Ana içeriğe atla
29 Kasım 2009 tarihinde Ufoloji6B34C8S tarafından gönderildi

Amerika Uzaylılarla Anlaşma Yaptı mı?

51. Bölge

 

Birkaç yıl önce UFO araştırmacısı William Moore “Dünya dışı Canlıların Biyolojik Varlıkları” adlı bir radyo programı yapıyordu. İkinci program sonunda eski bir görevli dokuz arkadaşı adına konuştu. Dünyadaki yabancı varlıklar ile ilgili dokümanları Moore’a vereceğini söylüyordu. Moore Jamie Sanders adlı bir Tv yapımcısından yardım istedi. Görüşmelerin kameraya kaydedilmesini istedi.

Gerçek adı MJ 12 olan grupla çalışmalara geçildi. Bu özel grup ABD içinde UFO faaliyetlerini araştırırken Dünyadaki yabancılarla ilgili ilişkileri yönlendirmekle görevliydi. Yani resmen insanlık ile (Dünya Dışı Yabancı Varlıklar) arasındaki politikayı belirliyorlardı. Çalışmalar yapılıyor Başkanın onayına sunuluyor ve politika uygulanıyordu.

Yani görev yapan tüm Amerikan Başkanlarının hepsinin bu konulardan haberi vardı. Falcon’a göre MJ 12 1950’lerde Başkan Truman’ın emriyle kuruldu. Bunun belgesini Falcon gösteriyordu. Bu belgeye göre 1947 de New Mexico Roswell’e düşen UFO ve içindeki Dünya dışı canlıların cesetleri hakkında bilgi veren MJ 12 belgeleri dokümanları bulunuyordu. Başkan Eisenhower’ında imzası bulunuyordu. (Yani Uzaylılarla görüşme yapan başkan. Bu konuyu daha detaylı olarak başka bölümde bulabilirsiniz).

Falcon bilgi vermeye devam ediyor: “MJ 12 1950’lerde hükümetin içinden seçilen bir grup insanla oluşturuldu. Görevleri UFO’ları araştırmaktı. UFO bilgilerini bilimsel olarak geliştirmek ve teknolojimize yardım sağlayacak şekilde analiz etmekti. MJ 12 üyeleri arasında ABD Başkanı Roswell’de bulunan cesetlere yapılan otopsilerin sonuçları ve evren ile ilgili bilgiler yer alıyordu. Ama bu kadar değildi. Devamı da vardı. 1988 yılında gelen ve yine ABD’nin konuğu olan ve dev bir gizlilik perdesi altında saklanan ikinci bir dünyadışı canlı grup anlatılıyordu.”

ÜÇ AYRI UZAYLI DAHA GELDİ

Falcon: “MJ 12’nin elinde başka bir kitap daha vardı. Bunun adı “Yellow Book” idi. Bu iki uzaylı tarafından yazılmış kitapta geldikleri gezegen kendi toplumları ve dünyada nasıl hayat sürdürdükleri anlatılıyordu.” Bu noktada Falcon’a önemli bir soru geliyor: “Geldikleri Yıldız Sistemi Neresi?”

 

 

 

Falcon ise onların “ZETA RUTİCULİ” Takımyıldızından geldiklerini söyledi. Bunu destekleyecek bir olay ise yıllar önce yaşanmıştı. Betty Hill adlı bir kadın uzaylılar tarafından kaçırılıp geri getirildiğini açıklamıştı. Betty’e yapılan hipnoz’a göre gelenlerin Zeta Ruticuli yıldız sisteminden geldiği ortaya çıkmıştı çünkü bayan betty bu sistemi 1961 yılında tarif ediyordu. Buradaki en ilginç olay ise bu kaçırılmadan yıllar sonra 1969 yılında ABD’li astronomların bu yıldız sistemini keşfetmeleriydi. Çünkü bu sistem ancak Güney Yardımküre üzerinde bulunan bir gözlemevinden yapılabilirdi.

UZAYLILARLA GİZLİ ANLAŞMALAR AÇIKLANIYOR

Aynı gruptan Condor adlı başka birisi ise Amerikan Hükümeti ile Uzaylılar arasında yapılan anlaşmalardan söz ediyor. ABD Hükümetinin yaptığı anlaşmaya göre onların varlığı hiçbir zaman açıklanmayacak UFO’ları hakkında bilgiler alındı. Bir diğer canlı ise 1982 yılından bu yana ABD Hükümetinin konuğu oldu.

400 YIL YAŞIYORLAR

Falcon bu uzaylıları şöyle anlatıyor bize: “Boyları 1 metre ile 1 metre 10 santim araında. Böcek gözüne benzer çok büyük gözleri var. Ayrıca birer iç göz kapakları bulunuyor. Yaşadıkları gezegende gündüzleri güneş ışığı bizimkinden iki veya üç kat fazla. Onlar da Dişi ve Erkek olarak iki cinsiyetteler. Burun yerinde iki küçük delik bulunuyor. Küçük bir ağza sahipler. Diş yok dişlerin yerinde çok sert kauçuk benzeri bir alan bulunuyor. İç organları çok basit kalbin ve ciğerlerin görevini tek bir organ yapıyor. Yine çok basit bir sindirim sistemleri var. Çok güçlü güneş ısısı nedeniyle sertleşmiş ama son derece elastiki bir deriye sahipler. Beyinleri ise bizimkinden çok daha karmaşık ve kıvrımlı görünüyor.

Bizim görme sistemimiz beyin arka kısmından yönetilirken onların ki beyinlerinin önündeki bir merkezden yönetiliyor. Duyma yetileri bizlerden çok ötede böbrek ve mesane sistemi tek bir organ halinde. Onlar da atıkları vücutlarından atıyorlar ama katı atıkları sıvıya dönüştüren ve bilim adamlarının bir türlü çözemedikleri ekstra bir organları daha var. Ellerinde baş parmak yok. Dört parmak var. Ayakları küçük ve parmak araları perdeli. Ömürleri bize göre 350-400 yıl. Çok zekiler IQ dereceleri 200’ün üstünde. Sosyal hayatları var. Onların da bir dinleri var. Evrensel bir dine sahipler. Evreni Tanrı olarak kabul ediyorlar. Sevdikleri müzik Tibet müziğine çok benziyor. Genelde sebzeler severek yiyorlar. Dünyada en çok dondurmayı sevmişler hem de Çilekli dondurma.”

Anlatılanlara inanmamak koskoca evrende yıldızlarda sadece bizim dünyamızda hayat var demek gibi komik bir düşüncedir. Bu durum koskoca buğday tarlasında sadece bir başak’ın var olduğunu iddia etmek gibi bir şeydir. Falcon’un açıklamalarına en büyük bu projede yer almış Fizikçi Bob Lazar’dan geliyor. Lazar: “Bu takımyıldızı sistemi sadece Güney Yarımküre’den gözlenebilir. Dünyaya uzaklığı ise 38 ışık yılıdır. Zeta 2 Reticuli yıldızının 4’ncü planetinden geliyorlar. Galaksiyi ve sistemi kendilerine göre sınıflandırmışlardır. Örneğin güneşe SOL bizim dünyamıza ise Güneşin 3’ncü gezegeni olarak SOL 3 diyorlar. Yaşadıkları gezegende bir gün dünya zamanıyla 90 saat sürüyor.” Böylece Falcon’un anlattıklarını Lazar doğrulamış oluyor.

Uzay çalışmaları Birleşmiş Milletler kararlarına göre tüm insanlık adına yapılmaktadır. Buna uymayan tek ülke ise ABD’dir. Tüm uzay çalışmalarından elde edilen tüm bilgiler kendilerinin daha da güçlenmesi için kullanılmaktadır. Yalnız 2004 ve 2005 içinde açıklanan yeni güneş sistemleri Çin’den veya Japonya’dan bilimsel veya keşif geliyor mu? Belki medyada kaçırdığım olabilir ama bunların çok az olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bir konuda bilimsel çalıma yapıp onu insanlığın kullanabileceği bir buluş haline getirmek bilim adamlarının yıllarını alır. Harcanan paralar da bu işin çabasıdır.

 

Küçük bir örnek vereyim ABD’li astronotların uzayda yazı yazabilecekleri bir kalem için yapılan çalışmalar on yıl sürerken bu iş için büyük paralar harcandı. Bu arada uzaya astronot gönderme hazırlığı yapan Ruslar ise problemi kolayca çözdüler. Astronotlara bol bol kurşun kalemler verdiler. Rus kozmonotlar da bunları yerçekimi olmayan bir ortamda kullanarak işlerini gördüler.

Amerika son 50 yıldır Uzaylılardan aldığı bilgilerle gittikçe teknolojik olarak gelişmektedir. Bunun sonucunda 21’nci yüzyılda dünyayı egemenliği altına alması işten bile değildir. Dünyada bir değişim söz konusudur. Aslında onların en büyük niyeti Uzaya rahatça gidip gelebilecek gemilere sahip olmaktır. Mesela şurada IQ dereceleri 200 ve üstünde olan insanların bilgisini çözememek. Çözdükleri gün UFO’larla yolculuklara başlayacaklar. Bu arada Amerika’ya uzaydan veya yeraltından ciddi bir saldırı gelmezse...

Çünkü Amerika mesajını Hollywood sinemasıyla aktarır. Bu sinema uzaylılar konusunda iki şeyi irdeler; Birincisi Uzaylılar kısa boylu E.T filmindeki gibi yaratıklardır. Sanki insanın tıpa tıp benzeri olanlar yokmuş gibi. İkincisi Amerika’ya veya dünyaya Uzaylılar veya İç dünyalılar sürekli saldırır ve ABD dünyayı kurtarır. Kurtuluş Günü (Independence Day) ve Dünyalar Savaşı filmlerini hatırlayın. Sana ABD böyle bir saldırıyı bekliyormuş gibi geliyor insana. Böyle bir olay tarih boyunca olmamıştır. Ama dünya üzerinde binlerce yıl önce ilkel insanlar yaşarken günümüz teknolojisi ile karşılaştırılmalıdır. Nicolas Cage' in "Kehanet" filminde ise dünya dışı canlılar dünya yok olurken ırkımızın devam etmesi için bizleri özel olarak seçerek başka dünyalara götürmüşlerdir. Son olarak çekilen 2012 adlı film ise kafa karışıklığı yaratmak adına sinemada denenen bir oyundur. ABD dünyanın yok olacağı fikrini insanların bilincine yerleştirerek kaderci oyunlar oynamakta ve dünya dışı yaşamla tanışma teorilerini gölgelemeye çalışmaktadır.

Amerika tüm bu araştırmaları bilinçli bir şekilde sürdürmektedir. Amaç Uzaylıların bıraktıkları teknolojik cihazlar var mı yok mu? İslam Dünyası' nın bilimsel ve uzay çalışmalarına sırt çevirmeden bir an önce destek vermesi gerekiyor. Kur'an da zaten bu vardı ya da Tanrı bizleri yarattı biz artık kaderci mantıkla ahiret zamanını bekleyelim, demeden daha bilimsel yaklaşımlarla durumlara eğilmeliyiz. Şu an evreni keşfeden, uzay çağını başlatan batı yani hristiyan toplumu, bilimsel çalışmalarına dini karıştırmadan yol alıyor. Eğer böyle gidersek durumumuz çok vahim...

 

dip not: yazının bazı bölümleri çeşitli kaynaklardan ve kendi yorumlarımdan oluşturulmuştur... 

 

 

 

 

51. Bölge bob lazar ABD UFO

Yorumlar

İnanılmaz! Okurken tam anlamıyla şok oldum. Bu bilgiyi bizlerle paylaştığınız için çok teşekkürler. Özellikle de Lazar'ın bu ekibin içinde yer aldığının kanıtlanması müthiş bir olay. Ayrıca ABD başkanlarının UFO' ların varlığından haberdar olduklarını artık tüm dünya biliyor. Obama'nın yemin töreninde görülen UFO'lar da ABD' nin davetlisi olarak dünyaya geldiler, bundan kesinlikle eminim artık. Yorumlarınıza da katılmamak mümkün değil. Özellikle de son yorumunuz çok etkileyici...

Konu gerçekten çok güzel anlatılanlar üzerimde  etki yarattı ama sorgulanacak o kadar olaylar ve açıklanması gereken o kadar belgeler varki.Amerika bukadar önemli olan bu bilgileri saklı tutuyor madem neden o bilimsel araştırmalar içerisinde bulunan çalışanlarını neden gizleyemiyor veya saklayamıyor.Bu çalışanlar nekadar rahat konuşabiliyor ve gezebiliyorr bence orda çalışmanın ve o araştırmaların,bilgilerin mutlaka bir bedeli olmalıdır.Geçen gün izlediğim bir ufo belgeselinde 51.bölgede çalışmış olan bir mühendis hakkında bahsediliyor ve kendisi anlatıyordu.Mühendis 51.bölgede 9 ufo gemisi gördüğünü ve onların üzerinde çalışmalar yaptığını ve hatta onların deneme sürüşünü yaptıklarını görmüştür.fakat bunları anlatan bu mühendisin geçmişiyle ilgili bir bağlantı bulunamıyor.Ne okuduğu üniversitede ne yaşadığı bölgede yani bu adamın varlığı devlet tarafından yok edilmiş bir durumda.adam bu düzmecelerin içerisinde kalmış bir durumda sanki hiç orda çalışmamış gibi bir durum çıkıyor meydana ama adama sorsanız çalışdığı 51.bölgedeki mekanın her bir köşesini size tek tek anlatıyor.Şimdi bu arkadaşın gönderdiği bu yazıda ufolar hakkında bukadar kesin bilgiler veriliyor ama o yıllarda çalışanlar herhangi bir kısıtlamaya mahruz kalmıyor.Burada çok çelişki var gibi geliyor bana bir tarafta geçmişi silnen mühendis diğer tarafta o yıllarda çalışmış olan ve hatta ellerinde bulunan kitaplardan söz eden bilim adamları.Bence ABD'nin kutsal bir merkez kutsal bir devlet dünyayı sadece o kurtaracakmış gibi bir izlenim yaratmaya çalışıyor.Bu uzaylılar neden türkçe bilmiyor neden Türkiye'ye gelip bizimle bağlantı kurmamışlar.ABD'nin teknoloji var diyemi gitmişler oraya, zaten ufolar var olan kendi teknolojileriyle geliştirirler gittikleri mekanı.Bence her açıklananı ve yazılanı dikkatli takip etmek gerekiyor.

Amerikan filmlerine bakıyorum da; bir göktaşı gelse hemen Amerikalılar bizi kurtarıyorlar,garip yaratıklar onlara saldıroyorlar bu işin hakkından yine onlar geliyor,çok gizli bir örgüt veya herhangi bir ülke dünyayı tehtit eden bir silah üretse yine kahramanımız onlar,ufolarla ahbaplık kuran onlar vs....bencede Amerika kendini dünyanın gözünde kahraman olarak göstermek derdinde.Ya benden olursunuz yada yokolursunuz projesi yürütüyorlar bana kalırsa.tamam teknolojileri birçok ülkeden çok daha ileride anladımda bu ufoların derdi Amerikan teknolojisimi yani?ne demeye onlarla bağlantı kuruyorlar?

 

herşey olabilir bu konuda.Teknoloji bakımında belki gerçekten bir iletişim ağına geçmiş olabilirler nedeni ise eğer ellerinde var ise ufo canlıları ve araçları bunlardan elde ettikleri yeterli materyallerle bağlantı kurabilmişlerdir.Efsaneye göre ufolar  Mayalarla iletişim halindeydiler....Sonuçta ufolar dünyadaki ülkeler arası dönen entiraklara bakmadan hareket edebilirler.Bütün bu olaylar ya senaryo ya da gerçek ben senaryo olmaması tarafıyım yoksa tüm hayallerim beklentilerim direk çöpe.

 Dünya dışı zeki canlılar bir çok ülke ile iletişim halindeler. Mesela Rusların yaptıkları ve bugün bile derin gizemler barındıran Baykonov uzay üssü neden Kazakistan'da ıssız bir araziye kuruldu biliyor musunuz? Rusya, kendi uzay üssünü neden Kazakistan topraklarına kurdu? Bununla ilgili okuduğum kitapta ve izlediğim belgeselde (ingilizce) dünyada yaşamın doğuşuna şahitlik eden ve geçirdiğimiz evrimi bire bir takip eden Pleiadesliler 1960'lı yıllarda Rusya topraklarında UFO kazası geçirdiler. Ruslar ele geçirdikleri Pleiadesli canlılarla uzay çalışmalarına başladı. Onlardan elde ettikleri güçle bir çok hamle gerçekleştirildi. Bu kazanın görüntüleri hem Ufoloji.net'te hem de bir çok tv kanalda yayınlandı. Rusya bu görüntüleri dünya ile paylaştı. Sorumuza geri dönelim. Kazakistan'daki o arazi Pleiades takım yıldızının en net izlendiği alandı. Bu ABD' nin araştırmaları ile de kanıtlandı. Bu yüzden üs tercihi olarak o arazi seçildi.

Dünya dışı zeki canlılar sadece ABD ile iletişim halindedir, yargınız yanlış bir değerlendirmedir. Şu an üzerinde çalıştığım yeni yazılarda yukarıda anlattığım Rusya olayını ve Brezilya ordusunun dünya kamuoyuna açtığı ufo belgelerini anlatacağım.

ben yeni kayıt oldum aslında ndn sadece en fazla kuzey amerika kıtasında ve amerika da görülüyor dersiniz hiç düşündünüzmü??ban bakılırsa uzaylılar kuzey amerikada bir yere düşne metor parçalrını arıyorlar dünyada doğal olarak bulunmayan çok yüksek enerjili bir madde ve amerikalılarda yardım ediyorlar ama sadece amerikaya düşşek hali yokya dimi dünyanın dört bir tarafına düşmüş bu bu maddde metorlar yardımı ile vemayalar şuan bizim şu teknoloji ile bildiklerimiz onlar o ilkel zamanlarda biliyorlarda yani yakında ipler kopacak neler olacak neler görüceksiniz.bide şunu eklemek istiyorum 400 yıllık bir geçmişi olan bir amerika 1 yılı geçik türkler den daha iyi teknolojiler üretebiliyor ve bunuda sadece 400 yıl içerisinde yapıyorlar bunuda düşünün isterseniz ufolar sayesinde olmuş olma olasılığı çok yüksek bence

  Herhangi bi yerden okunan şeyleri kendininmiş gibi söylemek , bence tartışma alanında kuraldışı bir davranıştır.O yüzden arkadaşlar ekşi sözlük ve ya bilimum başka internet sitelerinden yazıları okuyup lök diye buraya yorum diye koymak fuzulidir.Hiçbir gereği yok lütfen orjinal olalım...

Dünya dışı yaşamlar  olduğundan adım gibi eminim.

Fakat insanoğlunun kendine benzemeyen canlılara karşı takındığı  saldırgan tutum sebebiyle bu gün için

bu canlılarla kitlesel temas kurabilmesi çok zor.

Amerikanın filmlerde genelde kurtarıcı rolü üstlenmesi beni son derece rahatsız etmektedir.

Amerika dünyadaki tek gelişmiş ülke olduğunu zannetmekle çok yanılmaktadır.

Amerika sadece beyin göçü alan merkez oluşu sebebiyle gelişme kaydediyor.

Ama çok kısa zamanda Türkiye de Amerikadan daha cazip hale gelecektir.

Gelecek geçmişte olduğu gibi yine Türklerin olacaktır.

area 51 dreamland videosundaki uzaylı canlıların yüzlerinde hiçbir mimik hareketi göremedim.üzerlerine kostüm giydirilmiş insandan başka birşey değiller.ayrıca uzaylının yanında onunla konuşurken sigara içen bir görevli var.eski görüntü süsü verilmiş bir saçmalık. uzaylı bir canlı ile diyalog kurmaya çalışırken area 51 de nasıl olurda yanında sigara içilebilir.

ABD'nin uzaylılarla ne gizli nede aleni herhangi bir anlaşma yaptığını veya yapabileceğini açıkçası düşünmüyorum. Şunun altını hemen çizelim ki dünya dışı yaşam gerek mikro gerek makro anlamda kesinlikle vardır. Bizim gibi biyolojik bedene sahip olanı da, bakteri suretinde olanı da mutlaka var. Fakat anlaşma dediğimiz iki tarafın mütabık kalacağı bir tür diyalog değil midir? Bunu devlet bazında düşünürsek muhakkak yazılı olması gerekir. Bu ABD nasıl oluyor da telepatik olarak anlaştığı söylenen akıllı formlarla anlaşma sağlıyor? ABD'nin telepatik olarak birileriyle anlaşması mantık çerçevesinde kesinlikle imkansızdır. Fantastik olarak düşünmeyelim lütfen arkadaşlar. Ancak teknoloji hırsızlığı yapıyor olabilir. Birbirlerine girift olmuş dünya dışı teknolojik devreleri, elementleri ayırmış ve tetkik etmiş olabilir. Hatta bizim UFO tabir ettiğimiz uçabilen fakat tanımlayamadığımız cihazların teknolojilerini dahi çalmış ve taklit etmiş veya keşfetmiş olabilir. Belki de ABD hava kuvvetlerinde çoktan yerini aldı bu UFO benzerleri..

   Anlaşma? ne için anlaşma? Galaktik yasalar mı? Tamam bir yasa olabilir belki bizim henüz anlayamadığımız. ABD insan haklarına, devletlere, değerlere bu kadar duyarsız ve sömürgeci tutumuyla mı anlaşma imzalayacak? Hemde tüm dünya insanlarını bağlayacak Galaktik bir anlaşma! Öyleyse bu uzaylılar sandığımız kadar akıllı değil.

   Diyelim ki öyle abarttığımız gibi Galaktik yasalar falan yok. Sadece teknolojik anlamda bir anlaşma bu. Öyleyse neden ABD? Halbuki ilk uzaya çıkanlar Ruslar değil miydi? tam anlaşacaklarken Sovyetler yıkıldı ve anlaşmalar suya düştü! tüh.. Yada şöyle düşünelim.. Sizin teknolojiniz çok ileri ve size göre çok ilkel bir toplulukla teknoloji vermek karşılığında bir anlaşma yapacaksınız. Karşılığında bu ilkel topluluktan ne alırdınız? Hayır işlemek istiyorsanız anlaşmaya gerek yoktur.

   Ayrıca anlaşmanın muhtevası nedir? İki tarafı bağlayan maddeleri nelerdir? kesinlikle hayal ürünü.. ABD'nin her alanda uyguladığı psikolojik sarhoşluk ve düşünsel gürültü yaratma.

   Dünya dışı yaşam kesinlikle vardır. Teknoloji bizim dünyamıza muhakkak verilmektedir. Öyle ki tek başına telefon yada modülasyon ve demodülasyonun icadı dahi orta çağda birbirlerini kesen, kilise baskısından herhangi bir alt yapı oluşturamamış toplumlar tarafından 100-200 yıl içerisinde bulunması bile bir entersan.. Bu teknoloji nereden geldi? Anlaşma (kaldı ki şahsımı bağlar ve sadece benim fikrimdir.) tamamen uydurmadır.

   Biraz uzun oldu fakat vakit ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim.

Sıkı konu açan arkadaşa teşekkürler.

Anlaşma dediğimiz şey illa iki tarafın menfaatleri doğrultusunda birbirinden fayda alışverişi yapması değildir.Ben konuya şu açıdan yaklaşacağım : Abd nin bi şekilde eline geçen dünyadışı varlıklar(öyle olduğunu varsayıyorum) , teknolojilerini insanlığa katkı için vermeyi kabul edebilir ve varlıklarının kaos olacağından dolayı açıklanmamasını isteyebilir.Aynı şekilde Amerika da dünden razı olduğu için bu tür olayları saklamaya, her iki taraf da ortak bir düşüncede buluşabilir.Yani olaya bu yönden bakıldığında bu da bir tür anlaşmadır.Belki akla şöyle bi soru gelebilir: dünyadışı varlıkların ne menfaati olacak?  belki de onlar insanlara yardım etmek için buradadır o zaman belli bir mantık kurulabiliyor.Ama tabi bu olaylar çok gizli ve bulanık söylemlerden ibaret.Bu yüzden sadece varsayımlarla konuşabiliriz.

hknevc isimli arkadaş uzaylılarla Amerikanın bir anlaşma yapmadığından bahsetmiş. Ancak son ikiyüz yılda elde edilen ilerlemenin uzaylılar tarafından insanlara verilen bilgiler sayesinde olduğunu belirtmiş. Üzülerek onun bu düşüncesine katılmadığımı söylemek isterim.

Benim düşünceme göre uzaylılar Amerika ile bir anlaşma yapmadıkları gibi teknolojik ilerleme konusunda da biz insanlara yardımcı olmadılar. Son ikiyüz yılda ortaya konulan ilerlemeleri ani bir gelişme olarak görmek bence yanılgıdır. Ancak bu yanılgı bazı tarihsel gerçekleri bilmemekten kaynaklanıyor olabilir.

Daha önceki yazılarımda bilimsel ilerlemenin uzun bir zaman diliminde olduğunu belirtmiş hatta bu konuda bazı örnekler vermiştim. Ancak burada şunu belirtmek isterim. Bu durum Avrupa'da Gutenberg tarafından matbaanın icad edilmesinden sonra değişmiştir. Hemen belirtmeliyim ki matbaanın ilkel örnekleri Çinliler tarafından kullanılmıştır. Ancak yaygın ve kullanışlı hale gelmesi Avrupada olmuştur. Elbetteki ilk amaç daha fazla İncil basabilmekti. Gutenberg'in koyu bir hristiyan olduğunu belirtmek isterim.

İnsanlar Gutenberg'in icadı sayesinde sadece İncil'i değil bilimsel içerikli kitaplarını da basabileceklerini fark ettiklerinde dünya'nın kaderi değişmiş oldu. O zamana kadar on yıllar alan ve pahalıya mal olan kitap yazımı bir kaç ayda halledilebilir hale geldi. Ve ucuza mal olmaya başladı. Bu durumda tabii ki zaman içerisinde nitelikli bilimsel eserlerin artmasını ve belirli bir külliyatın oluşmasını sağladı. Öyle ki 19. yüzyıla gelindiğinde Avrupa'da bilimsel deneyler yapmak bir hobi hatta moda olmuştu.

Bu durum elbette düşünen insanları daha da kamçıladı. Bu külliyatın oluşmasında fetihten sonra İstanbuldan kaçan Bizaslı aydınlarında bir parça rolü vardır. Çünkü onlar sayesinde Eski Yunan'a ait metinler okunmuş ve o Helenistik çağdaki bilgiler tekrar gün yüzüne çıkartılmıştır. Burada hemen şunu vurgulamak isterim ki bu bilgiler zaten İslam alimleri tarfından çözümlenmiş ve hatta pratiğe dökülmüştü. İlk robot'un el cezeri tarafından üretildiğini okumuştum bir ara Bilim ve Teknik Dergisi'nde. Bizler bu gün iki bilinmeyenli denklemleri çözemezken Harezmi tarfından beş bilinmeyenli denklemler çözülebiliyordu. Avrupa'nın matbaayı bulması dengeleri tam anlamı ile değiştirdi. Bilgi o zamana göre görülmemiş bir hızla yayılmaya başladı. Bu yayılmadan kilise bile korkmuştu. Ancak baskılar sonuç vermedi. Artık hem İslam dünyasından öğrendiklerini hem de Helen uygarlığına ait bilgileri birleştirdiler ve kendilerini Hindistana ulaştıracak bir yol aramaya koyuldular. Colomb Amerikayı keşfettiğinde elbetteki Hindistanı bulduğunu zannediyordu. Ancak Yeni bir kıta keşfettiklerini ilk anlayan Amerigo Vespuçi olmuştur. O kıtaya onun adına Amerika denmiştir. 

İnsanoğlu 18. yüzyılda buhar gücünden yararlanabileceğini anladığında sanayi devrimide başlamış oldu. Bu öyle bir devrimdi ki insanlığın tüm çehresini değiştirdi. İnsanoğlunun tarımı öğrenmesi ve tarımın yaygınlaşması on bin yıl almıştı. Sanayi devriminin yayılması ise sadece ikiyüzyıl. Çünkü devletler dev fabrikalarını çalıştırmak için kömüre ihtiyaç duyuyorlardı. Ve o kömür Avrupa'da yoktu. Böylece sömürgecilik yarışı başladı. Özellikle petrol ile çalışan arabaların icadından sonra bu iş tamamen çığırından çıktı.

Burada özellikle şunu belirtmek istiyorum. Avrupa ortaçağı sanıldığı kadar karanlık değildir. Ayrıca İslam alemi'de bilimin bir çok alanında Avrupa'dan daha ileride idi. Yukarıda değindiğim gibi matbaanın icadı Avrupa için önemli bir değişiklik olmuştur.

Kısaca özetlersek bilimsel gelişmeler son ikiyüz yılın ürünü değildir. Binlerce yıllık bir mirasın özellikle Avrupalı bilim adamları tarafından yeniden yorumlanması ve bunların üzerine yeni bilgilerin eklenmesi sonucu ortaya çıkmıştır. Bu konuda özellikle 19. yüzyılda yetişen bilim insanlarının büyük emeği vardır. Bir Michael Faraday'ı, bir Thomas Edison'u (Edison'un ikiyüzden fazla icadı vardır) görmezlikten gelemeyiz. Nikola Tesla'nın önemi henüz anlaşılamamıştır.

Her önemli icadı uzaylılara bağlamak -lütfen beni bağışlayın- insan zekasını küçük görmek demektir.

Bu konuda son olarak şunu söylemek istiyorum: Amerikalıların elinde gerçekten bir ufo varsa bile o teknolojiyi çözmek için yine de belirli bir bilimsel kapasiteye sahip olmak gerekir.

Doğru bugüne kadar herhangi bir icadın uzaylıların yardımı ile gerçekleşti diye bir haber vaya bir bilgi görmedim.Yapılan buluşlar elbette insanoğluna ait, varolan buluşlar içinde öle yüksek bir teknolojiye gerek duyulmuyor.Ama şuan için yapılan ve icat edilen bilimsel çalışmalar akıl almaz bir şekilde ilerliyor ve gelişiyor.Şundan eminimki abd ve rusya gibi ülkeler ellerinde varolan ufo gemileriyle uzay üslerinde inanılmaz gelişmelere imza atmışlardır.İnsanoğlu geçmiştede yüksek bir teknolojiye sahipmiş diye geçen bir yazı okudum hatta dünya üzerinde yaşayan insanların yokolup tekrar dünyaya geldiğini ve yeniden sıfırdan bir yaşantı sürdğğünü okudum.Hatta bunun kanıtı olarak geçmişte yapılan savaşlarda kullanılan nükleer kaynaklar dünyanın sonunu getirmiştir ve tarihini bilmiyorum ama üzerinden çok uzun zaman geçmesine rağmen nükleer kalıntılar bulunmuştur.Ayrıca geçmiş olan insanlığa ait bulunan bulgular şuan bile beni çok fazla etkiliyor eğer bir sıkıntı olmayacaksa forumda reklam gibi şu siteye bir göz atın eminim çoğunuz bunları görmüştür fakat bir yararı olabilir.

http://mum54.blogcu.com/bilimin-aciklayamadigi-36-kesif/5469583

   Değerli Ukikar'ın söylediği üzere bilim insanlarının yapmış oldukları buluşlar, özellikle matbaanın icadı ve yaygınlaşması, islam dünyasının batıdan önce bildiği ve çözümlediği matematiksel gerçeklikler ve cebir hesaplamaları yadsınamaz bir gerçeklik. öyleyse nedir benim söylemek istediğim şey? Şunu belirtmek isterim ki insanların birşey keşfedebilmeleri için bir hayal üretebilmeleri gerekmektedir. Yada kendilerine doğadan bir örnek almaları gerekmektedir. En basitinden durduk yere kimse görüntü ve ses naklinin (CRT televizyon) nasıl radyo dalgaları üzerinden gerçekleşeceğini düşünemez yada hayal edemezdi. Şimdi bunu da aştık. Tamamen uydu bağlantılı olarak digital hale getirilen görüntü ve ses verilerini işleyip dünyanın herhangi bir noktasında istediğimiz kişiye ulaştırabiliyoruz. Bu sistemi kuracak veya düşünecek teknolojinin kime nasıl ilham edildiğini hep merak etmişimdir.

   İnsanlık teknolojik anlamda daha emekleyemezken MS.1700'lü yılların başlangıcında ve sonlarına doğru adım atmaya, MS.1800-1900 yıllarda koşmaya başlamış, son olarak günümüzde ise tabiri caizse şaha kalkmıştır. 300 yıl öncesinden itibaren geriye doğru { ateşin icadına kadar :) } herhangi bir zamana giderseniz gidin mum ışığında oturan insanları görürsünüz. Bugün atomun quarklarını parçalamaya çalışan, CERN'de Tanrı'nın parçacığını arayan, Mars gezegenini fetheden, Ay'da su bulan bir insanlık. Benim söylemek istediğim bir hayal, bir ilhamdır. Bu ilhamın nereden geldiği işin ilginç tarafını oluşturmaktadır.Teknolojinin dünyamıza verilmesi hususunda söylemek istediğim de aslen budur. Yoksa direkt olarak dünya dışı yaratıkların gelip "alın bakalım bu radara yakalanmama aparatı, alın bu 3G'li telefon zerzevatı" gibi verilme bir teknoloji gerçekten komik olurdu.

   Başta değerli Ukikar olmak üzere diğer tüm konuyu yorumlayan ve enine boyuna tartışan, mantık yürütmemize olanak sağlayan, bildiklerimizi pekiştirmemize ve bilmediklerimizi öğrenmemize sebep olan arkadaşlarıma teşekkürlerimle.

 

İnsan, herşeyden çok tartışmacıdır. (Kehf Suresi, 54)

Yeni doğmuş bir çocuk ortalama 6-9 ay sonra yavaş yavaş emekler,aşağı yukarı 10-12 ay sonra ayağa kalkar. koltuğa sandalyeye tutunarak ayakta kalmaya çalışır,sonra yine eşyalardan destek alarak adımlamaya başlar, bu adımlar hızlanır ve koşmaya başlar. mesele çocogun birkez ayağa kalkabilmesindedir. çocuk bunun kendisi için önemini birkez kavradımı arkasını çok çabuk getirecektir. insanlığın gelişimini de buna benzetebiliriz rahatlıkla.uzaylıların üstün varlık olma düşüncesine okadar takılıp kalmışızki kendimizi hafife alıyoruz.

İnsanlık için temel olan keşifler,icatlar yapıldıktan sonra arkasını getirmek çok daha kolay olmuştur. hiç bilinmeyeni bulmakla, keşfedilen icat edilen birşeyin üzerine birşeyler koyarak daha ileri şeyler bulmak farklıdır.varolan bir bilginin üzerine ekleme yapmak,değiştirmek,geliştirmek artık önünü alamayacağınız bir durumdur. iş ki o bilgi bilinmezlikten ortaya çıkarılabilsin.

yazdıklarınızın bilimsel hiç bir yanı yok. ufo'ların varlığını kabul etmeniz burada negatif bir ortam yaratamaycaksınız anlamına gelmez. abd ufo'larla anlaşma yapmış mı yapmamış mı? lord adlı üye -ki bana göre bu konuda uzman birisine benziyor- oturmuş, araştırmış ve mükemmel bir yazı kaleme almış. yok bu olamaz, yok bana göre gerçek değil, yok ben kabul etmiyorum. bir de yazılanları tartışsak diyorum. ortadaki iddialar gerçekten çok ciddi. ve güçlü kanıtları da var. lazar ile falcom'un anlattıkları yüzde yüz örtüşüyor. bu iki adam birbirlerini hiç görmeden nasıl olurda aynı şeyi anlatırlar? mantıklı yazar isek sevinirim. sana göresi bana göresi olmaz bu işin. eğer ortada realiteler varsa bunlar üzerinden tartışmak lazım. ayrıca bilim süreç içinde ilerler. doğrudur. ama ben sadece şu örneği vereceğim. microsoft'un ürettiği internet expolere, word, excel, power point ... ofis yazılarımının yazılım kodlarının olmadığını biliyor muydunuz? b.gates tesadüfen bulduğunu iddia ediyor, ama yazılım kodları istendiğinde de kodları bilmediğini açıkça söylüyor. kodları araştıran herkesin eli boş. kimse kaynağı anlayamıyor. ne demek istediğimi sanırım anladınız. yani bilim her şeyi anlatamıyor maalesef...

Alkapon rumuzuyla yazan arkadaşım Bil Gates'in Windows'a ait kodları bilmedğini ve tamamen tesadüf eseri geliştirdiğini yazmış. Hemen söylemek isterim ki o kodlar Amerikan Savunma Bakanlığının elindedir. Ve açıklanmaları Amerikan mahkemeleri tarafından yasaklanmıştır. Ancak çok ileri düzeyde Hackerlik yapanlar bu kodları çözebilmektedirler. Onların sonuda hapishane olmaktadır.

Sizi bir konuda uyarmak isterim. Google'da bir arama yapmak istediğiniz zaman yaptığınız giriş Amerikan Savunma Bakanlığına ait bilgisayarlar tarfından kontrol edilir. Sizin aradığınız şey onlar için tehlikeli değilse arama yapmanıza izin verilir. Değilse çalıştığınız bilgisayar takibe alınır. Bu cep telefonlarında bile uygulanan bir yöntemdir. Bu konuda tek söyleyeceğim şey: ''Büyük Kulak'' her şeyi duyar ve dinler.

Bende zaten açılan konulardan şikayetçi değilim. tartışma diyorsak, burada yaptığımız şeyde o. kimin nasıl yazmamı isteyip istemediğini belirlemek gibi bir yetkisi olduğunu sanmıyorum. sitede belli kurallar var ve bu kuralları ihlal eder bir durumda söz konusu olmadığı müddetçe sorun yok demektir.ayrıca burada herkes olayları aynı şekilde irdeleseydi, tek yönlü bakılsaydı burada fikir jimnastiği yapmanın bir espriside olmazdı. şu ana kadar yazdıklarımı dikkatle okuyanlar olayı tek yönlü değil bütün olasılıklarıyla gözden geçiren yazılar yazdığımı görür. işin bilimsellik kısmına gelince, ben bilim adamı değilim. kendi bilgilerim ekseninde yorumlar yapmam çok normal. bu yüzden yazdıklarıma cvp verirken şunu yapamazsın, bunu diyemezsin tarzında emrivaki tavırlara girmeyin benim gözümde hiçbir hükmü yok. yazdıklarımın aksi düşüncelerinizi belirtmek istiyorsanız buyrun yazın bende cvplayayayım. eğerki sakıncalı bir durum söz konusu olursa bu sitede yetkili olan kişiler var zaten.

hknevc'e...

Biraz tuaf kaçacak ama Gelecekten gelen ziyaretçiler ne kadar insanlığın ufkunda belirginliğe doğru gidiyorsa,İnsanlığın geçmişide bir o kadar inanılmaz derecede şişirme yapılmış Tarih olarak arkamızda kalıyor..Yani ben Taş devri,bronz vs gibi dilimlenmiş tarihlerin içinden damıtılmış bir uygarlık olarak bugünlere geldiğimize inanmıyorum artık..Tarihi yazanlarda hiçde inandırıcı gelmiyorlar bana..Osmanlı Tarihini bile gerçeği ile herkes okumuşmudur yoksa Saatli maarif kronolojik osmanlı takvimi mi ?Yanlış anlaşılmasın Okuldayken Bizim Tarih bize layiki ile aktarılmışmıdır diyorum sadece..Darwine bile kahkahayla gülmek gerekiyor.

Evet Amerıka uzaylı bır grupla anlasma yaptı.Ve onlardan teknolojı alıyorlar.Uzaylılar bızede teknolojı verdıler Funıka holdıng baskanı Nurı sozkesene butun enerjıyı onda bıre dusuruyordu yanı bır klıma 2000 kw la calısıyorsa onda bıre dusuyordu.Arkadaslar sızden saklıyorlar Dunya 10 senede 2 derece ısınıyor 2003 den bu yana 1.1 derece ısındı bır yagmur yagıyor seller goturuyor butun ıklımler degısıyor.10 sene sonra 2 derece daha ısınınca sız dusunun neler olacak.İşte Dunyanın kurtulması ıcın Allah tarafından ufolar vasıtasıyla Nurı beye verılen bu teknolojı yı onu oldurup aldılar.Hepımıze gecmıs olsun.

Selamlar,

Ben konuya baska boyutlardan, acılardan bakmak istiyorum musade ederseniz. Goruntulenmıs ufo'lar, cesıtlı teori ve varsayımlar var ortada. Bunlara ınanmamak bılıme aykırıdır hatta dahada oteye gıdıyorum ıhanettır. Ancak Amerıkalılar uzaylılarla anlasma yaptımı ? konusunun seklı, ıcerıgı cok degısıktır. Pekı neden Amerıka ? Bizi Amerika'ya yonelten su anda dunyanın super gucu olmasımı ? yoksa 51. bolge mı ? yoksa hollywood mu ?

Kendimizi uzaylıların yerine koyalım. Bir gezegeni surekli ziyaret edıyoruz, gozlemlıyoruz. x gezegende akıllı ama cesıtlı yasam formları var. Bu varlıklar bızımle kontaga gecmek ıstıyorlar. Veya bız talep edıyoruz. x gezegenınde bulunan bazı ulkelerın durumu soyle olsun ;

Amerika: teknolojı ( cok ıyı ), egıtım ( ıyı ), halkın kultur duzeyı & IQ sevıyesı ( vasat ), devletın elındekı beyın takımı ( cok ıyı )

Avrupa: teknolojı ( ıyı ), egıtım ( ıyı ), halkın kultur duzeyı & IQ sevıyesı ( ıyı ), devletın elındekı beyın takımı ( ıyı )

Turkiye: teknolojı ( vasat ), egıtım ( vasat ), halkın kultur duzeyı & IQ sevıyesı ( kultur duzeyi vasat ama IQ seviyesi iyi ), devletın elındekı beyın takımı ( vasat ) 

Rusya: teknolojı ( iyi ), egıtım ( orta ), halkın kultur duzeyı & IQ sevıyesı ( iyi ), devletın elındekı beyın takımı ( iyi )

Japonya: teknolojı ( cok ıyı ), egıtım ( ıyı ), halkın kultur duzeyı & IQ sevıyesı ( ıyı ), devletın elındekı beyın takımı ( ıyı )

Nijerya: teknolojı ( kotu ), egıtım ( kotu ), halkın kultur duzeyı & IQ sevıyesı ( kultur duzeyi kotu IQ seviyesi icin yorum yok ), devletın elındekı beyın takımı ( kotu )

Sımdı biz bunlardan hangılerı ıle baglantıya gececegız ? Goruntuye gore teknolojılerı dıgerlerıne gore daha ıyı olan Amerıka ıle. Ama Avrupa, Rusya ve Japonya ıle de temasa gecmemız mumkun degılmı ? Bence olabılır. Ama neden adımız sadece Amerıka ıle anılıyor ? Japonya, Rusya ve avrupanın bazı ulkelerı Amerıkadan cok mu gerıde ? Bu hususu sımdılık bır kenara koyalım. Bır kere kesın olan bırsey varkı 2., 3. ve 4. turden temasa gecmeyecegımız ulkeler yukarıdakı tabloya gore Turkiye ve Nijerya. Artı bu ulkelerın sevıyesındekı veya altındakı dıger ulkeler ıle temasa gecmemız sakıncalı. Neden ? Cunku GORA filimdeki gibi aksarayın ortasına ınmıs bır ufonun ıcınden cıkan bızlerın agzında bır otla agacın altında uyuklayan bır koylu tarafından saldırıya ugrama ıhtımalının oldukca yuksek olmasından dolayı. Keza durum dıger gerı kalmıs ulkeler ıcınde gecerlı. Dusunsenıze bır Bır ufo talibanın bulundugu yerın tam ortasına ınıyor. Artık bızım oradan atlatılan sasakınlıktan sonra sag cıkma olasıgılımızı dusunemıyorum bıle. Bu her ıkı olaydada bırakın kontaga gecmeyı, bizi anlamalarını beklemeyı canımızı kuratarabılırsek ne mutlu bıze. Buradan ne sonuc cıkarıyoruz ? Teknolojık, kulturel, sosyal olarak gerı kalmıs bu ulkelerle ve onların halkları ıle temasa gecmemızın pahalıya patlayabılecegını ve bıze oldukca vakıt kaybettırecegını. Koyunde elektrık kullanmayan, tv den haberı olmayan, yazı yazmayı bılmeyen bır adama uzayda ufo ıle atlama yaparak ılerlemeyı, ısık hızını vs gıbı bılgılerı nasıl anlatacagım?  X gezegenındekı bu farklılık bızım ısımızı zorlastırıyor. Turkıye'den bır ornek daha. Adamın bırı bızı cekmıs. Goruntuler cok net. Ay'ı da referans noktası olarak gostermıs. Goruntulerımız muazzam. Sonra biz gemıden yayınları takıp edıyoruz. Haktan dogan, goruntuyu ceken kısı ve bırde ogretım uyesı bır profesor var konuk olarak tv'de. Profesor dıyorkı " Bu mars olabılır, meteorolojı balonu olabılır, yanılma olabılır vs vs " Bagırmak ıstıyorum gemıden o sozde bılım adamına; hayır hıcbırı. Goruntuler gercek, bız buradayız dıye. Ve demesını beklıyorum kı " arastıralım bu konuyu " dıye. Ama bızı arastırmaları ıcın teknık, teknolojık donanımlarının olmadıgını bıldıgımız gıbı sozde bılım adamının agzındanda zaten boyle bır teklıf ve talep cıkmıyor. Sımdı ben bu bilim adamına ! ne anlatacagım, neyı nasıl asılayacagım ? Dolayısıyla benı gerı cevırmeyecek olan, benı daha cıddı sekılde anlayacak, dınleyecek olan Amerıka'ya yuzumu cevırıyorum. ( Rusya, Japonya ve bazı avrupa ulkelerını es gecmıs degılım )  

Bu baglamda uzaylılar nasıl bir stratejı belırlemıs olabılır ? Neler dusunuyorlar ?

1) Tamam ben bır uzaylı olarak ınsanogluna Amerıka vasıtasıyla evrensel ogretılerı, temel bılgılerı vermeye baslıyım ancak bu kadar farklı, karmasık ve hala saldırgan bır yapıya sahıp ınsanoglunu, ozellıklede maddeye ve cıkar dunyasına dayanmıs yarattıkları bu dunyalarını yıkıp bu ogretılerı, teknolojıyı onlara nasıl ogretecegım, asılayacagım ? Gezegenlerıne sahıp cıkmaları gerektıgını, sahıp cıkmazlarsa gezegenlerının hızla bıtmeye dogru yola koyuldugunu nasıl anlatacagım ?

2) Benım gorevım zamanında tohumlarını atmıs oldugum bu varlıkların zaman ıcındekı gelısımlerını ızlemek. Ve onları bu mavi kurenın ıcınde dıger galaksılerden gelen kotulerden korumak. Zamanı geldıgınde onların egıtımlı, anlayıslı, kulturlu ve zakı olanlarına temel prensip, bilgi ve teknolojılerı anlatarak, asılayarak, paylasarak gelısımlerıne katkıda bulunmak. Ama hesaba katmadıgımız bazı seyler var. Onları nasıl asacagız ? bir kere vahsıler. Yakın tarıhte ıkı dunya savası yaparak bırbırlerını yedıler. Bır ucuncusunun cıkmayacagının garantısını veremıyoruz. Bız mılyonlarca sene once oldurmeyı, yaralamayı, tecavuzu, hak yemeyı, maddı cıkar ıcın can yakmayı, kufuru, savasmayı bıraktık. Insanogluda bu evrelerden gececek. Ama sadece bızım destegımızle olabılecek bırsey degıl kendılerınınde cabalaması, bu negatıf dusunce ve davranıslardan uzaklasması lazım.

3) Ben sadece dıgerlerıne gore daha ustun vasıflara sahıp olan Amerıka ıle baglantıya gecerım. Dıgerlerı ıle vakıt kaybetmem. Dıgerlerı Amerıkaya yetısırse cogu seyden faydalanıp yararlanabılırler. Yoksa zaman ıcınde yok olmaya mahkumlar.

4) Ben ne yapıyorum ? Kendı dunyamda bıten ve ıhtıyacını duydugum hammaddeler ıcın Amerıka ıle bılgı alısverısını yapmak dogrumu ? Yakın tarıhte Irak'a petrol ıcın ve o bolgede hakımıyet kurabılmek ıcın giden ve bu ugurda kendı kulelerının yıkılmasına goz yumarak ya da dırek neden olarak bınlerce kısının olumune sebebıyet veren bır ulke ve zıhnıyetı ıle baglantıya gecmem dogrumu ? Yarın oburgun bunlar uzaya acıldıgında bu kotu, negatıf duygulardan arınmazlarsa cıkar ıcın baska gezegenlerede saldırmaya baslamazlarmı ? En ıyısı ben kontagımı kesmıyım ancak bunlarıda bu mavi kureden sımdılık cıkartmıyım. Aya, mars'a gıtsınler nasıl olsa orada bırsey yok. Ama Galaksıler arası yolculuga baslayıp saldırgan tavırlarını devam ettırıp bıze ulasır ve bulasırlarsa bızde nefsı mudafa hakkımız kullanıp atalarımızın yarattıklarını yoketmeye mecbur kalacagız. 

Bu maddeler uzarda uzar. Cok sey yazılabılır. Herkes tum ınsanlık onların bızım gelısımımızde katkıda bulunduklarını veya bulunacaklarını dusunuyorlar. Buna bende dahılım. Cunku ısın acıkcası aksını bıle dusunmek ıstemıyorum. Burada vurgulamak ıstedıgım sey madalyonun otekı tarafıydı. Amerıka ıle yapılan olası bır cıkar ılıskısı, Uzaylıların bızı cesıtlı nedenlerden oturu kontrol altında tutma cabasının olabılecegı varsayımları. Ama emın oldugum bıldıgım bır gercek varkı, insanoglunun evrensel bılınce varmasına, ıcındekı cıkar ve sıddet duygusunu yok etmesıne, topyekun aynı anda ve aynı sevıyede pozıtıf duygu ve dusuncelere varmamız ulasmamız imkansız degıl ancak maalesef yakın zamanda mumkun gozukmuyor. O zamana kadar petrol, su, toprak, para gıbı seyler ıcın bırbırımızı tekrar yemezde sag kalabılırsek tabıkı. Hersey ve herkes insanoglunun atacagı/atması gereken bu olumlu/pozitif adımları merakla beklıyor. 

Saygılarımla

 

"RA" ADLI KULLANICININ MANTIĞI: Amerika: teknolojı ( cok ıyı ), egıtım ( ıyı ), halkın kultur duzeyı & IQ sevıyesı ( vasat ), devletın elındekı beyın takımı ( cok ıyı ) ... 

[[EĞİTİMİ İYİ OLAN BİR ÜLKENİN HALKIN NASIL OLURDA KÜLTÜR'Ü VASAT OLABİLİR?(DEVLET EĞİTİMİ REZALETTİR !)]]

Turkiye: teknolojı ( vasat ), egıtım ( vasat ), halkın kultur duzeyı & IQ sevıyesı ( kultur duzeyi vasat ama IQ seviyesi iyi ), devletın elındekı beyın takımı ( vasat )...

[[SEN NEZAMAN TÜRK TEKNOLOJİSİNİ YADA BİLİMSEL BULUŞLARINI İNCELEDİN NEREDEYDİN YOKSA UFOYLA UZAYA MI KAÇMIŞTIN ? İKİ KURUŞLUK BEYNİNİZLE BOL KESEDEN FİKİR BAĞIŞLAMAYIN.ÖNCELİKLE ARAŞTIRACAK ÖĞRENECEKSİN BİRAZ.FUTBOL KÜLTÜRÜNE BENZEMEZ BU OLAYLAR -KAHVEHANE FİLOZOFLUĞU YAPMAYIN.]]

kahvehane filozoflugunu bize gosterdigin icin teşekkurler arkadasım... google a yanlıslıkla ufo yazmıssın bu siteyi bulup biraz beyin fırtınası yapayım demiş gibisin... biraz 3 boyutlu bakarsan duruma amerikanın ve türkiyenin arasındaki teknoloji ve sosyoloji farkını bilirdin. türkiyenin en iyi okulu oddü bile dünyanın en iyi ilk 100 okulu arasına giremedigini bilmen yeterli olur sanırım türkiyenin egitim ve sosyal düzeyini buradan anlayabilirsin sanırım. gazeteleri gün gün takip etmekle ögrenilmez biraz merak edin birşeyleri artık...

Birkez gerçekten çok "inspiration" sun yani,bir şeyi okuyorsun,yalnız okurken anlamak diye bir olgu vardır bu,okumanın farklı yöntem ve inceleme tekniklerini bir arada  değerlendirmek ile belli bir sonuca ve yoruma ulaşmaya çalışılabilir (Herüstik ve Hermeneutik).Yani senin gibi ("konuya üç boyutlu bakmak")diye bir kavram yok.Sonra kahvehane filozofluğu yapmayın dendiğinde üstünüze alınıyorsunuz.

  1.  2-("Beyin fırtınası yapayım demişsin")Diyorsun. Öncelikle Beyin fırtınası denilen kavram bir yorum cevaplama terim'i değildir,karşılıklı tartışma ve akıl yürütme tekniği anlamına gelir böyledir bu.
  1. 3-(Amerikanın ve Türkiyenin arasındaki Teknoloji ve sosyoloji farkını bilirdin) demişsin.Birkez Ülkelere ait teknoloji kavramı,o ülkenin ulusal kurumlarıyla anılır.Bir ülkenin ulusal olmayan kurumlar,şirketler ile anlaşmalı olması,içinde bulunduğu ülkenin temelinden kurumsallaştırdığı  ve ortaya çıkardığı anlamına gelmez,Amerikan Şirketlerin içinde bulundurduğu beyin göçü sermayesini biraz takip etseydin,yetiştirme ile nakil etme arasındaki farkı anlamakla kalmaz,"teknoloji denilen kavramın bir bütünlük oluşturduğunu,farklı alanlarda farklı gelişmeler göstereceğini ve bunun "benim babam senin babanı döver" gibi bir mantıkla anlaşılamayacağınıda anlardın.
  1. 4-(sosyoloji farkı) Neymiş efendim sosyoloji farkı? sosyologmusun sen? hangi ölçülere, neye göre değerlendiriyorsun sen bunu ? Araştırmacımısın ? Sosyolojinin ne demek olduğunu biliyormusun birkez ? Anlamı,boyutu nedensellikleri,kriterleri,sistemi,birey-toplum ilişkisi,Doktora mı yaptın Profesörmüsün? Birkez Bilgisizsin, içinde bulunduğun ülkenin,insanının psikososyal yönleri hakkında en ufak bir bilgin varmı senin? Birkez ,türk aile yapısının psikososyal yönleriyle incelenmesi konusunu araştır, nedensellik-sebep-sonuç ilişkisini gör(Bakma ! "3boyutlu bakışınla" bakma. Gör!).Bakmak ile görmek aynı kavram değildir,Tren' e bile bakma,gör,gör ki Tren nasıl bir Mekanizmaymış.
  1. 5-Kültür denilen sosyal birikim  birkez,Öğretim denilen olaylarla kazanılır yani Eğitim,Öğretim Kültürlü nesiller yetiştirmek için yapılır,bunlar aynı unsurun terimleridir,birbirinden ayrı tutulamazlar.Daha önceki yazımda belirtmiştim tutarsızlığı,cevap yazmadan birkez daha okumalıydınız.Budur.
  1. 6-("Ortadoğu Üniversitesinin bile  ilk 100 e girememesi")olayı: "hep gazeteleri  takip etmekle öğrenilmez" diye de buyruk eylemişsin.Birkez bu yazı gazetelerde çıktı hepimiz okumuşuz demekki,yalnız eksik bir nokta var o da birşeyi okurken (3 boyutlu bakarak değil araştırarak ve anlayarak sonuca ulaşma sonucu.[Yazımın başında belirtmiştim])elde edilen bilgi veri'si.

Senin şu buyurduğun "ilk 100 meselesi" Eğitim sisteminin başarısı ile ilgili değil sevgili "3boyutlu inspiration" kardeşim.Mesele,Para'sal ve taşınamaz varlıklar,olanaklar ile ilgili.. (Bu arada üzgünümki,Türk gazetecilik anlayışının geldiği nokta çok kaygı vericidir.)Ancak şunuda belirtmek isterimki,varlık durumu da ölçü olarak iç sermaye birikimi olarak, norm alarak hesapmamış,eldeki veriler dolar üzerinden değerlendirilip sunulmuş.Yani kısacası, yazıya "merak edin birşeyleri artık "diye bitirmişsin.Bitirmişsinde sen merak etmemişsin sevgili inspiration kardeşim.(Bu arada sen kesinlikle odtü mezunu değilsin).Kesin ekşi sözlük yada benzeri sitelerde, beyanat veriyorsundur değilmi.

SONUÇ:                                                                                                                                                        Türkiye'nin hep eksik yanlarını görerek,bu mantıkla türetilmiş ve buna inandırılılarak bilinçaltına yerleştirilmiş bir neslin,kendini bilinçsizce yücelterek ilerlemenin hırsını,içinde yitirmiş olan bir nesilden farkı yoktur.Her ikisininde vardığı sonuç aynıdır,birisi ümitsizdir diğeri ise ümid'e gerek duymuyordur.İçinde bulunduğumuz ülkenin dokusunu biraz araştırırsanız Türkiyede ulaşılamayacak hiçbir hedefin olamayacağını anlarsınız .Türkiyede bu kaynak vardır buna bakmayın görün! Türkiyenin yetiştirdiği ve beyin göçü verdiği ülkelerdeki kaynakları araştırın bir not tutun,inanın yazmaktan kolunuz yorulacak,hiç tahmin bile etmediğiniz konumlarda bu ülkenin evlatlarını göreceksiniz,aslında sorun'un en temel sebebi, Türkiyedeki kaynak yetersizliği yada yetişmiş,üretken insan azlığı değildir.Sorun,bir sistemin ve bunda davalarını sistemli bir şekilde yürüten Türk basını/medya'sı adı altındaki bu görevin  bilinçaltımıza,kültürümüze bir zehir gibi yayılan "bizden birşey çıkmaz" "üretken adam yetiştiremeyiz" "yapameyyoz malesef edemeyyoz"diye yeni türettikleri bir nesilin ilerleme hedefini yok etmek. ve bu yöndeki davranış algılaması nı belirlemek.Bunu heryerde görürsünüz, yılgınlık ve ezilmişlik heryerdedir hatta sistemli bir şekilde yokedilmeye çalışılan bir millet dokusudur.her kültürel doku örneklerinde bu görevlerini yürütüyorlardır,yerli ve yabancı dizi ve filmler'de,kitaplarda televizyon programlarında,tartışmalarda gazetelerde hatta gençlerin,çocukların ağızlarında.Vikipedi'de Türk unsuru barındıran kültürel varlıklara bakın,göremeyeceksiniz hatta birçok değerinizi bile sizden saymayacak,birçok eski bilimadamınız,mimarınız,kültürünüz,ney'iniz hatta düdüğünüz bile sizden uzaklaştırılacak,yani tamamen eksik ve yanlış bilgilerle kendinizden soğutulacak ve yabancılaştırılacaksınız.Oysa gerçek böyle değildir bu tuzağa düşmeyin,yapılacak temel hareket biz sıfırız degil, bizim heryönde ilerlememizde etkin konumda bulunan kişileri sorgulamak ve taleb etmektir.biz yapamıyoruz demeyeceksin bizim sosyolojimize bak diye bir gaflet'e düşmeyeceksin! sorunları hedef konumundaki Bürokratlara,Müdürlere,vekillere soracak onları sorgulayacak ve hedefi düzgün işaret etmeyi öğreneceksin.ya Türk Övün deyip övüneceksin,çalış deyip çalışacaksın güven deyip kendine güven duymayı öğreneceksin,yada yok, "sosyolojimiz aynımı" (?) yok,senin teknolojin benimkini döver,bizde bişey yoh demeye devam edip gerçek sorumluları sorgulamak fikrinden uzaklaştırılacaksın.Ama merak etmeyin öyle bir nesil gelecekki şu anda ki nasıl türediği, sebebi tek yerle bağdaştırılamayan, her yerden fışkıran bu nesil düşünce trafiğinin üzerinden bir dozer gibi geçecek,neredenmi biliyorum,çok basit, bir doğrunun üzerini çok yanlış örtemez,"gecenin sonu AYDINLIK'tır".Sorgula ! SORUMLULUĞUNDA BULUNAN KİŞİLERİ SORGULA !

Sevgili Edipberk Amerikan halkının kültür düzeyinin ve iq seviyesinin vasat olduğu herkes tarafından bilinmekte bu yeni birşey değil.. devletin beyin takımının çok iyi olmasının nedeni ise dünyanın dört bir yanından iq seviyesi yüksek ve iyi işler başarmış bilim adamlarının ve insanların Amerikan hükümeti tarafından alınması ve bu insanların teknolojik imkanlar + uygun şartlar sebebiyle Amerika'yı tercih etmesi.. (beyin göçü denen şeyden haberin vardır heralde) Yani Amerika'da teknoloji çok iyi, eğitim iyi, halkın kültür ve iq seviyesi kötü (Ra gerçekten alçak günüllü davranmış bile diyebilirim=) ) devletin elindeki beyin takımı ise çok iyi..  gayet mantıklı bir görüş bu.. Ayrıca Ra'nın beynin gayet iyi çalıştığını ve yeterince iyi seviyede olduğunu düşünüyorum..

Saygılarımla..

paylaşım için teşekkürler

ama ben uzaylıların amerika ile bir anlaşma yapmasını mantıklı bulmuyorum uzaylılar insanlarla temas kurmak istese herhangi bir devleti seçmez sonuçta o devlet bunu kendi çıkarları için kullanacaklardır buda uzaylıların amacına ters düşerdi sonuçta birleşmiş milletler denen bir kurum var bence amaçlarını en iyi gerçekleştirecekleri kurum birleşmiş milletlerdir.

ama diğer yandan şöyle bir durum var ben uzaylı olsam insanlara niye yardım edeyim istediğimi alır giderim onları uzaktan gözlemlemeyi tercih ederim, insan uygarlığına saygı gösterirdim ve müdahale etmezdim sonuçta teknolojinin gelişmesi pek birşey ifade etmez bilincin de gelişmesi lazım bir ortaçağ şovalyesine cep telefonu verdiğinizi düşünsenize xD

sonuç olarak uzaylılar eğer bizden daha gelişmişse bizim geçtiğimiz yollardan onların da geçmiş olması lazım onun için bence uzaylılar var ama insan ırkına müdahaleden çekiniyorlar çünkü bu belkide onlara da zarar verebilir bence istediklerini alıyorlar ve bizi sadece gözlemliyorlar.

arkadaslar roswel olayından sonraki teknolojinin gelişim ivmesine bir bakın... ay a gitmeler , bilgisayarın keşfi ,  teleskopların gelişmesi ve cok uzaktaki yıldızların keşfinin hızlanması , nano teknoloji v.s... bunlar ilk aklıma gelenler.

ben abd nin onlarla iletişim halinde olduguna inanıyorum ve diger ulkelerinde bildiklerini dusunuyorum . abd bu olayın halka ifşa edilmemesi icin ise diger ulkelere edinilen bilginin tum dünya yararına kullanılacagı sözü vermiş olma ihtimali var (tabi lafta bu)...

Ufoların kötü ya da iyi niyetli olduklarını bilmiyoruz.Eğer amacım kötü ise İlk yapacağım iş kendimi insan formatına sokarak muhteşem zekam ile rakiplerimin arasında sivrilerek iyi bir bilim adamı olarak söz sahibi olamaktır bu sayede  dünyanın tüm ülkelerinde bulunan bilim adamları ile görüşürdüm önce.Eğer dedikleri gibi bir galaktik anlaşma var ise ve bu yüzden bu dünyayı  bir defada yok edemiyorsam görüştüğüm bilim adamlarına bir takım bilgiler ve görüntüler gösterirdim.Ancak seçeceğim kişilerin durumu bence çok önemlidir.Öncelikle çok güvenilir ağzı sıkı adamları seçmezdim.Daha çok zaafları olan insanlar işime yarardı.Çünkü onlar insanların kafalarında hep karmaşa yaratacak kişilerdir.Yani insanların zihinlerini sürekli meşgul edebilirler.Ve bu tür insanlar bazen şarlatan bazen deli bir bilim adamı olarak görülebilir.Aynı zamanda  sosyal patlamaların ve karışıklıkların çıkması için insanların en zayıf noktası olan dini kullanırdım.Zayıf halka zaten kendi kendini içeriden yok eder.Onlar körü körüne inanan insanlardır.En tehlikeli olan ve işimi en kolay yapacak olanlar.Sonra kendimde bir bilim adamı olarak bir takım temaslar sağladığımı ufoların amacımın aslında bu dünyayı yeni bir düzen çatısı altında toplama olduğuna inandırır nasıl olsa çözemeyecekleri teknolojimin bir süre sonra kendi kendini yok edecek bir teknoloji olduğunu söylemeden bu teknoloji ile birçok gerçeğe ulaşacaklarını onlara empoze ederdim.Büyük ülkelerin sözleri dünya çapında geçerlidir.Biraz görsel şov insanlarn tüm dikkatini üzerime çekerdi.Nasıl olsa bana inananlar her ülkede 5 kişiden 1 durumuna yükselmiş.Medya kuruluşlarını dolaylı yollardan kullanırdım.Bana inanan insanların bir çığ gibi büyüdüğünü görürdüm.O arada yine dini kullanarak aslında inandıkları şeylerin yanlış olduğunu gösterecek bazı şeyler yapardım.Benim gibi bir teknoloji için bu çok kolay.Sonuçta bana inanan insanlar arttıkça herşeyi kullanabilirim.Böylece kolonileştirme işimi başarmış olurdum.Yani Tanrıyı oynamış olurdum.Bu benim için bir eğlence olurdu.Zekaca benden geri olan insanlar ile oynadığım bir oyun.Uzaktan bakıp gülerdim onlara.Tabi amacım bu ise.Bunun bana ne faydası olabilirdi ki?
Amacım iyi ise ve bu denli bir teknolojim var ise tüm dünyayı sömüren bir düşünceyi yok ederek emperyalist karşıtı bir devrimci olurdum.Benim için yaşam kutsal ise eğer tüm insanlar aynı özgürlüklere sahip olabilmelidir.Eğer zamanım var ise zaten bu düşünceyi sonuna kadar yayacak insanlar ile görüşürdüm.Bunun bana ne faydası olabilirdi ki??

Her iki şekilde de baktığımızda biri negatif diğeri pozitif olsun sonuçta kahramanlığa soyunmuş oluyorum.Benim böyle birşeye neden ihtiyacım olsun ki?Olaylara müdahale etmem galaktik kurallara aykırı ise bunu yapmamım anlamı olmaz.O zaman benim yapacağım tek şey şu olurdu.Yeni bir yaşam formatı bulmuş olmanın keyfini yaşardım ve sadece araştırma yapardım.Ve bu tohumlardan örnekler alırdım.Bu anlamda biz dünyalıların da olaya böyle bakmamız gerek.Bizden farklı canlıların olduğunu görmüş oluruz ancak.Yani karşı tarafın bu şekilde bir anlaşma yapmasına gerek yok.Çünkü böyle birşeye ihtiyacı yok.Mutlak üstünlük onda.

Yani uzaylı bir yaratığın çok pöpüler bir bilim adamının kılığına girerek, yapacağı planlandan mı bahsediyor bu..?...ve o bilim adamının abd.ile beraber çalışmasındanmı?..veya abd nin emri altına aldığı bilim adamlarına neleri yaptıracağını mı anlatıyor?..Veya abd.nin diğer ülkelere, uzaylıları bir öcü gibi gösterip,bakın uzaylılar size zarar verebilir,uzaylıların hakkından ancak biz geliriz, biz süper bir devletiz,sizde bizim istediğimiz gibi olmak zorundasınız, şeklindeki sinsi bir planımı?..ne?..bu aşamada acaba diyorum, örneğin: stephen hawking abd.nin direktifleri doğrultusunda mı açıklama yapıyor?..

Herkese merhabalar,

Siteye yeni kaydoldum. Güzel ve seviyeli bir ortam..! Tartışma konuları ise son derece ilgi çekici... Bu başlık altındaki tartışma ise hem çok yönlülüğü, hem de tekdüzeliği aynı anda içeriyor olmasıyla ile özellikle enteresan geldi.

Çok yönlülük fikirlerde, duygularda, düşüncelerde ve de bunlara konu olan içeriklerde..! Tekdüzelik ise görece bir kaç istisna haricinde, hemen tüm yazılarda kendini ısrarla belli ettiren bakış açılarındaki konumlandırmalarda..! Şöyle bir ısrar ki;  özellikle "UZAYLILAR" terimi..! "DÜNYA DIŞI VARLIKLAR" gibi daha anlamlı ve de açıklayıcı bir konumlandırma varken..! Dünya gezegeni sakinleri olarak, bizler acaba uzaysal zaman ve mekan parametrelerince sözkonusu uzaysal konumlandırmanın dışında başka bir yerde mi yer alıyoruz..?!

Diğer yandan, yine ısrarla; AMERİKALI'lar, RUS'lar, AVRUPALI'lar, TÜRK'ler... vs. gibi ulusal betimlemeler..! Oysa ki "DÜNYA İNSANLIĞI" gibi (hepimizi, her birimizi içine alıp kaplamsallığında barındıran bir ana kümenin var olduğundan haberdar değil miyiz daha..?!

...

"Gora" ve "Arog" vurgunlarıyla kendisinden başka ne Türk Ulusu'na, ne de Dünya İnsanlığı'na hiç bir maddi-manevi pozitif katkı sağlamamış olan Cem Yılmaz Beyefendi perspektif ve zihniyetini silip kazımak lazım önce alt bilinçlerimizden, bu gibi konuları daha bir hakkını vererek konuşup paylaşabilmek için..! Bu "BEN"den "BİZ"e, "BİZ"den de "HEPİMİZ"e doğru uzanan enteresan bir yolculuktur.

 

Sevgi ve Saygıyla...