Ana içeriğe atla
30 Aralık 2010 tarihinde Ufoloji3R27O2C tarafından gönderildi

Yıldızlar göründükleri gibi olmayabilir

Yeni araştırma, yıldızların aslında Dünya'dan gözlendiklerinden farklı olabileceklerini gösteriyor ve oluşumlarına ışık tutuyor.

Aşağıda; Soldaki resim: Yıldız 302’nin yeryüzünden görünüşü. Sağdaki resim: Hubble Uzay Teleskobu’nun gözünden yaklaşık 40 kez daha fazla yakınlaştırılmış görünüşü.

 

Görüldüğü üzere sağdaki dairenin içinde kalan herşey yeryüzünden teleskopla bakıldığında tek bir yıldızmış gibi görünüyor.

Michigan Üniversitesi astronomlarından doktora öğrencisi Joel Lamb ve Doç. Dr. Sally Oey, büyük kütleli yıldızların gözlemine yönelik oldukça detaylı bir araştırmayı geçtiğimiz günlerde yayınladılar. Araştırmacılar, Samanyolu’nın en yakın komşularından bir cüce gökada olan Küçük Macellan Bulutu’ndaki Güneş’imizin 20 ila 150 katı büyüklüğündeki dev yıldızlardan sekizine odaklanmışlar.

Araştırma, bu devlerden beş tanesinin Hubble tarafndan ayırt edilebilecek herhangi bir komşuya sahip olmadığını, buna karşın üçününse, birkaç yıldızın meydana getirdiği küçük kümeler içinde bulunduğunu ortaya koymuş.

Joel Lamb bulguya ilişkin şöyle bir analoji kuruyor, “Küçük bir çocukken babam beni minik bir gölete balık tutmaya götürürdü. Bir gün bu gölette hayatının en büyük balığını yakaladı. Daha önce onlarca büyük gölde avlanmasına karşın böylesi büyük bir balığı küçük bir gölette yakalaması onu hayrete düşürmüştü. Aklımıza şöyle bir soru geliyor: Küçük bir göl dev bir balık üretebilir mi? Araştırmada bu sorudaki gölün yerini yıldız kümesi alıyor.”

En büyük kütleli yıldızlar, içinde bulundukları gökadaların evrimine doğrudan etki edebiliyorlar. Sahip oldukları rüzgarlar ve radyasyon, yıldızlararası gazı şekillendirerek yeni yıldızların doğumuna neden oluyor. Agresif süpernova patlamalarıysa, yaşam için gerekli olan tüm ağır elementleri meydana getiriyor. Bu da astronomların özellikle bu devlerin nerede ve nasıl oluştuklarını anlama isteklerini açıklıyor.

Üretilen teorilerden biri, ancak büyük kümelerin dev yıldızları meydana getirebilecek yoğunlukta gaz ve toz bulutlarına sahip olduğu ve dolayısıyla yıldızın kütlesinin, içinde doğduğu kümenin büyüklüğüne bağlılığı yönünde. Buna karşıt olan ve Lamb ile Oey’in araştırmasının savunduğu yaklaşımsa, canavar yıldızların çok daha düzensiz bir şekilde ve çok küçük kümelerin içinde bile oluşabildiklerini öne sürüyor.

Oey, "bulgularımız, yıldızın ulaşabileceği en büyük kütlenin içinde bulunduğu kümeyle doğru orantılı olduğu yönündeki görüşü desteklemiyor” şeklinde konuşuyor.

Araştırmacılar, incelemiş oldukları yıldızların tamamının doğmuş oldukları bölgede kalmamış olabilecekleri gerçeğini de göz ardı etmiyorlar. Nitekim araştırmaya konu olan yıldızlardan ikisinin doğdukları kümeler içinden ayrılmış oldukları zaten biliniyor. Fakat diğer örneklerde astronomlar yıldızların halen oluştukları yerde bulunuyor olma ihtimallerini güçlendiren, artık gaz demetleri saptamış durumdalar.

 

Yorumlar

Yıldızlar hakkında bir çok bilinmeyen var,fakat en ilginç olanı sanırım bir yıldızın yeri..Yıldızların bir yörüngesinin,hareketinin olup olmadığı konusunda bir bilgiye sahip değilim ama bir yıldızın öldüğü zaman yerine bir karadelik oluşturduğu ve bu karadeliğin bir çekim kuvvetinin olup,buna kapılan her maddeyi çektiği bilinen bir gerçektir...Yani bir yıldız öldüğünde de yeri boş kalmayıp orada karadelik denilen bir boşluk oluşuyor..Kuran da bu konu.. “Hayır, yıldızların yer (mevki)lerine yemin ederim. Şüphesiz bu, eğer bilirseniz gerçekten büyük bir yemindir.” (Vakıa Suresi, 75–76) şeklinde geçmekle beraber acaba yaratıcının burada özellikle büyük bir yemin ederek bunu vurgulaması karadeliklere mi dikkati çekmek istiyor,düşünmek gerek..

Bilemiyorum ama,nasanın ve diğer uzay kurumlarının ve bazı pöpüler bilim adamlarının kuranı inceleyip araştırdığını ve konu ile ilgili olan kuran ayetlerini inceleyip çalışmalarını bu ayetler doğrultusunda yaptıklarını sanıyorum..Çünkü özellikle gezegen,galaksi,ve yıldızlarla ilgili uzay araştırmalarının sonuçlarına baktığımızla her zaman kurandaki ayetlerle bir bağlantısını,ve ilişkili olduğu bir ayetin olduğunu görüyoruz,yani ayette ne söyleniyor veya ne anlatılmak isteniyorsa bunun bilimsel çalışmalar neticesinde ortaya çıkarıldığını görüyoruz..

Nasa da görev yapmış ve müslüman olan bir bilim adamı sanırım faruk el baz olacak bu kişinin ayetlere göre uzay çalışmalarına katkı sağladığınıda düşünüyorum..Hatta faruk el baz ile ilgili olarak sevgili ukikar da bir konuyu burada yayınlamıştı...

 

Muzafferim bildiğim kadarıyla güneş dahil tüm yıldızlar hareket eder. Hem kendi eksenleri etrafında hem de belirli bir yörüngede hareket ederler. Ayrıca her yıldız öldüğünde karadelik haline gelmez. Bu konularda tam bir bilgi sahibi değilim ama şu kadarını söyleyebilirim ki bir yıldız ne kadar büyükse yakıtını o kadar hızlı tüketir ve kendi içinde o kadar hızla içe çöker. Bu çökme sonucunda karadelik haline gelir. Yanlışım varsa arkadaşlar lütfen düzeltin.

Sn ukikar

 Kara delik konusuna bende katılıyorum .okuduğum yeri tam yerini hatırlamıyorum o nedenle kaynak gösteremem .ama her zaman kara delik oluşmuyor. Karadelik yıldızın büyüklüğü ile alakalı diye hatırlıyorum şimdi istatistik rakamlar yok aklımda..

 

Birde kainatta hiç bir şeyin sabit olmadığını belitrtmek isterim.Hem bilimsel hemde tasasvvuf anlamında var olduğunu hatırlıyorum.

 

Birde ufak bir bilgi ..

Yerküremiz güneşin çevresinde saniyede 30 km hızla dönüyor...

Güneş galaksi merkezi çevresinde saniyede 220 km. hızla dönüyor...

Galaksi, yerel galaksi kümesi çevresinde 50 km hızla dönüyor...

Yerel galaksiler kümesi de Virgo(başak) süper kümesi çevresinde (kabaca) saniyede 20 kilometre hızla dönmekte...

Dönme başlamış ve hâlâ devam etmekde...

 

saygılar...