Ana içeriğe atla
23 Ocak 2011 tarihinde yasam formu tarafından gönderildi

En Büyük Tasarım:Evren

Evrende canlı ya da cansız bütün maddeleri etkileyen değişmez kurallar vardır. İşte bu değişmez kurallar, evrenin de aynı içinde barındırdığı canlılar gibi, kusursuz bir tasarımla yaratıldığını gösteren delillerdir. Bugün daha çok fizikçilerin ilgilendiği bu ipuçları, bizlere maddi yaşama ilişkin yasalar olarak sunulur. Kimi insanların "fizik yasaları" olarak görüp de doğal karşıladığı pek çok özellik, Allah'ın mükemmel yaratışının delillerinden başka bir şey değildir.

Burada sadece evrendeki tasarımın kusursuzluğunu hatırlatacak bir kaç örnekle yetineceğiz. 
Örneğin su molekülündeki tasarımın onlarca özelliğinden sadece birini ele alalım: "Suyun akışkanlığı".

Her sıvının farklı bir akışkanlık değeri vardır. Suyun akışkanlığı ise canlıların tam kullanabileceği orandadır. Eğer suyun akışkanlığı daha zayıf olsaydı, yani su daha yoğun bir sıvı olsaydı, bitkilerin kıl inceliğindeki borularının içinde ilerleyemeyecek ve bitki yaşamı için gerekli maddeleri taşıyamayacaktı. 

Suyun akışkanlığı şimdi olduğu gibi olmasaydı, akarsuların akışı farklılaştığından, dağ oluşumları değişecek, vadiler, verimli ovalar oluşmayacak, kayalar parçalanıp toprakları meydana getiremeyecekti.

Su, vücudumuzu mikroplara ve zararlı yabancı maddelere karşı koruyan akyuvarların da hareket etmesine imkân tanır. Eğer su daha yoğun olsaydı kan daha kıvamlı olacak ve bu hücrelerin damarlar içindeki hareketi imkânsız hale gelecekti. Kalbin kanı pompalaması zorlaşacak, bunun için gerekli enerjiyi belki de karşılayamayacaktı.

Sadece bu bir kaç örnek bile suyun canlılar ve özellikle insan için yaratılmış özel bir sıvı olduğunu göstermektedir.

KUVVETLERİN DENGESİ

Yer çekimi kuvveti bugünkünden daha fazla olsaydı ne olurdu? Koşmak ve hatta yürümek imkânsız hale gelirdi. İnsanlar ve hayvanlar tüm bu hareketleri gerçekleştirmek için şimdikinden daha çok enerji sarf ederlerdi. Bu durumda başta yeryüzündeki besin kaynakları olmak üzere enerji kaynakları hızla tükenerek yok edilirdi. Ya çekim kuvveti daha zayıf olsaydı? Hafif şeyler yeryüzünde sabit durmayacaktı. Sözgelimi en ufak bir esintide yerden kalkan toz ve kum taneleri saatlerce havada uçuşacaktı. Yağmur damlalarının hızı çok yavaşlayacak, yere inmeden yeniden buharlaşacaklardı. Akarsuların akış hızı yavaşlayacak, bu nedenle onlardan elektrik enerjisi elde edilemeyecekti. Bu özellik Newton tarafından açıklanan kütlesel çekim kanununa dayanmaktadır: Newton'un kütlesel çekim yasası cisimler birbirinden uzaklaştıkça çekim kuvvetinin azaldığını söyler. Bu yasaya göre iki yıldız arasındaki mesafe 3 katına çıkacak olursa, çekim kuvveti 9 kat azalacaktır. Veya uzaklık yarıya indiğinde yıldızın çekim kuvveti 4 kat artacaktır. 
YağmurBu yasa dünyanın, ayın ve gezegenlerin yörüngelerinin bugünkü gibi olmasını açıklar. Eğer yasa böyle olmayıp da yıldızın çekim kuvveti uzaklık arttıkça daha fazla azalsaydı, gezegenlerin yörüngeleri eliptik olmazdı, gezegenler sarmal bir yörünge çizerek güneşe doğru inişe geçerlerdi. Tam tersine daha az olsaydı ise, uzak yıldızların çekim kuvveti güneşinkine baskın çıkar ve dünya güneşten sürekli uzaklaşan bir yolculuğa çıkardı. Bunun sonucunda, dünya, ya hızla güneşe yaklaşıp sıcaktan kavrulur ya da güneşten uzaklaşarak uzayın mutlak soğukluğuna savrulup donardı.Yerçekimi

Planck Sabiti Farklı Olsaydı?
Gün boyunca çeşitli yollarla farklı enerjilerle karşılaşıyoruz. Bir ateş karşısındayken hissettiğimiz sıcaklık bile aslında çok hassas dengelerde yaratılmıştır. 

AteşFizikte enerjinin sürekli bir akım halinde değil, 'kuvant' adı verilen parçalar halinde yayıldığı öngörülür. Yayılan enerji miktarı hesaplanırken Planck Değişmezi adı verilen sabit bir rakam kullanılır. Bu sayı çoğu zaman matematikte göz ardı edilebilecek kadar küçüktür. Büyüklüğü kabaca 0,000000000000000000000000006624 olarak ifade edilen bu sayı, doğanın temel değişmezlerinden biridir.61 Herhangi bir radyasyon olayında, verilen enerji miktarı frekansa bölünürse sonuç daima bu sayıya eşittir. Bütün enerji biçimlerinin (ısı, ışık gibi) büyüklüğü Planck değişmezine bağlıdır. 

Eğer bu çok küçük sayı farklı bir büyüklükte olsaydı, ateş karşısında oturduğumuzda hissettiğimiz sıcaklığın şiddeti çok farklı olabilirdi. Ya en ufak bir ateş bizi kavuracak kadar enerji dolu olur, ya da güneş kadar büyük bir ateş topu bile, dünyayı ısıtmada yetersiz kalırdı.

SÜRTÜNME KUVVETİ

SürtünmeGünlük hayatta, özellikle bir şeyleri iterken karşılaştığımız sürtünmeyi kimi zaman hep zorluk çıkaran bir kuvvet olarak düşünmüşüzdür. Oysa cisimler ve yüzeyler arasındaki sürtünme kuvveti yaratılmamış bir dünya nasıl olurdu? Kalem elinizden kayıp düşecek, kitaplar ve defterler masanın üzerinden kayıp yere düşecek, masa döşeme üzerinde kayıp köşeye çarpacaktı, kısacası tüm cisimler aynı düzeye gelene kadar her şey kayacak ve yuvarlanacaktı. Sürtünmesiz bir dünyada, düğümler çözülecek, çiviler ve vidalar yerlerinden çıkacak, arabaların freni tutmayacak, ses asla sönmeyip, bir duvardan ötekine yankılanıp duracaktı… 

SürtünmeEvrende düzeni sağlayan tüm bu fizik yasaları, evrenin de içindeki canlılar gibi tasarlanmış olduğunun kanıtlarıdır. Gerçekte fizik yasaları, sadece Allah'ın yaratmış olduğu düzenin insanlar tarafından yapılan bir açıklamasıdır. Evrendeki düzeni sağlayan değişmez kurallar Allah tarafından yaratılmış ve hakkında düşünüp Allah'ın üstünlüğünü kavramaları ve verdiği nimetlere şükretmeleri için insanların hizmetine verilmiştir.

Allah'ın yaratmasındaki üstünlük ve düzen ile ilgili daha sayısız örnek verilebilir. Kainatın var edilmesinden bu yana geçen milyarlarca yılda yaratılan her şey Allah'ın ilmiyle ve O'nun hakimiyetinde gerçekleşmiştir.

 

Yorumlar

Sn monanaza ve sn macavalesi

 

 çok tşk ederim.umarım bundan sonra daha güzel ve seviyeli konularda sadece fikirlerimiz  savaşır ve beyin fırtınası ile güzel ve yeni düşüncelerle kendimize ve diğer değerli arkadaşlara faydamız olur. öğrenr - öğretir ve paylaşırız..

 

saygılar..

Sn Gandrock

bu konuyu detaylandırmamda  fayda var sanırım yazdıklarım yanlış anlaşılmaya sebep vermiş olabilir.

 ufo dolayısı ile DDV ile direk bire bir irtibatım yok. yada uzaya bildiğiniz manada çıkmadım. ilerde kısmetse belli

bir seviyede bunu yapmayı çok istiyorum. ( eğitimler devam eder ve başarılı olup o bilinç ve şuur düzeyine

gelebilirsem.) sadece yerini bildiğimi söylemiştim. istanbulda olduğunuda söylemiştim. ancak kendileri

istemediğisürece kolay kolay herhangi birinin onlarla bağlantıya geçemeyeceğini biliyorum. yani sizi

kabullenmeleri ve güvenmeleri gerekir. ancak sizin onları farkettiğinizi bilirlerse ve güvenirlerse irtibata

geçebilirler. onları farketmeniz ise göz perdelerinizin kalkması ile olur ozaman görmediğiniz şeyleri ve engellerin

ötesini görebilirsiniz. bu tıpkı  budistlerin yaptığı gibi uzun süre eğitmle oldukları yerden ruhlarını dünyanın

herhangi bir yerine gönderebilmeleri gibi ve başkaları ile irtibata geçebilmeleri gibi.  ( örnek : cim carrey in

Hayvan dedektifi  filmindeki  bir sahnesinde kendisinin meditasyonla ruhunu bir budistin yanına gönderip

konuşabilmesi.  ve bu gerçekte kesinlikle yapılabiliyor. )

 

saygılar..

 

Biz insanoğlu bugüne (2000 li yıllara )bunu anlayıncaya kadar geçen zamanda  çoktan bu tasarımı mahvetme yolunuda bulmuşuz.Tasarımlarla ilgili(Hücre.DNA.VB)Detayların geri planı(yaradılışı) bizim beyinlerin şimdiki halinin anlamasına çok ama çok uzak sanırım.

Bana kalırsa Dünya ve üzerindeki canlı-cansız tasarımlar DDV ların bile kopyalamak istedikleri kadar mükemmeller ve bir o kadar da onların elde ettikleri teknolojiden bile üstün olmaları gerekiyor.İnsan değilde insanın mahvettiği dünya için geldikleri kesin.Onlarında yaradanı bizim yaradanımız olduğu için böyle diyorum.

Sevgiler

palindromik uzaylılarla iletişime geçmek için bilinç düzeyine ulaşmak falan ben bunlara inanmıyorum. onları fazla abartıyorsunuz. onlarda bizim gibi insan türü allahın kulları. allaha inanıyorsanız kurana inanıyorsanız allah kimseyi kimseden üstün yaratmadı yaratmazda.

      uzaylılar dediğimiz  teknolojisi bizden çok üstün olan  başka dünyalardan gelen insanlardır.  onları ruhen kendimizden üstün görmek onları allah yerine koymak anlamına gelir. eminim onların arasında da islam benzeri dinlere inanan vardır.

      onlar yüce bilinç sahibi, yüce ruh sahibi, telepatiyle anlaşan, zamanda yolculuk yaptıklarına inanan varlıklar olduklarına inanan insanlarımız olduğu için gelip kendilerini tanıtmıyorlar. geldiklerinde biliyorlarki birçok insan onları yüce yaratıcı yerine koyacak. ve din bozulacak.

Sn gandrock

 

 ben bunları genel anlamda yazmıştım sadece DDV ler değil başka boyuttaki varlıklarıda hesaba katarak yazmıştım. birde görme olayını şundan dolayı yazdım bireysel olarak yerin altının görmemizi sağlayacak teknolojik aletlerimiz yok.. bu nednele göz perdelerimiz kalktıpında hem başka boyuttakileri hemde toprak deniz yada bir engel arkasında olan herşeyi görebilirsiniz anlamında yazdım.

tabiki kimsenin kimseye üstünliği yok tek üstünlük takva dır... ben abartmıyorum yada tanrı yerine koymuyorum. yukarıdaki açıklamamı dikkatli okursanız böyle bir mantığımın olmadığını anlarsınız.

kaldıki DDv anlamında uzaylıların aynı zamanda kötü olanlarının Rusya devleti ile işbirliği içinde çalıştıklarını yeni öğrendim. buda sizin tezinizi doğrular..belli bir bilinç düzeyine gelmeye gerek yok . .Yoksa ruslar evliya filanmı olduda onlarla iletişime geçtiler diye bana sorarsını haklı oalrak..benim bahsettiğim genel ve geniş anlamda idi.

ddv lerle ilgili özellikle inanç şekilleri ile ilgili çok fazla detaya girmek istemiyorum konu başka yerlere gidecek sorunlar çıkacak ... onun haricinde bildiğim yada öğrendiğimne varsa paylaşırım izin verildiği müddetçe...

 

saygılar.

 

aslında olayı bir saniye şuradan sıyırıp eskiden ne denirdi derseniz ki, kimse demez olay şöyle dillenirdi. şeytan rusyayla çalışıyormuş. ama şeytanın akrabasıda amerikayla :) eskiden kötülere şeytanın elçisi denirdi. şimdi negatif varlık, yada negatiflerin kontrolü altında... aslında şimdiki olay daha realist bir yaklaşımdır. 

ama şu lafa bittim palindromik ufo arkadaşlarından  haber varmı yahu bizim türk milleti harbi harbi espiritüel yaa öldüm gülmekten beyler o ünlü sözü söylemekte fayda görüyorum paranın ve bilincinin kimde olduğu bilinmez :D bir insanın bilincili keskinliğiyle birlikte hitabı, anlayışı saygısı ve sevgisi ile zaten anlaşılır. ben tanısamda tanımasamda kimseye toplu bir yerde böyle şaka yapılmaması gerektiğine inanıyorum. buna kısaca ahlak diyoruz. başkaları uzaylılar cinsel bir durumda yaşayabilir. eğer siz bunu diyenle eğlenmek onu küçük düşürmek için gayret yada arzu içinde olursanız birgün baltanın sapının size döneceğini bilmeyen bir bilinçte olduğunuzu ve karma bilincinden yoksun gelişimin henüz başlangıç seviyelerinden bile bir haber.... ben karmayı biliyorum diyebilirsiniz. bilgi tecrübede olmadan kullanılmadan bir hiçtir. sadece caka satmak için elinizde bir bozukluktur. para nasıl ki el kiri ise bilgi zihin kiridir. çünkü zihini hep meşgul eder. meşgul edilen zihin zayıf düşer, zayıf düşen zihin bir paradoks yada obsesyona girer bir döngü içerinsinde sıkış kalır gerisini siz düşünün. ve bu söylediklerimle bunu hiçte komik ve benim gerçektende gülmediğimi anlayabilmişsinizdir. ve rica ederim bana yazı yazmak yerine lütfen içinzdeki yüce varlığa mesaj atın... eee ben çamurun, balçığın özünden kendime halef yaratacağım diyerek yaratılan ve halef olacak insanların sizce nasıl olması gerektiğine inanıyorsunuz. 

sayın yaşamformu..konu güzel.suyun akış hızı ile ilgili bilgiler ilginç,ilginç olmakla kalmıyor çok ta düşündürücü..Öyle ya evren yaratıldığında her şeyin çok mükemmel olması gerekir ki muazzam bir düzen olsun..Atomun etrafında dönen elektronların hızı bir hesap üzere cereyan etsin,bu düzenin en büyük örneği olan güneş ve etrafında dönen her gezegeninde bir hızı ve düzeni yine belli bir hesap ile cereyan etsin..Bir yaprağın dahi kımıldamasında bir düzen vardır,peki bu düxen içinde insanlardaki düzensizliğin sebebi nedir,tabii ki insanların kendi iradelerinin olması..İradesi olmayan bir bitki bir hayvan dahi muazzam bir düzen ve ortama uyum sağlama yeteneği sergilerken insanlara verilen akıl denilen müthiş silahı işte insanlar istedikleri gibi kullanabiliyor..

Öylesine bir akıl verilmiş ki dünya dışı canlıların bizim kadar zeki olabileceklerini sanmıyor da değilim.MCEDEMİR kardeşimizinde belirttiği gibi dünya dışı canlılar dünyayı kopyalamak isteyecekleri kadar mükemmel yaratılmış..