dönersek,Bu Gizli kapılar başka kimbilir nerelere açılıyor ve Area 51den bulmasınlar bunun anahtarını??Tam Ufo teknolojisi kokusu var bu konunun.Magnetospheric Multiscale Çalışmaları hakkında ayrı bir sayfa hazırlayan Nasa'nın bu sayfası gerçekten çok ilginç,görmek isteyenler için.http://mms.gsfc.nasa.gov/,Umarım ufo lar buna seyirci kalıpta neme lazım bize ne demezler:-))

Zamanda Yolculuk Hakkında..
Aşağıdaki alıntı yazı bana mantıklı geldi,Dahası DDV lar bu bilgileri somutlaştırıp ufo haline dönüştürüp Dünyamızı gelecek yıllardan gelip ziyaret etmeleri,Geleceğin Dünyasını bizim yaşamamızdan önce onların neye benzediğini görüp ona göre kendilerinide ilgilendiren birşeyler olduğu nedeniyle ziyaretimize geldikleri hatta olmadık bir sona zamanından önce neden olmamamız için müdahale bile edebilecekleri akla gelmiyor değil.Sonuçte ZAMAN YOLCULUĞU bir insanlık rüyası olmaktan çıkıp evrensel gerçek olmaya aday bir konu olacağa benziyor.İyiki sadece insan düşünmüyor bu konuyu,yani olmadık bir rüya peşinde değiliz anlamında diyorum.Sadece 2013 yılı için çok ama çoook erken konuşma olarak ağzımızda ıslatmaya çalıştığımız bakla durumunda o kadar.
Zamanda yolculuk olasılığı tartışmaları Einstein görelilik kuramı ile başlar.
Einstein İsviçre'de yaşadığı kent merkezindeki saat kulesine bakarak, acaba ışık hızı ile buradan uzaklaşsam saat durmuş görmem gerekir diye düşünmüştür. Zamanı saat kulesinden gözünüze yansıyan ışık ile belirlersiniz. Buna göre kuleden ışık hızı ile uzaklaşırken saati hep aynı okursunuz. Gerçekten ışık hızında hareket eden bir gözlemci için zaman durur. Einstein mantığı doğrudur. Esasında hareketli gözlemcilerin ölçtüğü zamanın kısaldığı, yani Einstein özel görelilik kuramının doğruluğu çok sayıda deney ile ispatlanmıştır. Şimdi buna dayanarak zamanda geleceğe nasıl yolculuk yapılabileceğini bir senaryo ile anlatalım.
Işık hızının %99,9992 bir hız ile bir yolculuğuna çıktığımızı düşünelim. Uzay gemisinin bu hıza, yer çekimi ivmesine eşit bir ivme ile hızlanarak çıktığını kabul edelim. Bu kabul yolculuğun insan sağlığına zarar vermemesi için yapılmıştır. Yer çekimi ivmesi ile hızlandığında yolcular dünyadaki ağırlıklarına eşit bir ağırlık hissederler ve zarar görmezler. Uzay gemisi bu hıza kendi ölçtüğü zamana göre 6 sene üç hafta sonunda ulaşır. Yerküre durgun olduğu için orada ölçülen zaman çok uzun olur. Dünya üzerinde ölçülen zamana göre uzay gemisi ışık hızına ulaştığında dünyadan 250 ışık yılı uzakta konumlanır. Sonra kaptan frene basar ve yavaşlar yine gemi zamanına göre 6 sene üç haftada hız sıfıra düşer. Böylece 12 sene altı hafta sonra gemi dünyadan 500 ışık yılı uzaklıktaki yıldıza ulaşır. Bu noktadan geri dönerek aynı işlemleri tekrarlayarak dünyaya gemi saatine göre 12 sene altı haftada 500 ışık yılı uzaktaki noktadan geri döner. Gidip geliş gemi saatine göre 25 sene 12 hafta sürer. Bu süre içinde hareketsiz dünya, zamanı 1000 sene gibi çok uzun ölçer. Uzay gemisindeki yolcular için zaman 25 sene on iki hafta dünyadakiler için 1000 sene olur. Bunun anlamı, uzay gemisinin dünyanın geleceğine yolculuk yapmış olmasıdır. Bu bir senaryodur ve fizik kanunlarına aykırı bir durum yoktur, bir olasılık tartışmasıdır. Günümüzdeki teknoloji uzay gemisine bu hızı verecek bir düzeyde değildir, gelecekte bir süper uygarlığın bunu başarabileceği iddiasında bulunmak bir kehanet de değildir.*İlerdeki makalelerimizde kozmik evrimselleşme sürecinde evrenin kendisi zamanda yolculuğu olanaklı kılacak yapılar gösterebilir mi tartışması yapılacaktır.

*(Hesaplar Richard Gott'un kitabından alınmıştır. Physical Possibilities of travel Through Time, Richard Gott, Mariner books, 2002. Türkçesi: Einstein Evreninde zaman yolculuğu, Arkadaş yayınları 2008.)
Akla olmadık bir şey geliyor ama..Bu zaman yolculuğu nedeniyle kadere müdahale olasıllığı çıkıyor sanki,Böyle bir şeyi düşünmek doğrumu değilmi acaba?Mantıklı bir yanıtı olan varsa ve burada yazsa iyi olur.

Bence zamana yolculuk yapmaya çalışmak veya zamanda yolculuk yapmayı kadere müdahale olarak görmemiz biraz mantıksız olur.Eğer zamana yolculuk yapılabilir bir hale gelmişse bunun da, kaderde olduğunu, kaderin bir parçası olduğunu ve kader kanunlarının biz yapacağımız için buna müdahale etmediğini düşünebiliriz.Kaderin anlamı, zaten yaratıcı yazdığı için, belirlediği için yapmıyoruz.Bizler yapacağımız için,yani yapacaklarımızı yaratıcı biliyor.Yani zaman yolculuğu için,yaratıcı,sizin kaderinizde zamanda yolculuk yoktur ben böyle bir izni size vermedim demiyor.

[quote=ısaac asımov]

Yaratıcı bızım ne yapacagımızı ne yapmayacagımızı bılıyorsa , ve kendısı bızlerı bunları yapacagımızı bıle bıle yaratdıysa. Yaratıcı kendı gelecegınıde bılıyor demektır. Sizce bu durumdan yaratıcının kendı kaderını yasadıgı sonucunu cıkartamazmıyız ?

[/quote]

Yaratıcıyı sanki tarif edilebilir, anlaşılması, idrak edilebilmesi çok kolay bir varlık olarak görmeye çalışmak,yaratıcının gizemini bütünü ile çözmeye çalışmak veya bir takım düşünceler teoriler kurgular yaparak onu anlamaya çalışmak yersiz olacaktır.Yaratıcı insanın bilebileceği kadarını insana vermiş olup bir yere kadar müsade etmiştir.Bir çizgiden sonra yaratıcının ilmine ulaşmak imkansızdır.Yaratıcının kendi geleceğini bilmesi veya kendi kaderini yaşaması ve ileride ben ne olacağım şeklinde bir şey olamaz,çünkü yaratıcı için geleceğin gelmesi,gelecekteki durumu,veya gelecekteki kaderi nasıl olacak şeklinde bir durum,zaman ve mekandan dolayı değişime uğrayacak olan bir varlık olmadığı için  düşünülemez.

Zamanı yaratan bir gücün,zamana emreden bir gücün zaman ile bir alış verişi olmaz.Çünkü Allahın zamana hitap edememesi demek,zamanın Allaha hitap etmesi demektir ve zamanın Allahın kaderini belirlemesi anlamına gelecektir.Yaratıcının kendi kaderini yaşaması demek,zamanın yaratıcının haricinde bir başka güç tarafından yönetilmesi anlamına gelir ve böyle bir durum da söz konusu zaten değildir.

Geçmiş yıllardaki ilgili konularda yapılan tartışma ve düşünce alışverişlerinde bu kadar net,bu kadar yalın açıklamalar pek yoktu sanırım ve bu yüzden tansiyonu çok yüksek atışma boyutlarına varan yazılar vardı,Sonuçta bilgi ve bakış açılarını zenginleştirelim derken daha daraltıp bazı köşelerede sıkışılıp kalındı hatta bazı arkadaşlar kapıyı çarpıp çıktı gitti bile:-)Şimdiki yazılar gerçekten seviyeside iyi korunup ilgi odağıda oluşturulmuş güzel anlatımlı konular görüyoruz bu aralar,Ama Genel anlamda bu sitenin içeriğini oluşturan Ufo larda sanki 2013 yılını pek önemsememiş gibi,halbuki biz kıyameti koparmıştık bu yıl.Demekki Ddv lar inka takvim yapraklarını hiç koparmamış anlaşılan.

[quote=muzaffer]

 

Yaratıcıyı sanki tarif edilebilir, anlaşılması, idrak edilebilmesi çok kolay bir varlık olarak görmeye çalışmak,yaratıcının gizemini bütünü ile çözmeye çalışmak veya bir takım düşünceler teoriler kurgular yaparak onu anlamaya çalışmak yersiz olacaktır.Yaratıcı insanın bilebileceği kadarını insana vermiş olup bir yere kadar müsade etmiştir.Bir çizgiden sonra yaratıcının ilmine ulaşmak imkansızdır

[/quote]

bugune kadar korktugumuz herseyın uzerıne gıderek ılım sayesınde sırlarını cozduk ve anladık . ılım sayesınde zamanında tanrı olarak ınandıgımız seylerın aslında doga olayları oldugunu gorduk ve kendımıze yenı tanrılar aradık. ısın ozetı ınsanlık bılmedıgı ve ulasamadıgı herseye tanrı dedı.eger sızın bakıs acınızla bu konuya bakılsaydı halen tas devrınde atese tapıyor olucaktık . ama bu olmadı atesın sırlarını cozduk ve ona hukmetmeyı ogrendık ( burda yaratıcaya hukmedıcez demıyorum ).tanrıyı cozmeye calısmak ve bune benzer teorıler kesınlıkle yersız degıldır. bır cızgıden sonra yaratıcının ılmıne ulasmak ımkansızdır dıyorsunuz ama o cızgı neresı bunun cevabını bılemıyorsunuz. cunku teknolojı ve bılım hergun dahada gelısıyor , bızlere yenı seyler ogretıyor . sundanda emınım muzaffer bey bundan 1000lerce yıl oncede ıkı adam karsılıklı gecıp aynı konuyu konusuyorlardı. ve ben bu gorus ayrılıklarının kesınlıkle olması gerktıgını dusunuyorum . cunku sızın fıkırlerınızde benım fıkırlerım sureklı carpısacakkı ortaya daha yenılerı cıksın ve yaratıcıya daha cok yaklasalım .

Sevgili asimov.Teknoloji,ilim ve bilim bazı gerçekleri,bazı bilinmezlikleri ortaya çıkaramıyor.Bilimin ortaya çıkaracağı ve geliştireceği olaylar vardır,hiç bir zaman bilemeyeceği olaylar da vardır.Konu yaratıcının bilinmesi çözülüp anlaşılması olduğunda,insan bir yere kadar gidebiliyor ve daha ötesine de geçemiyor.Örn..Cern deneyinin nasıl şartlarda ve nasıl bir zaman periyodu içinde hazırlandığını ve üzerinde yıllarca bir çok bilim adamının nasıl kafa yorup çalıştığını ve ayrıca da maliyetini hatırladığımızda,tanrıya ulaşmaya çalışmanın,tanrının ne olduğunu anlamanın ve çözmenin imkansızlığını kabullenmemiz gerekecektir.Cern olayı bir avuç kumun içinden sadece tek bir adet kuma benzer.Bundan dolayı yaratıcıyı çözmenin zor olduğunu ve dahası,insana verilenin dışında bilgiler elde etmeye çalışmanın yaratıcıyı çözmenin imkansızlığını dile getirmeye çalışıyorum.Bin sene önce de yaratıcının durumu aynıydı bin yıl sonra da yine aynı bilinmezliğinin devam ettiğini ve bu alanda bilimin ve ilimin yetersiz kaldığını ve aslında yaratıcı tarafından yetersiz bırakıldığını söylemek istiyorum.Belki size göre,yaratıcı çıksın bize ne olduğunu söylesin kendini bize göstersin şeklinde istekleriniz olabilir veya bize kendini neden göstermiyor şeklinde düşünceleriniz olabilir,saygıyla karşılıyorum ama,bu yaratıcının ilmine ve yaratılışın gerçeğine çok ama çok ters bir durum olacaktır.Yani böyle bir şeyin olmayacağını olamayacağını bilip anlamamız lazım.Bugüne kadar her şeyin üzerine giderek anladık,çözdük,gördük ama konu yaratıcı olduğunda burada insana,şu çizgiden öteye gidemezsin diyen bir gücün olduğunu biliyoruz.Miraçta peygamber ve cebrailin birlikte yaratıcının huzuruna yaklaşması olayı var.Bu olayda cebrailin,ben bundan öteye gidemem demesi var.Yani peygambere ve cebraile dahi bazı bilgiler kısıtlanmış iken insana da kısıtlanmış olmasını,bilim ile bunu da çözeriz düşüncesine yansıtmamak lazım.Yani yaratıcıyı keşfetmek,ateşin keşfine benzemez.