Ana içeriğe atla
20 Mayıs 2012 tarihinde murataga tarafından gönderildi

Her an Kur'an - Uzayda Hayat Var mı?

Saygıdeğer ufoloji üyeleri kardeşlerim bu başlık altında seriler halinde bir din bilimi hocamızın you tubedeki konuşmalarını sırasıyla dinleyiniz

Yorumlar

Bu adam konuları sanki başlıklarla anlatıp geçiyor gibi.Çok doyurucu ince detaylı bilgiler veremiyor.Daha çok yüzeysel bakıyor.Bazı tutarsızlıkları da zaman zaman oluyor.Mesela Einsteinin maddenin iç yapısını bilmediğini söylüyor.Bir atom uzmanının maddenin iç yapısını bilmemesi olur mu..

İsterseniz şöyle yapmayı bir deneyin sayın fishéyé.Mesela kuranı elinize alın ve bunun kuran olmadığını sizin tabirinizle ilkel basit bir kitap olduğunu düşünün.Yani kitaplıktaki her hangi bir kitap olduğunu düşünerek içeriğine bakmaya başlayın.Ve okudukça uzay/gök ile ilgili neler var,nelerden bahsedilmiş ve neler anlatılmak isteniyor diye bir bakabilirsiniz.Ve bu anlatılanların günümüz dünyasındaki karşılıklarının olup olmadığına da bakın.Günümüz dünyası ile bir kıyaslama yapın bakalım uyumluluk varmı.Kuran zaten üstü kapalı yazar,yani konuların ancak başlıkları verilir..Detayların neler olduğunu çözmek/anlamak ise insanların anlama,anlayabilme kapasitesine bağlıdır..

Bir kaç tanesini ben yazayım isterseniz..

**Onlar, gökleri ve yeri yaratan Allah'ın, kendilerinin aynı olan insanları yaratmaya da kadir olduğunu görüp bilmediler mi? Allah onlar için şüphe edilmeyen bir vâde takdir etmiştir. Fakat zalimler, inkârlarında yine de ısrar ederler.

**Şüphesiz Rabbiniz Allah, gökleri ve yeri altı günde yarattı, sonra Arş üzerine hükümran oldu. O, geceyi durmadan onu kovalayan gündüze bürüyüp örter; güneş, ay ve yıldızlar emrine âmâdedir. İyi biliniz ki yaratma ve emir O'nundur. Âlemlerin Rabbi olan Allah ne yücedir.

**Açın gözünüzü! Göklerde kim var, yerde kim varsa hep Allah'ındır. Allah'dan başkasına tapanlar dahi, Allah'a ortak koştuklarına uymuş olmuyorlar, ancak zanna uymuş oluyorlar. Ve yalandan başka bir şey söylemiyorlar.

**Bununla beraber göklerde ve yerde ne kadar âyet var ki, onunla yüz yüze gelirler de yine de yüz çevirip geçerler.

**Oysa göklerde ve yerde kim varsa ister istemez kendileri de gölgeleri de sabah akşam Allah'a secde ederler.

**Allah O'dur ki, gökleri direksiz yükseltti, onu görüyorsunuz, sonra arş üzerine istiva etti, güneşi ve ayı emrine boyun eğdirdi. Her biri belli bir vakte kadar akar gider. Bütün işleri O yönetiyor. Âyetleri O açıklıyor ki, Rabbinizin huzuruna çıkacağınızı iyi bilesiniz.

**Gökleri ve yeri gerçekten Allah'ın yarattığını görmedin mi? O dilerse sizi yok edip yepyeni bir halk getirir.

**Onlara gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıksalar,

**Biz gökleri, yeri ve aralarındaki varlıkları ancak hak ve hikmetle yarattık ve elbette ki, kıyamet kopacaktır. (Ey Peygamber!) Şimdi sen onlara yumuşak davran ve güzel muamele et.

**Yedi gök, yer ve bunların içinde bulunanlar, Allah'ı tesbih ederler. O'nu hamd ile tesbih etmeyen hiçbir varlık yoktur. Fakat siz, onların tesbihlerini iyi anlamazsınız. Şüphesiz O, halimdir çok bağışlayandır.

**Gökyüzünü de korunmuş bir tavan yaptık. Kâfirler ise, gökyüzünün alâmetlerinden (Allah'ın kudret ve azametine delalet eden delillerinden) yüz çeviriyorlar.

**O ki, yeryüzünde ne varsa hepsini sizin için yarattı . Sonra göğe yöneldi, onları yedi gök olarak düzenledi. O, her şeyi bilir.

Sevgiler..

 

 

 

**Oysa göklerde ve yerde kim varsa ister istemez kendileri de gölgeleri de sabah akşam Allah'a secde ederler.

 

Gayet açık...bu tarz ayetlerde "göklerdeki varlıkların" geçmesi neden Kur'an'da uzaylılara atıfta bulunulmuş dememize yol açıyor?Anlamıyorum yazarın gök ve yerde varlıklar olduğunu yada olmasını hayal ettiğini neden düşünmüyoruz...ki sadece yerde varlıklar deseniz etkili olamazsınız malum amaç her şeyi kapsamak bunun için sadece genel geçer şeyler kullanılması normal ben amcamı şu kadar seviyorum derken elinle olabildiğince büyük bir alanı göstermeye çalışmak gibi bu...

Gökteki varlıklar denildiğinde bunlarla melekler alemi mi,yoksa evrendeki diğer canlı hayatın mı kasdedildiği günümüz araştırmalarına göre bellidir.Yani günümüz bilimi evrende bizden başkalarının olduğunu düşünüyor ve araştırmaya devam ediyor.Bu durum kutsal kitapta göktekiler olarak bildirilmiş.Bunu günümüzde bazılarının bakın işte kuran uzaylılardan bahsediyor şeklinde algılamış olması,kuranın gökteki varlıklar demesi ile uzaylıları kasdetmediğini nereden bilebiliriz.Veya "Allah'ın, kendilerinin aynı olan insanları yaratmaya da kadir olduğunu görüp bilmediler mi" derken uzaylılardan bahsetmediğini nasıl söyleyebiliriz.Göktekiler derken melekut alemi ve diğerlerinin kasdedildiğini anlamak mümkündür.

Eğer hiç bir biçimde uzaylıların olmadığı kesinlikle ve kesinlikle anlaşılmış olsa o zaman göktekiler sözünden uzaylıların kasdedilmediğini anlayabiliriz.Peki ya uzaylıların var olduğu kesinlik kazanırsa,işte o zaman da göktekiler sözü ile uzaylıların kasdedildiğini de anlamak mümkün olacaktır.Ayrıca şöyle bir örnek vereyim.Mesela big bang evrende sadece dünya gezegenini mi oluşturabildi.Hiç mi dünya benzeri başka bir gezegen oluşturamadı.Big bang ın dünyadan başka bir veya bir çok dünya oluşturamamış olması mümkünmüdür hayır.Yada dinsel baktığımızda yaratıcı bu büyüklükteki evreni neden niçin bu kadar geniş uçsuz bucaksız yaratmış olsun.Yani amacı ne olabilir.Dünyayı yarattığında dünya için belirli bir mesafe koyamazmıydı.Örneğin sadece bizim galaksimizi veya biraz daha uzak bir kaç galaksi yaratıp bırakamazmıydı.Pekala bunu yapabilirdi fakat böyle yapmak yerine milyarlarca galaksiyi yaratıp bu galaksilerde başka dünyalar yaratmak neden olmasın.Mantık yürütüldüğünde bütün bunlardan yola çıkarak evrende kesinlikle başkalarının olmaması mümkün görünmüyor.Bu durumda yine göktekiler sözünden uzaylıların kasdedildiğini de anlamak yine mümkün olacaktır.

Allahı inkar etmek demek bilimi inkar etmek demektir, yaratıcımızın da mutlaka yaratma sanatında bizim aklımızın alamayacağı bilimsel metodları vardır, herhalde Kuran da bunları ayrıntısı ile anlatmasını bekleyemezsiniz, Kuran insanlığa yol gösterici olarak gönderilmiştir ve ilk ayeti de oku yaradan rabbinin adı ile okudur. yani at gözlüklü sabit fikirli olma herşeyi araştır öğren geliştir kendini bilinçlendir demektir...

sayın fishéyé öncelikle şöyle başlayalım senin ilkel kitap dediğin bizim günümüzden 1400 yıl ileride olan vede her asır kendini yenileyen kutsal kitabımızdır artık dünya bilimadamlarının çoğu bilimi kuran-ı kerim ile birleştiriyor senin bu zamana kadar din hakkında öğrendiklerin burlarmıdır lütfen yorumlarınız ve yazılarınızda kitabımız kuran-ı kerim hakkında böyle atıflarda bulunmayınız haaa uzayda hayat olup olmadığına inanmaya bilirsiniz siz tefsirci değilsiniz.şu anda din ve bilim iç içe geçmiştir artık ateist olan bir bilimadamı bile buna inanıyorda siz hala neden inkar ediyorsunuz

sayın muzaffer kardeşim sizin yorumlarınız vede açtığınız başlıkları ilgi ile izliyorum vede kendimize bir parçada olsa faydası olduğuna inanıyorum şu ana kadar yaptığınız yorumları hemen hemen takip ettim takdire şayan konu ve yorumlarınız olduğunu gördüm size çok teşekkür ederim yorumunuzda yerdeki ve göklerdeki varlıklarda meleklerimide kastediyor demişsiniz eğer sıkılmaz iseni bunu okuyun

 

Uzayda hayat var
Sığınıyorum Allâh’a taşlanmış şeytandan

Adıyla Allâh’ın, merhametiyle kuşatanın, gereğince merhamet edenin.

Uzayda hayat varmı sorusunun en güvenilir cevâbı , hiç şüphesiz,
Mûcize olduğu kanıtlanmış olan, kendisinden başka tanrı olmayan allâh’ın kitabı kur’ân’dadır .

iki âyette açıkça bildirilmiştir, uzayda hayat vardır .
1- Kur’ân’ın 16’ncı sûresi olan nahl sûresinin 49’uncu âyeti :
“ve Allâh’a secde eder ne (var) göklerde ve ne (var) yer(yüzün)de dâbbeden (kımıldayandan, canlıdan) ve melekler ve onlar büyüklenmezler .”
2- Kur’ân’ın 42’nci sûresi olan şûrâ sûresinin 29’uncu âyeti
“ve O’nun (Allâh’ın) âyetlerinden (belirtilerinden) , yaratılış
(tarz)ı gökler ve yer(yüzünü)n ve ne yaydı o ikisinde dâbbeden (kımıldayandan, canlıdan) ve o (onların) toplanmalarına dilediğinde kadîr (çok iyi ölçüler koyan) .”

Bu iki âyette bahsedilen gökler, uzaydır . Gökler kelimesi her ikisinde de çoğuldur, bu da bildiğimiz evrende her yerde hayat olduğuna delildir . İkinci âyetteki yaydı kelimesi tozun yayılmasını ifâde eden “besse” fiilidir . Bu fiil ile ifâde edilen yayılma, tozun yayılması gibi, üste, alta, öne, arkaya, sağa, sola, her yöne yayılmayı anlatır . Öyleyse âyette bu fiille anlatılan , göklerde, uzayda yayılmadan anlaşılan, evrenin her bölümünde hayatın varlığıdır .
24’üncü sûre olan nûr sûresinin 45’inci âyetinde, bu iki âyette
Bahsi geçen “dâbbe” kelimesi tarif edilmiştir. Bu âyette anlatılan dâbbe târifi .
1- Her dâbbe (kımıldayan, canlı) su’dan yaratıldı .
(öyleyse uzayda her yerde su var)
2- Dâbbenin (kımıldayanın, canlının) bir kısmı karnı üzerinde gider, yâni sürüngendir .
3- Dâbbenin (kımıldayanın, canlının) bir kısmı iki ayağı üzerinde gider .
4- Dâbbenin (kımıldayanın, canlının) bir kısmı dört üzerinde gider . (dört ayaklılar ve iki ayak, iki kol üzerinde giden maymun türleri gibileri)
Kur’ân’da târif edilen dâbbe (kımıldayan, canlı) târifi budur. Göklerde, uzayda var olan hayat budur. Yâni dünyâdaki hayat gibidir uzaydaki hayat.
Bâzı âlimlerin, tefsircilerin dâbbe ,meleklerdir demeleri, büyük bir hatâ, bu kur’ân âyetlerini inkardır . 16’ncı sûre olan nahl sûresinin 49’uncu âyetinde “ne (var) yer(yüzün)de dâbbeden ve melekler” sözünde “dâbbe” ve “melekler”in ayrı ayrı anılması da “dâbbe” ve “melekler”in farklı varlıklar olduğu anlaşılıyor . Ayrıca meleklerin su’dan yaratılmadığı ışıktan yaratıldığı hakkında hadis vardır .

Böylece hiç şüphesiz anlaşılıyor ki kur’ân, göklerde, yâni uzayda hayatın varlığını bildiriyor .

Ayrıca göklerde, uzayda hayatın varlığına dâir hadisler var. Bu da ayrı bir delil olarak kur’ân’la uyumludur. Böylece bu konudaki hadislerin kur’ân’a uygun olduğu kesinleşir . Örnek bir hadis :
“bilim süreyyâ’da (ülker takım yıldızları’nda) olsa, onunla birbirine kavuşur fars oğullarından (îranlılardan) adamlar”

(hadîsin kaynağı: (1)ahmed bin hanbelin müsnedi, (2 (297-420-422-469))
( hadisdeki “bilim” kelimesi yerine “îmân” kelimesi kullanılan aynı hadîs’in diğer bir naklinin kaynağı :tirmizî , tefsîr bölümünde 47 (3), 62 (1), menkıbeler 70 )
(hadisdeki “birbirine kavuşur” kelimesi yerine “elbet ona kavuşur” kelimesi kullanılan diğer bir naklinin kaynağı : buhârî, tefsîr bölümü 62 (1) . Müslim , sahâbenin fazîletleri bölümü 231. Tirmizî, tefsîr bölümü 47 (3), 62 (1), menkıbeler 70 .ahmed bin hanbel 2 (417) )

Hadisteki “süreyyâ” (türkçede, “ülker”, “yedi kız kardeş” adları ile bilinir . Ayrıca farsça “peren”, “pervin”. Yunanca “pleiades”. Japonca “subaru”.) Adları ile bilinir. Uluslar arası gök bilim adlandırmasında “m 45” olarak bilinir.

boğa burcundadır , dünyâdan uzaklığı 440 ışık yılı (135 parsek). Âletsiz bakıldığında yedi yıldızı görünür .

Yüce allâh’a ve (salat ve selam ona) yüce allâh’ın elçisi muhammede inanan, güvenen her müslümana gereken buna inanmak, güvenmektir . Kur’ân ve kur’ân’a uygun güvenilir hadislere rağmen, başkasına inanan, güvenenler bu bilgiden sonra tevbe etmeliler . Tevbe etmeyenlerin durumu 9’uncu sûre olan tevbe sûresinin, 31’inci âyetinde ve tefsîrinde bildirildiği gibidir . İlgilenenler bu âyeti tefsîr eden (salat ve selam ona) yüce allâh’ın elçisi muhammed’in sözü bulunan tefsîri (seyyid kutub’un fî zılâlil kur’ân ve elmalılı hamdi yazırın hak dîni kur’ân dili adlı tefsirlerinden) okuyabilirler .

Sonuç, kur’ân uzayda hayat var diyor. “ve sağolsun kim uydu (gerçeğe) iletene.”( kur’ân, sûre 20, âyet 47)
“övgü Allâh’a düzenleyeni evrenlerin.” (kur’ân, sûre 1,âyet 1)

Yazının telif hakkı yazar adı ve web sayfasının yayınlanmasından ibarettir.
alıntı : yazar, Ali kenan Aydın

Sınırlı akıl sınırsız akıldan gelenleri anlayamaz sadece yorumlar. Çocukluğumdan bu güne kadar reenkarnasyon (yeniden doğumu) kurandan ayetlerle anlatıldığını çok duydum. (Genelde astrolog ve medyumlar) Şimdi uzayda yaşayan canlılara da Kurandan alıntılar yapmışsınız. Hatta bir ara Kuran mucizesi diyerek Kuranda göğün 7 kat olduğunu ve çok sonrasında bilim adamlarının yerin 7 katını bulunca bunun bir mucize olduğunu anlatmıştı. Ama o ayette biz yeri ve göğü 7 kat yarattık yazıyordu yanlış hatırlamıyorsam. İşin bir kısmını alıp bir kısmını bırakma mantığı nereden geliyor ? Kimse yanlış anlamasın doğruluğunu tartıştığım şey kuran değil yada sorguladığım şey Allah değil. Sadece kuran öylesine bir kaynakki neye inanıyorsanız içinden ona benzer bir şeyler bulabilirsiniz. Gerçek doğruyu ise hiçbir zaman kimse bilemeyecektir. Çünkü artık bilgi bile çok küçük kesimlerin kanıtlasa da sır gibi sakladığı ve tamamen bunu bile rekabet amaçlı bir şeylere dönüştürdüğü bir olay olmuştur. Bu ilk yorumumdur ayrıca aranıza katılmaktan mutluyum.